Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

Bir Zamanlar Polis Meclisi Vardı

image006 (1)

image004Osmanlı Devleti’nde meydana gelen suçların adli olarak soruşturması ve kovuşturulması yapıldığı gibi aynı suçun idari olarak da soruşturması ve kovuşturulması yapılmıştır. Adi bir suç, eğer kamuya doğrudan bir zarar vermişse o suç hakkında idari soruşturma başlatılmıştır. 1840 yılından beri Tophane-i Amire Müşirliğine bağlı, İstanbul’un Galata-Beyoğlu bölgesinin güvenliğinden sorumlu olan Polis Meclisi1 idari soruşturmayı yürütmüştür. İdari kovuşturmayı ise, Meclis-i Vala-yı Ahkâm-ı Adliye yürütmüştür.2

Mehmet Ali Paşa’nın başında bulunduğu Tophane Müşirliğine bağlı olan Polis Meclisi, toplam yedi kişiden oluşmuştur. Meclis, şüpheli şahıslar hakkında gerekli tahkikatı yürütme, belirli dereceye kadar olan suçları muhakeme etme ve lüzum gördüğü takdirde tanıkları huzuruna çağırma yetkisine de sahip olmuştur. Ancak Polis Meclisine ceza tayin yetkisi verilmemiştir. Bu nedenle Polis Meclisi tarafından hazırlanan muhakeme mazbataları, önce Tophane-i Amire Müşirliğine, oradan da ceza ve hüküm tayini için Meclis-i Vala Ahkam-ı Adileyeye havale edilmiştir.3

Osmanlı Devleti’nde bir suç ile karşılaşıldığında ilk evvel bölge polisi gerekli tahkikatı yapmıştır. Tahkikat sonrasında idari bir soruşturma gerekiyorsa hazırlanan tahkikat evrakı Polis Meclisine havale edilmiştir. Böylece idari soruşturmanın ilk aşaması başlamıştır. Polis Meclisi, gerek duyması halinde şüpheli veya tanıkları da dinlemiştir. Ardından, olayın kısa özeti ve şüpheli ile tanıkların ifadesine dair hazırladığı raporu, Tophane Müşirine sunmuştur. Müşir de Polis Meclisince hazırlanan raporu incelemiş ve olayla ilgili alınması gereken tedbirlerle ilgili görüşünü belirtir bir rapor hazırlamış ve bunu Meclis-i Vala-yı Ahkâm-ı Adliyeye sunmuştur. Meclis-i Ahkâm-ı Adliye, bu rapor doğrultusunda ya gerekli idari cezayı vermiş ya da olayla ilgili olarak alınması gereken önlemleri karara bağlamıştır. Bir başka ifadeyle yeni bir idari düzenleme meydana getirmiştir. Bu düzenleme, önce sadrazamın, sonra da padişahın onayı ile yasallaşmıştır.

          Örnek Olay İncelenmesinde Polis Meclisi;

          Beyoğlu Polis Merkezi Amirliğinden Polis Meclisine sunulan raporun özeti;

Dünkü Çarşamba günü saat on civarlarında Beyoğlu’nda Tekye aşağısında oturan Yunanlı Francko’nun lokantasına kunduracı çıraklarından birisi gelip ayakyoluna girmiş ve tavan arasından bir duman çıktığını görmüştür. O tarafa bakdığında bir parça sandık içerisinde biraz kağıdın parlamış olduğunu anlamış ve hemen durumu Francko’ya haber vermiştir. Ardından kundak tavan arasından çıkarılmış ve Beyoğlu Polis Merkezine gönderilmiştir. Bu gün de sabahleyin saat on iki civarlarında Feşketeli delikanlı bir Frenk, Tekye bitişiğinde bulunan börekçi fırınundan yirmi paralık börek almış ve börekleri table üzerine koydurarak tahta sedir üzerinde yemek üzere iken dükkanın içerisine girmiş ve kibriti yakıp talaşların arasına atmıştır. Sonrada kolayca dışarı çıkarak kaçmıştır. Bu şahsı gören bir kişi durumu tezgâhtara haber etmiş ve yanan talaş derhâl söndürülmüştür. Börekçi fırınında meydana gelen olay teferruatları ile Beyoğlu Polis Merkezine haber verilmiştir. Onu müteakip olarak Rusya Elçiliğinin arkasında Terzibaşı Levili’nin hanesi bitişiğinde bulunan bekçi kulübesi, altına kundak koyulmak suretiyle yakılmış ve sonrasında yangın kontrol altına alınmıştır. Bekçi kulübesinin kundaklanması derhal Beyoğlu Polis Merkezine ihbar olunmuştur. Beyoğlu Polis Merkezi’nde çalışan Polisi Memuru Emin Ağa, kundaklama olayını çevredeki görgü tanıklarından soruşturmuş ve kundaklamayı yapan kişinin Yunan tebaasından Yani oğlu Cani isimli şahıs olduğunu tespit etmiştir. Polis, Cani’yi Beyoğlu’nda bulunan bedesten çarşısında yakalamış ve hemen sorguya almıştır. Sorgusundan anlaşıldığı üzere, Cani, dünkü Çarşamba günü saat on civarlarında, Tekye Önü Mezarlığında oturur iken, kara kubbe bıyıklı uzun boylu, beyaz çehreli, fesli, setri ve pantolonlu bir adam yanına gelmiş ve kendisinden Francko’nun lokantasını kundaklamasını istemiştir. Bunun karşılığında ise Cani’ye çok para vereceğini vaat etmiştir. Cani, şahsa, “sen ne cisin ve sana kim derler” diye sual etmiş ancak ismi meçhul şahıs Cani’ye, “sana ismim ve neci olduğum lazım değil ben Galata’da otururum Kefalonya’lıyım, sen hemen şu işi yap da çok para al” demiştir. Onun üzerine Cani, Francko’nun lokantasını kundaklamış ve parasını almak üzere mezarlığa geri dönmüştür. Cani, ismi meçhul şahsa, “o işi yaptım getir paraları ver” dediğinde o kişi, “bu gün olmaz daha yapılacak iş var onları da yaptıktan sonra istediğin kadar sana para veririm sen haydi şimdi git de sabah beni burada bekle” demiştir. Perşembe günü Cani, mezarlığa gelmiş ve burada ismi meçhul şahısla karşılaşmıştır. Bu şahıs Cani’ye biraz yağlı bez ve kibrit ve yirmi para vermiş ve Cani’den Tekye bitişiğinde bulunan börekçi fırınına gidip, oradan yirmi paralık börek alıp, börekleri yeme bahanesiyle içeriye girip orayı kundaklamasını istemiştir. Bunun üzerine Cani, börekçi fırınını kundaklamış ve mezarlığa geri dönmüştür. Geri döndüğünde ismi meçhul şahıs, Cani’den zor kullanmak suretiyle Rusya Elçiliğinin arkasında Terzibaşı Levili’nin hanesi bitişiğinde bulunan bekçi kulübesinin kundaklamasını istemiştir. Zor durumda kalan Cani, bu kez de bekçi kulübesini kundaklamış ve mezarlığa parasını almak için geri dönmüştür. Ancak bu defa ismi meçhul kimseyi mezarlıkta bulamamıştır. Bunun üzerine ismi meçhul şahsı bulmak ümidiyle Beyoğlu’nda bulunan bedestene gitmiştir. Burada iken polisler tarafından tevkif edilmiştir.4

Anlaşıldığı üzere Beyoğlu Polis Merkezinin bağlı bulunduğu Merkez-i Zabıta-i Tersane-i Amire, yangın ile ilgili olarak geniş ve kapsamlı bir rapor hazırlamıştır. Raporu, idari soruşturma için Polis Meclisine havale etmiştir. Polis Meclisi, 27 Haziran 1849 gecesinde çıkarıldığı anlaşılan yangın ile ilgili soruşturmasını başlatmıştır. Yangının çıkış sebebi ile nerede çıktığı üzerinde duran Polis Meclisi, şüpheli ve görgü tanıklarının ifadesini almıştır. Tüm bu işlemlerden sonra yangını kimlerin çıkardığı hususunda görüşünü belirtir, 28 Haziran 1849 tarihli bir rapor hazırlamıştır.

          Polis Meclisinden Tophane Müşirliğine gönderilen 28 Haziran 1849 tarihli rapor özeti;

27 Haziran 1849 Salı gecesi saat beşe çeyrek kala Beyoğlu’nda Kalyon Kolluğu5 civarında Kete Sorye isimli mahallede olan Safranbolulu Ali ve Hüseyin ve İbrahim isimli kimselerin müşterek sahip olduğu ve adı geçenlerden Ali ustanın işletmekte olduğu börekçi fırınından meydana çıkan yangın etrafa sirayet etmiş ve Dilenci Sokağı, Çakmak Odaları, Pazar Yeri, Çukur Caddesi, Kârban Odaları, Havlu, Balcı, Tek ve Çift Kapular Sokakları’nda bulunan üç yüz elli kadar ev, sekiz meyhane ve kırk iki adet kahve ile dükkân yanmıştır. Yangın ancak sabahleyin saat dokuz dolaylarında söndürülmüştür. Yangının başlangıç yeri olarak börekçi fırınının bitişiğinde bulunan Avusturya Devleti tebaasından Nikola Sotora ve zevcesinin ikamet ettiği ev işaret edilmiştir. Beyoğlu Polisi bir rapor ile durumu Polis Meclisine havale etmiştir. Ayrıca fırın sahibi ile fırın içinde bulunan hamur ve table işçileri ve Nikola isimli yabancı ile diğer civar komşuları Polis Meclisine gönderilmiştir. Polis Meclisinde, fırının sahibi Ali ile içeride bulunan table ve hamur işçilerin sorgusunda, yangının fırının içerisinden çıktığı inkar edilmiştir. Bunlardan kimisi, yangının bitişikte bulunan Nikola’nın hanesinden çıktığını ve bazısı da nereden çıktığını bilmediğini beyan etmiştir. Ardından Nikola ile diğer komşular sorgulanmış ve sorgu neticesinde, fırın içinde bulunan bazı adamların yangından dolayı kendilerini pencereden sokağa attıklarından yangının fırın içinden çıktığını iddia etmişlerdir. Ancak fırın sahibi ile hamur ve table işçileri yangının fırında çıkmadığını ısrarla savunmuşlardır.6

Polis Meclisi, yangının börekçi Ali ustanın fırınından mı yoksa Avusturya vatandaşı Nikola’nın evinden mi etrafa sirayet ettiğini araştırmıştır. Bunun için önce fırın sahibi ile fırında çalışan işçileri sorgulamışlar ve sonra Nikola ve diğer çevre komşularını sorgulamışlardır. Ancak Polis Meclisi, yangının ortaya çıkış sebebinin kendilerince bilinemediğini Tophane Müşirliğine yazmıştır.

          Tophane Müşirliğinden Meclis-i Vâlâya gönderilen 30 Haziran 1849 tarihli rapor özeti;

Polis Meclisi tarafından gönderilen rapora göre, geçen Salı gecesi Beyoğlu, Kalafat Yeri ve Tarabya’da meydana gelen yangını çıkaran kişi (Cani) yakalanmıştır. Bu kişi yangını kendisinin çıkardığını inkar etmiştir. Her ne kadar yangın bu kişi tarafından çıkarılmış olsa da yangının çıkması ve yayılmasında dükkanlarda bulunan yonga ve talaşın büyük etkisi olmuştur. Bahsi geçen yerlerde bulunan börekçi ve simitçi fırınları araştırıldığında, bunların tamamının talaş, yonga ve mumlu olduğu tespit edilmiştir. Börekçi ve simitçi fırınlarında bu maddelerin bulundurulması halinde buraların yangına karşı korunmasının güç olacağı belirtilmiştir. Bu nedenle talaş üretiminin yasaklanamayacağı da göz önünde bulundurularak mutlaka talaş koyulması için özel taş mağazalar inşa ettirilmesi gereği vurgulanmıştır. Böylece meydana gelebilecek zarar ve ziyanların önüne geçilebileceği düşünülmüştür. Ayrıca dükkanlarda bulundurulan talaş miktarının günlük ihtiyaçtan fazla bulundurulmaması hususu açıkça ifade edilmiştir.7

Anlaşıldığı üzere Tophane Müşiri, yangının çıkarılmasında ve etrafa yayılmasında dükkân içinde bulunan yonga, talaş, mum ve yağlı kâğıt gibi maddelerin etkisinin olduğunu beyan etmiştir. Yangınların önüne geçilmek isteniyorsa bu tür maddelerin dükkânlarda korunaklı yerlerde bulundurulması gerektiğini ifade etmiştir. Ayrıca Tophane Müşiri, dükkânlarda bulunan talaş miktarının günlük ihtiyaçtan fazla olmaması gerektiğini izah etmiştir.

          Meclis-i Vala-yı Ahkâm-ı Adliyenin 7 Temmuz 1849 tarihli karar özeti;

Kapudan Paşa,8 geçende Beyoğlu kalfalar yeri Tarabya’da meydana gelen yangın hakkında, Meclis-i Ahkâm-ı Adliyeye bir resmi yazı sunmuştur. Bu yazıya göre, yangın, simitçi dükkanından çıkmış ve daha sonra alt kısmında bulunan börekçi ve simitçi fırınlarına sıçramıştır. Yapılan araştırmalara göre yangın, yonga ve talaş yakılmak suretiyle çıkarılmıştır. Ayrıca Kapudan Paşa, gönderdiği yazıda, Meclis-i Ahkâm-ı Adliyeden aşağıda verilen tedbirlerin alınmasının kararlaştırılmasını istemiştir. Bunlar;

v  Acilen genel zararların giderilmesi,

v  Fırınlarda günlük ihtiyaçtan fazla miktarda talaş bulundurulmaması,

v  Talaş ve yongaların bulundurulması için taştan yerler inşa edilmesi,

Meclis-i Ahkâm-ı Adliye, İstanbul’da bulunan Üsküdar, Galata ve Eyüp gibi insanların topluca bulunduğu yerlerde çörek ve börek ve yağlı ve yağsız simit ile beslenme alışkanlık eylemiş olduğundan simit ve börek satışının yasaklanmasının halkı rahatsız etmekten başka fayda getirmeyeceğinden simitçi ve börekçi dükkânlarında yapılan yağlı şeylerin muhafaza edilmiş yerlerde bulunması gerektiği kararına varmıştır. Ayrıca fırınlarda talaş hiç bulundurulmasın önerisini, talaş üretiminden ve naklinden nasiplenen onca insanın zarar göreceğinden doğru bulmamıştır. Meclis-i Ahkâm-ı Adliye, simit ve börekçi dükkânlarında bulunan talaşın muhafazası için taştan korunaklı uygun yerler yaptırılmasına karar vermiştir. Bunun için gerekli mali yardımın sağlanması konusunda, Ticaret Nazırı Devletlü Paşa’nın desteğinin alınmasına karar vermiştir. Ayrıca Nafia Meclisi’nde de bu konuların müzakere yapılmasını istemiştir. Diğer bir dikkat edilmesi gereken husus da bazı dükkân sahiplerinin beş guruş daha fazla kira almak umuduyla dükkânlarını kim olduğu belli olmayan bir takım şahıslara verdiğinden, bunun önüne geçilmesi için dükkân sahibi ile kiracı arasında kontrat yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi gereği olmuştur. Bu doğrultuda Zaptiye memurlarının (Polis Memurları) o gibi dükkanlara girip dükkan sahibi ile kiracı arasında kontrat yapılıp yapılmadığını sormaları ve kontrat yapılmadığının tespiti halinde durumun derhal Zaptiye Müşirliğine bildirilmesi gerektiği kararlaştırılmıştır.9

Kim bilir, emniyet disiplin kurulları belki bir gün Polis Meclisi olarak adlandırılır.

 

 

 

__________________

1 Polis Meclisi’nin kuruluş tarihi, görev ve yetkilerini içeren nizamnamenin yayınlanış tarihi olan 21 Mart 1845 tarihi temel alınırsa, nizamnameyi hazırlayan Polis Meclisi olduğu da hesaba katılırsa, Polis Meclisi’nin bu tarihten daha önce kurulduğu açıktır.

2 Osmanlı Devleti’nde görünen ıslahat hareketlerinin gerektirdiği yeni nizamnameleri hazırlamak, memurların muhakemesiyle meşgul olmak ve lüzum gösterilen devlet işlerinde görüş bildirmek üzere 1838 yılında kurulmuş Meclistir. Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, İstanbul 1993, C. 2, ss. 430-431.

3 Ali Sönmez, Polis Meclisi’nin Kuruluşu ve Kaldırılışı (1845-1850), AÜ Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Tarih Araştırmaları Dergisi, C. 24 S. 37 Ankara 2005, ss. 264-265.

4 BOA, A. MKT. MVL, 16/76.

5 Bahriyelilerin idaresinde bulunan karakolhanelere verilen addır. Kasımpaşa ile Galata civarının zabıta işleri kaptan paşalar tarafından yürütüldüğü için kaptan paşalar o semtlerin icap eden yerlerine karakolhaneler tesis ettirerek içlerine, “Kalyoncu” tabir olunan bahriye askerlerini oturturlardı. Bundan bu karakolhanelere “Kalyoncu Kolluğu” adı verilmiştir. Beyoğlu’ndaki semtte ismini buradan almıştır. Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, İstanbul     1993, C. 2, s. 155.

6 BOA, A. MKT. MVL, 16/76.

7 BOA, A. MKT. MVL, 16/76.

8 Kıyı ve açık deniz karakol hizmetlerini, Tersane-i Amire çalışmalarını planlamak kaptan-ı deryanın asıl görevleriydi. Tersane-i Amire’deki makamında şikayetleri dinleyen kaptan-ı derya, Haliç ve çevresinin güvenliğinden de sorumluydu. Tersane-i Amire alanlarındaki davalara doğrudan bakar, idam cezası da verebilirdi. Bazı davaları da kadıya havale ederdi.

9 BOA, A. MKT. MVL, 16/76.