Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

Poliste Çapraz Uyku

polis_dergi_aralik_2013_int_029 polis_dergi_aralik_2013_int_030Bilim insanları yaşamın devam edebilmesi için gerekli olan yeme içme ihtiyacının yanına uyku faktörünü de ilave etmektedirler.  Öte yandan modern tıbbın, çalışma süresini sekiz saat olarak belirlediği de bilinmektedir.

Her iki durum polisi doğrudan ilgilendirmektedir. Çünkü güvenlik konusu hassasiyet ister. Uykusuzluk ve yorgunluk, görevde baş ağrıtan sonuçlar doğurabilir. Ayrıca hâlâ 12 saat çalıştırma modeli çağdaşlıktan uzak bir uygulama şeklidir.

Polisin gece uyuması, ertesi gün ya da bir gün sonra gündüz uyuması, ardından tekrar gece uyuması kimyasını bozmaktadır. Bu tür çapraz uyku modeli polise bir nevi işkence gibi gelmektedir. Uzun yıllar böyle devam eden bir yaşam biçimiyle sağlığı altüst olduğu gibi kutsal saydığımız aile birliği ve düzeni de bozulmaktadır. Yani sağlıkla birlikte sosyal yaşam da zarar görmektedir. Sağlığı ya da sosyal yaşamı bozuk olan birinin güvenlik hizmeti sunması ise yangına bir çap çırayla gitmeye benzemektedir.

Bugün polislikte sekiz saat sistemine göre çalışanlar da vardır. Ne var ki bu durum, oniki saat çalışanların kendilerini ikinci sınıf görmelerine yol açmaktadır.

24 saat süreklilik arz eden görevlerde polisin dört gruba ayrılarak sekiz saat çalıştırılmasının mümkün olabildiği örnek vardiya sistemi Asayiş Dairesi Başkanlığınca çıkarılmıştır. Buna göre iki hafta 07-15 ve 15-23 saatleri arasında çalışan polis, ondört günün dördünde tamamen serbest kalabilmektedir. Buna karşılık üçüncü hafta boyunca 23-07 saatleri arasında çalışmaktadır.

Böyle bir çalışma sistemi ile hem işe gidiş geliş dahil 13-14 saate ulaşan görev yorgunluğu asgari düzeye inecek, hem de kendisine ve yakınlarına zaman ayırabilecektir.

Polisin kendi kişisel ihtiyaçlarının yanında çocuklarının eğitim sorunuyla, aile bireylerinin sağlığıyla ve ev ekonomisinin düzeniyle ilgili zamana ihtiyacı vardır. 12-13 saat çalıştırılıp robotlaştırılması ne kendisine, ne de teşkilatına fayda getirir.

Oysa sekiz saat sistemi ile hiçbir mazeret üretmeden bu tür ihtiyaçlarını giderebilir ve moral ve motivasyon ile hizmette daha verimli olur.

Sekiz saat sistemi az sayıda emniyet müdürü tarafından uygulanmakta ise de bu durumun genele yansıtılması gerekmektedir.

2000’li yıllar öncesinin polisleri olan şimdiki üst yöneticiler, artık 21’inci yüzyıl düşüncesiyle hareket ederek hayati önem taşıyan bu konuda hemen ileri adım atmalıdırlar. Çağın gerisinde kalmamalıdırlar. Polisi çapraz uykuya tabi tutarak sersemletmemelidirler.

Polis üst düzey yöneticileri en alt basamaktan başlayarak merdivenleri ağır ağır çıkarak yükselmişlerdir. Alt kademenin sorunlarını çok iyi bilmektedirler. Dernek ya da sendika kurmalarına izin verilmeme nedenlerinden biri de budur. Bu itibarla üst düzey yöneticilere, bu boşluğu da doldurmak adına önemli sorumluluklar düşmektedir.

Güvenlik, çağımızda bu kadar önemli görülürken üst yöneticilerin tıp bilimine aykırı olan oniki saat sistemine bir an önce son vererek sekiz saat sistemine geçilmesi yönünde karar almaları, teşkilat mensuplarımızın en büyük beklentileridir.