GÖZLEM
Özdemir BAŞAT
Polis Enstitüsü 1968 Mezunu
Kamu Yönetimi Uzmanı
İletişim Uzmanı
Renk Uzmanı
BIRAKMAK ÜZERİNE
– “Artık yakamı bırak” dedi. Bırakınca 7’nci kattan düştü.
– “Biraz parak bırak” dedi, BİRAK BIRAKTIM. Neden kızdığını anlamadım.
– “Silahları karşılıklı olarak bırakalım” dediler. Yemek yiyeceklermiş.
– “Kendini bırak” deyince doktor, koluna yapıştım. “Beni bırak” dememişti.
– Artık yalan söylemeyi bırakmasını istedi. Öteki, “siz hep haklısınız efendim” dedi.
– Futbolu bırakacağını duyurmuştu. Topu da bırakınca gol yedi.
– Şemsiyeyi meyhanede bırakmış. Bir de babası ıslattı.
– Kapıyı aralık bırakmıştı, dönüşte iyice açık buldu.
– Araştırmayı bıraktı artık. “Herkes doğru söylüyor” dedi.
– Mızırdanıp sızlanmayı bıraktı. Sesini kendisi de beğenmemişti.
– Sonunda gaz pedalını bıraktı. Çarptığı ağaç yeterince kalınmış.
– Saçını upuzun bıraktı oğlan. Herkesin dalga geçeceğini sanıyordu…
– Babil’in köse olmayanları dört köşe sakal bırakırmış. Demek ki makas biliniyordu.
– Tablolarını galeride satışa bıraktı. Eksiksiz geriye aldı.
– Telefon numarasını herkese bıraktı. Ama neden kimse “Alo” demiyor?
– Gazete okumayı bıraktı. Spikerlerin aktardığı yetiyor.
– Öğretmen sınıfta bırakmadı. Çocuk sınıfta kalmıştı.
– Gülmeyi bırakıp etrafına bakındı, kimse kalmamıştı.
– Namussuzluğu bırakmadı. Elde edilmesi kolay mı?
– Anahtarı zamparasına bırakınca eve giremedi; rekabeti unutmuştu.
– Çelengi girişte bırakıverdi. Camiye getirdiğini görmüştü fotoğrafçılar.
– Vurmayı bıraktı, eli acıyordu.
BÜYÜMEK, ….TMEK ÜZERİNE
– Çocuk büyütmek bilim midir, sanat mıdır? O da değil, öteki; evcilik oynamaktır.
– Borçları büyüyenin eli de büyürmüş, kolu da uzarmış. Öyle değil mi sevgili alacaklılarım?
– Havuç kadar ters bir bitki yoktur (kimi partilere benzer). Mısır gibi dikine büyür, ama toprağın altına doğru, gün ışığını reddederek.
– Keşan’lı Köylü ile Tefenni’li köylü kapışmış. İkisi de “il olmalıyız” deyince kavga büyümüş.
– Derdi büyük olanın dostları da çok olur. Atalarımız böyle demiyor ama, yersen…
– Rize’nin dağlarını bir güzel ütülersen, Konya kadar büyütmüş olursun.
– Ekonomide büyümenin sırrı annemin ninnisinde apaçık vardır: “Uyusun da büyüsün…”
– Arkadaşın deveciyse, kapını büyüteceksin.
– Teknolojide büyüyenler, cep telefonlarını giderek küçültenlerdir.
– “Sermayeyi büyütmek” göğüslerini büyütmeye benzemez. Kendi öz varlığınla yapacaksın.
– Diktatörleri gözümüzde büyütmeyelim. Önlerinde diz üstü duracağımıza biz de ayağa kalkalım.
– 376 no.lu sınıf arkadaşım Sadettin Tantan, koltuğunu helal tarafından büyütmüştün. Ama bazı kişi ve kuruluşlara ahlak dersi vermeyecektin.
– Muhabbet kuşunu kedi, köpek ve tavşandan daha çok severim. Çünkü ötekiler “büyütülür”, buna ise yalnızca “bırakılır”.
ÇEKMEK ÜZERİNE
– Bileti çektim, piyangocu “geçmiş olsun abi” dedi.
– Alttaki dosyayı çekti… Tekrar yığmak için fazla mesai yaptı.
– Köşede oturacaktı, masayı çekti kendine doğru iyice. Ayakta kaldı.
– Kendi resmini çekti boy aynasında. Sonra nedense fotoğrafçıya götüremeyeceğini akıl etti.
– Öğretmen bir daha kulağımı çekemedi. Babama da babanca verdiler.
– İçini çeke çeke uyudu. Baba dayağını özlemişti 70’inde.
– Çok sıkıntı çekti, pantolonunun fermuarı açılmıyordu.
– Hem ön koltukta otur, hem de mini eteğini çekip dur. Olur mu, biz de bakacağız.
– Arabaları kenara çektiler, yayalar çok bozuldu. Yürüyecek asfalt kalmamıştı.
– Esaslı bir gazel çekiyordu kaldırıma oturmuşken… Şu polisler sanattan hiç anlamıyor.
– Giden masanın yerine küçük masa görünce odacı telaşlandı. “Çekti mi yoksa beyim, yıkamamış, sadece silmiştim”.
– “Elini çek!” dedi yakışıklıya. “Acemi, bak herkes daha neler yapıyor!.
– Her kurayı çektikten sonra caydı. Tayin için şimdi yeni bir Bakanlık’ın kurulmasını bekliyormuş.
– Olgunluğa ulaşmanın hasretini çekiyorlar. Biri 35, öteki 45’inde.
– Dünyadan elini eteğini çekti. Ama başucu duruyor: Doğum 19…
– Sekreterini fırçalayacaktı, bürosuna çekti. O da “ Ama annem domates istiyormuş baba” dedi.
– Yorganı çekince karısından… Kafasına uyku tulumu atıldı.
– Çizmeyi çekti, üzengiye asılırken beygire çıkıştı: “Seyis nerde lan?”.
– Kapıyı çekip çıktı. Gidiş o gidiş değil işte. Geri döndü.
ÇIKMAK, ….ARMAK ÜZERİNE
– Benim matematiğime göre, bir’den bir çıkarsa sıfır olmaz, iki olur. Yani kızım doğurunca torunum da olur.
– Filanca ünlü “dönme” de doğuracakmış. Bu duyulunca ne olur? Piyasalar bahane arıyor, dolar hemen çıkar.
– Beni aldattığını sonradan anladım. Vurdukça sesi çıkıyordu; buraya kadar tamam, ama vuracakmış gibi yaptım, yine sesi çıktı.
– Zıvanadan çıkmanın asıl tanımı, ürettikleri kavram mezarlığının üstüne çıkmakmış. Kimi politikacılar hala eski yaptıklarının doğru ve haklı olduğunu söyleyebiliyorlar.
– Hayatta hiçbir şey olamayanlar “ Bazı sivil toplum örgütleri”ne girirlerse “Bir şey” olmaları kolaylaşır, başkan bile olur.
– Sonunda haber çıktı: Filanca parti Meclis’e girmeye karar vermiş. Zaten kararsızlık adamı ishal yapar.
– “yola çıkacağız ama” dedi bizim develerden biri, “kervanın önünde kim gidecek?”.
– Rüyam doğru çıktı: Filanca gazete fiyatını indirdi, Resmi ilan almaya başlayınca.
– “Sabaha çıkmak” ne demektir biliyorum da, “Akşam çıkalım” lafı daha güzel.
– “Birlikte çıkıyorlar” diyen magazinci “6 altın soru”yu yanıtlamak durumundadır. Bunları tamamlarsa esaslı bir dedikodu malzemesi olur. Yoksa hır çıkar ve leke çıkarıcı kullanmak zorunluluğu doğar.
– “Gözlem”lerim kitap olarak yayımlanırsa önce savcının, sonra yargıcın karşısına çıkarım. Ama aklansam da, aklanmasam da televizyona çıkacağım kesin.