Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

Ergen İle İletişim

polis_dergi_kasim_2013_040 polis_dergi_kasim_2013_041 polis_dergi_kasim_2013_042Ergen ile iletişim kurmak neden bu kadar zordur? Acaba aynı şeyi onlar da bizim için düşünüyorlar mı?

Gençlik, bocalama ve fırtınalar içinde geçen bir dönemdir. İkinci doğuş olarak kabul edilir. Fırtına ve gerginlik dönemi olarak da açıklanabilen ergenlik, hangi toplumda olursa olsun her bireyin yaşadığı bir evredir.

Çabuk üzülür, çabuk sinirlenir. Olur, olmaz her şeyi sorun yaparlar. İlgileri artmış, gelgeç hevesleri çoğalmıştır. Gürültülü müziğe bayılır, süse ve giyime düşkünlük gösterir. Genç kız veya erkek ayna karşısında saatler geçirir.

 1- GENÇ ÇOCUĞUNUZUN DURUMUNA İÇTEN İLGİ GÖSTERİN!

Zaman harcamak, dinlemek, aklınıza ne gelirse her konudan konuşmak!

Çocuğum hangi etkinlikler ve deneyimlerle ilgili, bunlar hakkında gerçekten neler düşünüyor, bu konular hakkında düşünce ve duygularını açığa vurmasını en iyi nasıl sağlarım, gerçekten konuşmamız gereken konular nelerdir?

“Para ya da armağanlarla çocuğunuzu geçici kazanabilirsiniz. Asıl armağan sürekli ilgi ve sevginizdir.”

2-AÇIK BİR AMACINIZ OLSUN

İnsan dili bazen dümensiz bir gemi gibi amaçsız ve yönünü kaybetmişçesine çalışır. Bir amacımızın olması uzayıp giden nasihatlarımızı kontrol etmemizi sağlar. Genç çocuğunuzla, kendilerinden hoşnut kalmaları ve sorun çözme becerilerine güvenmeleri için, özsaygılarını geliştirecek biçimde konuşabilirsiniz. Sizin çocuğunuza yetişkin tavrı ile yaklaşmanız onunda yetişkin gibi tepki vermesine ve davranmasına yardımcı olacaktır.

Genç çocuğunuzu, onu anlamak için ciddi bir çaba gösterecek kadar değer verdiğinizi hissettirecek şekilde dinleyebilirsiniz. Aynı görüşte olmasanız bile söyledikleri ve hissettikleri şeylerin sizin için önemli olduğunu bilmesini sağlayabilirsiniz. Dürüst bir geribildirim yoluyla karşılıklı anlayış sağlamaya çalışabilirsiniz. Olumsuz davranışlarla ilgili kaygılarınızı, kararlı ama aşağılamadan ve karşılıklı şikâyette bulunmadan iletebilirsiniz. Onları sevdiğinizi ve onların iyiliğinin kendi iyiliğinizkadar önemli olduğuna ilişkin açık bir mesaj verebilirsiniz.

3- KONUŞMA

 

KATİLLERİNDEN SAKININ

 

1-Emir verme, yönetme:  “Yapman gerekir….yapacaksın….yapmak zorundasın.”

2-Uyarma, tehdit etme: “…yapamazsın… ya yaparsan… Yoksa…”

3-Ahlak dersi verme:  “…yapmalıydın… Senin sorumluluğun… Şöyle yapmak gerekir…”

4-Öğüt verme,çözüm getirme,fikir verme: “Ben olsam….neden böyle yapmıyorsun?… Bence, sana şunu önereyim…”

5-Mantık yoluyla inandırma: “İşte şu nedenle hatalısın….” “Olaylar gösteriyor ki….”Evet..ama…” “Gerçek şu ki…”

6-Yargılama, eleştirme, suçlama: “Olgunca düşünmüyorsun.” “Sen zaten tembelsin…”

7-Övme, görüşüne katılma, teşhis koyma: “Çok güzel…” “Haklısın, o öğretmen berbat birine benziyor..”

8-Ad takma, gülünç duruma düşürme: “Koca bebek” , “Hadi bakalım Süpermen” , “Geri zekalı”…

9-Tahlil, teşhis koyma: “Senin derdin nedir biliyor musun?” ,“Aslında sen öyle demek istemiyorsun.”

10-Güven verme, teskin etme: “Aldırma… Boş ver, düzelir”, “Hadi biraz neşelen…” “Zamanla kendini daha rahat hissedersin…”

11-İnceleme, araştırmak, soruşturmak: “Neden? Kim? Sen ne yaptın? Nasıl?”

12-Konu değiştirme, işi alaya vurma, şaka yolu: “Daha güzel şeylerden konuşalım…” “Sen neden dünyayı yönetmiyorsun?”

Þ          Çocuğuma hiç konuşma fırsatı vermeden, bir dakikadan fazla konuşuyor muyum?

Þ          Çok önemli olmayan konularda, fikirlerinin yanlış olduğunu düşündüğümde onu düzeltiyor ya da karşı çıkıyor muyum?

Þ          Onun ilgilendiği şeyleri dinlemekten çok, kendimden ve ilgilendiğim konulardan söz ediyor muyum?

Þ          Gerçeği tam öğrenmenin, duyguları anlamaktan daha önemli olduğunu varsayıyor muyum?

Þ          Söylediğim sözlerle ya da söyleyiş tarzımla, onu iğnelemeye ya da ondan öç almaya çalışıyor muyum?

Þ          Çocuğuma kasıtlı yada kasıtsız, övgü sayılmayacak isimler takıyor muyum?

Þ          Tartışmacı ya da dogmatik olmaya yatkın mıyım?

Þ          Ses tonumun sert ya da kınayıcı olduğunu düşünüyor mu?

Þ          Çocuğumun az önce ne söylediğini bilmediğimi ya da anlamadığımı fark ettiğim oluyor mu?

Þ          Çocuğum kendimi her zaman haklı bulduğumu düşünüyor mu?

 

Çoğu konuşma “katli” kasıtsız ve kalıcıdır,  çünkü “KATİL” sorunun farkında bile değildir.

4-DUYGULARINIZI DENETLEYİN

Davranışların kabul edilip edilmemesi, bizlerin o davranışa tanık olduğumuzda yaşadığımız duygularla bağımlıdır.

Kabul çizgisinin değişkenliğini 3 önemli etken yaratır:

1)BEN

2)ÇOCUK

3)ÇEVRE

Ø     Duygular çok alevlendiğinde bir “mola” verin.

Ø     Davranışlarınızın sorumluluğunu kabul edin

Ø     Çocuğunuzun üzücü davranışına, tepeniz atmadan önce olumlu bir davranışla karşılık verin.

Ø     En iyi annelik-babalık görevlerinizi dinlenmiş olduğunuzda yapabileceğinizi unutmayın.

“Sen” yerine “Ben” mesajları kullanın

Kızgınlık ifadeleri genellikle “Sen” dili ile yapılır. “Sen” dili ile ifade edilen kişiliğe yönelik kızgın mesajlar, gençler üzerinde onarılmaz yaralar açar. Ailede kullanılan “Sen” dili çatışmalara ve güç kavgalarına dönüşür. Anne-babaların bu yıkıcı oyunda güçlerini arttırıp, daha fazla baskı ve ceza yöntemlerine başvurmaları sayesinde, gençlerde otoriteye başkaldırma, isyan duyguları iyice gelişir ve pekişir.

“Ben” dili; hislerinizi, genç çocuğunuzu suçlamadan ya da ilişkinize zarar vermeden boşaltmanıza yardımcı olur.

 

Son olarak;

“ÇOCUĞUNUZA ZAMAN YATIRIMI YAPIN “