Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

Kabotaj ve Denizcilik Bayramı

image002

Bir devletin kendi limanları arasında yapılan ticari denizciliğe kabotaj denir. Kabotajla verilen ayrıcalığın; yurttaşlarla sınırlı tutulmasının ulusal ekonomiye sağladığı katkıdan dolayı, devletler genellikle yabancı bandıralı gemilere kabotaj yasağı koyma yoluna gitmişlerdir. Bazı uluslararası sözleşmelerde de kabotaj yasağı koyma yetkisini kabul eden hükümler yer almaktadır.

Cumhuriyet öncesi Osmanlı Döneminde kabotaj ayrıcalığı ilk kez Fransızlara sağlanmıştır. Fransa Kralı 1.François’in 1925 tarihinde Cermen İmparatoru V.Carlos tarafından esir alınması üzerine, Kralın annesi Kanuni’ye bir mektup yazarak yardım istemiştir. Bu sırada Mohaç Seferi’ne çıkacak olan Kanuni Sultan Süleyman, bu yardımla Habsburg Hanedanlığı ile yakınlaşma sağlanabilir düşüncesiyle, yardım talebini kabul etmiştir. Bu olayla başlayan Osmanlı Fransa yakınlaşması, 1535’te Fransızlarla Osmanlı Devleti arasında imzalanan anlaşma ile daha geniş bir boyut kazanmıştır.

Buna göre; Fransız bayrağı taşıyan gemiler Osmanlı egemenliğinde bulunan bütün limanlarda serbestçe ticaret yapabilecekleri gibi, diğer yabancı devletler gemileri de Osmanlı egemenliğinde bulunan denizlerde ancak Fransız bayrağı altında ticaret yapabileceklerdir. Bu sayede Fransızlar kapitülasyonlar gereği Osmanlı denizlerinde serbestçe ticaret yapma özgürlüğüne kavuşmuştur. Kapitülasyonlar 1740 yılında I. Mahmut ve XV. Louis arasında yapılan bir anlaşmayla sürekliliği olan devletlerarası bir ticaret sözleşmesine dönüştür.

Osmanlı Devleti’nin egemenliğini sınırlayan ve zamanla Osmanlı ekonomisinin gelişmesini köstekleyen kapitülasyonların olumsuz sonuçları XIX. yüz yılda daha belirgin hale gelmiştir. Yerli sanayi dalları kapitülasyonların korunması altında ülkeye giren yabancı mallarla rekabet edemeyerek çökme noktasına kadar varmıştır. Eşit olmayan gümrük ve vergilendirme koşulları, yerli girişimcilerin büyük zarar görmesine yol açmış, kabotaj hakkının yabancılara bırakılması nedeniyle, Türk gemiciler kendi karasularında gemi işletemeyecek duruma düşmüştür. Osmanlı kıyılarında yürütülen balıkçılık ve süngercilik bile yabancıların tekeline girmiştir.

image004

Kapitülasyonlar, Kurtuluş Savaşı sırasında Sovyetler Birliği ile yapılan 28 Mart 1921 Anlaşmasının 7 maddesi ile “geçersiz ve kaldırılmış” sayılmasına rağmen, gerçek anlamda kaldırılması Lozan Anlaşması ile olmuştur.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde hazırlanan ve 20 Nisan 1926 tarihinde TBMM de kabul edilerek, ülke karasuları dâhilinde kabotaj hakkını Türk vatandaşlarına bırakan “815 sayılı Türkiye Sahillerinde Nakliyatı Bahriye ve Limanlarla Karasuları Dâhilinde İcrayı Sanat ve Ticaret Hakkında Kanun”, Türk Denizcilerinin asırlardır özlemini çektiği bir düzenleme olarak Türk hukuk hayatına dahil olmuştur. Çıkarılan Kabotaj ve Denizcilik Kanunu, bir anlamda Kurtuluş Savaşı’nın denizlerde kazanılan boyutudur. Bu kanunla birlikte, yabancı devletlerin deniz ticaretindeki hâkimiyeti sona erdirilerek, denizlerdeki egemenlik hakları vatandaşlarımıza sunulmuş, böylelikle uzun bir geçmişe ve köklü bir geleneğe sahip olan Türk denizciliği yeniden ayağa kaldırılmıştır.

815 sayılı yasayla;  bütün karasularında ve karasuları içinde kalan körfez, koy, liman ve benzeri yerlerde, ayrıca akarsu ve göllerde makine, yelken ve kürekle hareket eden taşıtların, duran ve yüzen araçları bulundurma ve bunlarla mal ve yolcu taşıma hakkı Türk vatandaşlarının tekeline geçmiştir. Dalgıçlık, kılavuzluk, kaptanlık, çarkçılık, tayfalık ve benzer meslekler de yalnız Türk yurttaşlarınca yerine getirilecektir. Karasularında her türlü deniz ürününün elde edilmesi, kum ve çakıl çıkarılması, kurtarma ve yardım çalışmalarının yürütülmesi de “kabotaj hakkı” kapsamına alınmıştır.

Üç yanı denizlerle çevrili 8333 kilometrelik sahil şeridiyle ülkemiz, en ucuz ve en çevre dostu taşımacılık türü olan deniz taşımacılığını geliştirmek için, her türlü nedene ve avantaja sahip olmuştur.

Kapitülasyonlar sonrası; Cumhuriyet Kanunları ile kabotaj hakkının Türk yurttaşlarına bırakılması, denizcilerimizde bayram sevinci yaratmıştır. İlk kez 1935 de “Denizcilik Bayramı” olarak kutlanan 1 TEMMUZ,1939’dan sonra da “Denizcilik ve Kabotaj Bayramı” olarak kutlanmaya başlanmış ve devam edilmektedir.

Karasularımızda da egemenlik ve bağımsızlık hakkını kazanarak, denizciliğimizi “Türkün Büyük Milli Ülküsü” olarak görmemizi sağlayan ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ve Milli Mücadelemizde yer alan herkesi bu vesileyle tekrar saygı ve minnetle anıyoruz.