Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

Röportaj Köşesi

1948 yılı Yalova Kadıköy doğumluyum. Altı çocuklu bir ailenin ikinci evladıyım.  Çalışmayı ve üretmeyi seven birisiyim. İlkokula başladıktan sonra her yaz tatilinde marangozhane ve oto tamirhanesinde çırak olarak çalıştım.

Şükrü ÖNDER

Emekli Emniyet Müdürü

22.Dönem Yalova Milletvekili

1.Kendinizi tanıtır mısınız?

1948 yılı Yalova Kadıköy doğumluyum. Altı çocuklu bir ailenin ikinci evladıyım.  Çalışmayı ve üretmeyi seven birisiyim. İlkokula başladıktan sonra her yaz tatilinde marangozhane ve oto tamirhanesinde çırak olarak çalıştım. Pazarlarda gerek eşya taşıdım gerekse tezgâhtar olarak pazar esnafına yardımcı oldum.1962 yılından itibaren babama ait takside muavin olarak hizmet ettim. Daha sonraki zamanlarda taksi ve otobüs şoförlüğü yaptım. Yüzme en sevdiğim spordur. Yalova’da 1963 yılında yapılan yüzme yarışlarında “100m Gençlerde 1. oldum. Zıpkınla balık avlamayı ve nefesle derin dalış yapmayı çok severim çünkü denizin dibindeki güzelliklerin yeryüzünde olmadığını gördüm. Ayrıca Polis Akademisi’nde 1968 yılında Trafik ve Motosiklet kursuna iştirak ettim, akrobasi grubuna seçildim. ABD ve İngiltere’de terörle mücadele konusunda kurs gördüm ve incelemelerde bulundum. Yine Macaristan’a özel bir davetle gittim. Macaristan emniyet teşkilatının çalışmalarını yerinde izledim. Evliyim, söyleşiye başladığımızda evliliğimin 48. yılını bitirip 49. yılından gün aldım.1 kız 1 erkek evlat sahibiyim. Her iki çocuğumdan da biri üniversiteye giden 2 kız torunum var. 1998 yılında Malatya İl Emniyet Müdürü iken kendi isteğimle emekli olmak için dilekçe verdim. Ancak bazı nedenlerden dolayı 2000 yılında emekli oldum. O tarihten itibaren doğduğum ve büyüdüğüm yer olan Yalova’da yaşıyorum.

2.Polis Koleji’ne nasıl ve ne zaman girdiniz?

1965 yılında ortaokulu bitirdim. O zaman Yalova’da lise yoktu, liseyi okumak isteyenler her gün vapur ile Heybeliada’ya ya da yatılı olarak Kabataş veya Haydarpaşa Lisesi’ne gidiyorlardı. Ben de bir tercih yapacaktım. Hareketli bir hayatı sevdiğim için meslek büyüğüm olan akrabam o günün Eminönü İlçe Emniyet Amiri Halil Özbek’in önerisiyle Polis Kolejini tercih ettim. Aynı yıl sınavları kazandım. Polis Koleji’nde öğrenci olarak okumaya başladım.

 3.Nerelerde çalıştınız?  

Polis Koleji’ni bitirdikten sonra yaz döneminde stajlarını sırasıyla 1968 yılında İstanbul Kartal İlçe Emniyet Amirliği, 1969 yılında Kadıköy İlçe Emniyet Amirliği ekip şoförü ve ekip amir vekili olarak çalıştım.1970 yılında yine İstanbul Siyasi Şube Müdürlüğü’nün görevlendirdiği üniversitelerde görev yaptım. 1971 yılında Ankara Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğünde stajımı tamamladım. Aynı yıl eylül ayında mezun olup komiser yardımcısı olarak Bolu ilinde göreve başladım. Yaklaşık iki yıl görev yaptıktan sonra askerlik görevimi ifa için Tuzla Piyade Okulu’nda altı ay Yedek Subay olarak eğitim gördüm. Çektiğim kura sonucu Bingöl 49. Piyade Tugayı’nda Asteğmen olarak bir yıl görev yaptım. Terhisimden sonra 1975 Yılı Mart ayında Konya İli Cihanbeyli İlçesi’nde Emniyet Komiseri olarak göreve başladım. Sırasıyla 1976-1978 Sarıkamış Emniyet Amir vekili, 1978-1983 Konya Trafik ve Mali Şube Müdürlüğü emrinde Başkomiser ve Emniyet Amiri 1983-1984 Yılı Bodrum Emniyet Amiri 1984-1985 Muğla Em. Md. Asayiş ve Trafik Şube Müdürü, 1985 Eylül ayında Adana Emniyet Müdürlüğü Bölge Trafik Denetleme Şube Müdürü, 1988 yılı Adana Emniyet Müdür yardımcısı, 1989 Eylül ayında Giresun’a İl Emniyet Müdürü olarak atandım. 1992 Nisan Siirt Emniyet Müdürü, 1995 Eylül Kütahya İl Emniyet Müdürü, 1997 Ocak Malatya İl Emniyet Müdürü olarak görev yaptım. 1998 Yılı Temmuz ayında emekli olmak için dilekçe verdim. Ancak o günkü Emniyet Genel Müdürümüz Sayın Necati Bilican tarafından dilekçem kabul edilmedi. 8 ay rapor kullandım akabinde APK’de görev aldım. 1999 Marmara depremini Yalova’da yaşadım. 2000 yılı Temmuz ayında kendi isteğimle emekli oldum.

4.Erken sayılacak yaşta emekli oldunuz sebepleri nelerdir?

Devrelerime göre erken yaşta emekli olduğum doğrudur. En önemli sebep o dönemde siyasetin ve bazı mihrakların bürokrasiye özellikle emniyet teşkilatına fazlasıyla müdahil olmasını örnek gösterebilirim. 1984 yılında Polis Enstitüsü akademi olduktan sonra her dönem sayıları gittikçe artan özel sınıf diye tabir ettiğimiz gençlerimizin akademiye alınıp kısa sürede kolej mezunlarıyla aynı haklara sahip olarak mezun olmalarının meslek içerisinde hoşnutsuzluk yarattığına şahit oldum. Kıdem ve liyakatin sıklıkla ötelendiği bir dönem yaşamaya başladık. Ayrıca İl Emniyet Müdürü olarak birlikte çalıştığınız valiniz ile hizmet anlayışında farklılıklar meydana geliyorsa hizmeti olumsuz yönde etkilemesi kaçınılmazdır. Dolayısıyla personelin ve vatandaşın gözünde bir düşüş yaşayabiliyorsunuz. Yıllarca özen gösterdiğim en önemli mesleki değerlerimin gerek siyasilerce gerekse mülki amirlerce (Malatya’dan ayrıldıktan sonra o günün valisinin hakkında usulsüz silah ruhsatı tanzim etmekten mahkemede yargılandığını basından okudum.) zedelenmesine müsaade etmediğim için emeklilik dilekçesini verdim.

5.Emekli olduktan sonra neler yaptınız?

Bir müddet ticaretle uğraştım. Çevremdeki arkadaşlarım ve dostlarım siyasete girmemi istedilerse de o an olumsuz cevap verdim. Ancak 2001 Yılı Eylül ayında Sayın Tayyip Erdoğan tarafından Ankara’ya görüşmeye çağrıldım. Yine arkadaşlarımın ve akrabalarımın tavsiyesiyle görüşmeye gittim. Sonuçta siyaset yapmaya karar verdim. Bilahare Yalova İl Teşkilatlanmasını yapmak için Sayın Erdoğan tarafından İl Başkanı olarak görevlendirildim. Yaklaşık 4-5 ayda teşkilatlanmayı bitirip siyasi faaliyetlerimize başladık.2002 yılında erken seçim gündeme gelince Yalova’dan 1. Sıra milletvekili adayı olarak seçime girdim. Büyük bir oy farkıyla milletvekili olarak seçildim.

6.Dönemde TBMM’ de milletvekili olarak görev yaptınız. İç İşleri Komisyonu Sözcülüğü’nde bulundunuz. Ne gibi çalışmalarda bulundunuz?

Sizin de ifade etiğiniz gibi milletvekili seçildikten sonra İç İşleri Komisyonu’nda görev aldım ve sözcülüğünü yaptım. Bu dönem zarfında;

– Özel güvenlik kanununun hazırlanmasını ve imzamla Meclis Genel Kurulu’na sunulup kanunlaşmasını sağladım.     (Bu teklifin hazırlanmasında o günkü İç İşleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Zekeriya Şarbak ve Emniyet Genel Müdürlüğü ilgili daire başkanlarının da emeği var kendilerine teşekkür ediyorum.)

-Hükümetten kanun tasarısı olarak eski T.İ.B. kuruluş ve işleyişiyle ilgili halk arasında tele kulak yasası olarak bilinen tasarının üzerinde alt komisyon başkanı olarak komisyonla çalışma yapıp yine imzamla kanunlaşmasını sağlamak üzere TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesini ve kanunlaşmasını sağladım.

-Açılması izne bağlı olan yerlerin polis tarafından verilen ruhsatlarının belediyelere devri konusunda İç İşleri Bakanlığımızla ortak çalışma yapıp polisin gereksiz zamanını alan bu işlemlerin belediyeye devredilmesini sağlayan tasarının kanunlaşmasını sağladım.

– Dernekler, pasaportlar ve araç satış ve devirlerinin yine emniyet teşkilatından alınıp başka kuruluşlara verilmesi için kanun teklifleri hazırladım. Tekliflerim hükümet tasarısı olarak bir kısmı görevim esnasında bir kısmı da milletvekilliğini bıraktıktan sonra kanunlaştı. 2002-2007 yılları arasında Emniyet Teşkilatı ile ilgili Em. Genel Müdürlüğümüzce hazırlanan ve İçişleri Bakanlığı’nca hükümet tasarısı olarak TBMM’ye gönderilen kanun tasarılarının kanunlaşmasına destek verdim. Sadece bugün de olduğu gibi o dönemde de “3600 Gösterge” ile ilgili çabalarım sonuçsuz kaldı.

7.Bir dönem de Yalova Kent Konseyi Başkanlığı yaptınız, burada ne gibi çalışmalar yaptınız?

Milletvekilliğini bıraktıktan iki sene sonra belediye yasasında yapılan değişiklik sonucu kent konseyleri kurulmaya başlandı.2009 yılında yapılan seçimi kazanarak Kent Konseyi Başkanı olarak göreve başladım. İlin her türlü sorunlarıyla ilgili projeler hazırlayıp yetkili kurumlara (Belediye ve Valilik) göndererek özellikle çevre konusunda Türkiye çapında ses getirecek çalışmaları hayata geçirdik. Yalova’nın %60’ının orman olması hasebiyle bazı özel şahıslar tarafından taş, maden, kalker ocakları açılmasıyla ilgili taleplerin karşısında Yalova halkıyla birlikte direndik. Konu idari mahkemelere intikal etti. Mahkemeler ilimiz lehine kararlar verdi. Doğanın tahrip edilmesini önledik.

-İlde olmayan kent müzesinin kuruluşu ile ilgili altyapı çalışmasını bitirip belediye ve valiliğimizin katkısıyla il müzesinin yeni bina yapılmak suretiyle hayata geçirilmesini sağladık. Spordan sanata, çevreden şehir planlamasına kadar her konuda ilgili kurumlara gönderilmek üzere raporlar hazırladık..

7A. Bir ara bir hukuki süreç yaşadınız, bu konuda bilgi verir misiniz? Netice nasıl sonuçlandı?

Evet 15 Temmuz 2016’dan sonra yaşanan olayları hepimiz gayet iyi biliyoruz. 22 Haziran 2017 tarihinde Ramazan Bayramı’ndan bir gün öce arife günü Yalova Emniyet Müdürlüğü KOM Şube ekipleri sabah 09.00 suları itibariyle evime geldiler. Telefonumda Bylock yüklü olduğunu söylediklerinde şaşırdım. Böyle bir siteyi telefonuma yüklemediğimi ifade ettikten sonra kontrol etmeleri isteğiyle telefonumu kendilerine verdim. Ancak görevliler kullandığım Iphone telefonunda Bylock yüklü olmadığını daha önce kullandığım arıza dolayısı ile kullanım dışı bıraktığım Turkcell T70 marka telefonumda yüklü olduğunu söylediler. Arızası dolayısı ile bir sefer Yalova’daki teknik servise bir sefer de Bursa Bölge teknik servisine göndermeme rağmen (Telefonun servislerde işlem gördüğüne dair belgeler mahkemede ibraz edilmiştir.) sonuç alamadığım için telefonumu değiştirdim ancak o telefonu da imha etmedim evde muhafaza ettim. Her iki telefonuma ve bilgisayarıma el konularak işlem yapıldı akabinde hakim önüne çıktım. Daha sonra Bylock kullandığım gerekçesiyle tutuklandım. Yaklaşık iki buçuk ay sonra ağır cezada ilk duruşmaya çıktım. Bylock kullandığım için FETÖ silahlı terör örgütü ve PDY (Paralel devlet yapılanması) üyesi olmak suçunu işlediğim sabit görülerek yedi buçuk yıl hapis cezasına çarptırıldım. Avukatım devreye girerek savunma için süre istedi bana isnat edilen suç normal boy dosya kağıdında sadece başlık olarak ‘Tutanak’ yazılmış altında da; adı geçen Şükrü Önder Bylock kullanıcısıdır ibareli ve iki imzalı fotokopi bir kağıttan başka bir delil olmadığını gördüm emniyette ifade verirken telefonlarımın ve bilgisayarımın öncelikle ilgili kurumlara gönderilip tetkik edilmesini ve rapor alınmasını istemiştim aynı talebimi ağır cezada duruşma yapılırken başkana ilettim. Lüzumu olmadığı gerekçesiyle talebim reddedildi. Bylock kullanıcısı olmadığımı nasıl ispat edeceğimi sorduğumda cevap vermedi. Allahtan KOM Şube Müdürlüğü’ndeki görevliler talebimi değerlendirmişler telefonumun ve bilgisayarımın imajını alıp Ankara’ya göndermişler. Yine iki buçuk ay aradan sonra ikinci duruşmaya çıktım bu arada talep ettiğimiz raporlar T.İ.B. ( Telekomikasyon İletişim Birliği) Emniyet Genel Müdürlüğü KOM ve Siber Daire Başkanlıkları’ndan gelen üç ayrı raporda da gerek telefonlarımda gerek bilgisayarımda Bylock yüklü olmadığı, kullanılmadığı; örgütün kullandığı diğer yasaklı sitelerin de kayıtlı olmadığı VPN (yurt dışı bağlantısı) olmadığı şeklinde rapor verilmiş olmasına rağmen yine yedi buçuk yıl ceza verdiler. Bylock kullanıcı olmadığım resmi raporlarla ispatlanınca telefonuma 2014 yılında iki ve dörder saniyelik aralarla on bir kez toplamda otuz iki saniyelik sinyal geldiği gerekçesiyle cezayı ihdas ettiler. Kararın onanması için Bursa İstinaf Mahkemesi’ne gönderdiler. Yirmi bir gün sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın “Mor Beyin” uygulamasının mağduru olarak (İradesi dışında telefonuna Bylock yüklenenler) tahliye edildim. Bursa 2. Ağır Ceza İstinaf Mahkemesi’nden gelen tebligatta Yalova’daki Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği altı yıl üç ay cezayı ve dosyayı işlemden kaldırdığını yeniden yargılama yapılacağını bildirmesi üzerine bahsi geçen günde duruşmaya çıktım. İlk duruşmada beraat ettim. Akabinde tazminat davası açtım 50.000 TL manevi 10.000 TL maddi olmak üzere toplam 60.000 Lira tazminat kazandım. Yıllarımı terörle mücadeleye adamış biri olarak elli sene sonra terörist damgası yemek, adalete derdinizi anlatamamak, isnat edilen suçun sübuta ermemesi sonrasında anında başka bir suç ihdas edilip yine aynı cezanın verilmesini, yargıdaki yozlaşmanın ve çöküşün bir öncüsü olarak görüyorum. Türk halkının adalete olan güveninin yeniden tesisi için ciddi bir yargı reformuna, bu reformu en adil en süratli bir şekilde uygulayacak hakim ve savcıların yetiştirilmesine ihtiyaç duyulduğu aşikardır. İnşallah önümüzdeki dönemlerde bu güzel uygulamaların hayata geçirildiğine şahit olacağımızı düşünüyorum.

8.Son dönemde Polis Koleji ve Akademisi kapatıldı nasıl değerlendiriyor-sunuz? Derneğimiz Polis Akademisinin yeniden açılması için bazı girişimlerde bulunmayı planlıyor bu konuda görüşleriniz nelerdir?

Şüphesiz baba ocağından fazla saygı duyduğumuz Polis Koleji ve Akademisi’nin kapatılması beni de üzmüştür ancak kapatıldığı gündeki kolej ve akademinin bizlerin vatan, millet ve meslek sevgisiyle yetiştiği okullar olmaktan çıkıp terör örgütüne hizmet eden bir kurum olarak eğitim ve öğretime devam etmesindense kapatılmasının ülkemiz için daha hayırlı olduğuna inananlardanım.

Teşkilat mensupları olarak biz ne kadar gayret edersek edelim siyaset her zaman bizlere karşı üstün gelir. Milletvekilliğim esnasında bunları çok açık bir şekilde gördüm ve yaşadım. -TEMÜDDER- şubesi olarak kapatılan okulların açılması için yapacağınız çalışmaları takdirle karşılıyorum.

Ancak bugünkü şartlarda ülkemizde isimlerini dahi ezberlemekte zorlandığımız cemaat dediğimiz dini oluşumların cirit attığı bir dönemde açılacak olan Polis Koleji ve Polis Akademisi geçmişte olduğu gibi açıldıktan sonra da din istismarcılarının ilgi odağı haline geleceği göz ardı edilmemeli ve akıldan ırak tutulmamalıdır. Bu söyleşiyi yaptığımız tarihte Sayın Cumhurbaşkanı’nın yargıda Avrupa standartlarında reform yapılacağına dair söylemleri gerçekleştiği zaman konunun gündeme getirilmesinin daha yararlı olacağını değerlendiriyorum.Yapılacak çalışmaların parlamentoda iktidar milletvekilleri tarafından gündeme taşınması sonrasında sonuç alınabileceği bilinmelidir.Sadece sivil toplum örgütlerinin gayret ve çabasının yeterli olmayacağı bilinen bir gerçektir.

9.Genç meslektaşlarımıza herhangi bir mesajınız var mı?

1965 Yılında Polis Koleji’ne girerek bu mesleğin üniformasını giydim. 1971 yılında Polis Akademisi’nden mezun olduktan sonra otuz sene emniyet teşkilatında çeşitli rütbelerde amirlik ve müdürlük yaptım. Devletin kurumları içerisinde en onur verici en şerefli kuruluşlardan birisinde görev yapmak bambaşka bir ayrıcalıktır. Genç meslektaşlarımıza özellikle şunları söylemek istiyorum:

-Mesleğinizi yürekten sevin, yetkinizi ve görevinizi çok iyi öğrenin ve uygulayın, sokakların meydanların sahibi olun, meslektaşlarınızla, özellikle halkla bütünleşin, kamu yararına yapacağınız çalışmalarda personelinizden alacağınız destekle halkın size olan saygı ve sevgisinin büyük bir güce dönüşeceğini asla unutmayın. Şüphesiz genç meslektaşlarımızın amacı, hedefi mesleğimizin son kademesi olan daire başkanlığı, il emniyet müdürlüğü ve emniyet genel müdürlüğü yardımcılığı olmaktır. Bu hedeflerle yetinmeyin. Vali olun, emeklilikte veya mesleğin belli bir kademesinden sonra il, ilçe belediye başkanı olun il genel meclis başkanı olun, siyaset sahnesine boy gösterin emniyet teşkilatına sahip çıkmak ve katkı sunmak istiyorsanız hedefinizi daha da büyütün, milletvekilli olarak parlamentoda görev alma gayreti içinde olun.

Yukarıdaki satırlarda da ifade ettiğim gibi meslekteki çalışmalarınız sizin için güzel bir referans olacaktır. Bürokraside kazandığınız deneyim sizin için büyük bir tecrübe olacaktır. Bu benim işim değil, ben bununla uğraşamam demeyin, aksi takdirde hak etmeyen kişilerin siyaset arenasına çıkmasına ve boy göstermesine fırsat vermiş olursunuz.

Ben söyleşimizi sonlandırırken meslek büyüklerimize, devrelerimize, kardeşlerimize sağlık sıhhat diliyorum. Eceliyle rahmete kavuşanlara ve şehit meslektaşlarıma Allahtan rahmet, yakınlarına sağlık ve sabır diliyorum. Şu anda ülkemizin dört bir yanında gece gündüz demeden devletimizin bekası, milletimizin huzur ve güvenliği için fedakarca çalışan teşkilatımızın değerli mensuplarına saygılarımı ve şükranlarımı sunuyorum.