Polislik-Şahsiyet İlişkisi-5

İnsan, şahsiyetini, onurunu, hürriyetini korumak için minnet altına girmekten uzak durmalıdır. Başkalarından “aldıkları” insanı o başkalarına muhtaç/bağımlı/borçlu hale getirir. Bu muhtaçlık/bağımlılık/borçluluk hali ise, kişiyi başkalaştırır, amiyane tabirle (ki memuriyette, özellikle poliste kullanılan haliyle) kişiyi ‘gebe’ bırakır. Bu ‘gebe’ likten doğacak olan ise, asla sağlıklı olmayacaktır. ‘Genetiği’ bozuktur çünkü…

Polis olmayan bir insanın şahsiyetini bu tarz bir bağımlılıktan koruması, polis olanlara göre daha kolaydır denilebilir. Zira, bu tarz bir muhtaçlık/bağımlılık/borçluluk durumu için belli şartların oluşması gereklidir. Bu şartların ilki, muhtaç/bağımlı/borçlu edecek şahsiyet tehdinin, muhtaç/bağımlı/borçlu olacak kişiye “işinin düşmesidir”. Polis olmayan insanlar, böyle bir durumla sürekli karşılaşmazlar, polis ise sürekli karşılaşır, kaçmak istese bile (ki böyle bir lüksü hemen hemen hiç yoktur) karşılaşır.

Şahsiyet, çoğu zaman bir anda siyah hale gelmez, önce bir çizik, bir nokta ile lekelenir, ardından damlaya damlaya bataklık olur. İşte bu “nokta atışları” na çok hedef olur polis. Şahsiyetini lekelememek adına polisin suçla mücadeleden daha önemli mücadelesi kendisini suçlu/borçlu duruma düşüren bu atışlardan kurtarmasıdır.

Şer tekliflere “hayır!, olmaz!” diyen polis, bu tavrı ilk nefesinden son nefesine kadar sürdürmelidir. Zira, ne kadar kendisini ispatlarsa ispatlasın, “teklifler” bitmez… Teklifleri kabul etmemek, tehditlere maruz hale getirebilir. Ve teklif-tehdit döngüsüne karşı gösterilecek dik duruş, tam da şahsiyetin dik duruşudur ve polislik-şahsiyet ilişkisi birbirlerinin sebep-sonucu haline gelir.

Polis, bağımlılıkla mücadelede uyuşturucudaki “altın vuruşa” giden yolun sigaranın ilk nefesinden geçtiğini ne kadar net görebiliyorsa, muhtaç/bağımlı/borçlu hale düşmesinin de aynı sürecin farklı düzlemdeki çeşidi olduğunu bilmelidir.

Başkalarının farklı maddî miraslar bıraktığı bir çağda polis, çocuklarına “şahsiyetli polis çocuğu” sıfatını bırakıyorsa, mücadelesini kazanmış demektir. Hiçbir makam, taltif bu mirasın yerini tutamaz.