Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

AVRUPA BİRLİĞİ YOLUNDA POLİSTE EĞİTİM SEFERBERLİĞİ

 

 

 

Ö.Rıza GÖKÜŞ

1.Sınıf Emniyet Müdürü

Eğitim Daire Başkanı

          GİRİŞ

Toplumlar kendi geleceklerini daha güvenli ve daha rahat bir yapıya kavuşturabilmek için sürekli bir arayış içerisine girmişlerdir. Özellikle daha nitelikli ve kaliteli üretim ve hizmetlerin sunulması bir çok çağdaş ülkenin en önemli sorunu haline gelmiştir.

Yetişmiş insan gücünün kalkınmadaki yeri ve önemi son derece açıktır. Hızlı değişme ve gelişmeler yetiştirilecek olan insan niteliğinin önemli ölçüde değişmesine neden olmaktadır. Artık dünün yaklaşımları ile bu günün ve yarının sorunlarına çözüm bulabilmek giderek güçleşmektedir. Durum böyle olunca da; bu günün ve yarının ihtiyaçlarına cevap verebilecek nitelikte insan gücünün yetiştirilmesi kaçınılmaz hale gelmiştir. Toplumların demokratikleşme sürecinde özellikle halkla yakın ilişki içerisinde bulunan kişi ve kurumlar için eğitimli insan gücü daha da önem kazanmıştır.

Bir toplumsal kurumu oluşturan bireylerin sahip olduğu nitelikler, o kurumun başarı  ya da başarısızlığının en belirleyici etmenleridir. Diğer bir ifadeyle kuruluşlar sahip oldukları insan gücünün kalitesi oranında hizmet sunabilirler. Kurum ve kuruluşların görevlerini etkin bir biçimde gerçekleştirebilmeleri büyük ölçüde bünyesindeki insan gücünün eğitilmesine ve sürekli geliştirilmesine bağlıdır.

Toplumla sürekli iç içe ve etkileşim halinde bulunan polislerin, halkın can ve mal güvenliğinin sağlanması gibi çok kritik ve hayati önem arz eden görevleri vardır. Bu rollerin gerçekleştirilmesinde polisin sahip olduğu bilgi, beceri ve davranışlar toplumla kurulacak olan etkileşimin düzeyini belirlemekte; polisin nitelikli davranışlar göstermesi, hem ona duyulan güvenin artmasını hem de mensubu bulunduğu teşkilatın güçlenip gelişmesini sağlamaktadır. Bu da, büyük ölçüde polisin sürekli eğitilmesini ve ortaya çıkan toplumsal gelişmelere göre yeni davranışlar kazanmasını kaçınılmaz hale getirmiştir.

Türkiye yıllardır Avrupa Birliği’ne (AB) girme gayreti içerisindedir. Bu giriş, geniş ve kapsamlı bir süreç olacağından, bütün kurumlarla birlikte gerçekleşmek zorundadır. Bunun için yapılması gereken bir çok yeni düzenlemenin olduğu ve bu süreçte en fazla çaba göstermesi gereken kurumlardan birinin de Emniyet Teşkilatı olduğu bilinmektedir. Bunun için Emniyet Teşkilatı’nın Avrupa Birliği ülkelerince benimsenen, ‘insan haklarını koruma duyarlılığına uygun hizmet verme anlayışı’ ile hareket etmesini ve dolayısıyla  mensuplarının da olaylara yaklaşım biçimlerinin uluslararası standartlara ve uygulamalara göre değişmesini zorunlu kılmaktadır. Değişimin en genel geçer yolu ise sürekli eğitimdir.

Polisin kendisinden beklenen görev ve sorumlulukları etkili bir biçimde gerçekleştirebilmesi, onun sahip olduğu niteliklerin geliştirilmesine ve meslek içinde sürekli eğitilmesine bağlıdır. Özellikle günümüzde ortaya çıkan ulusal ve uluslararası gelişmeler, insan hak ve özgürlükleri ile demokrasi gibi kavramları daha çok ön plana çıkarmış ve bu konularda uluslararası standartlar belirlenmeye başlanmıştır. Ülkemizde de son yıllarda uluslararası standartları yakalayabilme ve çağdaşlaşma konusunda önemli ilerleme ve atılımlar yapılmaktadır. Kuşkusuz bütün bunlar toplumu ve toplumun güvenliğinden sorumlu olan kurum ve kuruluşları doğrudan etkilemektedir.

1. POLİSTE HİZMETİÇİ EĞİTİM FAALİYETLERİ

a) Poliste Hizmet içi Eğitimlerin Önemi, Mevcut Durum ve Hedefler

Polislik, günlük yaşamın bir çok aşamasıyla ve yönüyle ilgili olabilen bir hizmet birimidir. Polislik kadar sosyal çerçevesi geniş ve toplumla iç içe olan başka bir meslek düşünülemez. Bir mühendisin ömrü makineler arasında, bir öğretim üyesinin ömrü ise kitap ve öğrencilerle geçebilir. Polis ise, her gün her türlü insanla ilişki içerisindedir. Bir polis bir yandan çocuk, yaşlı ve hastalarla ilişkisi olabilecekken, öte yandan, bir sanık ve mağdur ile de ilgilenmek durumunda kalabilmektedir. Bu kadar geniş bir alanda, farklı yaş ve meslek gruplarından insanlarla muhatap olan polislerin görevleriyle ilgili tüm alanlarda yeterli bir eğitim alması mümkün müdür?  Eğer polise bütün görev alanlarıyla ilgili eğitim verilmeye çalışılırsa ömür boyu aralıksız eğitim verilmesi gereklidir. Amerikalı bir eğitim sosyologu olan John Dewey “Eğitim hayata hazırlık değil, hayatın ta kendisidir”, derken aslında eğitimin tüm hayat boyu devam eden bir süreç olduğunu vurgulamak istemiştir. Çünkü, insan ölene kadar öğrenmeye devam etse bile kendisine lazım olan bilgiler yine de bitmemektedir. Bir yerde de bu işe bir nokta koymak veya önceliklerine göre bir sınır çizmek gerekmektedir. O halde, bir güvenlik personeli bir yandan görev yaparken, öte yandan eğitime ve öğrenmeye devam edecektir.

Bir güvenlik personelinin eğitiminde ona mutlaka bilmesi gereken temel bilgiler verildikten sonra sürekli olarak bir meslek içi eğitim gereklidir. Eğitimle görev birbirinden kopuk iki aşama değil, birbiriyle devamlı bir bağlantı ve ilişki içinde olması gereken iki süreçtir. Mesleğin içiyle meslek eğitimi bir bütündür. Dolayısıyla bir mesleğin eğitimi, bu sadece polislikte değil diğer mesleklerde de geçerlidir, okulda verilen eğitimle bitmemektedir. Okul sadece bir başlangıç olup asıl eğitim meslekte verilmektedir. Ülkemizde olduğu gibi gelişmiş bir çok ülke polis eğitimlerinde ‘kısa süreli teorik eğitimden’ sonra, sıklıkla tekrar eden bir ‘meslek içi eğitim’ görülmektedir. Örneğin; bir İngiliz polisinin meslek hayatının büyük bir kısmı meslek içi kurslarda geçer ve bu kurslar bir angarya veya lüks olarak görülmediği gibi mesleğin kaçınılmaz gerekleri arasında değerlendirilir.

Bir ülkenin vatandaşlarına verdiği eğitim artık örgün eğitim kurumları olan okullarla sınırlı kalmamaktadır.  Özellikle meslek içinde verilen hizmet içi eğitim etkinlikleri daha da önem kazanarak sürekli hale gelmeye başlamıştır. Dinamik toplum yapısı teknolojik gelişmeler ve çevresel etmenler, toplumun yaşam biçimini, anlayışını ve değer yargılarını sürekli olarak değiştirdiği için, kurum ve kuruluşların rol ve işlevleri de sürekli değişmeye başlamıştır. Bu durum, kuruluşların işleyiş yapısının ve personel özelliklerinin değiştirilip geliştirilmesini kaçınılmaz hale getirmiştir. İşte bu nedenle sürekli hizmet içi eğitime ve insan kaynaklarının geliştirilmesi faaliyetlerine ihtiyaç duyulmaktadır.

Türk Polisi açısından bakıldığında; demokratik yaşam biçimi anlayışının, toplumun beklenti düzeyinin, yasa ve yönetmeliklerin, suç ve güvenlikle ilgili unsurların hızla değişmesi ve bu değişimin gelecekte daha da hızlanacak olması, polisin sürekli eğitilmesini zorunlu kılmaktadır. Bugünün anlayışı ve yaklaşımları ile, yarının toplum ihtiyaçlarına ve sorunlarına çözüm bulabilmek oldukça güçleşecektir. Bu nedenle, polisin hem hizmet öncesinde etkili bir biçimde yetiştirilmesi, hem de hizmet içinde sürekli olarak kendini yetiştirip yenilemesi bir zorunluluk halini almıştır. Bu zorunluluk neticesinde gerçekleştirilen eğitimler, Türk Polisinin geleceğin ihtiyaçlarına hızla cevap verebilecek şekle gelebilmesinde önemli bir etkendir.

Hangi ülkeye giderseniz gidin o ülkede ilk ve son karşılaştığınız kişi büyük ihtimalle bir polis olacaktır ve onun sizde bırakacağı izlenim de uzun süre sizi etkileyecektir. Dolayısıyla, polisin tutumu ve davranışı sadece bir kurumu değil, aynı zamanda devleti temsil etmektedir. Bütün bunlar bize polisin tutum ve davranışının önemini göstermektedir. Polise bunun kazandırılması ise kaliteli eğitim organizasyonları ile mümkün olabilmektedir.

Bir kıyaslama yapılacak olursa, gelişmiş bir Avrupa olarak bilinen İngiltere polis teşkilatının hizmet kalitesiyle Türk polis teşkilatının hizmet kalitesi arasındaki mesafe 1990’lı yıllarda 15-20 yıl gibi bir süre gibi görünürken, bu mesafe günümüzde neredeyse kapatılmış gibidir. Özellikle, teknik imkan ve cihazlar konusundaki fark 1-2 yıl gibi kısa bir sürede kapatılacak kadar kısalmıştır. Öte yandan, ülkemizdeki üniversiteler, eğitim kurumları, sağlık ve medya kurumları ile onların İngiltere’deki karşıtları arasındaki hizmet kalitesi farkı hem daha fazla, hem de mesafenin kapanma hızı çok düşük görülmektedir.

Türk polisi çağdaş kriterlerle değerlendirildiğinde Türkiye’deki bir çok kurumdan daha kaliteli hizmet ürettiği, hatta bazı konularda bir çok gelişmiş ülke polisinden bile daha ileri durumda olduğu görülecektir.

Son yıllarda Emniyet Teşkilatının hizmet içi eğitimlerinde büyük bir artış meydana gelmiştir. Bunun için 2002 yılında Teşkilat personelinin yaklaşık %59’unun hizmet içi eğitimden geçirilmiş olması önemli bir göstergedir. Emniyet Genel Müdürlüğü Hizmet içi Eğitim Yönetmeliği bu oranın alt sınırını %20 olarak belirlemiş olmasına rağmen, mesleğin doğasından kaynaklanan güçlükler bunun çok daha üst seviyede olmasını zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle 2003 yılında bu oranın %62’ye çıkartılması hedeflenmektedir.

Hizmet içi eğitimlerde hiç kuşkusuz branş eğitimi diyebileceğimiz teknik eğitimler çok önemlidir. Bu eğitimlerle Teşkilatın ihtiyaç duyduğu alanlarda uzman personelin yetiştirilmesi sağlanır. Fakat unutulmaması gereken önemli bir nokta vardır ki o da polisin önce bir insan olduğu ve bu nedenle bir takım sosyal ihtiyaçlarının olduğudur. Bu ise, polisin sağlıklı bir birey olarak meslek yaşamını devam ettirebilmesi için bireysel yönden kendini geliştirmesi ihtiyacını doğurmaktadır. Tek tek bireylerin gelişimi ise topyekün kurumsal gelişimi sağlamaktadır.

Polisin her şeyden önce bir insan olması ve bu toplumun içerisinden çıkmış bir birey olması, toplumda var olan birtakım artı ve eksilerin onda da var olması anlamını taşımaktadır. Toplumun yansıması olan polisin bir de mesleğin doğal güçlükleri ile karşılaşması, onun fiziki ve ruhsal bünyesinin zorlanması anlamına gelmektedir. Bu zorlanmanın olumsuz etkilerinin en aza indirgenmesi ise onun iyi hazırlanmış, ihtiyaca cevap veren hizmet içi eğitimlerden geçmesini zorunlu kılmaktadır. Çünkü, eğitimde sayısal orandan daha önemlisi nitelik ve ihtiyaca yönelik olma durumudur.

b) Sürekli Eğitimin Temel Gerekçeleri

Günümüzün değişen ve gelişen şartlarına göre polisin meslek içinde sürekli eğitilmesi kaçınılmaz hale gelmiştir. Meslek öncesinde verilen eğitimin niteliğinin arttırılmasının yanısıra, meslek içinde de sürekli yenilenme ve geliştirmenin yapılması son derece önemli ve gerekli görülmektedir. Güvenlik hizmetlerinde çalışan personelin sürekli eğitilmesinin temel nedenleri aşağıdaki şekilde sıralanabilir:

  • ·        Daha nitelikli güvenlik hizmetinin sağlanması konusunda bireyin ve toplumun artan beklentileri
  • ·        Demokrasi ve insan hakları uygulamaları konusunda kaydedilen ilerleme ve gelişmeler
  • ·        Avrupa Birliği ile ilişkiler çerçevesinde yasa ve yönetmeliklerin uluslararası ölçüt ve standartlara uygun hale getirilmesi ve bu konuda artan beklentiler
  • ·        Suç ve suça ilişkin unsurlarda meydana gelen gelişmeler
  • ·        Güvenlik hizmetlerinin daha etkili ve nitelikli sunulması amacıyla kurum içerisindeki yapı ve işleyişin değişmesi
  • ·        İşbirliğine dayalı ekiple çalışma anlayışının giderek yaygınlaşması
  • ·        Organize suçlarla mücadele konusunda artan uluslararası ilişkiler ve işbirliği imkanlarının ortaya çıkması
  • ·        Suç ve suçluların önlenmesinde uzmanlaşmaya dayalı yeni yaklaşımların uygulanmaya başlanması
  • ·        Bilim ve teknolojide ortaya çıkan gelişmelerin toplumsal yaşamın yapı ve işleyişini hızla değiştirmesi
  • ·        İnsan kaynaklarını geliştirmenin ve üretilen hizmet kalitesinin artırılmasının yolunun eğitimden geçtiğinin anlaşılması

Topluma hizmet üretmekle sorumlu olan kurum ve kuruluşların varlıklarını sürdürebilmeleri, toplumun beklentileri doğrultusunda hizmet üretebilmelerine bağlıdır. Özellikle son yıllarda demokrasi ve insan hak ve özgürlükleri konusunda artan beklentiler ve zaman zaman çeşitli şekillerde dile getirilen eleştiriler, polisin, ortaya çıkan yeni gelişmeler doğrultusunda eğitilmesini kaçınılmaz hale getirmiştir.

c) Eğitim Seferberliği Kapsamında Polis Ön Lisans Eğitimleri

Teşkilat personelinin eğitim kalitesini yükseltmek, özlük haklarında iyileştirmeler yapmak ve aynı rütbedeki personel arasında oluşan öğrenim düzeyindeki ikilemi ortadan kaldırmak amacıyla, Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı ile yapılan görüşmeler sonucunda  lise mezunu personelimizin Anadolu Üniversitesi bünyesinde “Polis Meslek Eğitimi Ön Lisans Programı”na katılabilmeleri konusunda görüş birliğine varılmıştır.

Bu bağlamda, söz konusu programın işleyişini ele alan “Önlisans Programı Uygulama Protokolü” 10.12.2002  tarihinde İçişleri Bakanımız Sayın Abdülkadir AKSU ve Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Sayın Engin ATAÇ tarafından imzalanmıştır. Programa 2003–2004 eğitim öğretim döneminde başlanacaktır. İmzalanan Protokol gereği 3 yıl içerisinde yaklaşık 130.000 polisimizin bu eğitimden geçirilmesi planlanmıştır. 2003-2004 yılında bu proje kapsamında 50.000 kişi eğitim öğretime başlayacaktır.

13.05.2003 tarihli Star Gazetesinde Erdal Bilaller imzalı çıkan yazıda da belirtildiği üzere: 4 yıl sonra polislerin tamamı üniversite mezunu olacak ve Polis Teşkilatı Türkiye’nin en eğitimli kurumu haline gelecektir. Tabi ki eğitimli polislerin olaylara bakışları ve halka yaklaşımları daha farklı olacaktır.

d)      d)      Etkili Liderlikte Stresle Mücadele ve Problem Çözme Teknikleri Seminerleri

Değişen dünya düzeni kentlerde yaşayan nüfusu artırmış, sosyal hayattaki hızlı değişim ve hareketlilik bireylerde stres kaynaklı sorunların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Yine bu çerçevede köyden kente göç diye formüle edilen ve meslektaşlarımızın çoğunda kent hayatına uyum sağlayamama şeklinde karşılaşılan sorun personelde strese sebebiyet vermektedir. Ayrıca iş stresi olarak bilinen; çalışma ortamı ve mesai saatlerinin düzensizliğinden veya iş arkadaşlarıyla iyi ilişkiler kuramamaktan kaynaklanan sorunlar da stres oluşturmaktadır. Diğer taraftan, yöneticilerin daha iyi yönetme duygusundan kaynaklanan stres yapıcı faktörlerin etkisiyle personelin sorunlarını görmelerinin engellendiği düşünülmektedir. Ayrıca personelin mesai saatleri dışında da çalışması/çalıştırılması nedeniyle özel hayatına ayıracağı süre kısaldığından, bu durum aile içi sorunlara, işte verimsizliğe ve strese neden olmaktadır.

Bu düşünceden hareketle; 2002 yılında 581 üst düzey yönetici eğitimden geçirilmiştir. 2003 yılında ise, 3. ve 4. sınıf emniyet müdürlerinden 1082 kişiye çeşitli eğitim etkinlikleri ve gözlemler yoluyla tespit edilen kurumsal stres kaynakları ile ortaya çıkan problemleri çözme tekniklerini merkezi ve bölgesel seminerler yoluyla anlatmak ve etkili liderlik becerisi kazanmalarına yardımcı olmak amacıyla “Etkili Liderlikte Stresle Mücadele ve Problem Çözme Teknikleri Seminerleri” düzenlenmektedir. Düzenlenmekte olan bu eğitimlerle ‘Stresle Mücadele ve Problem Çözme’ yaklaşımlı yöneticilik anlayışının dalga dalga teşkilatımıza yayılması planlanmaktadır. Ayrıca bu etkinlik; gelişmiş ülkelerin bir çoğuna göre çok daha düşük olan personel ve gözaltındaki kişilerin intihar oranlarının daha da azaltılmasına önemli katkılar sağlayacaktır.

e) İş Kazalarının Önlenmesinde Hizmet içi Eğitimin Rolü

Toplumda bir taraftan suça yönelik hareketlilik artarken, diğer taraftan da mağdurların sorunlarına acil çözüm bulunması yönündeki beklentileri artmaktadır. Bu durum, genellikle polisin hata yapma ihtimalini ya da başka bir ifadeyle ‘iş kazası geçirme’ ihtimalini artırmaktadır. Oysa, polisin suç ve suçlularla mücadele ederken insan haklarını korumaya özen göstermesi, hassasiyetle üzerinde durulan konulardan biridir. Günümüzde değişik halk kesimlerinin insan hakları ihlallerine yönelik demokratik tepkilerini daha cesur ve daha bilinçli bir şekilde dile getirdikleri görülmektedir. Bu demokratik tepkiler, aynı zamanda halkın eskiye oranla daha bilinçli ve organize hareket ettiğinin ve polisten beklentilerinin önemli ölçüde arttığının bir göstergesidir. Bütün bu gelişmeler, bir taraftan polis hizmetlerine ‘yeni olgular ve yeni kavramların’ girmesini hızlandırırken, diğer taraftan da, polisin, ‘kültürel ve eğitimsel bir yeniden doğuş süreci’ içerisine girmekte olduğunu göstermektedir.

İş kazaları güvenlik hizmetleri açısından incelendiğinde, bunun polisin görev başında karşılaşması muhtemel durumlar arasında olduğu görülmektedir. Toplumda güvenliğin sağlanmasından sorumlu olan ve suç ve suçlularla etkin bir şekilde mücadele etme görevini üstlenmiş olan polis, küçümsenemeyecek oranda iş kazası riskine sahiptir. Polisin görev başında karşılaşabileceği, kendisine ve meslektaşlarına çeşitli şekillerde zarar verebilecek olan her türlü olumsuz durum iş kazası kapsamında değerlendirilebilir. Örneğin, olay mahallinde güvenlik önlemlerinin yeterince alınmaması, görevin kötüye kullanılması, insan haklarının ihlali, sanık haklarının güvence altına alınmaması, verilen emre itaatsizlik iş kazaları olarak ele alınabilir.

Genel olarak meslek grupları incelendiğinde güvenlik hizmetlerinde iş kazası riski daha yüksektir. Güvenlik hizmetlerinin çok geniş bir alanı kapsaması, çok sayıda personelin görev yapması, suç ve suça ilişkin unsurlardaki gelişmeler ve polisten olayları kısa sürede sonuçlandırmasının beklenmesi iş kazası riskini artırmaktadır. Polisin görev başında mesleğin gerektirdiği duyarlılığı göstermesi, hem çok çeşitli şekillerde ortaya çıkabilecek olan iş kazalarının önlenmesini sağlayacak, hem de, polisin iş kazasından dolayı maddi ve manevi zarara uğramasını önleyecektir. İşte bu nedenle emniyet teşkilatında ortaya çıkabilecek olan iş kazalarının önlenmesine ve bu konuda teşkilat mensuplarının bilinçlendirilmesine ihtiyaç vardır.

İş kazaları hangi kurum ve kuruluşta ortaya çıkarsa çıksın, sonuçta hem kuruma hem de bireylere zarar vermektedir. İş kazalarının önlenebilmesinin yolu, nedenlerinin sistematik bir biçimde analiz edilmesinden geçmektedir. Emniyet teşkilatı mensupları her durumda görevin gereklerini yerine getirebilmek için yoğun bir çaba sarfetmektedirler. Hatta bazen yaşamları pahasına görevlerini sürdürmeye çalışmaktadırlar. Toplumda huzur ve güvenliğin sağlanması gibi görev ve sorumluluklarının bulunması, onların iş kazası yapma riskini artırmaktadır. Ancak görevin gerektirdiği bilgi, beceri ve davranışlara sahip olmaları ve emniyet teşkilatında karşılaşılabilecek olan iş kazalarının temel nedenlerinin bilinmesi, polisin iş kazası yapması ihtimalini azaltmaktadır.

Güvenlik hizmetlerinin sunulmasında ortaya çıkabilecek olan iş kazaları sadece yukarıda belirtilenlerle sınırlı değildir. Ancak burada belli başlı nedenler üzerinde durulduğu için yukarıdaki temel noktalar belirtilmiştir. Hemen her kuruluşta olduğu gibi emniyet teşkilatında da iş kazaları en asgari düzeye indirilebilir. Bu amaçla, güvenlik hizmetlerinin yapı ve işleyişinin gözden geçirilmesi, personelin günün değişen ve gelişen ihtiyaçları da dikkate alınarak sürekli eğitilmesi ve uluslararası standartların uygulanması, hem üretilen hizmetlerin kalitesini artıracak, hem de iş kazalarının önlenmesini sağlayacaktır.

Güvenlik hizmetlerinin sunulmasında karşılaşılabilecek iş kazalarının önlenmesinin en etkili yolu kuşkusuz eğitimden geçmektedir. Eğitim yoluyla kendisini geliştiren birey hem daha nitelikli davranışlar gösterecek, hem de sahip olduğu sorumlulukların bilincinde olacaktır. Eğer güvenlik hizmetini sunanlar görevin gerektirdiği bilgi, beceri ve davranışlara sahip olurlarsa ve bunu her durumda uygularlarsa, ortaya çıkabilecek bir çok sorun önlenebilir. Bu durum toplumun olduğu kadar, polisin güvenliğiyle de yakından ilişkilidir. Unutulmamalıdır ki, iş kazalarının pek çoğunun temelinde görevin gerektirdiği tutum ve davranışların gösterilmemesi yatmaktadır.

Polis, bir yandan toplumun huzur ve güvenliğini sağlarken, diğer taraftan hukuk kurallarına uygun hareket ederse, hem emniyet teşkilatının güçlenip gelişmesine, hem de kendisine duyulan saygınlığın daha da artmasına zemin hazırlamış olacaktır. Bu da, yalnızca iş kazalarının önlenmesini sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda sunulan hizmetin kalitesinin uluslararası standartlara çıkarılmasına imkan sağlayacaktır.

Güvenlik hizmetlerinin bireyin ve toplumun beklentilerine uygun olarak sunulması, polisin görev yetki ve sorumluluklarının bilincinde olması, yasa ve yönetmeliklerin her durumda uygulanması ve insan hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınması polisin iş kazası yapma riskini önemli ölçüde azaltacaktır.

Polis görevini yaparken bir yandan toplumun huzur ve güvenliğini sağlayacak, diğer taraftan suç ve suçlularla etkin bir biçimde mücadele edecektir. Kuşkusuz tüm bu mücadeleler yasalara ve insan haklarına uygun bir biçimde gerçekleştirilecektir. Polis faillerin yakalanması amacıyla faaliyetlerini yürütürken, sanıkların göz altına alınması, sorgulanması ve tutuklanması aşamalarında üzerine düşen görev ve sorumlulukları yasalara uygun olarak yerine getirmektedir. Polisin görevi, bir yandan yasa dışı olgu ve olayları önlemek ve suçluları yakalamak, diğer yandan göz altına alınan sanıkların güvenliklerini sağlamaktır. Bu konuda gereken duyarlılığın gösterilmediği durumlarda, hem emniyet teşkilatı zor duruma düşmekte, hem de polis mağdur olmaktadır. Hatta bazı durumlarda insan hakları ihlali gerekçesiyle davalar açılmakta ve teşkilat mensupları istenmeyen durumlarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Polisin görev başında karşılaşabileceği bu tür olumsuz durumlar da iş kazası kapsamında değerlendirilebilir. Çünkü burada görevin gerektirdiği şekilde hareket edilmemiştir. O halde güvenlik hizmetlerinde iş kazalarının önlenebilmesinin yolu, görevin gerektirdiği şekilde tutum ve davranışın gösterilmesine bağlıdır. Bunun en etkili yolu da polisin hizmet içerisinde sürekli eğitilmesinden ve geliştirilmesinden geçmektedir.

f) Hizmet içi Eğitimlerde İstihdam Edilen Eğiticiler ve Eğiticilerin Eğitimi Kursları

Eğiticiler eğitim programının uygulanmasında birinci derecede sorumluluk sahibidirler. Öğretmenin bilgi birikimi, tutum ve davranışları öğrenciyi doğrudan etkilemektedir. Polis hizmet içi eğitimlerinde  görev yapan eğiticilerin niteliğinin sürekli olarak artırılması ve öğreticilik formasyonlarının geliştirilmesi çok önemlidir. Bu nedenle, Emniyet Teşkilatı öğretmenlik formasyonuna sahip olmayan eğiticilerin süratle bu programlara katılmalarını sağlamaktadır.

Günümüzde “bilen öğretir” yaklaşımı, yerini “öğretmesini bilen öğretir” anlayışına bırakmıştır. Hangi bilginin hangi teknik ve yöntemle öğretileceği tamamen eğiticinin sorumluluğunda olan bir konudur. Bu nedenle, eğiticinin hem alan bilgisine hem de öğretmenlik formasyonuna sahip olması gerekir. Şurası açıktır ki, eğitici ancak kendi niteliği oranında öğrenci yetiştirebilir. Diğer bir deyişle, eğiticinin niteliğinin artırılması ve geliştirilmesi, öğrenci davranışlarının da niteliğinin artırılması ve geliştirilmesi sonucunu ortaya çıkaracaktır. Bu durumda, polis hizmet içi eğitimlerinde görev yapan eğiticilerin sürekli kendilerini yenileyip geliştirmeleri ayrı bir önem kazanmaktadır. Eğiticinin geliştirilemediği bir eğitim sisteminin başarısından söz etmek oldukça güçtür. Çünkü eğitici, eğitim programı ile öğrenci arasındaki etkileşimi ve dolayısıyla köprüyü oluşturmaktadır. Bu etkileşim istenilen kalite ve düzeyde sağlanamıyorsa, program ne kadar kaliteli hazırlanmış olursa olsun, belirlenen hedeflere ulaşmak mümkün olmayacaktır. Bu yönüyle Eğitim Daire Başkanlığımızın organizesinde gerçekleştirilen “sadece bilen değil, aynı zamanda öğretmesini de bilen öğretir” anlayışıyla düzenlenen “Eğiticilerinin Eğitimi Kursları” ayrı bir önem kazanmaktadır.

Düzenlenen hizmet içi eğitimlerinin bir kısmında uzman emniyet personeli görev aldığı gibi, bir kısmında da çeşitli üniversitelerden çok sayıda öğretim görevlisi görev almaktadır. Üniversitelerden gelen seçkin öğretim görevlilerinin büyük çoğunluğu, daha önce polisi hiç bu kadar yakından tanıma imkanı bulamadıklarını, insanın tanımadığı kesime doğal olarak ön yargılı yaklaştığını, bu nedenle öğrencilerine polis ile ilgili hep olumsuz görüşler aktardıklarını ve hatta bu mevcut ön yargılardan dolayı, eğitimde görev almakta zorlandıklarını, bundan sonra ise, üniversitelerde artık birer polis savunucusu olacaklarını ifade etmişlerdir. Hele hele bir öğretim görevlisinin “Biz kendimizi demokrat zannediyorduk, meğer polis bizden daha demokratmış” şeklindeki değerlendirmesi gerçekten çok manidardır. Bu değerlendirmeler, Emniyet Teşkilatının halkın desteğini alabilmesi için, kendini, her türlü toplum kesimine tanıtmaya ve onlarla iletişim kurmaya ne kadar ihtiyacı olduğunu göstermesi bakımından oldukça anlamlı değerlendirmelerdir.

                                                                                                                      Sürecek…