Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

“BU OKULDA NELERİ ÖĞRENDİM?”

                                              Fatih BALCI

                                                Komiser

                                       Eğitim Daire Başkanlığı

 

“Sınıf komiserlerimin Polis Koleji ve Polis Akademisinde geçirdiği 8 yıllık süre içerisinde bir çok bilgiyi öğrendiklerini ve kendilerini çok geliştirdiklerini,

Sınıf Komiserlerimin çok iyi derecede Bilgisayar ve Silah Bilgisi bildiklerini,

Komiserlerimizin bizleri sosyal aktivitelere katılma noktasında çok iyi motive ettiklerini,

Komiserlerimizin biz öğrencilere kitap ve gazete okumayı sevdirdiklerini,

Komiserlerimizin konuları bize aktarış üslupları sayesinde insanlara nasıl davranmamız gerektiğini

Komiserlerimizin ifadeleriyle polisliğin disiplin mesleği olduğunu,

Komiserlerimizin eğitici olarak kendilerini çok geliştirmiş olduklarını,

öğrendim.”[1]

 

Polis Okullarının iki yıllık Polis Meslek Yüksek Okulu’na dönüştürülmesi ile polisin eğitiminde de önemli gelişmelerin ve ilerlemelerin olacağı muhakkaktır. Yeni yasa çerçevesinde Polis Meslek Yüksek Okullarında idari kadronun yanında eğitim kadroları da değişmiştir. Yeni eğitim ordusu ile Emniyet Teşkilatına daha kaliteli, daha kapasiteli, daha disiplinli polisler yetişeceği bir gerçektir.

Polis, Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu’nun 1. Maddesinde “Polis asayişi, amme, şahıs tasarruf emniyetini ve mesken masuniyetini korur. Halkın ırz, can ve malını muhafaza ve ammenin istirahatını temin eder. Yardım isteyenlere, yardıma muhtaç olan çocuk, alil ve acizlere muavenet eder. Kanun ve nizamnamelerinin kendisine verdiği vazifeleri yapar.” şeklinde tanımlanır. Dolayısıyla polis, halkın içerisinde ve halkla birlikte olduğu gibi devletin de güvenlik alanındaki en önemli bir koludur. Nasıl ki bir kabın içerisine çakıl, taş, kum koyup daha sonra su ilave ettiğinizde su kap içerisindeki bütün her  şeye temas eder. İşte polis de o şekildedir. Toplumda her alanın içerisinde ve her noktaya temas eden bir konumdadır.

Bu kadar önemli bir misyonu eda eden polisimizin yetiştirilmesi/ eğitimi asla göz ardı edilemez ve edilmiyor da. Polis Meslek Yüksek Okulundaki genç, dinamik, azimli ve gayretli polis memuru adayı, (düşünce, eğitim, bakış açısı vs) kendisini geliştirmek zorundadır. Bu gelişiminde Polis Meslek Yüksek Okulundaki idareci/eğitimci kadroların meslek birikimleri ve tecrübelerinin yanında ufukları açık, geleceğe güvenle bakan, baş döndürücü bir hızla ilerleyen çağa ayak uydurma gayretinde olan genç ve dinamik kişilerle mümkündür.

Polisin eğitimi ve gelişimi konusunda İstanbul Şükrü Balcı Polis Eğitim Merkezi’ndeki öğrenci arkadaşlar ile yaptığımız mülakatta bakın neler ifade ediyorlar:

           

“ Sınıf komiserlerimin bu göreve gelene kadar 8 yıl okumalarının boşa çıkmadığını, dolayısıyla da eğitim ve öğretimin ne derece önemli olduğunu şimdi daha iyi anladım. Bizlerle olan ilişkileri, olumlu-olumsuz herhangi bir olaya karşı yaklaşımları, ilk etapta ön yargılı olmamaları ve konunun gelişimi ve sürekliliğini de düşünerek bir yaklaşım tarzı ortaya koymaları çok güzel.”

Öğrencilere karşı yaklaşım, davranış biçimi, onları yönlendirme ve mesleklerini sevmelerinde önem kazanır. Eğitimin temel şartı kişilerde davranış değişikliğine sebep olmaktır. Peki bu davranış değişikliği nasıl sağlanır?

Kişilerde davranış değişikliğinin oluşması için belirli aşamalar gerekir. Ancak o zaman eğitim amacına ulaşmış olur. Birinci aşama bilişsel boyutdediğimiz kişilere meselelerin anlatılmasıdır. Okumak, anlatmak, izah etmek ve kişilerin o konuda bilgi sahibi olmalarını sağlamaktır. Duyuşsal boyut dediğimiz ikinci aşamada ise kişilere bildikleri konuda o işi yapmaları noktasında ısrarcı olmaktır. Bu sayede kişinin kendisini zorlaması sağlanmış olur. Psikomotordediğimiz üçüncü aşamada ise artık o kişide davranış değişikliği olmuş demektir. Anlatılan husus o kişide artık refleks halini almıştır. Mesela polis okulu öğrencisine kitap okuma alışkanlığı kazandırmak adına bir davranış değişikliği oluşturmak istiyorsunuz. İlk önce yapacağınız işlem bu konuda onları bilgilendirmek olacaktır. Kişilere kitap okumak konusunda yeterli bilgi aktarımı yapıldıktan sonra ikinci aşama için belki sınıf içerisinde bilgi yarışmaları, belirli konularda münazaralar vs yaptırarak kitap okuma alışkanlığını kazanmaları adına yönlendirilebilirler. Bu iki aşama sonrasında zaten öğrenci o alışkanlığı kazanmış olup kitap okur hale gelmiştir. Bu davranış değişikliğinin belki kendisi dahi farkına varmamıştır. Fakat eğitim amacına ulaşmıştır.

“İdealist, bilgili ve duygusal yapınızla bizlere pek çok şeyler kazandırabilecek durumda iken elde olmayan sebeplerden dolayı çok az birlikte olmamız ve de ayrılışınızla sahipsiz kalacak olma düşüncesi bizleri üzüyor.” İfadesi öğrenci arkadaşların sınıf komiserleriyle ne ölçüde bir bütünleşme içerisinde olduklarının bir göstergesidir. Burada öğrenci arkadaşım sınıf komiserinin bir rahatsızlığından dolayı ayrı kalmasına ve daha sonra da tayininin çıkması karşısındaki duygularıdır. Oysa ki öğrenci arkadaşlarımız hiçbir zaman sahipsiz kalmamakta, gidenlerin yerine daha iyi, daha kaliteli, daha istekli personel gelmektedir. Eğitim tamamen bir gönül işidir ve eğitimci işini bir meslek olarak değil hayat tarzı olarak görendir. Şahıslar, olaylar, davranışlar eğitimciyi etkileyemez. 

Eğitimde kişilere/öğrencilere öncelikle değer verme gerekliliği herkesin kabul edeceği bir gerçektir. Değer verilir ve sonrasında bir şeyler beklenilir. Bir konunun gerekliliğini kabullendirmek ve o konuda onları motive etmek. Motivasyon için önceliktir kabullenmek. Kişileri/öğrencileri en ölümcül hastalık olan endişeden uzaklaştırmak gerekir. Öğrencilerde meydana gelebilecek önemli davranış değişiklikleri için onları motive etmek şarttır.

“Sınıf komiserlerimiz öğrencilerle diyaloglarında ve onları olaylara motive etmekte oldukça başarılılar.”

 “Okul ortamında yapmamız gereken şeyleri inandırarak ve bizleri motive ederek çok iyi sonuçlar alıyorlar.”

“Sınıf komiserlerimin her hareketi ve konuşmaları tamamen öğretici”

Eğitim ve öğretim esnasında öğrenciye (P.M.Y.O. öğrencisine) polisliğin temeli olan disiplin de verilmelidir. Disiplin verilirken de kuru kuruya bir anlatma ve diretmelerle/kesin hükümlerle bir şeyler yapmaya çalışmamak gerekir. “Bizim zamanımızda böyle idi”, “biz böyle böyle yapıyorduk” şeklinde değil. Anlatarak, izah ederek, kabullendirerek bir disiplin anlayışı oturtmak. Hayatımız, yaşamımız, çevremiz, tabiat hep bir disiplin içerisinde değil mi? Ağaçlar her ilk baharda çiçek açıp son bahar da yaprak dökmez mi? Bebekler hep önce emekleyip sonra ayağa kalkıp yürümez mi? İş yerimize her zaman geç gidip erken ayrılabilir miyiz? Biliriz ki sonumuz hiç de hayırlı olmaz. Öyle ise kişilere disiplin anlayışını onun mantığı ile vermek gerekir.

“Eğitim ve öğretimde disiplinden daha çok insanlar ile konuşarak ve motive ederek davranışlarında düzelme olacağına inanıyorum.”

“Başarının temelinin disiplin olduğunu sizleri tanıdıktan sonra bir kez daha anladım.”

Öğrencilere bir şeyler vermeye çalışırken onlara karşı yaklaşımımıza da dikkat etmek gerekir. Meseleleri anlatmak, anlatırken de dilimizi değil halimizi/bedenimizi kullanmamız gerekir. Söylediğimiz her şeyi önce kendi hayatımızda tatbik etmeli sonra onlardan istemeliyiz. Öğrenci için sınıf komiseri çok şey ifade eder. Giyim-kuşamı, konuşma tarzı, yürümesi, düzeni vs bütün her şeyi öğrenci tarafından gözlenir. Siz yaşamanızla zaten vermek istediğiniz mesajları karşınızdaki kitleye verirsiniz. Polis Okullarında yıl sonu düzenlenen ve öğrencilerin hazırladıkları eğlence programlarında bu durumu net bir şekilde gözlemlemek mümkündür. 

“Bence iyi bir yönetici öncelikle kendisini personeline sevdirmeli, onların sorunları ile yakından ilgilenmeli, onların haklarını korumalı, maddi ve manevi destekte bulunmalı, ağabey kardeş kadar yakın olmalıdır. Bu özellikler bütün sınıf komiserlerimizde mevcut.”

“İyi bir eğitimcinin ciddiyet ve prensiplerinin yanında karşısındaki insanın ifade etmek isteyip de ifade edemediği düşüncelerini, iç dünyasını, hayat görüşünü çok iyi analiz etmeli ve ona göre davranmalıdır.” 

Genç, dinamik, idealist eğitimci olarak yetişmiş ve gerçekten bu işe kendisini adamış kişilere karşı o ortamda öğrenci/alıcı olarak yaşayanların söyledikleri sözlerdir yukarıdaki ifadeler. Öğrencilere bunları söyleten ise öncelikle eğitimin bir süreç olduğuna inanan, sonra onu hayatına uygulayan ve uyguladığını anlatan insanların başarısıdır.

Polis Meslek Yüksek Okullarındaki eğitimlerde polisin kendisini daha iyi yetiştirmesi adına, öğrencileri sevme, onlarla kaynaşma, motive etme ve sonrasında verim elde etme adına azami derecede gayret göstermek gerekir. Kişiler işini severek yapmalı, sonucundaki kazançları iyi idrak etmelidir. Çünkü 

Kazanan Emniyet Teşkilatımız,

Kazanan İnsanımız,

Kazanan Devletimiz

olacaktır.

“Aba altından sopa göstermekle kimsenin eğitilmeyeceği bizlere verdiğiniz değerlerden anladık. Bizlere olan yaklaşımınız bizlere okulumuzu ve polisliği sevdirdi.”[2]



[1] İstanbul Şükrü Balcı Polis Eğitim Merkezi 18. Dönem Öğrencisi (2000-2001)

[2]İstanbul Şükrü Balcı Polis Eğitim Merkezi 18. Dönem Öğrencisi (2000-2001)