Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

Güvenli Okul-Okul Güvenliği Aktörleri

image001

Şiddet olaylarının çok yönlü olduğu okullarda, okul paydaşları arasında uygulanan şiddet nedeniyle, okul ortamının güvenliği olumsuz etkilenmektedir. İlköğretim okullarında her üç öğrenciden birinin düzenli olarak zorbalığa uğradığı ve mağdur olan kız öğrencilerin oranının yüksek olduğu bilinmektedir.

Öğrencilerin okula yönelik algılarını ve bu algıları etkileyecek faktörleri belirlemek ve okullarda alınabilecek önlemleri düzenlemek güvenli okulun amaçlarından biridir.

Suç, yüzyıllar boyu toplumların önemle üzerinde durdukları ve önlemek için çalıştıkları evrensel bir olgudur. Suç oranlarının düzeyi ile bireylerin eğitim düzeyi arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır. Ülkemiz genç nüfusu yoğun olan bir ülkedir.

Eğitimle toplumun istediği davranışların kazanılma durumu, bireyin okul sisteminde kaldığı süreyle yakından ilgilidir. Kişisel, ailesel, toplumsal ve okuldan kaynaklanan etmenler devamsızlığa neden olmaktadır.

Zorbalık küresel bir sosyal problemdir. Zorbalıkta gücün sistematik kullanımı söz konusu olduğundan önlenmesi konusunda ailelere, topluma ve medyaya sorumluluklar düşmektedir.

Çocukları ve gençleri suça, madde kullanımına, şiddete ve özellikle akran zorbalığına yönelten faktörlerin okul, aile, toplum, medya ve iletişim teknolojilerinin yaygınlaşması ve çeşitlenmesiyle farklılaştığı görülüyor.

Bu faktörleri ve riskleri azaltmak için, çok sektörlü güvenlik stratejileri oluşturulması ve alternatif modeller geliştirilmesi gerekiyor.

Güvensiz ortamın oluşmasında birey toplum ilişkisi ve bu ilişkide toplumun ve çevrenin öne çıkması sosyal düzensizlik teorisiyle açıklanıyor. Belirli çevresel koşullar ve olumsuzluklar bireyin suça sürüklenmesinde etkili oluyor. Ekonomik sorunlar, göçler, madde kullanımı bu anlamda önemli. Özellikle ekonomik düzeyi düşük, işsizliğin yoğun olduğu, suç eğiliminin yaygınlaştığı ve bir kültür haline geldiği bölgelerde yetişen çocuklar ve bireyler suça karışma konusunda risk gruplarını oluşturuyor.

Okul ve çevresinin güvenliğinde sosyal kontrol eksikliği yani toplumda var olan sosyal bağların ve iletişim mekanizmalarının suçu önlemede önemli bir yer tutmaktadır. Bireyin suça karışmasını engelleyici bir otokontrol sistemi geliştirilmesinde aile ve okul gibi sosyal kontrol mekanizmalarının etkin işleyişi önemlidir.

Okul ortamını ve öğrencilerin okul içerisindeki sosyal bağlarının tanımlanması ve okulun özelliklerinin ortaya konulması okul iklimini oluşturur. Okul kültürü, yazılı olmayan kurallar, değerler, tavır ve davranışlar, öğrenci, yönetici ve personel ilişkileri önem kazanır.

Ülkemizde eğitim kurumlarında verilen eğitimin başarılı olmasındaki temel etken, eğitim-öğretimin sağlandığı mekânlar olan okulların güvenli ve huzurlu ortamlar olmasıdır.

Okulun fiziki ve mekânsal güvenliğinin yanında okulun psiko-sosyal ortamı ve okul çevresinde karşılaşılan güvenlik risk ve tehditleri okul güvenliği konusunu daha karmaşık bir yapıya dönüştürmektedir.

Okul ve okul çevresinin güvenliğinin sağlanması çok aktörlü ve çok fonksiyonlu bir işbirliğini gerekli kılıyor. Kolluk gücü öncelikli aktör olarak görünse de, okul yöneticisi ve öğretmenleri ile aileler ile işbirliği içinde hareket etmelidir.

Çocuk ve gençlerde artan şiddet eğilimi ile okullarda meydana gelen olayların belirlenmesi amacıyla TBMM Araştırma Komisyonunca yapılan bir anket çalışması kaygı verici bir duruma işaret etmektedir. Güvensiz ortamı gerekçe gösteren lise öğrencilerinin %15,1’i okula delici, kesici alet ve silahla gelmekte, %6,9’u da en az bir defa uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri denediğini belirtmektedir. Araştırmaya göre, ortaöğretim kurumlarına devam eden öğrencilerin %7,7’si çete üyesidir. Çete üyesi olma nedenleri arasında ise güvensizlik ortamı en belirleyici etkendir.

Bir diğer araştırmada ise okullarda en çok karşılaşılan dört olay, okul binası ve malzemelerine zarar veren öğrencilerin bulunması (%70,9), okul dışında bazen yaralamalı öğrenci kavgaları (%70,1), Öğrenci grupları arasında kavga olayları (%70,1), Öğrencinin parası veya eşyasının çalınması/kaybolması (%63,7) şeklinde ifade edilmektedir.

Bahçeşehir Üniversitesi ve CSG City Security Group’un bireylerin, okullardaki güvenlik durumuna dair algıları ve beklentilerini bilimsel yöntemle ortaya koymak amacıyla yaptığı Okul Güvenliği araştırmasında;

  • Her 2 katılımcıdan 1’ine göre okullar yeterince güvenli değildir.
  • Her 4 veliden 3’ü çocuğu okulda olduğu saatlerde güvenliğinden endişelenmektedir.
  • “Öğrenciler, diğer öğrenciler tarafından sözlü tehdit ve fiziksel şiddete maruz bırakılıyorlar” diyen velilerin oranı %62 olarak karşımıza çıkmaktadır.

İnternet kullanıcısı ergenlerle yapılan bir araştırmada çok çarpıcı bir sonuçla karşılaşılıyor. Buna göre ergenlerin %29’u siber akran zorbalığına uğradıklarını, %11’i başkalarına siber akran zorbalığı uyguladıklarını, %47’den fazlası da siber akran zorbalığına şahit olduklarını belirtmişlerdir. Birçok siber akran zorbalığı olayında, basit davranışlar uygulanırken (%50’si saygısızlığa uğramış, %30’una isim takılmıştır); %20’si ise tehdit edildiklerini belirtmişlerdir. Çok sayıda kurbanın (%60’a yakın) online davranışlardan okulda, evde ve başka arkadaşlarından olumsuz yönde etkilendiği ortaya çıkmıştır.

Okullarda en çok meydana gelen olaylar ve olabilecek risk ve tehlikeleri incelediğimize karşımıza şu suç türleri çıkıyor:

  • Şiddet
  • Akran zorbalığı
  • Vandalizm
  • Hırsızlık
  • Uyuşturucu
  • Terör
  • Siber zorbalık

En çok ailelerin tehlike olarak gördüğü suç türü, uyuşturucu tehlikesi ve Madde bağımlılığı riskidir. Yapılan bir araştırmada, okulda öğrenciler için en önemli tehlike olarak görülen uyuşturucu madde bağımlılığının oranı %26,9’dur. İkinci sırada algılanan tehlike ise kötü arkadaş çevresinin oranı ise %24,5’dir. %15,3 ile okul düzeninin ve çevresinin bozukluğu üçüncü sıradadır. Öğrencilerin okulu sevmemesi ise %12,2’lik bir oranla dördüncü sıradadır.

Son dönemde en önemli sorun Sentetik uyuşturucu (sentetik kannabionid-Bonzai) maddelerdir.  2013 yılında İstanbul ve İzmir’de yakalanan yüklü miktardaki bonzai’nin basit bazı işlemlerden geçirilerek değişik bitki yapraklarına emdirildiği ve karıştırıldığı tespit edilmiştir. 2013 yılında ele geçirilen bonzai’nin %47’si İstanbul’da, %27’si Bursa’da, %4’ü ise Kocaeli’de ele geçirilmiştir. Bu durum İstanbul ve çevresinin uyuşturucu çetelerinin hedefi konumunda olduğunu gösteriyor. Bonzai maddesinin yeni olması ve merak faktörü ile de birleşince ülkemizde hızla kullanımının arttığı değerlendiriliyor.

Türkiye uyuşturucu sorunun çözümü için toplumsal bir refleksi de harekete geçirme, aile, toplum ve okul işbirliğini sağlayarak toplumsal bir bilinç oluşturma becerisini etkinlikle gösterebilmelidir. Geleceğimizin umut çiçekleri çocuklarımızı güvenle geleceğe hazırlamak toplumsal sorumluluğumuzdur. Türkiye’de okul güvenliğine ilişkin farkındalık oluşturan çalışmalar yapılmalıdır. Güvenli Okul standartları belirlenerek okulların fiziksel, psikolojik ve sosyal güvenliği sağlanmalıdır.