Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

YABANCILAR HUDUT İLTİCA DAİRE BAŞKANLIĞI

 

(Geçen Sayıdan Devam)

                                                                          

                                                                Mehmet TERZİOĞLU

                                                           Yabancılar Hudut İltica Daire Başkanı

 

İltica :

 

İltica konusunda raporda yer alan “Eksiklik ve Beklentiler” şeklindeki bölümle ilgili olarak;

 

1-) Coğrafi çekince taraf devletlere 1951 Cenevre Sözleşmesi ile tanınan bir haktır. Türkiye’de Coğrafi konumunu dikkate alarak Sözleşmeyi “Coğrafi Çekince” ile kabul etmiştir. coğrafi çekincenin kaldırılması ile birlikte ülkemiz büyük bir yük altına gireceğinden mevcut çekince kaldırılmadan önce;

a-Fiziki olarak kontrolü güç olan doğu sınırlarımızın güvenli hale getirilmesinde AB üyesi ülkeler ile işbirliğine gidilmesi,

b-AB mülteci fonlarından Türkiye’nin de yararlanması,

c-AB fonlarının yardımıyla barınma ve kabul merkezlerinin kurulması,

d-Doğu sınırlarımızda kalan mülteci kaynak ve transit ülkelerle geri kabul anlaşmalarının yapılması ve anlaşmalara uymayan ülkelere yaptırım uygulanması,

e-Sınır kapılarında geçerli belgeleri tanıyan ve sahte dokümanları erken teşhise yarayan ve ayırt edebilen teknolojik ekipmanın tamamlanarak hizmete sokulması,

f-Avrupa Birliği raporunda önerildiği üzere sınır kontrolü ve gözetiminin tek bir sorumlu kuruluş tarafından yürütülmesi,

g-AB üyesi ülkeleri tarafından işbirliğine gidilerek, kaynak ülkelerdeki siyasal, ekonomik ve kültürel kalkınmayı sağlayarak gönüllü geri dönüşün özendirilmesi,

h-Hudut kaplarında çok yönlü teknolojik yapılanmanın gerçekleşmesi,

         ı-Türkiye’nin yabancı ülkelere uyguladığı vize rejimini gözden geçirerek Schengen vize rejimi ile uyumlaştırmasının sağlanması ve Schengen vize rejiminden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yararlanmaya başlaması gerekmektedir.

Ancak bunlar gerçekleştirildikten sonra coğrafi çekincenin kaldırılması değerlendirilebilecektir.

 

2-)1951 Cenevre Sözleşmesine paralel olarak çıkartılan 94/6169 sayılı iltica yönetmeliğinde ülkemize iltica-sığınma amacıyla gelen yabancıların bu müracaatlarını yetkili makamlara 10 gün içerisinde yapmaları ön görülmektedir.

İltica yönetmeliğimizde ön görülen yasal süre, Avrupa Birliği üyesi ülkelerden Belçika ve Fransa’nın da mevzuatlarında bulunmaktadır. Belçika ve Fransa’ya sığınma başvurusunda bulunmak isteyen bir yabancı girişinden itibaren 8 iş günü içinde müracaatını yapması gerekmektedir. Bu süre içinde müracaat etmeyenler tüm haklarını yitirmektedirler.

Bunun yanında İngiltere’nin mevcut uygulamasında müracaat için belirli bir süre sınırlaması konulmamış ancak, müracaatının değerlendirilmesi aşamasında olumsuz bir etki olarak kullanılmaktadır.

Ülkemizden sığınma talebinde bulunmak için ön görülen yasal süre, uygulamada hak düşürücü olarak uygulanmamakta olup, yasal süre içerisinde başvurularını yapmayan yabancıların dahi sığınma talepleri ile ilgili müracaatları alınarak, neden bu süre içerisinde müracaat etmedikleri ile ülkelerinde hangi sebeplerden dolayı kaçtıkları değerlendirilmeye alınarak incelenmektedir.

Bu çerçevede, Türkiye, sığınma talebinde bulunmak isteyen yabancılar için, mevzuatında ön görülen yasal süre konusunda, diğer Avrupa Ülkeleri ile aynı paralellikte yürütmektedir.

3- a) 1998 yılında İçişleri Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatında iltica konusunda görev yapan personelin Mülteci ve sığınmacılara uygulanan prosedürler hakkındaki bilgilerini artırmak, uluslararası mülteci hukukunu, diğer ülkelerin bu alandaki uygulamalarını ve yaklaşımlarını yakından incelemek, amacıyla, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, Dışişleri Bakanlığı ve Bakanlığımız arasında yapılan işbirliği sonucu düzenlenen Eğitim seminerleri ile önemli ilerleme sağlanmıştı.

Gözlenen bu olumlu gelişmeler neticesinde, Bakanlığımız BMMYK ile başlattığı iltica ve sığınma konularında, 01 Ocak 2001-31 Aralık 2003 dönemini kapsayan işbirliği projesini yürürlüğe konulmuştur. Bu çerçevede; Bakanlığımız merkez ve taşra teşkilatına yeni atanan personelin eğitimi, iltica işlemlerinin hızlı bir şekilde yapılması için teknik işbirliği, menşe ülke veri tabanının kurulması, AB ülkelerindeki uygulamalarının yerinde incelenmesi ve tercüman yardımı öngörülmektedir. Tüm çalışmalar 2001 yılında başlatılmış ve orta vadede tamamlanması planlanmıştır. 1998 yılından günümüze kadar düzenlenen dizi seminerler düzenlenmiştir. Anılan seminerlerde mülteci hukukuna giriş, ileri düzey teknik eğitim, ve Eğitimcilerin Eğitimi kapsamında toplam 452 kişi yetiştirilmiştir.

 

b) A.B. Üst Düzey Çalışma grubunca desteklenen ve Almanya Federal Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı yabancı mültecileri Tanıtma Federal Dairesince hazırlanan Projede,

 

Göç politikası çerçevesinde Türkiye ile işbirliğinin geliştirilmesi, göç akımlarının daha iyi kontrol edilmesine katkı sağlaması, Türk Göç kurumlarının desteklenmesi için yasal kuruluş ve personel kapasitesinin A.B. Müktesebatına uyumlaştırılması sürecinde mevcut iltica sisteminin geliştirilmesi ve tahsis edilmesi hedeflenmektedir.

 

Anılan proje hakkında yabancı mülteci Tanıtma Federal Dairesi yetkilisi ile yetkililerimiz 04.10.2002 tarihinde ön görüşme yapılmıştır. Proje ile ilgili incelemelerimiz devam etmekte olup, 2002 yılı Kasım ayının ikinci haftasında Almanya’da A.B.’ne üye ülke temsilciliklerinde katılacağı toplantı yapılacaktır. Proje bu toplantıda teferruatlı ele alınacaktır.

 

c) Avrupa Birliği Müktesebatına uyum çalışmaları çerçevesinde iltica meseleleri ile ilgili olarak değişik kurumlardaki iltica ile ilgili uzmanların katılımı ile ülkemizde bir çalışma grubu kurulmuştur. Bu çalışma grubu çalışmalarına başlamış olup, bu çerçevede Avrupa Birliği Üye ülkelerinden iltica konularında uzman bir personel ülkemize davet edilmiştir. Bu kapsamda 30.09.2002 ile 03.10.2002 tarihleri arasında Hollanda’dan Bay Rob BERENDS ülkemizi ziyaret etmiştir.Ülkemizde kaldığı süre içerisinde uzman ile birlikte birkaç toplantı tertip edilmiş olup,bu toplantılarda konuk uzman tecrübelerini ,bilgilerini ve fikirlerini aktarmıştır.Aynı zamanda uzman İçişleri ve Dışişleri Bakanlıklarında iltica ile ilgili birimleri ziyaret etmiştir.

 

4-) Ülkemizde statüye alınan mülteci ve sığınmacıların kendi meslek gruplarında çalışmalarını kolaylaştırmak amacıyla 24.05.2002 tarihinde Umum Valilikler genelgeyle talimatlandırılmıştır.

 

Diğer taraftan, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından üçüncü bir ülkeye yerleştirilmek için uluslar arası koruma altına alınan ve sığınmacı statüsü verilen yabanılar ile sığınma talebinde bulunmuş ve işlemleri devam eden yabancıların ülkemizde bulundukları süre içerisinde eğitim-öğrenim görmelerini teminen 19.09.2002 tarihinde 0170 sayılı genelgeyle Valiliklerimiz talimatlandırılmıştır.

 

5-)Türkiye, bir yandan yasa dışı göçle mücadele ederken (Yasadışı göçle ilgili olarak yapılan mücadele, raporun “D” bölümünde anlatılmıştır.) öbür taraftan bu yabancıların arasında bulunabilecek gerçek ilticacıların müracaatları olması halinde müracaatları değerlendirmeye alınarak yasadışı göçmenler ile gerçek ilticacıları ayırt etme suretiyle uluslararası sözleşme ve anlaşmalardan kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirmek için bütün samimiyetini ortaya koymaktadır.

 

6) Türkiye’den sığınma müracaatında bulunan yabancıların talepleri ilgili Bakanlık kurum ve kuruluşların yanında BMMYK’nin görüşleri de göz önünde bulundurularak müracaatları incelenmektedir. Bu inceleme sonucu müracaatları kabul edilmeyen yabancılara karar ilgili Valilikler tarafından tebliğ edilir. İçişleri Bakanlığının bu kararına karşı yabancıların itirazda bulunması halinde itirazları, tekrar incelemeye alınarak önceki kararı veren makamın bir üstü tarafından sonuç yine ilgili Valilikler tarafından yabancıya tebliğ edilmektedir.

Diğer taraftan Anayasamızın 125’inci maddesinin 1’inci fıkrası “idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.” hükmüne amirdir.

Bu nedenle sığınma müracaatı İçişleri Bakanlığınca incelenerek üst makam tarafından red edilen yabancıların mahkemelere müracaat etme hakları bulunmaktadır. Bu durumda yabancıların mahkemeleri sonuçlanıncaya kadar ülkemizde kalmalarına izin verilmektedir.

Yukarda açıklanan hususlar çerçevesinde, AB’ye giriş sürecinde ilticacıların işlemleri ile ilgili temyiz sistemi  kurulmasına bu aşamada gerek görülmediği değerlendirilmektedir.