Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

Dil mi Yoksa Yürek mi Söylüyor?…

          Dil; tat alma organıdır. Bunun yanında birçok işlevi daha vardır. Yediğimiz yiyecekleri bir kürek gibi karıştırarak çiğnenmesine, yutulmasına yardımcı olur. Ayrıca iletişim aracıdır. Konuşmayı sağlar.

          Dil tat alma organı olarak kullanıldığında sadece ait olduğu kişiyle ilgili iken, iletişim aracı olarak kullanıldığında birçok kişiyle ilgilidir. Tat alma organı olarak tadı beğenilmeyen ya da beğenilen bir şeyin yenilip yenilmemesi kişiyi ilgilendir iken, iletişim aracı olarak dilin söylediği sözler hem kendisini hem de başkalarını ilgilendirebilir…

          Dil; iyi- kötü, doğru-yalan, sinirli- mülayim, sevgi-nefret, güvenli- güvensiz ve buna benzer birçok sözcükleri söyler. Söylediği bu sözcüklerin olumlu ya da olumsuz birçok etkisi olur… Bazen isteyerek bazen de ağızdan kaçtı misali istenmeden söylenen sözlerden etkilenenler, ne söylenen sözleri ne de söyleyeni kolaykolay unutmazlar…

          Hani “dilin kemiği yok “diye bir söz vardır ya gerçekten de çok doğru söylenmiş bir söz. İnsanlar hakkında dedikodu yapmak, iftira atmak, yapmayacağı bir şey hakkında yapacakmış gibi söz vermek, insanları konuşarak kandırmak, dolandırmak, olmayan bir şeyi olmuş gibi anlatmak, yanlış yaptırmak, yoldan çıkarmak, günahsız bir insan hakkında şahitlik yapıp onun ceza almasını sağlamak, yalan söylemek, karalamak, nefret edici gibi sözlerin yanında, doğruyu söylemek, öfkeliyi sakinleştirmek, yoldan çıkmışı yola getirmek, cesaretsizi cesaretlendirmek, umudu olmayanı umutlandırmak, haklıyı müdafaa etmek gibi buna benzer birçok şey dilin marifetleridir… Bazı sözlerde riya vardır. Gerçekle söylenen söz aynı değildir. Bazen çok güvenilen birisi bile iyi niyetli birisine gerçek olmayan bir şeyi gerçekmiş gibi konuşarak hayal kırıklıkları yaşattığı gibi onun zarar görmesine üzülmesine de sebep olur… Bu da insanların güven duygusunu zedeler… Düşündükleri ile sözleri aynı olanlarda vardır. Sözlerinde riya yoktur. Yürekleri de dilleri de aynı konuşur… Bazı diller zehir olup etrafını zehirlerken, bazı dillerde iksir olup etrafına merhem olur çare olurlar… Bazen de düşünülmeden konuşulan bir söz telafisi mümkün olmayan durumlara sebep olabilir. Hani istemeden ağzımdan kaçtı denir ya işte öyle bir şey.

          Hiçbir art niyet yoktur. Fakat yanlış anlaşılmaya neden olduğu gibi art niyetli söylenmediği de anlaşılabilir… Genelde göz önünde olan Devlet adamları, siyasetçi, sanatçı gibi kişilerin dil sürçmesiyle ağızlarından çıkan bir söz farklı değerlendirilip günlerce gündemde tutulabiliyor. Aslında söylenmek istenenle anlaşılanın arasında dağlar kadar fark vardır…

          Bazen de dil lal olur susar. Derdini, çaresini anlatamaz, konuşamaz. Sözcükler boğazında düğümlenir, hıçkırıklara boğulur ama bir türlü dil hareket edip aklından yüreğinden geçenleri söyleyemez. Yüz ifadesi değişmiştir zorlanır kendisi ile mücadele eder ama ne yapsa dil susmuştur. Konuşmak istese de konuşamaz…

          Dil mi yoksa yürek mi söylüyor? Genelde insanlar söyleyen dile inanırlar. Dil kandırmak için her şeyi söyler ve inandırır. Aslında yüreğin ne söylediğini anlamak gerekir. O kandırmaz o anlatamaz ama yine de yüreğin ne söylediğinin zerresini kişinin gözlerinin derinliklerinde görebilir insan…

          Sonuç olarak; söylenen sözler, duygu ve düşüncelerin anlatımıdır. Ne düşünülürse dil onu söyler. Bazen de rast gele sözün nereye gideceğini, kimlere ne kadar zarar vereceği düşünülmeden sözler sarf edilir. Buda başkalarının kırılmalarına, üzülmelerine, gönüllerinde büyük yaraların açılmasına neden olur. “Bıçak yarası geçer dil yarası geçmez- Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır” ifadeleri

dilin sarf ettiği olumlu ya da olumsuz sözlerin etkilerini ne güzel açıklıyor. Dışarıdan açılan bir yara zamanla kapanırken söylenen bir sözle açılan gönül yarasının kapanması uzun zaman alır ve hatta kolay kolay kapanmaz. Tatlı dil ile söylenen söz kötü niyetli insanları bile yola getirir. Yanlış söylenen bir söz yine tatlı dil ile gönül alınarak düzeltilir. Söz ağızdan çıkmadan önce durup, düşünüp ondan sonra söylenmelidir… Ya da “ Söz gümüş ise sükün altındır” atasözü misali dilin zehir zemberek sözler sarf ederek etrafını kırıp yıkacağına susması daha hayırlıdır…