Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

Kolluk’un Ekol Okulu “Polis Akademisi 77 Yaşında”

image002

 1-Kolluk, okul, ekol 

            Polis Akademisi, 2014 yılı itibariyle 77 yaşında… 7’den 70’e herkesin güvenliğini sağlamakla görevli polis amirleri yetiştiren bu güzide kurum, “okul” olmakla kalmamış bir “ekol” olarak da “kolluk” tarihinde müstesna bir yeri hak etmiştir. Klasik bir tarihi gelişim değil, ayakları yere basmayan söylemler de değil, “görünen ve de hissedilen” bir güvenlik olgusunu birbiriyle dolaylı ve doğrudan bağlantılı cümleler ile Polis Akademisi için sıralayalım. 

            Güvenlik alanında profesyonel olmanın “A” kademi, yani ilk adımı Polis Akademisi’nde atılmaktadır. Verilen güvenlik eğitiminin bilim temeli üzerinde yükselmesi, “kanun adamı” ile “bilim adamı” statüsü sağlayan bir okul olma payesini Polis Akademisi’ne kazandırmakta, kolluk kuvvetlerinin süregelen değişim çizgisi, bir “ekol”  lük hatta  “e-kolluk” arz etmektedir. Bilişim çağında Polis Akademisi’ni tarif ederken galiba böylesi tabirler gerekecektir. 

          2-Doğru ibre, genişleyen kalibre 

          Polis Akademisi, “suç” a yönelttiği namlusunu, global güvenlik lehine genişletmekte ve bu açılıma yönelik olarak uluslar arası platformdaki yerini gün geçtikçe prestijli hale getirmektedir. Bir yandan Avrupa Birliği sürecindeki projelerde Türk Polisi’nin kazanımlarını aktarmak ve Türk Polisi’ne diğer ülkelerden yenilik taşımak ile uğraşırken diğer yandan  Asya ve Afrika ülkelerine bu donanımı sunmaktadır. 

            Gerek “misafir ülke öğrenciliği” olarak gerekse çeşitli kurs ve seminerleri aracı kılarak eğitim ve güvenlik konularında Türkiye adına “fazla mesai” yapmaktadır. Ülkemizin konumundan kaynaklanan önemi, Polis Akademisi’ne pratik bir izdüşüm görevlendirmesi yapmakta ve değeri yakın gelecekte daha iyi anlaşılabilecek faaliyetler, Polis Akademisi’nce harfiyen yerine getirilmektedir.

 

            İbresi “huzur” a çevrili olan Polis Akademisi’nin kalibresi de global huzuru sağlamak hesabına hızla genişlemekte ve bu genişleme “huzursuzluk” atmosferine “daralma” olarak yansımaktadır. Kalibresi genişleyen namlunun, “eller yukarı!” demesi çok önemlidir ve bunu kavrayan Polis Akademisi, elini ulaşabildiği yere uzatmaktadır.

 

          3- Doktr “in”, konuşma “out”

 

          “ Polisin , “değişim” i yaşayıp “gelişim” i yaşaması ve yaşatmasıyla ilgili en etkili anekdot şu anlatacağımız olsa gerek: 

          Türkiye’de sosyalizm ve komünizm rüzgarlarının etkili ve polisin de yetkili olduğu yıllarda, polis arama yapmak için bir eve gelir.Bir zaman Osmanlı’da “fethine gidilen yer” anlamında kullanılan “Kızıl Elma” ideali gibi, Marksist-Leninist söylemi çokça dillendiren sosyalist ve komünist insanların ağızları da o günlerde “Kızıl Devlet” demektedir. İşte , arama esnasında polis , Platon’un , nam-ı diğer Eflatun’un , Devlet’in nasıl olması gerektiğinden bahseden kitabına rastlar . Kapak aynen şöyledir: “EFLATUN-DEVLET”…Ve der ki polis: 

         -“Biz kızıl devletle uğraşırken bir de eflatun devlet mi çıkardınız?

 

            Şimdi, zihnimizi o günlerden “zoom” layarak bugünlere geliyoruz.  Ne isabettir ki ; ”Akademi” kelimesi, bilirsiniz, yukarıdaki düşünürü, Platon’u hatırlatır; zira Akademi adıyla okul açıp , “öğreti” lerini anlatan filozof olarak tanırız biz Eflatunu. Bugünse Polis Akademisi’nden mezun olan ve öğretilerini değil belki ama “öğrendiklerini” sergileyen yeni milenyumun güven verici simaları ile karşı karşıyayız; daha doğrusu yan yanayız. Nitekim, Polis Akademisi mezunlarının vizyon ve misyonu incelendiğinde görülecektir ki, hizmet ettiği halkla iç içe olmak ile teknoloji ve bilimle iç içe olmak aynı potada eritilmiştir.

 

            Mezun ettiği komiser yardımcıları, yaşamın bir çok karesinde çalışmakta ve bahsettiğimiz ivmeye paralel olarak “sokağı satırlara” taşımaktadır. Polisin yaşadığı onca debisi yüksek olay, yüzlerce aksiyon, binlerce gözlem ve tecrübe, Polis Akademisi’nde alınan entelektüel formasyonun uzantısı olarak “internet sitesi, kitap, dergi, makale…vb.” haline dönüşmekte ve sanal sörf aleminde “emniyetli limanlar” oluşmaktadır.Konya’dan Kenya’ya, yurt içi ve yurt dışındaki neredeyse bütün Polis Akademisi mezunları, bulundukları “mıntıka” larda “polis başına düşen görev” konusunda “gereğini yapmaktadırlar”.

 

          4-Hem “police” , hem de “polite”

 

           Polis Akademisi, “amacı ile imajı” çelişki oluşturmayacak güvenlik fertleri yetiştirmektedir. Emniyet ve güven telkin etmekte  “ilk izlenim” in önemini anlayan Adaletin ilk karşılayıcıları, “Halkla İlişkiler” alanında kat ettiği mesafede “police” olmasına “polite” (centilmen, kibar, nezaketli) sıfatını ekleyerek suçla mücadelenin yanı başında toplumla muhabereyi sağlamıştır.   Halk için yaptığı görevini “halk ile” yapmayı ideal sayan Polis Akademisi’nin mezunları, halk için “mütebessim bir çehre”, “suç” için “mütecessim bir cephe” dirler.

 

            Polis Akademisi’nden mezun olan komiser yardımcıları, “kolluk” görevlerini Halkla münasebetler adına bir fırsat kollayıcılık olarak algılayarak insan ilişkilerinden “dostluk” elemekte ve muhatap oldukları olaylardan “tecrübe” devşirmektedirler.

 

            Kamu personeli olsa da bir özel sektör çalışanı gibi “müşteki velinimetimizdir” diyen Bilgi Toplumu Polisleri, deniz rengi kıyafetleri ile bizlere hukukun timsalleri olarak  “Denizyıldızı hikayesi” nin uygulayıcıları olduklarını göstermektedirler.

 

          “Bir adam okyanus sahilinde yürüyüş yaparken, denize telaşla bir nesne  atan başka bir adama rastlar. Biraz daha yaklaşınca bu kişinin, sahile vurmuş denizyıldızlarını denize attığını fark eder ve

          -“Niçin bu denizyıldızlarını denize atıyorsunuz?” diye sorar. Topladıklarını hızla denize atmaya devam eden kişi,

          —Yaşamaları için” yanıtını verince, adama şaşkınlıkla

          -“İyi ama , burada binlerce denizyıldızı var. Hepsini atmanıza imkan yok. Sizin bunları denize atmanız neyi fark ettirecek ki?” der. Yerden bir denizyıldızı daha alan kişi onu denize atarken,

          -“Bak, onun için çok şey fark etti!” karşılığını verir.”

            Devletin “parmak uçları” olarak nitelenen polis, parmaklardan oluşan bu “el”i halkla “tokalaşmak”, “suç” u ise “tokatlamak” amacıyla kullanmaktadır. Polis Akademisi’nde alınan eğitimin somut göstergelerinden birisi budur. Polisin bu polite “tutum” u, “tutuklayıcı”  algılanmasını yıkmada önemli bir faktördür. 

            “Gez” kelimesini bir emir bilip yeryüzünün değişik yer ve yüzlerini gören polis, “göz” ü gibi baktığı halkı ile ilişkilerde hedefine,  Polis Akademisi’nce verilen “gez-göz-arpacık” stratejisi ile  nişan almakta ve olumlu yaklaşım ile artık bir “arpacık” değil kilometrelerce yol kat etmektedir.  

          5-Teoride “doktor”, pratikte “operatör” 

             Polis Akademisi mezunlarının mesleki durumlarına bakılırsa, suç dünyasındaki virüslerle, hastalıklarla mücadelede bir “hekim” i andırmakta, suça müdahalede ise “hakim” pozisyonda durmaktadırlar.

 

            Yukarıdaki cümleyi biraz açarsak; “bataklığı kurutma” esprisine yönelik olarak günümüz polisleri, güvenliği bir bilim olarak benimsediklerinden “suç” alanına dair teşhislerini bir “doktor” gibi yapmaya gayret etmektedirler. Yurdun ve dünyanın bir çok üniversitesinde yüksek lisans ve doktora bitirerek “doktor” unvanı kazanan Polis Akademisi mezunları, bu kazanımı suçun teorik altyapısına güdümlemekte ve her profesyonel gibi “günübirlik” değil uzun vadeli ve sonuç alıcı açılımları meydana getirmektedirler. Önceleri   yalnız “işlem” yapmak ile uğraşan polis, artık “önlem” e öncelik tanımaktadır. Farklı bir ifade ile “önleyici polislik” artık polisin yükselen değeridir.

 

            Madalyonun diğer yüzü olan “sokak” ta, bu profesyonel yaklaşım “operatör” lük şekline dönüşür. Yani doktorun “operatör” olmadan operasyon (ameliyat) yapamaması bilgisinden yola çıkarak diyebiliriz ki, günümüzde ardı ardına gelen ve ülke ve dünya huzuru lehine yapılan polisiye operasyonlar, polisin hem “doktor” hem de “operatör” unvanlarını ne kadar hak ettiğini gösterir. İşte Polis Akademisi, geride bıraktığı yetmiş yılın birikimi olarak çok boyutlu bir anlayışı ülkesi ve milletine hediye etmektedir.

           6-Üniforma içinde “unique” olabilmek

 

            Kendi değerlerimizi özümsedikten sonra diğer kültürlerle alış verişte bulunmak, insan ve de ülke ilişkilerinde renkli bir unsurdur. Bu nedenle, yeryüzünde bir çok kişinin anladığı İngilizce kelimelerin katkısı da “öğrencileri iyi derecede İngilizce bilen” Polis Akademisi’ni anlattığımız bu yazıda kullanılabilir.

 

            Ülkemizin “cıvıl cıvıl” bir yer haline gelmesinde / halinde kalmasında “civil” (medeni, vatandaş-merkezli)  düşünceyi benimsemek, resmi olan ve de üniforma giyen polislerin birer sivil “unique” olmaları ile birebir ilişkilidir. “Unique” kelimesi, “biricik” anlamı taşır ve kendi şahsına özgü nitelikleri bulunan ve topluluk içinde olsa bile  “fert” kalmayı da başarabilen kişiler için kullanılabilir. “Ağaç gibi hür / orman gibi kardeş” dizelerinde anlatılmak istendiği gibi. Veya hepsi “aynı” görünen ve her bir “ayrı” güzelliğe sahip kar taneleri gibi…

 

            İşte, görev sırasında bir araya gelerek “çığ” olup suçu ezmek ve de  eşzamanlı olarak, teker teker değişik motifleri taşımak,   “üniforma içinde “unique” olabilmek” deyimini açıklamaktadır. Polis Akademisi öğrencilerinden kimisinin bilişim uzmanı, kiminin şair ruhlu, kiminin entelektüel donanımlı, kiminin olimpiyat ayarında sporcu oluşu, kiminin müzisyenlik kabiliyeti ve diğer özellikleri bir “United university” formatında olan Polis Akademisi’nin öğrencilerini “unique” olarak tanımlamakta bizi haklı çıkaracaktır.

           7-Kollektif şuur, efektif sonuç ve “WANTED” Türk Polisi

 

            Öğrenci kaynağının önemli bir kısmı “kolektif şuur” un verildiği “kolej” olan Polis Akademisi, “devre arkadaşlığı” şeklinde tanımlanan dostluk bağlarıyla örgülediği spontane meslektaşlık/meseledaşlık sayesinde, vazifesini hakkıyla yerine getirmekte ve haberlerdeki yüksek ses ve görüntü efektlerinden de anlaşılabileceği gibi “efektif” (verimli) sonuçlar elde etmektedir. 

            Dünyanın önemli bir kesiminde “suçlu” aranırken kullanılan “wanted” (aranan/istenen) tabiri, şimdilerde Türk Polisi için kullanılsa yeridir. Zaten öyle de olmaktadır. Polis Akademisi mezunlarının misyon koruma, barış gücü, doktora/mastır… vs. gibi nedenlerle  dünyanın farklı ülkeleri ile kurduğu temas, o ülke insanlarını “itiraf” a zorlamakta ve Türk Polisi’nin vazgeçilmezliği adına referanslar olmaktadırlar.

 

            Güvenlik alanındaki “düğümleri çözmek” için “göreve kilitlenen” polisleri mezun etmeye mezun olan Polis Akademisi’nin komiser yardımcıları, şu hikayedeki anlayışı benimsemiş olabilirler mi?

 

          Çocuk, babasından harçlık ister.Vermek taraftarı olmayan baba şart koşar ve dünya haritası şeklindeki yap-boz parçalarını göstererek :
          -Şu yap-bozu düzelt, vereyim, der.İçinden de çocuğun “nasıl olsa yapamayacağını” düşünür.Beş dakika sonra çocuk yap-bozu tamamlamış bir şekilde harçlık istemeye gelir.Babası şaşırır ve sorar :
          – Nasıl yaptın?

          – Arkasında insan yap-bozu vardı ; “insanı düzeltince dünya da düzeliverdi.”…