Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

TRAFİK SORUNLARINA GENEL BİR BAKIŞ VE EĞİTİMİN ÖNEMİ

Ahmet GEÇGEL

1.Hukuk Müşaviri Yardımcısı                                                                     

            Trafik  olaylarının olumsuz etkileri,  tüm  dünya ülkelerinde olduğu gibi, ülkemizi diğer ülkelerden daha çok ve daha ciddi bir şekilde etkilemiş, bu etkileşim  büyük oranda can ve mal kaybına neden olmuştur. Ve halen olumsuz etkileri süregelmektedir.

            Şüphesiz; trafik kazaları, en önemli sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Eldeki istatistiki veriler, trafik kazalarının %96,5 gibi çok büyük bir oranda insan kusurlarından kaynaklandığını göstermektedir. Bu kusurlar sonucu meydana gelen trafik kazalarında, çok önemli boyutta ekonomik güç kaybına uğramaktayız.

            Binlerce sorunları olan  trafik olaylarını, bir sistem içinde toplayıp, bilimi araç olarak kullanmakla sorunlara çözüm kendiliğinden gelecektir. Ancak, her sorunu en mükemmel bir şekilde çözsek, yine de trafik güvenliğini %100 sağlamak mümkün olamaz. Trafik olaylarının hareketliliği  özünde, mutlaka bir risk payı vardır. Her şey bu risk payını en aşağılara çekmek için olmalıdır.Motor gücünü bir pedalın  ucuna bağlayan insan zekası, elbette ondan doğacak zararları da en aşağılara çekebilir. Çünkü, motorlu araçları, yolları da yapan ve ondan faydalanan insandır.

            Motorlu araçların hızlı dönen  tekerleri, günümüzde ulaşımı çabuklaştırmış ve kolaylaştırmıştır. Çabukluk, bazı yapısal ve denetsel  sorunları meydana getirmiştir. Gerek araçların ve gerekse yayaların faydalandığı ulaşım ağlarının üzerindeki davranışların, örnek ve sistemli bir düzene sokulması gerçeği ve gereği vardır.

            Bu nedenle, düzenli ve güvenli bir trafik ortamının oluşması için, alınması zorunlu olan önlemlerin başında, insan faktörünün trafik, yol güvenliği ile taşıt tekniği konusunda yeterli bir düzeyde eğitilmesi gerekir. Sadece yüzeysel tedbirlerle, zabıta gücü ile trafik sorunlarını ve özellikle trafik kazalarını önlemek mümkün değildir.

            Herkesin az çok sorumlu olduğu trafik olaylarındaki  gerçekleri ilmi, istatistiki, ekonomik, sosyal ve yasal olarak ele almak gerekir. Çünkü, “Trafik” çok yönlü bir kavramdır.Hemen hemen, dolaylı ve dolaysız tüm bilim dallarını ilgilendiren, yeni ve sürekli gelişen bir bilim dalıdır.

            Trafik bilimini tüm yönleriyle ele almak ve bireylere bu bilimin içeriğini sunmak ve onları bu yönde eğitmek, bizim olduğu gibi, her ulusa düşen zorunlu bir görev olmalıdır.Trafik eğitimi  ve kültürüne önem vermeyen ülkelerde, trafik kargaşası var demektir. Ne kadar emek sarf edilirse edilsin, kural – davranış çizgisi arasında hizmet verenlerin, denetim görevi yapanların, bu durumda tüm çabaları sonuç vermeyecektir. Ayrıca; böyle bir ortamda trafik kuralları, birer ahlak kuralı gibi benimsenmediğinden, toplumun ve onu oluşturan bireylerin katkısı da sağlanamaz.

            Bugün, gelişmiş dünya devletleri, bu bilimin geliştirilmesi ve yeni buluşların çalışması içerisindedir. Çağımızda ulusların medeniyetleri, trafik düzeyleriyle orantılıdır. Bir başka deyişle, günümüzde ulusların medeniyetleri, kaldırım taşlarının  yüksekliği ile ölçülmektedir. Modern ve medeni bir ülke olma yolundaki çabaları engelleyen sorunların başında trafik olayı gelmektedir. Günümüzde uluslararası ilişkilerde “trafik – yol güvenliği” büyük önem taşımaktadır.

            Ülkemiz insanlarının trafik kültürü ile yeni tanışması, üst kuşaklarımızın bu konuda bizlere ajanlık edememesi, sürücüsünden, yayasından, yolcusuna kadar yoldan faydalananların yeterli bir şekilde eğitilememesi, örgün ve yaygın bir eğitim politikası oluşturamamamız nedeniyle, yine; sağlıksız ve yetersiz olan ulaşım ağlarındaki bu canlılık, insanlarımız için, önemli bir ölçüde can ve mal kayıpları ile yaralanma ve sakatlanma olaylarına yol açmıştır.

            Çağımızın gelişen teknolojisi, tarımsal üretimdeki makinalaşma, hızla çoğalan ulaşım ve taşıma araçları, artan nüfus, hızlı kentleşme, uluslararası  kültür, tarım, endüstri, turizm ve ekonomi alanlarında büyük aşamalar ve değişmeler meydana gelmiştir. Hızla gelişen yaşam koşulları içindeki insanları, gelişen ve değişen değer ve yargılara göre eğitmek ve bilgi sahibi kılmak, herşeyden önce o ulusa düşen en önemli bir görev olarak karşımıza çıkmaktadır.

            İnsanların doğuştan var olan “yaşama hakkının” korunması, en kutsal bir görevdir. Yarının daha uygar ve daha mutlu ulusu olabilmek için, çocukluk çağından itibaren verilen eğitimin önemi şüphesiz tartışılamaz. Yeni yetişen kuşaklara trafik kurallarını öğretmek, eğitmek, onları sadece trafik yasasını değil toplumun tüm yasalarına saygı göstermelerine ve benimsemeye yöneltecektir.

            Saygılarımla.