Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

NE BİLECEKSİN-Şİİr

N E  B İ L E C E K S İ N

Bilmek nehir ise bilim deryadır

Her şeyi bilirim demek hatadır

Senden fazla bilen senden ustadır

Sorup öğrenmeden ne bileceksin

 

İlmin sonu yoktur öğrenim bitmez

Her şeyi bilmeye bir ömür yetmez

Öyle şeyler varki dil tarif etmez

Görüp öğrenmeden ne bileceksin

 

İnsan sahip çıkmaz hiç hatasına

Katlanır ömrün her acısına

Hakikat yolunun son noktasına

Varıp öğrenmeden ne bileceksin

 

Güzeli bulmadan umut dağında

Geniştir hayaller gençlik çağında

Sevginin hazzını dostluk bağında

Derip öğrenmeden ne bileceksin

 

Çok bilmek istersen gez, oku derim

Çabasız gayretsiz alınmaz ilim

Azim baltasıyla yasak zincirin

Kırıp öğrenmeden ne bileceksin

 

Sezgiyi, hissetmeyi, algıyı

Himayeyi, kayırmayı, gölgeyi,

Hasreti, özlemi, sıcak ilgiyi

Sarıp öğrenmeden ne bileceksin

 

Acep neresidir toplumda yerin

Cevaplar çok çetin, sorular serin

Çevrendeki dalkavuklar çemberin

Kırıp öğrenmeden ne bileceksin

Yusuf DEĞİRMENCİ

2.Sınıf Emniyet Müdürü

Balıkesir Polis Meslek Yüksek Okulu Md.lüğü

 

HEPSİ ANILAR

 Siz o gök gürültülerinde

Göz kamaştıran, kulak tıkadığım yıldırımlar,

 

Siz yağarken dizi dizi çocuklar içinde,

“Yağ yağ yağmur, teknede hamur” diyerek,

El emek benim de yer aldığım yer aldığım yağmurlar…

 

Siz, önüne  katılanı silip süpüren,

Bakarken tüyler ürperten,

 

Kış geceleri komşu topluluğundan duyduğum

Ardarda söylenen masallar…

Mangal küllerinde kavrulan kestaneler,

Tandır sıcaklığında pişirilmiş ayvalar,

 

Hep anılar değil misiniz?…

Masal dinlerken uyuyakalmışım,

Düşlere dalmışım ve uyandığımda,

Bakmışım yaş 73, anlamak güç!…

 

İyisi mi şurda dursun anılar,

Şunun şurasında onikiye beş var,

Hepsi anılar, hoşçakalın dostlar!…

                                  

           BİRER BİRER

Ekranda müşfik Kenter, der ki:

“Hayellerin en büyüğü, hayatın ta kendisidir”

Peki hayal nedir?…

 

Tam gerçek derken düşlerinde:

Hani göz açar ve hemen kaparsınız,

İşte o an, o uçup giden görünüm,

Hayaldir, evet hayalin ta kendisidir!.. 

Peki; ya hayal ve hayat arasındakiler:

Onlar birer birer hayal, birer birer gerçeklerdir!…

Prof.Dr.Hilmi GÜRSES

 

 

SEVGİLİ MESLEĞİM

Hatırlıyorum ilk kavuşmamızı

İlk aşk ilk heyecanımı

Sarılışımı şaşkınlığımı

Dudaklarımın düğümlenmişliğini

 

Zor günler, yıllar geçerken

Sen hep genç kalırken

Benimse aklar düştü saçlarıma

Kıdem çizgileri doldu anlıma

Sevinçliyim hem de üzüntülü

Sen genç, bak bana olana

Üzülüyorum dökülen saçlarıma

Ağlamadan yaşaran gözlerime

 

Sevgili mesleğim yanlış anlama

Aldırma benim yakınmalarıma

Sözlerim sevginden yana

Eksilme yok; ilk aşk ilk heyecanımda.

Ali NAZ

2.Sınıf Emniyet Müdürü

Bolu Emniyet Müdür Yardımcısı

          

10 NİSAN GÜNÜ

Emanettir sana güzel Yurdumun

Geceden gündüze görevde polis

Değeri biçilmez kıymeti O’nun

Kendini adamış millete Polis.

 

Biz rahat uyurken, kendi uyumaz

Sıcak, soğuk demez ayakta kış-yaz

Asayiş Berkemal “tutanakta yaz”

Kendini adamış devlete Polis.

 

Babacan insandır karakollarda

Hazarda, Seferde, karlı yollarda

Vatan sevgisiyle coşar onlarda

Kendini adamış hizmete Polis.

 

Her zaman cesurdur, genç ve zindedir

Yüce Atatürk’ün tek izindedir,

Hırsızın, hainin hep peşindedir,

Kendini adamış zahmete Polis.

 

Polisten başka, vardır bekçinin

Emniyet Mensubu, her emekçinin

Allah sabır versin, genç trafikçinin,

Kendini adamış hürmete Polis.

 

Defne yeşilinden mutluluk vermiş,

Düşküne, mazluma kol-kanat germiş,

Şehit olanları vuslâta ermiş,

Kendini adamış nöbete Polis.

 

Güler der, tarihe hele bir sor, bak,

Emniyet mensubu yeşilden yaprak,

10 Nisan Sabahı al bayrak, bayrak,

Kendini adamış gurbete polis…

 

Abdulkadir GÜLER

Emekli İlçe Milli Eğitim Müdürü

 

 A N N E

Biliyormusun anne!

İçimizde geceler taştan,

Gündüzler soğuk demirdendi.

Yoksulduk, güçsüzdük ama,

Yüreğimiz ham çeliktendi.

Üstümüzde silkinirdi karanlıklar.

Hırpalanırdı, sevgiye giden umutlar.

Kimse bilmezdi sendeki hain acıyı,

Ve sen içine gömerdin her şeyi.

Şimdi yokluğun karışıyor,

Vakitli vakitsiz düşüncelerime.

Uzaklar bana geçmişimi fısıldıyor.

Yüreğime soğuk sesler geliyor.

Ben böyle değildim biliyormusun anne.

Her uyandığımda uykularım bölünüyor,

Seni görmek yetmiyor, sarılmak istiyorum

Şimdi, denizlerle ırmaklarla ağlıyorum.

Ağlamak istedikçe doluyorum.

Çiçekler gelen baharı bekliyor,

Herkes yollara düşmüş, sevdiğini bekliyor,

Ya ben ne yapayım? Kimi bekleyim.

Keşke bir gün çıkıp gelsen anne.

Geceleri seni düşünmekten yorgunum.

Çabaladığım her şeyse boşuna.

Sevgilerim gittikçe küçülüyor.

Kirpiklerimin arasında ıslanan,

Bir tek damla göz yaşım kaldı anne.

Yaşarken belki unutuldun,

Belki de ayrılığıma kızgındın.

Kim bilir düşüncelerinde haklıydın.

Bunun içindir ki,

Kıvranır durur içimdeki acı.

Zamana her şeye kahrediyorum.

Günbe gün ilmik ilmik eriyorum.

Kırılmış, elim kolum kanadım.

Söndü yüreğimdeki sevgi.

Öyle karanlık, öyle soğuk,

Günler yaşıyorum ki,

Çığlık enkazları altındayım.

Sensiz bu yürekle olamam artık,

Karşı koyamadım gelen ölümlere,

Yıllar sonra geldik bak ne hale,

Şimdi,

Vicdanımla boğuşuyorum anne,

Vicdanımla…!

İsmail EROĞLU

Polis Memuru

İzmir Özel Güvenlik Şube Müdürlüğü

 

 

GÜNAH DEĞİL Mİ

Seni herkes’ den çok ben sevmedim mi?

Yüzüme bakıp’ da hiç görmedin mi.?

Kahrol bir köşede kal demedin mi.?

Bu senin yaptığın günah değil mi .?

 

Ömrümü yoluna harcamadım mı?.

Yollara bakıp’ da ağlamadın mı.?

Sen benim kalbimi dağlamadın mı?

Bu senin yaptığın günah değil mi?

 

Hani sendin benim baharla yazım.

Hani sendin benim bitmeyen nazım.

Şimdi bana senin dostluğun lazım.

Bu senin yaptığın günah değil mi? .

 

Zaten bir kenarda,terk etmedin mi?

Herkese gülüp’ de kahretmedin mi?.

Beni sevdan ile kül etmedin mi?

Bu senin yaptığın günah değil mi?

 

Başımı göğsüne koymak istedim,

İçimde hep sevgi,hasret besledim,

Seninle olmaktı en son isteğim.

Bu senin yaptığın günah değil mi?

 

Bir gün göçeceğiz elbet dünyadan,

Ne zaman uyanırsın bilmem rüyadan,

Seni,bana yazsın artık yaradan.

Bu senin yaptığın günah değil mi

 

Bu devran sonunda durmayacak mı?

Senin de bu ömrün bitmeyecek mi?

Kara topraklara girmeyecek mi.?

Bu senin yaptığın günah değil mi?

Sebahattin APUHAN

Polis memuru-Eğitim Daire Başkanlığı

 

ŞİİR

Susuz, çatlak bozkıra baktıkça utanırım,

Ormanın kozasını, kuşlarını tanırım.

Ağaçları keserek, yeşilliği yok etmek,

Vatan için en büyük ihanettir sanırım.

                        *

Semaları süslerken, beş vakit ezan sesi,

Can kulağıyla dinler, evrenin her zerresi,

Zaman su gibi akar, sevgisi bizi yakar,

Aşkı toprakta büyür, güneştir meş’alesi.

                        *

Gökkuşağı altından geçen var mı söylesin?

Yar elinden zehiri içen var mı söylesin?

Tutsaklığın sürdüğü kargaşa ortamında,

Ektiğini anında biçen var mı söylesin?

                        *

Acılar vücuduma bir şal gibi dolandı,

Gözlerime sis çöktü, hava birden bulandı,

Ağaran saçlarımla, hatırladım maziyi,

Yaşadığım anılar, baştan sona yalandı.

                        *

Gül kurusu akşamlar mor dağları sarıyor,

Gurubun kızıl rengi yanağına vuruyor,

Gökte kayan yıldızlar gözlerine düşerken,

Ay ışığı, sularda saçlarını tarıyor.

                        *

Aradığım kelime bulunmuyor sözlükte,

Aşk denilen o duygu sanıyorum yüzlükte,

Nedir bu kalbe dolan, sevgilere ne oldu?

Gözler görmüyor artık, fayda etmez gözlük de.

                        *

Yazın sıcak günlerde ter içinde donaydın,

Kışın soğuklarında üşür iken yanaydın,

Sakın yanlış anlama, bu bir beddua değil,

Benden başka olmasın, sana diyen günaydın.

                        *

Sanırım bu dünyada iyi yaşamak sanat,

Hele de birileri gerer ise kol kanat,

Allah da arkasından yürü be kulum derse,

O zamanlar sonsuza sürer gider saltanat.

                        *

Karada yüzdürürken gemisi batanlara,

Bolca söz üreterek, sırtüstü yatanlara,

Aklımdan geçse bile diyeceğim sadece,

Allah merhamet versin bizi avutanlara.

                        *

Gül kurusu akşamlar tüterken gözlerimde,

Sevginin en güzeli, özlemdir sözlerimde,

Ayda ayak izlerim, yıldıza tutunmuşum,

Yere inmek istesem, derman yok dizlerimde.

                        *

Benim sevda çiçeğim, kırlarda boy atıyor,

Bir dalın gölgesinde sere serpe yatıyor.

Neyimiz var dünyada, dertten acıdan başka?

İki damla gözyaşı canıma can katıyor.

                        *

Sıcak yaz sabahında bir rüzgar eser serin,

Kokladığım gülde ki hoş koku senin terin,

Ruhum Tanrı’ya yakın, unutma beni sakın,

Sana açık ellerim, işte kalbimde yerin.

                        *

Akşam üstü suları camgöbeği renginde,

Ruhum mavi semada, deli gönlüm enginde,

Mor dağların üstüne gözlerimi bıraktım,

Çiçeklerde görürsün ilkbahar geldiğinde.

                        *

Doğduğum günden beri özlemle yoğrulmuşum,

Emeklerken yerlerde, acıyla doğrulmuşum,

Mutluluğu tatmadan, hayatı tanımadan,

Söyle bana ey Tanrım bu mudur var oluşum?

                        *

Başbaşa çıkaralım, günlerin özlemini,

Gözlerimden ayırma, o yeşil gözlerini,

Odamızda sadece, saatin sesi olsun,

Saniyeler götürsün, geçmişin izlerini.

                        *

Geceler cıvıl cıvıl, gündüzler deli dolu,

Renk cümbüşü içinde, şaşırdık doğru yolu,

Her saat her saniye acılar çoğalırken,

Kime hesap soracak, bunca Allah’ın kulu.

                        *

Vücudum ter içinde, dudaklarım kupkuru,

Gözlerim görmez oldu önümdeki çukuru,

Bir yol var biliyorum, geldiği yere gider,

O zaman üstümüzü örter Tanrı’nın nuru.

                        *

Sevgimiz nehir gibi, aşkımızdır çağlayan,

Gün, her gün başka doğar, bir sen misin ağlayan?

Yeter ki bir evet de, karanlığı yırtarım,

Suçu yollara atma, sensin beni bağlayan.

 

Dr.Nedim UÇAR

1.Sınıf Emniyet Müdürü

Polis Başmüfettişi