Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

KAMU YÖNETİMİNDE YENİDEN YAPILANMA PROJESİ IŞIĞINDA : POLİSİN KONUMU

 

 

Yusuf Vehbi Dalda[1]

 

Kamuda diğer bir deyişle devlet yönetiminde reform yapmak üzere T.C 59.Hükümeti tarafından hazırlanan Kamu Yönetimi Temel Yasa Tasarısı Ekim ayından itibaren Başbakanlık ,www.basbakanlik.com  web sayfasında yüklenmiş bulunmaktadır. Tasarı , Dört Bölüm, Genel Gerekçe ve Madde Gerekçeleri ile birlikte toplam 144 sayfadan oluşmaktadır. Aynı sayfada,  görüş ve önerilerin bildirilmesi amacıyla da bir erişim adresi verilmiştir.

 

Bu tasarıya ilave olarak hazırlandığı bildirilen diğer 5 yasa tasarısı ile birlikte Yönetimde ciddi ve kapsamlı bir yeniden yapılanma düzenlemesi yapılacağı dile getirilmektedir.

 

Geniş boyutlu ve ülkedeki tüm sade vatandaşları ve doğal olarak bizzat tasarının ana unsurlarından olan kamu personelini yakından ilgilendirmekte olan bu tasarı, kamuoyuna ilan edildiğinden beri çeşitli kesimlerde inceleme ve eleştiri konusu yapılmaktadır. Yazılı ve görsel basına intikal eden bilgiler ve açık oturum tartışmalarında, yapılan eleştiri ve iletilen görüşler çerçevesinde tasarıya son şeklin verilerek T.B.MM’ne gönderileceği ifade edilmektedir.[2]

 

Tasarıyla ilgili siyasal, hukuki ve diğer yöndeki değerlendirmelerin yapılmasını ilgili ve yetkililere bırakarak, Teşkilatımız açısından, bir köşe yazarının da ifade ettiği üzere[3] teknik eleştiride bulunmanın yararlı olacağını değerlendiriyoruz. Burada, şunu öncelikle belirtmek gerekirse, bu satırların yazarı, önce vatandaş ve sonra polis olarak görüş ve önerilerini yukarıda belirtilen adrese, tasarının web sayfasında yayınlanarak genel gerekçesinde belirtildiği üzere şeffaflığın bir ilk uygulaması ve davet edilen katılımcılığın gereğine uyma açısından ,11.11.2003 tarihinde iletmiştir.

 

Burada, tasarıda Polis Teşkilatı’na verilen yer ve bu tasarı ışığında yapılması gerekenler konusunda bir ufuk turu ve bu konuda bir düşünce eksersizi yapılması planlanmıştır. 

 

Bu açıdan önce, 51 madde ve 9 Geçici maddeden oluşan tasarının ilgili bir iki maddesini yakından inceleyelim:     

 

Amaç, Kapsam, Tanımlar ve Temel İlkelerin belirtildiği, tasarının Birinci Kısım Birinci Bölümünde, Kamu Yönetiminin temel amaç ve görevinin kaleme alındığı;

 

Madde.4: Kamu yönetiminin temel amaç ve görevi, halkın hayatını kolaylaştırmak, huzur, güvenlik  ve refahını sağlamak, hayat kalitesini geliştirmek, kişilerin hak ve özgürlüklerini kullanmalarının önündeki engelleri kaldırmak ve bu amaçlarla kanunlarla verilen görev ve hizmetleri yerine getirmektir.

 

Merkezi İdarenin ve Mahalli İdarelerin yetki, Görev ve sorumlulukların belirtildiği Birinci Kısım, İkinci Bölümde, Merkezi idare tarafından yürütülecek görev ve hizmetler;

 

Madde7: Merkezi idare tarafından yürütülecek görev ve hizmetler şunlardır.

            7)a Adalet, savunma, güvenlik, istihbarat, dış ilişkiler ve dış politikaya ilişkin görev ve hizmetler.

 

Tasarının 4. maddesinde  hedeflenen amaçlar arasında huzur ve güvenliğin sağlanmasına yer verilerek “güvenliğe” verilen önemin vurgulanmış olması, 7. maddesinde Merkezi idare tarafından yürütülecek ,sayılan 6 önemli görevi yerine getirecek kuruluşlardan diğerleri her alanda, hazırlanan tasarının dışında bırakılırken Polis Teşkilatı bu tasarı içinde değerlendirilmiştir.

 

Bu, bir ölçüde, öğrencilik yıllarında Polis Akademisi Başkanı ve aynı zamanda Polis Mevzuatı dersinin Öğretim görevlisi olan İsmail Hakkı Demirel’in zihinlerimize yerleştirdiği tabirle “Eşyanın tabiatına aykırı olarak” değerlendirileceği gibi, kamuda, tasarıda hariç bırakılanlardan bir ikisi gibi, diğer kurumların yanında sadece polisin silahlı bir sivil kurum, dolayisiyle kendine özgü bir eğitim ve hiyerarşisi olması nedeniyle, bir düzenlemede “elmalar ile armutların aynı kefeye” konması olarak değerlendirilebilir.

 

     Diğer taraftan, tasarının,   İkinci Kısım, Birinci Bölümde, Taşra teşkilatı ve kuruluşuna ilişkin esasları düzenleyen;

 

22. Madde :Taşra teşkilatı olan bakanlıklar illerde ve hizmetin niteliği ile ihtiyaçlar dikkate alınarak ilçelerde teşkilatlanır. Bu Teşkilatlar vali ve kaymakama bağlı olarak çalışırlar.

 

Madde gerekçesinde: Taşra teşkilatında tek bir model öngörülmemiş, nüfus durumu, sosyal ve ekonomik şartlar ile görev ve hizmetin niteliğine göre farklı tip ve statüde taşra teşkilatı kurulması mümkün hale getirilmiştir. Bu anlamda, mesela bazı illerde sadece il düzeyinde bir müdürlük kurulurken, bazı illerde il müdürlükler de kurulabilir. Yine bazı illerde il müdürlüğü şeklinde bir örgütlenme yapılabilirken, bazı illerde ise sadece bölge müdürlüğüne bağlı şube müdürlüğü düzeyinde örgütlenme gerçekleştirilebilir. Ayrıca, bu teşkilatlara farklı yetkiler de verilebilir, diğer bir ifade ile, tüm taşra teşkilatları aynı yetkilerle donatılmayabilir.” Bazı esneklikler getirilmesi yanında,  Hiyerarşik kademeler ve unvanları düzenleyen

Madde 28/a

Genel Müdürlük şeklindeki bağlı kuruluşlarda

  1. Genel Müdürlük,
  2. Daire Başkanlığı
  3. Müdürlük

 

28/c Taşra Teşkilatı il kuruluşlarda

  1. Vali,
  2. İl Müdürlüğü
  3. Şube müdürlüğü

İle hiyerarşik kademe ve unvanları net bir şekilde belirlenmiş ve son paragrafında bundan

istisna olan kurumlar ve madde gerekçesinde de bunların hangileri olacağı belirtilmiştir.

 

28/son paragraf Dışişleri Bakanlığı, Milli Güvenlik kurulu Genel Sekreterliği, Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı ile ilişkili kuruluşlar bu maddede öngörülen hiyerarşik kademe ve unvanlara ilişkin hükümlere tabi değildir. Bunlar hiyerarşik kademe ve unvanları kuruluş kanunlarında düzenlenir.

 

Madde Gerekçesi/son paragraf: Kurum ve kuruluşun özelliğinden dolayı maddede öngörülen teşkilatlanma modeli ve hiyerarşik kademelere uygun düşmeyecek olan Dışişleri Bakanlığı, Milli Güvenlik Kurulu Genel sekreterliği, Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı ile ilişkili kuruluşlar bu maddede öngörülen hiyerarşik ve unvanlara ilişkin hükümlerden istisna tutulmuştur. Bu kurum ve kuruluşların hiyerarşik kademe ve unvanları bu Kanundaki temel yaklaşıma uygun bir anlayışla kuruluş kanunlarınca düzenlenecektir.

 

Dikkatli bir gözle bakıldığında, kuruluş olarak özelliği olduğu ve bundan dolayı da teşkilatlanma model ve hiyerarşik kademeler olarak normal bir kamu kurumundan özgün olduğu değerlendirilecek olan , Polis Teşkilatının, istisna tutulanlar arasında  olmadığı görülecektir.

 

Tasarının genel gerekçesinde belirtilen hususların büyük çoğunluğunun isabetliliğine ve artık  kamuda bir yeniden yapılanmanın zamanın gerçekten geldiğine gönülden inanmakla beraber,yine gerekçede belirtildiği üzere bu tasarının en  kısa sürede gerçekleştirilmesi açısından uygulanacak yöntemin de uygun olması gerektiğinin akılda bulundurulması gerektiğine inanıyorum.

 

Yukarıda da belirtildiği üzere Polis Teşkilatı, silahlı sivil ve kendine özgü rütbe esasına dayalı bir hiyerarşisi olan bir Teşkilattır. Hiyerarşi ve unvanlarda daha ziyade amir kadrosu söz konusu edildiği değerlendirildiğinde bir polis amiri, örneği sadece Orduda olduğu şekliyle, tüm masrafları devlet bütçesinden karşılanmak üzere, 4 yıl lise (Polis Koleji) ve 4 yılı Polis Akademisinde olmak üzere 8 yıl eğitim  alan, yabancı dil ve bilgisayar bilen, resmi elbise ile görev yapan bir kuruluştur. Şu an 200.000 e yakın personeli ile Merkez, Taşrada İl ve İlçe düzeyinde, yurdun her bir köşesinde  hizmet verir. Kadrosu ve bütçesi ile Merkezdeki birkaç bakanlıktan daha büyük bir yapılanmaya sahiptir.

 

7.a maddede merkezdeki sayılan diğer kuruluşlarla eş değer derecede önemli görev ifa etmesi yanında yukarıdaki paragrafta açıklanan hususların varlığının kendine özgü bir özelliği içerdiği değerlendirilmektedir.

 

Yüzyılımızda tüm dünyada güvenliğin gittikçe artan ölçüde önem arz ettiği, bu tasarının hazırlanmasına esas neden olan ekonomik kalkınmanın gerçekleştirilmesi için bile güvenliğin artık kimsenin inkar edemeyeceği derecede önemli olduğu, bunun gereği gibi sağlanamaması halinde çıkabilecek diğer sıkıntıların yanında, beklenen yabancı sermayenin gelmeyeceği gibi, halen ülkede faaliyette bulunanların bile devam edip etmemede tereddüt gösterdiği, yaşanılan olaylarla maalesef hep şahit olunmuştur. Bu gelişmeler ışığında, yapılacak yeniden yapılanma ve iyileştirme çalışmalarında, benzer fonksiyon ifa eden her kurumu kendi özel konumunu doğru değerlendirme ve çalışmaları bu şekilde yürütme zorunluluğunu da beraber getirmektedir. Bunun aksine yapılacak bir çalışmada, beklenenin aksine, telafisi gerçekten zor olan ortamlar oluşturulabilir.

 

Tasarının tüm maddeleri ve detaylarına girmenin yeri ve zamanı olmadığı gibi, gereğinin de olmadığını değerlendirerek, çok küçük bir örnek verilmek gerekirse, tasarı ile ortadan kaldırılması planlanan İl Müdür Yardımcılığı ve Daire Başkan Yardımcılığı, bunlar esasında birer genel tanım olmakla, poliste, karşılığı 3 yıldız Emniyet Müdürlüğü olan bir rütbeye denk gelmektedir. Ve, herkes bilir ki, resmi bir görevde, tenzili rütbe ancak çok ağır bir eylem sonucu gerçekleştirilir!.

   

İçişleri Bakanlığı Strateji Merkezi Başkanlığınca geçtiğimiz ay yayınlanan (Bölümlerinin bazılarını Emniyet Teşkilatı Personelinin hazırladığı)  oldukça kapsamlı eser [4]incelendiğinde, 15 i Avrupa Birliği ülkesi 27 ülkenin Polis Teşkilatlarının önemli bölümünün kendi özel yasaları çerçevesinde yapılandırıldığı ve yine bu eserin önsözünde dile getirildiği üzere ülkemizde yapılacak çalışmada ,bunlardan alınacak dersler ve uygulama örneklerinden yararlanılabilir. Burada, dikkati çeken bir diğer husus ise, genellikle henüz demokratik sistemlerini tam oturtamamış ülkelerde, iç güvenlik hizmetlerinin daha ziyade “paramiliter” bir yapı, diğerlerinin ise tamamen sivil yapılanma teşkil ettiğidir.

 

Bu tespitlerden sonra, burada, sürdürülmekte olan bu yeniden yapılanma   için, Polis Teşkilatının, 7.a ve diğer maddelerde sayılan benzeri eşdeğer kurumlar gibi, tasarının kapsamı dışına alınması ve ancak, tasarının genel gerekçeleri esas alınmak üzere ve de bu çalışma ile  paralel bir süreç içinde yürütülmek kaydı ile, kendi özel yasasının hazırlatılması, en uygun yöntem olarak değerlendirilmektedir. 1970 yılından beri 657 Devlet Memurları Yasası yapılırken fark edilen ve bu nedenle 1ve  Ek 54.maddelerinde “Emniyet Örgütünün hizmet ve kuruluşunun nitelik ve özelliği göz önüne alınarak konumu özel bir kanunla düzenlenir” hükmünü getirerek Emniyet Teşkilatı için özel bir personel yasası yapılması gerektiği ifade edilmesine rağmen -bu düşüncenin gerisinde değil ilerisine gitmek gerekir- , ne yazık ki  bugüne kadar bir türlü çıkartılmayan bir “Emniyet Teşkilatı Yasası”nın hazırlanması talimatının verilmesi ile, arzulanan düzeyde bir yasa hazırlanabileceği gibi Polis Teşkilatına da büyük bir moral verilecektir. – Eğer bu, şimdiye kadar gerçekleştirilmiş olsaydı, aynı Bakanlığın bünyesinde yer alan, özellikle yönetici kadrosunun benzer eğitim aldığı iki Kurum görevlileri arasında özlük hakları ve ücret farkı, uçurum denecek ölçüde dengesiz olmazdı[5] – Ve bu ülkede yaşayan hiç kimsenin inkar edemeyeceği gibi, yaşanılan son 20-25 senelik çileli ve fedakar çalışması ile, bugünkü huzur ortamının oluşturulmasının ana mimarlarından biri olan Polis Teşkilatı ,bunu zaten hak etmiştir. Bu hakkın, artık, kendisine teslim edilme zamanı gelmiş ve de geçmektedir!.

 

Tasarının gözlendiği kadarıyla en çok tartışılan ve eleştirilen, Denetim kapsamı ve türlerini düzenleyen 39. Maddesi: Kamu kurum ve kuruluşları iç ve dış denetim yapılır. İç denetim, hataların önlenmesi, risk ve zayıflıkların belirlenmesi, iyi uygulama örneklerinin yaygınlaştırılması, yönetim sistemlerinin ve süreçlerinin geliştirilmesi amacıyla yapılan denetimdir” ve “Denetlemeye yetkili kurumlar: Madde 40; İç denetim kamu kurum ve kuruluşlarının kendi yöneticileri veya ilgili kurumun üst yöneticisinin görevlendireceği iç denetim elemanları tarafından yapılır.” Ve bunların gerekçeleri:

 

Madde gerekçesi/3.paragraf: İç denetim için kurumun bütün yöneticileri yetkili kılınmış ve bu sebeple ayrıca teftiş kurullarına ihtiyaç kalmamıştır. Yöneticiler, kurumun faaliyet sonuçlarını ve başarısını kendileri belirlemekle yükümlüdür. Ayrıca, özel incelemeyi gerektiren durumlar için kendi kurumlarından görevlendireceği kişilere yetkilerini devredebilecektir.”

 

Düzenlemesi için sadece, idari yapılanmamızın büyük ölçüde örnek olarak aldığımız Fransa’da yayınlanan “Polislerin Polisi[6]” isimli kitabın tanıtım yazısındaki şu ibareleri hatırlatmakla yetineceğim: “ Polislerin polisi birimi vatandaşların insan haklarının korunması  açısından en büyük teminattır”. Yukarıda sözü edilen Bakanlıkça hazırlanan Yönetim kitabında da diğer ülkelerdeki teftiş kuruluşlarını var olduğu örneklerine yer verilmiştir.

 

Tasarı ile ilgili öneriyi bu şekilde özetledikten sonra, tüm diğer ilgili kurumların yapması gerektiğini düşündüğüm gibi, Teşkilatımızın da, bu gelişme ve veriler ışığında ciddi bir çalışma başlatması ve hazırlanan taslağı, Hükümetin yaptığı şekilde EGM web sayfasında yükleyerek veya dağıtarak, şeffaf, katılımcı ve bilimsel bir hazırlık aşamasına girmesi gerektiğine inanıyorum. Yetişmiş, ülke gerçeği ve uluslar arası ortamı ve gelişmeleri yakından takip eden ve yabancı bir dil bilen  en bol elemana sahip olan bir Teşkilat olarak, böyle bir çalışmayı yapacak yeterli ve yetenekli personele sahip olduğumuzu düşünüyorum.

 

İzninizle, iğneyi kendimize de batırmak gerekirse, böyle bir çalışmaya başlandığında da, hayalci ve gelişmelere direnme yanında, birikim ve deneyimlerden yararlanmakla birlikte, “kalıplaşmış düşünceleri”[7] bir kenara atmış olarak, konuya bugünkü konjektür ve gelişmeler içinde yaklaşmak ve tabii ki, önce verimli, dinamik ve aslı görevi yapmaya öncelik vererek, adil ,objektif ve eşitlikçi bir çalışma yapılmasının planlanmasının yararlı olacağını değerlendiriyorum.

 

Yıllarca, çok sayıdaki mevzuatın verdiği, görev alanımızla ilgisi  olmayan pek çok işi yapmak zorunda kaldığımızdan şikayet ettikten sonra, bugün, gelinen bu noktada halen aynı kategoriye giren, detaya girmemekle beraber, -bu ayrı bir inceleme konusu olabilir- kademe ,kantin ve benzeri başka bir şekilde daha verimli ve elverişli bir şekilde yapılacak, temin edilebilecek hizmetleri yapmada artık ısrarlı olmak ve bir ölçüde insan doğasının gereği , kolayı arayarak, Ankara’da Genel Müdürlük ve Taşrada Merkez  birimlerinde istiap haddinden fazla yoğunlaşarak, Polis  Akademisinde okuduğumuz süreden beri polisin esas görev alanının karakollar, şimdi, Polis merkezlerine dönüşmüş olabilir ve de sokak olduğunun gözden kaçırılmaması gerektiğini  ve bu anlayış doğrultusunda hareket edilmesi gerektiğini ,dile getirmeden geçemeyeceğim.

 

Kamudaki yeniden yapılanma çalışmalarının başarılı , Ülkemiz ve Teşkilatımız için hayırlı olmasını dilerim.



[1] EGM,APK Uzmanı, 1.Sınıf Emniyet Müdürü

[2] TRT, 13.12.2003 tarihindeki “Susma,Konuş “ Programı

[3]11.12.2003 tarihli Milliyet Gazetesi,Taha Akyol

[4] Ankara, 2003, Yirmi Birinci Yüzyılda Yönetim,İçişleri Bakanlığı,Türk İdari Araştırmalar Vakfı,Editör Koraltay Nitas,Vali

[5] Çağın Dergisi,Yıl 2,sayı: 23    sayfa:2 Sağlığımız ve Maaşlarımız,Özgüner Polat,Emekli Emniyet Müdürü                                  ve 09.12.2003 Zaman Gazetesi; Başbakan’a sunulan polis  raporu: Polisin Morali bozuk,Şükrü Önder,AKP Yalova Milletvekili

[6] La police des Polices,Jean-Marc Ancian, Balland,1988

[7] İçimizdeki Biz ve Savaşçı, Doğan Cüceloğlu,Sistem Yayınlarıa