ATATÜRK, SENİ SEVMEK MİLLİ İBADETTİR
Erdoğan ALIVEREN
Emekli Emniyet Gn.Md.Yard.
Mete Akyol: Efendim bugün 9 Kasım 1993 yarın Atatürk’ün Etnoğrafya Müzesi’ndeki muvakkat kabrinden Anıtkabir’e nakledilişinin 40.yıldönümü. Bize bu konuda neler söyleyeceksiniz.
Erdoğan ALIVEREN: Efendim o tarihte ben Siyasal Bilgiler Fakülte’sini bitirmiş olup; İstanbul’da Vilayet Maiyyet memuru olarak kaymakamlık stajı yapıyordum. Ancak bu nakil işini bildiğim için, Atatürkçü bir genç olarak hazır bulunmak istedim. Esasen komitede daha önce talebelik yıllarımda Genel Başkan Vekilliği yaptığım Türkiye Milli Talebe Federasyonu’nun temsilcisi olarak aziz arkadaşım Yekta Güngör Özden’de vardı. Vilayetten bir haftalık mazeret izni alarak Ankara’ya geldim ve çalışmaların bir kısmına bilfiil katıldım.
M.A: Anıtkabir nasıl yapıldı?
E.A: Efendim, Atatürk’ün vefatı anında hemen hemen hiçbir hazırlığımız yoktu. Hükümet cenazenin muvakkat olarak Etnografya Müzesi’nde muhafaza edilmesine karar vermişti. Daha sonraki günlerde, Atatürk’e görkemli bir Anıtkabir yaptırılması düşünüldü. Bu maksatla, uluslar arası bir proje müsabakası açıldı. Müsabakaya 7’si Amerika’dan, 7’si İtalya’dan, 11’i Almanya’dan, birer ikişer tanesi Fransa, Çekoslavakya ve İsviçre gibi devletlerden ve 20 tanesi de Türkiye’den olmak üzere 49 proje iştirak etti. Milletlerarası Jüri Ord.Prof.Paul Bonatz’ın başkanlığında toplanıp 23 Mart 1942’de 3 projeyi birinciliğe layık görmüştü. Hükümet Teknik Üniversite Profesörü Emin Onat ile Doç.Dr.Orhan Arda’nın projesini seçti. Bu projenin inşaatına başlandı. Daha sonraki günlerde 2.Cihan Harbi çıktığı için inşaat çok yavaş yürüyordu. Anıtkabir’in bitirilmesi,1950’den sonra Demokrat Parti’nin iktidara geçmesiyle tahakkuk ettirilebildi.
M.A.: Neden Rasattepe seçildi?
E.A.: Atatürk bir konuşmasında burayı çok beğendiğini ifade etmiş. Ondan esinlenerek, Sabiha Gökçen’in de ifadesine dayanarak “Rasattepe’ye yapılsın” dendi. Rasattepe bir hayli yüksek bir tepeydi, amma üzerine inşaat yapıldıktan sonra o muazzam taş kitlesinin ağırlığıylaRasattepe 60 m. Kadar aşağıya çökmüştür.
M.A: Kolay değildir, o Anıtkabir yükünü taşıyabilmek.
E.A.: Gayet tabii çok haklısınız.
1950’den sonra iktidar değişince ve Türkiye’nin ekonomik şartları daha düzelince Anıtkabir inşaatına hız verildi. Bu inşaatta Türkiye Milli Talebe Federasyonu talebeleri amele gibi çalıştılar.
M.A: Bunun altını çizelim “Öğrenciler, Üniversite Öğrencileri inşaatta bayağı bir işçi olarak mı çalıştılar.”
E.A.: Ücretsiz fahri olarak ve gönüllü ve koşarak ve o kadar ki, 15’er günlük devreler halinde çalışıyordu talebeler. Bunları da Ankara Hukuk Fakültesi talebelerinden (daha sonra Barolar Birliği Başkanı) Rahmi Magat organize ediyordu.
M.A: Kendi öğrenci?
E.A.: Kendisi de öğrenci tabi. Talebe Federasyonu’nun katkısıyla talebelerin bu inşaata büyük ölçüde emekleri geçti.
M.A: İnşaatın tam bitiş tarihi ne zaman?
E.A.: İnşaat Celal Bayar’ın emriyle 10 Kasım 1953 tarihine yetiştirildi ve bir gün önce Bayındırlık Bakanlığı inşaatı bitirdi; ertesi gün de oraya nakil yapıldı.
M.A: 9 Kasım’da Bayındırlık Bakanlığı inşaatı bitmiş olarak teslim aldı. 10 Kasım’da nakledildi.
E.A.: Nakledildi.
M.A: Çok ucu ucuna.
E.A.: Yalnız, herşey ona göre planlanmıştı. Hükümetçe bu nakil işi için bir komite kurulmuştu. Bu komitenin başkanı Bayındırlık Bakanı Kemal Zeytinoğlu idi. Ayrıca komitede Bakanlıkların temsilcileri Genel Kurmay Temsilcileri ve Cumhurbaşkanlığı Temsilcileri de vardı ve bu komiteye o günkü prestiji itibariyle Türkiye Milli Talebe Federasyonu da dahil edilmişti. Milli Talebe Federasyonu’nu, Ankara Hukuk Fakültesi talebesi olan bugün Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Öden temsil ediyordu.
M.A: Anısına saygımızdan ötürü sayın Kemal Zeytinoğlu’nu analım. Bilmeyenler için söylüyorum; kendisi rahmetli Başbakan Adnan Menderes’in başkanlığındaki bir heyetin üyesi olarak Kıbrıs konusunda görüşmelerde bulunmak üzere Londra’ya giderken düşen uçağımızda şehit olmuş devlet adamımızdı.
E.A.: Bu heyet aylarca önce toplanarak, bu işin planını programını yaptı, görevlilerini tespit etti ve program 4 Kasım 1953’te yürürlüğe kondu.
M.A: Atatürk’ün naaşının nakledilmesi programı?
E.A.: Evet, nakli.
İlk olarak 4 Kasım’da Atatürk’ün Muvakkat Kabir’inde heyet toplandı ve kabir açıldı. Heyette kimler vardı diyeceksiniz. Heyette Atatürk vefat ettiği zaman oraya konduğunda bir zabıt tutulmuştu, o zabıtta imzası olan makamların bugünkü sahipleri ile imzası olanlardan hayatta olanlar katıldılar. Mesela Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Refik Koraltın, zabıtta imzası olan eski başkan Abdulhalik Renda, Başbakan Adnan Menderes, Genel Kurmay Başkanı.
M.A: İzin verirseniz, andığınız kişilerin tarihsel fotoğrafını gösterelim.
Şimdi Atatürk’ün tabutu vinçle çıkarılıyor.
E.A.: Heyette Genelkurmay Başkanı Orgeneral Nuri Yamut, Ankara Valisi Kemal Aygün, Bakanlıkların Temsilcileri var ve heyetin Teknik sorumluluğunu, olayın teknik sorumluluğunu Milli Eğitim Bakanlığı Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü üstlendi; Danyel Akbel o esnada Genel Müdür. O sebeple bulunuyor. Ve Kız Teknik Öğretmen Okulu’ndan 40, Erkek Teknik Öğretmen Okulu’ndan da 40 talebe bu işte aktif görev aldı. Hocalarıyla.
M.A: Neler yaptılar?
E.A.: Mesela Muvakkat Kabir’in üstündeki beton mermer plakaları kaldırmak, onları kaldırdıktan sonra altta demir bir muhafaza var. Oksijen kaynağıyla o demirleri kesmek, çıkarmak.
M.A: Yani demirci ustaları, mermer ustaları kullanılmadı mı?
E.A.: Hayır. Hep öğrenciler ve öğretmenler. Ondan sonra 40 cm kalınlığında bir toprak tabakası var.
M.A: Mermerin altında?
E.A.: Evet.
Kız Teknik Öğretmen Okulu talebeleri okulda 40 tane atlastan torba hazırlamışlar. O torbalara bu topraklar konuldu ve asıl Anıtkabir’e nakledildi.
M.A: Yalnız o topraklara birkaç damla da kan eklendi.
E.A.: Evet. Siyasal Bilgiler Fakültesi talebeleri kan verdiler, o zaman 450 talebesi vardı. O kanlar her torbaya eklenmek suretiyle bugün Türk Gençliğinin kanıyla sulanan topraklar, Anıtkabir’de Atatürk’ün Kabir’in de bulunuyor.
M.A: Ben o zaman, “birkaç damla kan” deyimini geri alayım.
E.A.: 450 kişi en az yarım litre kan verdi ve Kız Teknik Öğretmen ve Erkek Teknik Öğretmen Okulu talebeleri tabutu temizlediler. Tabii 15 sene toprak altında kalmış olmasından dolayı, tabutun üzerinde pastı kirdi, ufak tefek tahrip edici şey vardı.
M.A: Demirdi değil mi?
E.A.: Hayır. Tabut Avusturya’dan özel olarak getirilmiş gül ağacından yapılmıştı.
M.A: Şimdiki tabutu mu?
E.A.: Hayır, şimdiki değil. Topraktan çıkarılan, öldüğü gün konulan tabut gül ağacından yapılmış tabuttu. O tabutu temizlediler, cilaladılar, süslediler, kırlentlerle, çiçeklerle, kadife örtülerle ve sonunda üstüne Türk Bayrağı örttüler. Sabah 09.05’te başlayan bu iş gecenin 22.30’una kadar sürdü. 22.30’da o tabutun süslenmiş haliyle tabutun önünde, o işte görev alan bizler bir toplu fotoğraf çektirdik.
M.A: (Fotoğrafı gösteriyor) Kişileri söyler misiniz?
E.A.: Oturanlar; Yurdusev Arığ Teknik Öğretmen Okulu Talebesi, Hukuk Fakültesi Talebesi Orhan Kantoğlu, ayakta duranlar; Ankara Yüksek Okullar Talebe Birliği Başkanı Nihal Tanyeri (Ovacık), yanında Talebe Federasyonu Temsilcisi Yekta Güngör Özden, O’nun yanında Kız Teknik Öğretmen Okulu Talebe Cemiyeti Başkanı Türkan Yaylalı ve bendeniz.
Sonra bu programa göre, tabut başında gençlik nöbet tutmaya başladı. İlk nöbeti 4 kişi olarak tuttuk. Yurdusev Hanım, Nihal Hanım, OrhanKantaroğlu ve Ben; gece 22.30’dan itibaren nöbet tuttuk. Dışarda nöbet tutmak için bekleşen aşağı-yukarı 500’e yakın üniversite gençliği vardı. Yekta Güngör Özden’in hazırladığı listeye göre, bunlar yarımşar saat nöbet tutacaktı. Fakat talep çok fazlaydı. Nöbetten çıkanlar tekrar nöbete girmek için bulunuyorlardı. Nöbet süresi 15’er dakikaya indirildi ve 24 saat süreyle Türk Yüksek Tahsil Gençliği Ata’sının başında tazim nöbeti tuttu.
M.A: Ondan sonra Harp Okulu devreye girdi.
E.A.: Evet, ondan sonra da 24 saat subaylar nöbet tuttu.
Böylece 9 Kasım gününe geldik. 9 Kasım gününde tabut açıldı. Gene başta bahsettiğim heyetin huzurunda tabut açıldı. Tabutun içinde kurşun muhafaza içinde ilaçlı bezler, talaşlar v.s. arasında 15 yıldır muhafaza edilen Atatürk’ün naaşı çıktı. Onlar saten bir örtüyle alınarak büyük bir ihtimamla, Erkek Teknik Öğretmen Okulu’nun çam ağacından yaptığı özel yeni tabuta nakledildi. Nakledildikten sonra, gene aynı şekilde Kız Teknik Öğretmen Okulu Talebeleri süslediler, aynı katafalkı yaptılar. Bu sefer Generaller nöbet tutmaya başladılar. Generallerin başında Korgeneral Yusuf Adil Egeli vardı, üç Tümgeneral, altı Tuğgeneral, havacı, denizci Tümgeneraller de dahil bir ekip hazırlamıştı Genel Kurmay Başkanlığımız. O ekip, nöbeti devraldı ve yürüttü. 10 Kasım gününe geldik. 10 Kasım günü sabahleyin, gene sorumlu olan kurul Muvakkat Kabirde toplandı ve Atatürk’ünnaaşı 12 taşıyıcı asker tarafından Etnoğrafya Müzesi’nin merdivenlerinden indirilerek, kapıda bekleyen top arabasına konuldu. Bir resmi kortej teşekkül etmişti; en önde Harp Okulu Bandosu, onun arkasında top arabasını önden çeken 136 Harp Okulu Talebesi, arkadan tutan 46 Harp Okulu Talebesi, tabutun(kortejin) en önünde tören komutanı ilerliyordu. Tören komutanı da Tümgeneral Mithat Akçakoca ve ekibi (karargahı). Kortejin teşekkülünden sonra, yavaş yavaş Etnoğrafya Müzesi’nin önünden Talatpaşa Bulvarı’na çıkıp Opera’ya doğru inmeye başladı heyet. Tabutun arkasında Atatürk’ün kızkardeşi Makbule Atadan Hanımefendi bulunuyordu. O yaşlı ve üzgün olduğu için Meclis Başkanımız RefikKoraltın’ın kızı koluna girmiş, O’na refakat ediyordu. Daha geride de resmi heyet vardı. Resmi Heyetin başında da, Cumhurbaşkanı Celal Bayar yürüyordu.
M.A: Pardon. Acaba unuttunuz mu? Bir de İstiklal Madalyası vardı.
E.A.: Protokol. Tabii Bakanlar Kurulu, Kordiplomatik, Genel Kurmay Başkanı’nın başkanlığında bulunduğu Kuvvet Komutanları ve Generaller Heyeti 4.dereceye kadar Askeri Erkan, 4.dereceye kadar Mülki Erkan ve en mühimi, bu arada Atatürk’ün yakınları da ayrı bir bölüm halinde kortejde yer almışlardı. Mesela Umumi Katipliğini yapan Ord.Prof.Hikmet Bayur, Atatürk’ün Yaveri Yarbay Muzaffer Kılıç.
M.A: Hizmetinde bulunanlar yani?
E.A.: Çok fazla yakınında bulunanlar diyelim isterseniz.
M.A: Ve Anıtkabir’e böylece taşındı.
E.A.: Giderken yolda kavşaklarda eskeri bandolar ve merasim kıtaları yer almış, kortejin geçişini selamlıyorlar. Tabii bütün Ankara oraya akmış, hatta bütün Türkiye Ankara’ya akmış. Hatta Devlet Demiryolları özel tenzilat tarifeleriyle gelenlere kolaylık göstermiş ve kortej o kadar uzundu ki, kortejin başı Ulus Meydanı’nı döndüğü anda kortejin sonu daha Etnografya Müzesi’nden hareket etmemişti.
M.A: Yakanızdaki rozet, o günlerden kalma herhalde?
E.A.: Evet, şimdi onu da anlatayım.
M.A: Siz onu anlatırken, ben o rozetin alındığı orijinal resmi de göstereyim.
E.A.: Efendim Atatürk’ün sağlığında Kız Teknik Öğretmen Okulu’nun Resim Öğretmeni Sait Tuna bu resmi yapmış ve Kemal Atatürk’de, bu resmi imzalamış. Sait Tuna’nın koleksiyonundan Talebe Federasyonu bunu alarak darphanede bir rozet haline getirdi. Erkek Teknik Öğretmen Okulu’nda da arkasındaki iğneyi imal ettiler ve bunu çoğaltarak 3,5 liraya o günün parasıyla birkaç tane, sayısını şimdi tam olarak bilemeyeceğim yapıldı ve arkadaşlara maliyetine devredildi. Radyolar özel yayın yaptılar, Behçet Kemal Çağlar şiirler okudu. Radyo spikerleri takviye edildi. İstanbul’dan, Devlet Tiyatrosu’ndan v.s. ve okullar kapatıldı. Türkiye’de radyosu olan okullar o günlerde çok azdı.