Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

Dokunulmalı mı?

Bugün ülke gündeminin ağırlıklı konusu haline gelen, BDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması, aslında Türkiye’nin 28 yıldan bu yana oldukça uzun soluklu olarak yürüttüğü PKK terörü ile mücadelenin önemli bir aşamasıdır.image002

image004

Bugün ülke gündeminin ağırlıklı konusu haline gelen, BDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması, aslında Türkiye’nin 28 yıldan bu yana oldukça uzun soluklu olarak yürüttüğü PKK terörü ile mücadelenin önemli bir aşamasıdır.

          15 Ağustos 1984’te başlayan bu mücadele, uzun soluklu olduğu kadar insani ve mali bilançosu bakımından da oldukça ağır olmuştur.

          Avrupa Birliği, ABD, Birleşmiş Milletler, Nato ve daha birçok Avrupa ülkesi ve uluslar arası kuruluşlar tarafından terör örgütü olarak kabul edilen ve ABD’nin uyuşturucu kaçakçıları listesinde yer alan etnik ayrılıkçı militanist örgüt PKK ile mücadele de bugüne kadar harcanan paranın 300 milyar dolar olduğu belirtilirken, bu para harcanmamış olsaydı ekonomik büyüklük açısından dünyanın ilk 10 ülkesi arasında yer alacağımız ileri sürülüyor.

          1984–2012 yılları arasında; 72.500 terör olayı meydana gelmiş, 7000 civarında güvenlik görevlisi şehit olmuş, 6500 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 13.000 kişi yaralanmış ve 21.800 PKK mensubu operasyonlarda ölü olarak ele geçirilmiştir. Vaziyet bu iken, TBMM’nin çatısı altında olmakla birlikte, eylem ve söylemleriyle terör örgütünün uzantısı olduğuna dair şüphe götürmeyen BDP’nin bazı milletvekilleri, 17 Ağustos 2012 tarihinde bardağı taşıran son damla olarak Şemdinli’de PKK terör örgütü militanlarıyla buluşuyor, koklaşıyor ve kucaklaşıyor.

          image006Bunun üzerine, Van Cumhuriyet Başsavcılığı açtığı soruşturma sonunda, 9 BDP milletvekili ile 1 bağımsız milletvekili hakkında fezleke düzenliyor1. Fezleke, 10 milletvekiliyle ilgili olarak, “Silahlı terör örgütüne yardım etmek” suçundan TCK (Türk Ceza Kanunu) ve TMK (Terörle Mücadele Kanunu) uyarınca soruşturma açılmasına izin verilmesi talebini içeriyor. Ayrıca, fezlekede milletvekillerinin PKK’lı teröristlerle kucaklaşma görüntüleri, karşılaşmanın rastlantı değil planlı bir buluşma olduğuna dair kanıtlar, milletvekilleriyle buluşup kucaklaşmadan sonra örgütten kaçarak güvenlik güçlerine teslim olan Zinar kod adlı militanın yaptığı açıklamalar, BDP Eşbaşkanı Gülten Kışanak’ın “Gerillaları görünce yüreğimiz titredi. Bir anne olarak bunu derinden hissetim.” Adil Kurt’un “Ayrılırken üzüldüm, çünkü şunu fark ettim. Yüreğimizin bir parçası orada kaldı…” şeklindeki tespit edilmiş sözleri yer alıyor.

          27 Kasım 2012 tarihi itibariyle, TBMM’ne sunulan dokunulmazlık dosyası karma komisyona havale edildi. Dosyaların ne zaman gündeme alınacağı konusunda henüz bir netlik olmamakla birlikte Aralık ayının ilk haftası içerisinde bir karar alınacağı bekleniyor. Ancak 10 Aralık’ta başlayıp 15 gün kesintisiz olarak sürecek olan 2013 Mali Yılı Bütçesi ile ilgili görüşmelerin yaratacağı yoğunluğun, karar tarihi üzerinde etkili olacağına muhakkak gözüyle bakılıyor.

          Şimdi Türkiye’nin önünde duran konu, bu milletvekillerinin dokunulmazlıkları kalksın mı? Kalkmasın mı? Bu noktadaki görüş ayrılıklarının değerlendirilmesine geçmeden önce dokunulmazlık konusundaki Anayasal düzenlemeye bir bakalım.

          Anayasanın “Yasama Dokunulmazlığı” başlığı altındaki 83/2 maddesinde  Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, meclisin kararı olmadıkça tutulamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanmış olmak kaydıyla Anayasanın 14.maddesindeki durumlar2 bu hükmün dışındadır…” denilmektedir. Görüleceği gibi maddeye göre, yasama dokunulmazlığının meclis kararıyla kaldırılması kuraldır. Ancak Meclis kararı olmadan da dokunulmazlığın kalkması mümkün.

          Ne zaman?

          1) Ağır cezayı gerektiren suçüstü halinde,

          2) Anayasanın 14. maddesinde yer alan durumların varlığında.

          Bu iki istisnai durumda, soruşturma ve kovuşturma makamları, herhangi bir karara ihtiyaç duymadan doğrudan muhakeme işlemlerini yapabilirler ki bu şekilde dokunulmazlık kendiliğinden kalkmış olur. Anayasa Hukukçularının, bu konuda farklı bir düşüncesi olacağını sanmıyorum. Diğer taraftan, BDP milletvekillerinin işlediği suçların ağır cezayı gerektiren bir suçüstü hali olduğu da gün gibi ortada.

          Şüphesiz bu konuda ilgili ve yetkili olanların daha iyisini bildikleri muhakkak. Ancak garip olan başka bir husus ise, 1994 DEP olayını3 hatırlatıp dokunulmazlıkların kaldırılması konusuna çekince koyanların Türkiye’yi korkar hale getirme anlayışlarıdır.

          Dokunulmazlıkların kaldırılması girişimlerine tepki gösteren BDP Eşbaşkanı Gülten Kışanak yaptığı açıklamasında “…Şunu bilsinler ki Türkiye 94’lerin Türkiyesi değil. Kürtlerde 94’lerin Kürtleri değil. Bu ülkede barış ve demokrasi isteyenler de 94’lerdeki gibi değiller. Bu gün karşılaşacakları 94’ü çok aşan büyük şeyler olacaktır.” diyor. Gülten Kışanak belki de ilk defa doğru bir şey söylüyor. Türkiye 94’lerin Türkiyesi değil elbette. Avrupa Birliğinden Türkiye artık şefaat mi bekliyor ki baskılarına boyun eğsin?

          Hukuk her zaman, her durumda ve herkese adil olarak uygulanmadıkça olayları durdurmanın mümkün olmadığına inanırım. Dolayısıyla dokunulması gerekiyorsa dokunulmalıdır derim. Siyaseten suça göz yummak hukukun üstünlüğüne inanmamaktır.

          ____________________

              [1] BDP milletvekilleri; Gülten Kışanak, İdris Baluken, Adil Kurt, Esat Canan, Sabahat Tuncel, Nazmi Gür, Hüsamettin Zenderlioğlu, Halil Aksoy, Ertuğrul Kürkçü ve Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk.

              2 Anayasa Madde 14: (Değişik 3.10.2001–4709/3.md.)Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.

Anayasa hükümlerinden hiçbiri, devlete veya kişilere Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilen daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz. Bu hükümlere aykırı faaliyette bulunanlar hakkında uygulanacak müeyyideler kanunla düzenlenir.

              3 1994 Olayı: 2 Mart 1994’te TBMM 5’i DEP’li 1’i bağımsız milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldırıldı. (Hatip Dicle, Orhan Doğan, Sırrı Sakık, Leyla Zana, Ahmet Türk ve Mahmut Alınak) yargılanmaları sonucu 10 yıl hapis cezası aldılar. Geniş yankı uyandıran bu olay üzerine, AB’nin baskısı üzerine bu milletvekilleri yeniden yargılandı ve serbest kaldılar. Dokunulmazlığın kaldırılması talebi vatan hainliği suçlamasıyla Ankara DGM Başsavcılığınca yapılmıştı.