Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

Polislik Zor Zanaat (!)

polis_dergi_temmuz_2013_031 polis_dergi_temmuz_2013_032          Sözlükler incelendiğinde “zanaat” kelimesine karşılık olarak el ustalığı isteyen işler, deneyim, beceri ve ustalık isteyen iş manaları karşılık gelmektedir. Tersi anlamda ise günümüzde sıklıkla kullanılan “elinin ayarı olmamak” deyimiyle ölçüyü kaçırmak, beceri isteyen işi yapamamak anlaşılır. Her ne kadar “zanaat” kelimesi günlük hayatta dilin terkine uğradıysa da, bir sebeple olsa da nakşedilsin hafızalara.

          Polis, kentsel alanlarda güvenliği sağlamakla sorumludur. Geçtiğimiz asırda toplumsal ve ekonomik gelişimle kentlere olan akın, kentlerde çok farklı toplum katmanlarının oluşumuna yol açarken, geniş bir suç çeşitliliğine yol açmış ve hala da bu süreç “bilgi çağı”nın baş döndürücü gelişimleriyle devam etmektedir.

Kentlerde yığılan nüfusun çeşitli siyasi ve ekonomik gruplara ayrılması, demokratik çeşitlilik ve demokrasi kültürünün gelişimiyle toplumsal eylem ve protesto gösterilerinde yaşanan artışlar, büyük kitlelerin katıldığı eylemlerle mücadelede biber gazını tüm dünyada polisin başlıca mücadele araçlarından biri yapar. Kalabalık gruplarıdağıtmakta oldukça etkin olan gaz, açık alanda uygulanması nedeniyle hava koşullarının da etkisiyle çevrede yaşayan insanları da etkileyebilmektedir.

Türkiye’de toplumsal olaylarda polisin müdahale biçimi öteden beri eleştirilen konulardan biridir. Müdahalenin sertliği, orantılılığı, polisin kullandığı müdahale araçları çokça eleştirilmektedir. Hele ki biber gazı bu eleştirilerin odağında olan, başrol aktörüdür. Aynı zamanda medyanın aradığı popüler haber kaynaklarından biridir. Ekranlarda dakikalarca toplumsal olaylara ve eylemcilere müdahale eden polislere yer verilirken, polisin biber gazı kullanımında “zanaat erbabına” yakışmayacak şekilde orantısız olarak gaz kullandığı, el ustalığı gösteremediği mevzu bahis edilmektedir. Bu eleştirilerin bazen haklı olduğu görülmekle birlikte kimi zaman da eleştiri sınırlarını aşan, ardında başka hesapların olduğu tahammülsüz bir yaklaşımın da yok olduğu söylenemez.

Polis sadece toplumsal olaylarla konuşulmaz. Toplumun her kesiminden insanların sohbet konusu yaptığı, medyanın vazgeçemediği haberlerin kaynağıdır polis veayinesi olan işler. Televizyonlarda sıklıkla eleştiri konusudur polisin attığı/sıktığı biber gazı. Ya da normal bir insanın yaşayamayacağı kadar farklı olayla yüz yüze gelen polis, kimi zaman da bir olay karşısında tetiğini çektiği/çekmediği tabancasıyla kamuoyunun gündemine gelmekte, amansızca eleştirilmektedir. Büyük kentlerde trafik yoğunlaşıp, keşmekeş haline geldiğinde altyapı yetersizliği, diğer kurumların bunda payı olduğu, insanların trafikteki yanlış davranışlarının da sorunun bir parçası olduğu gerçeği bazen göz ardı edilerek, polis hedef yapılabilmektedir. Her halde bir başka meslek yoktur, polislik kadar eleştiri oklarının yöneldiği.

Her mesleğin kendine göre zorlukları vardır. Ama polislik, toplumun eleştirilerine çokça maruz kalmanın verdiği zorluk bir yana, toplumun azılı katilleri, teröristler, kendi menfaatleri için insanları madde bağımlısı yapanlar, hırsızlar, dolandırıcılar ve tasvir etmeye kalemin utandığı arsızlar polisin bir şekilde karşılaştığı insan tiplerinden bazıları. Bir yönüyle ise polis bunlarla mücadelesinde ortaya koyacağı başarılarla çocukların, gençlerin ve toplumun aydınlık yarınlarının kandili, toplumun güven ortamını inşasında öncü bir rol oynamakta. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi piramidinde fizyolojik ihtiyaçlardan sonra gelen güvenlik ihtiyacının karşılanması için çalışan, geleceği inşasında vazgeçilmez bir rolü olan polisi eleştirirken, biraz vicdan ve aklın devreye sokulması, her halde bu işi yapanların emeklerine saygının, karşıda olanı anlama gayretinin bir göstergesi olacaktır.

          Polislik kimi zaman filmlere, dizilere konu olur. Bir yönüyle medya tarafından eleştirilen ve yerilen gerçek hayattaki polis karakteri yerine, bu yapımlarda gerçek polisin yapamayacağı davranışlar, söylemler sanal ya da hayali polis karakterince yapılabilmekte, bunda televizyonların hiç önem vermediği (!) reyting kaygıları ise hiç yer tutmamaktadır. Zanaat atölyesine yolu uğramamış, bir torna yüzü görmemiş tipler, polis olarak topluma lanse edilirken, sadece bir eğlenceden dem vurulur. Gerçekle ilgisi olmayan, tamamen gerçek ötesi bir alemin ürünü olarak. Herhalde en çok da bu sanal polislere ya da onları üretenlere artık tarih kitaplarında kalan ahilik kültürü ve zanaat eğitiminden bir parça verilse pek de fena olmasa gerek.