Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

Madde Bağımlılığı İle Mücadele

 

 

İsmail ÇALIŞKAN

1. Sınıf Emniyet Müdürü

KOM Daire Başkanı

 

Giriş

 

         Uyuşturucu sorunu dediğimizde, bu problemin üç boyutlu olduğu görülmektedir. Bunlar; uyuşturucu maddenin üretimi, uyuşturucu maddenin kaçakçılığı ve bunların bir sonucu olarak ortaya çıkan uyuşturucu maddenin tüketimidir.

 

Birçok ülke bu global problemden etkilenmektedir. Ülkeler, coğrafi konumları, yaşam tarzları, sosyo-ekonomik durumları ve bölgesel çatışmalar gibi nedenlerle bu sorunu farklı derecelerde yaşamaktadırlar.

Bugün dünyada, nüfusuna göre uyuşturucu bağımlısı sayısı en yüksek olan ülkelerden birinin, son on yıldan beri dünyanın en büyük afyon üreticisi olan Afganistan olması şaşırtıcı değildir.

Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Kontrol Programı (UNDCP) tahminlerine göre dünya üzerinde 180 milyon kişi uyuşturucu kullanmakta; bunların 144 milyonu esrar; 29 milyonu amfetamin tipi uyarıcı; 14 milyonu kokain; 13.5 milyonu afyon türevi (bunun 9 milyonu eroin) uyuşturucu maddeleri tüketmektedir.[1]

 

ABD’de, her yıl 20.000 Amerikalının ölümüne neden olan yasadışı uyuşturucu, sadece sağlık koruma sistemine yıllık 15 Milyar ABD-$’a mal olmaktadır.[2] Her yıl İngiltere’de yasadışı uyuşturucu almak için 6.6 milyar £ uyuşturucu satıcılarına verilmektedir.[3] İran’da ise uyuşturucu kullanan yaklaşık 2 milyon kişi bu maddeler için her yıl 281 milyon 250 bin ABD-$ harcamaktadır.[4] Dünya üzerinde yasadışı ticaretinden kaynaklanan yıllık 400 milyar ABD-$ uyuşturucu geliri olduğunu düşünürsek, bu tehdidin ulaştığı boyutları daha iyi kavrayabiliriz. [5]

 

Uyuşturucu kullanımının ciddi bir problem olduğu ülkeler, toplumun asli unsuru olan insanı kaybetmemekle kalmamakta, toplumsal umutlarını ve geleceklerini de yitirmektedir.

 

 Kimler Kullanıyor ?

 

Toplum istikrarını zedeleyen, insanların amaçlarını ve umutlarını yok eden bu maddeleri kimler kullanıyor diye baktığımızda, en büyük grubu gençlerin oluşturduğunu görmekteyiz. Uyuşturucu kullanımında hedef kitle 15-25 yaş grubundaki gençlerdir. ABD’de yapılan bir çalışmada, lise son sınıf öğrencilerinin, %50’si, okuldan mezun olmadan önce en az bir defa yasadışı uyuşturucuyu denediğini söylemektedir. Türkiye’de ise, Yeniden Sağlık ve Eğitim Vakfı’nın yaptığı “Sigara, Alkol ve Madde Kullanım Yaygınlığı” araştırmasında, uyuşturucu madde deneme yaşı 13 olarak bulunmuştur.[6]

Gençler, meydan okuyucudur, riskleri daha kolay alır. Onlar için çevreyi etkilemek, kendini ispatlamak ve bir gruba ait olmak öncelikli ve çok önemlidir. Sorumluluk bilinci yetişkinlere göre daha zayıftır ve varacakları kötü sonuçları kolaylıkla göz ardı edebilirler. Genç, çevresinden kolay etkilenmekte ve çabuk reaksiyon gösterebilmektedir. Testosteron hormonundaki artış da, gençlere yeni şeyleri tecrübe etmek konusunda cesaret vermektedir.

Uyuşturucu tacirleri bu kitleyi etkilemek ve uyuşturucu maddeyi cazip göstermek için her yolu denemektedir. Örneğin en son Avustralya’da üstünde süpürgeyle uçan Harry Potter’ın olduğu extacy tabletlerin görüldüğü rapor edilmiştir. Bunlar bir çeşit geçici ilgidir. Ancak tehlikelidir, ölümcüldür ve birçok kişinin hayatına mal olmaktadır.

 

Kişisel Bir Trajedi

Uyuşturucu kullanımına baktığımızda gencin, ilk olarak çeşitli saiklerle denemek için aldığı, daha sonra, hakkında hiç iyi şeyler duymadığı bu maddenin aslında hiç de o kadar kötü olmadığı düşüncesiyle zaman zaman kullanmaya başladığı görülür. Genç, bu ilk denemelerde sadece zevk almakta ve bağımlı olmadan bunu devam ettirebileceğini düşünmektedir. Kullanmaya devam ettikçe, aynı etkiyi göremediğinden dozu arttırmakta ve bağımlılığa doğru kaymaktadır. Bu noktadan sonra, madde artık bir ihtiyaç haline gelmekte, kişi madde yoksunluğu çekmemek için madde bulmaya çalışmakta, bedensel, psikolojik ve sosyal bir çöküntü yaşamaktadır. Sadece zevk ve merakla başlayan bu serüven büyük bir trajediye dönüşmektedir.

Madde kullanan gençlerde gözlenen ilk farklılık maddeyi daha rahat kullanabilmek için çevresini ve arkadaşlarını değiştirmesidir. Kullandığı maddenin etkisine bağlı olarak hareketlerinde farklılıklar ortaya çıkmakta, öğrencinin okula devamlılığı ve derslerindeki başarısı gidere k düşmektedir. Ailesinden giderek uzaklaşmakta ve onlarla birlikte olmamaya dikkat etmektedir.

Kullandığı maddenin dozu arttıkça ihtiyaç duyduğu para miktarı da artmakta, bu durum daha fazla para harcamasına, ailesinden para çalmasına, eşyalarını satmasına ve ileri dönemlerde ise hırsızlık yapmasına ve başka suçlar işlemesine yol açmaktadır.

Bunun yanında, madde bağımlılığının doğrudan ve dolaylı olarak AIDS ile bağlantısı vardır. İran’da HIV virüsü taşıyan hastaların %70’i aynı zamanda eroin bağımlısıdır. Madde bağımlılığın artması, özellikle uyuşturucu maddenin enjektör kullanarak alındığı durumlar, HIV virüsünün ve Hepatit C’nin de yayılmasına yol açmaktadır

Talep Azaltımı

Uyuşturucu arzını etkilemenin en iyi yollarından biri uyuşturucu talebinin azaltılmasıdır. Fakat bir ülkede uyuşturucu talebi oldukça, bazıları bunları nasıl elde edeceğini öğrenecektir. Talep azaltımının odak noktası, uyuşturucu kullanmanın hayatlarında yıkıcı etkileri olduğuna gençleri ikna etmektir. Anayasamızda, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan korumak için devletin gerekli tedbirleri alacağı düzenlenmektedir. (Anayasa Madde 58)

Uyuşturucuya karşı sert olan bir toplum, içindeki uyuşturucu bağımlılarına karşı merhametli olmalıdır. Bağımlılara, toplumca müşfik bir yaklaşımla, tedavi edilmelerini sağlayacak tedavi merkezleri sağlanmalıdır.[7]

Talebin azaltımında asıl mücadele, uyuşturucu maddeyi kullandırmama alanında düşünülmelidir. Alkol ve Madde Bağımlıları Tedavi Merkezi’ne (AMATEM) başvuranlar arasında yapılan araştırmaya göre, bağımlıların yarıdan fazlası, isteseler de madde kullanımını bırakamayacaklarını düşünmektedir.[8]

Talebi yenmekte, erken uyuşturucu eğitiminin büyük önemi vardır. Bunda da, aileye, okullara, sivil toplum kuruluşlarına ve medyaya önemli görevler düşmektedir. Bu mücadelede geniş kitlelerin destek ve katılımını sağlamak amacıyla toplum tarafından sevilen ve takdir edilen isimlerin katkılarından yararlanılması düşünülmelidir.

Risk gruplarına yönelik yapılacak kampanyalarda, projelerde, “doğru mesajın” verildiğinden emin olunmalıdır. Sadece “Hayır, Yapma” demek yeterli değildir.

Devlet, bu yapılacak çalışmalarda koordinasyon ve sinerjiyi sağlamalı, etkin önleyici projeleri mali açıdan desteklemelidir.

1998 yılında yapılan Birleşmiş Milletler 20. Özel Oturumu’nda talep azaltımı konusunda yol gösterici prensipler kabul edilmiştir. Bunlar da, yukarıda sayılan temel noktalara işaret etmekte, uyuşturucunun kullanımını önlemeye ve bunların suistimalinin olumsuz etkilerini gidermeye yönelik olarak, genel ve özel risk altında bulunanlara toplumsal düzeyde aktif, katılımcı, koordineli ve sürdürülebilir yardımların yapılmasının önemini vurgulamaktadır.

Aynı Oturumda imzalanan Siyasi Bildiride ise, kolluk kuvvetleriyle yakın işbirliğiyle başlatılan yeni ya da daha etkili uyuşturucu talebini azaltma stratejileri ve programları için 2003 yılını hedef tarih olarak ilan etmekte ve 2008 yılına kadar uyuşturucu talebini azaltma alanında belirgin ve kayda değer sonuçlara ulaşılacağını taahhüt altına almaktadır. 

  

Ailelerin Sorumluluğu

Hiçbir aile çocuğunu, esrarlı sigara içerken, damarına eroin enjekte ederken ya da bir extacy tableti içerken hayal edemez. Ancak, araştırmalar göstermiştir ki, gençlerin uyuşturucuyu kullanmaya başlamaları ile bu durumdan ailelerin haberdar olmaları arasında belli bir süre söz konusudur. Yani aileler çocuklarının uyuşturucu kullandığını sonradan öğrenmektedir. Bu süre içinde ara sıra madde kullanan genç bağımlı haline gelebilmektedir. AMATEM’in araştırmasına göre ailelerin bu durumu fark etmeleri 2-3 yıl arasında değişmektedir.[9] Bundan dolayı, ailelerin, madde kullanımından kuşkulanma süreci büyük önem taşımaktadır. Ancak buradaki amacın, “genci yargılamak değil, ona yardım etmek” olduğu mesajının verilmesi çok önemlidir.

Aileler, çocuklarını uyuşturucu kullanımına iten güdüleri çok iyi bilmelidir. Peki bir genç neden uyuşturucu kullanır? Sıkıntılarından kurtulup rahatlamak, kendini iyi hissetmek, güzel vakit geçirmek, merakını tatmin etmek, risk almak, ağrılarını dindirmek, kendini olgun hissetmek, özgür olduğunu göstermek, belli bir gruba ait olmak ve soğukkanlı görünmek bu motivasyonların başlıcalarıdır.

Ailelerine yakın çocukların riskli davranışlar edinmesi daha düşük bir olasılıktır. Çocuklar, ebeveynleri onlarla ne kadar ilgiliyse, o oranda kendilerini değerli hissedecek ve ailelerine açık olacaklardır. Bu da iyi ebeveyn olmakla başlar.

 Araştırmalara göre, bir gencin, alkol, tütün ve diğer uyuşturucuları kullanmaya veya kullanmamaya karar verirken, en önemli düşüncesi “Benim ailem ne düşünecek?” sorusudur.      Öyleyse anne ve baba bu tip tehlikeli alışkanlıklara karşı görüşlerini net bir şekilde açıklamalı, belirsiz ve müphem olmaktan kaçınmalıdır.

Gençleri, ailelerinden daha iyi kimse tanıyamaz. Bu yüzden, uyuşturucu kullanmak yerine, sağlıklı alternatifleri teklif edecek en uygun pozisyonda olanlar ebeveynlerdir. Onların olgun gözükmek, büyümenin verdiği sıkıntı ile baş etme, gruba kabul edilme ve ebeveynden farklılığını belli etme gibi kaygıları ciddiye alınmalı, bunları aşabilecekleri sosyal fırsatlar sağlanmalıdır.

Spor branşları, müzik dersleri, toplumsal hizmet projeleri çocukları aktif ve ilgili tutmakla kalmaz bu faaliyetleri takip eden aileleriyle daha da yakınlaşmalarını sağlar. Olumlu bir özgürlük anlayışı geliştirmek için, bebek bakıcılığı ya da küçük sınıftakilere ders vermelerini destekleyebilirsiniz. Risk alma duygularına yönelik olarak dağcılığı, karate gibi uzak doğu sporlarını ya da kamp yapmalarını teklif edebilirsiniz.

Sonuç

Uyuşturucu madde kullanımı bir sonuçtur. Bu sonucun sebepleri, bilimsel anlamda araştırılmalı ve belli bir tipoloji elde edilmelidir. Bilindiği gibi, AB’ye aday ülkelerin tam üye olmadan önce de katılabilecekleri AB kuruluşlarından birisi olan ve uyuşturucu probleminin boyutları hakkında bilimsel tespit yapılması amacıyla kurulan Avrupa Uyuşturucu Maddeler ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi’nin (EMCDDA) “Türkiye İrtibat Noktası” kurulması çalışmaları çerçevesinde, ulusal irtibat noktası olarak Türkiye Uluslararası Uyuşturucu ve Organize Suçlarla Mücadele Akademisi[10] (TADOC) belirlenmiştir. EMCDDA’ye katılım sürecinin mümkün olan en kısa zamanda tamamlanmasının, uyuşturucu kullanımı konusunda en doğru bilgilerin toplanması ve değerlendirilmesinde önemli katkıları olacaktır.   

Doğrudan polisiye bir hizmet olmayan uyuşturucu madde kullanımı probleminin çözümünde doğru adresin tespit edilmesi elzemdir.

Polisin okullara giderek, seminer ve konferanslar düzenleyerek sürekli aynı mesajı tekrarlamasının ne kadar faydalı olacağı tartışmalıdır. Tam aksine, bu durum gençlerde olumsuz yönde bir merak da uyandırabilir. Bunun gibi, kapsamsız birçok madde bağımlılığı anketi yaptırarak, basın ve medyada sansasyonel haber yapmak amacıyla bu verilerin kullanılması da toplum üzerinde olumsuz etkilere yol açmaktadır. Tehlikenin olduğundan daha büyük gösterilmesi, toplumda gereksiz telaşa ve korkuya neden olmaktadır.

Gençlerimize, onları uyuşturucudan uzak tutacak; problem çözme, sosyal beceri kazanma, kendi öz güvenlerini geliştirme yolundaki becerilerini arttıracak kurumları ve doğru adresleri bulmak zorundayız.

Türkiye’de kurumsal anlamda bu adres, Uyuşturucu Kullanımı ile Mücadele Takip ve Yönlendirme Üst ve Alt Kurulları’nın Sekretaryalığı’nı da yürüten Aile Araştırma Kurumu’dur. Bu Kurumun, talep azaltımı konusunda etkinliğinin arttırılması yönünde gerek mevzuat gerekse kaynak tedariki bakımından desteklenerek sürekli işlevsel tutulması büyük önem taşımaktadır. Bunun yanında, elbette ki sivil toplum kuruluşları ile YÖK, RTÜK, Milli Eğitim Bakanlığı, Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı gibi ilgili olabilecek tüm kurumların da bu mücadeleye aktif katılımı gereklidir.

Bireyin elinden umutlarını ve üretkenliğini alan bu ölümcül tehlikeye karşı herkes elinden geldiğince duyarlı ve bilinçli olmalı, yapılan önleyici çalışmaların koordineli ve derinlemesine yürütülmesi sağlanmalıdır. Geleceğe güvenle bakabilmek tüm bireylerin çabasını gerektirir.

 

 

 

 

 

         

 

 

 

 

 

         

 

 

 

 

 

 

 

         

 

 

 

         

 

 

 



[1] Bkz. Birleşmiş Milletler Suç Önleme ve Uyuşturcu Kontrol Ofisi (UNODCCP), World Drıg Report 2000, s.70

[2] http://www.whitehouse.gov

[3]http://www.bbc.co.uk/hi/english/uk/newsid_1590000/1590827.stm

[4] http://www.ntvmsnbs.com/news/52258.asp

[5] Bkz. (UNODCCP) Uyuşturucu Suistimali ve Yasadışı Kaçakçılığının Ekonomik ve Sosyal Sonuçları. (New York,  NY:UNODCCP, 1998), s.3

 

[6] http://www.ntvmsnbc.com/news/141606.asp

 

[7] Türkiye’de bu amaca yönelik tedavi merkezleri bulunmaktadır.

[8] http://www.ntvmsnbc.com/news/47762.asp

 

[9] Aynı.

[10] TADOC hakkında daha fazla bilgi için  Bkz. http://www.tadoc.gov.tr