ÜLKEMİZDE TRAFİK VE EĞİTİM
Mithat SAVAŞ[*] |
Teşkilatımızda, eğitim, trafik, teftiş ve il emniyet müdürlükleri dahil hemen hemen her birimde görev yaptım.
1969 yılı, o zaman ki Cumhurbaşkanımız rahmetli Sayın Cevdet SUNAY tarafından Trafik yılı olarak ilan edilmişti. Gerçekten, o yıllarda, günden güne büyük bir hızla artıp milli bir felaket haline gelen trafik kazaları, kamu oyunun birinci sorunu olarak ortaya çıkmıştı. Emniyet Genel Müdürlüğümüz de bu soruna ciddi bir şekilde eğilmiş ve ilk iş olarak, bu sorunu bilimsel bir şekilde irdeleyip, gerekli önlemleri almak üzere, daha önceleri merkezde bir Trafik Şubesi olarak çalışan birimi daha rasyonel bir şekilde çalışacak bir Departman olarak örgütlemeye öncelik vermiştir.
İlk iş olarak, Almanya’da trafik eğitimi görerek dönen Sayın Mehmet AKZAMBAK’ ı, Genel Müdür Muavini olarak görevlendirmiş ve teşkilatı örgütlemek üzere kendisine gerekli görev, yetki ve sorumluluğu vermiştir.
Mehmet AKZAMBAK Bey ilk iş olarak personel dosyalarını inceleyerek yabancı dil bilen ve planlama konusunda ve özellikle trafikte daha önce görev yapmış ve yapmakta olan yüksek tahsilli amir ve müdür pozisyonunda bulunan personelden gerekli seçimi yaparak şube şeklin de olan birimi Daire Başkanlığı haline getirerek gerekli atamalar yapmıştır. Bu arada beni de çağırarak, yabancı dil bilmem ve Siyasal Bilgiler mezunu olmam ve daha önce Devlet Planlama Dairesinde ve TODAİ’ de planlama kursu almam nedeniyle, benim Trafik Planlama Müdürü olarak kendisiyle çalışmamı talep etti. o günlerde, Toplum Zabıtası hizmetlerine bakan Genel Müdür Muavinimiz Sayın Erdoğan ALIVEREN’ de, benim Toplum Zabıtası Merkez Şube Müdürü olarak çalışmamı istiyordu. Daha sonra konu, o günkü Genel Müdürümüz rahmetli Sayın Hayrettin NAKİPOĞLU ’na intikal etti.Sayın Genel Müdürümüz beni çağırarak, her iki yardımcısının da benimle çalışmak istediklerini, ancak trafik hizmetlerinin o gün için daha büyük bir önem taşıdığını belirterek, benim Trafik hizmetlerinde görevlendirilmemi emrettiler.
Böylece trafik konusunda ilk adımımı atmış oldum. Sayın Mehmet AKZAMBAK, Trafik Daire Başkanlığı’na Sayın Kemal ÖZÜM’ü, Şube Müdürlüklerine beni, Sayın Kemalettin ERTAN ’ı,Sayın Cemal DOĞANLILAR’ ı, Sayın Olcay Tevfik YELKİN’ i Sayın Hasan Güner ÖZMEN ’i ve Sayın Hakkı KÜTÜK’ ü atayarak daha rasyonel ve etkin bir hizmet verecek olan merkez Trafik Teşkilatı’nı kurmuş oldu. Daha sonra Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Sayın Reşat AKKAYA’ nın da Daire Başkanı olarak atanmasıyla üç daire haline getirildi ve Sayın Hakkı KÜTÜK’ te şehir dışı Trafik Daire Başkanı oldu ve büyük bir hızla çalışmalara başladık. Sayın AKZAMBAK, benden “Trafiğin dünü, bu günü ve geleceğini kapsayacak ve gerekirse batı ülkeleri Trafik yasalarını getirterek bir inceleme yapmak suretiyle bir Brifing Raporu hazırlamamı” istedi. Ben geceli gündüzlü çalışarak bir ay içerisinde 110 sayfalık bir rapor hazırladım. İlk iş olarak İçişleri Bakanımız Sayın Faruk SÜKAN, Müsteşarımız Sayın Hayrettin NAKİPOĞLU ve diğer yetkililere bir Brifing verdik. Brifing büyük rağbet gördü. Daha sonra T.B.M.M. İçişleri Komisyonu üyelerine bir brifing verildi ve T.B.M.M.’ce her türlü desteğin sağlanacağı vaat edildi.
Bunun üzerine, kazaların en çok olduğu E-5 yolu pilot bölge olarak alındı. Ve Kapıkule’den Cilvegözü’ne kadar olan kesim de “yolun her 50 kilometresini günün her saatinde en az bir motorlu trafik ekibiyle kontrol etmek amacıyla Bölge Trafik kontrol istasyonlarının yaptırılmasına ve bu iş için gerekli personelin trafik eğitimi görmek üzere Almanya’ya gönderilmesine ve bu konu da Alman makamlarıyla bir anlaşma yapılmasına karar verildi. Alınan karar ve yapılan anlaşma çerçevesinde Alman teknik yardımı Petrol Ofisi, Türkiye Petrolleri ve Mobil Şirketlerinin de katkılarıyla E-5 projesinin Kapıkule-Ankara etabı tamamlanmış oldu, müteakip yıllar da diğerleri yapıldı. Gerçekten o yıllarda çok güzel çalışmalar yapıldı ve E-5 üzerinde trafik kazaları oldukça azaltıldı.
Genel Müdür Muavini Sayın AKZAMBAK ve motosiklet virtüözleri olan rahmetli Komiser Sadık Çetin PEKÜNLÜ ve Asım BAYRI ile beraber 1970 yılında Japonya’da Osaka ve Kyoto’da düzenlenen Dünya Trafik Kongresi’ne ve 1977’de Birleşmiş Milletler Dünya Sağlık Teşkilatı’nın Danimarka Kopenhag’da düzenlediği “Trafik Kazalarının Önlenmesi” konulu bir haftalık toplantıya, Genel Müdürlüğümüzü temsilen katıldım. 1978 yılında, Britanya Polis Teşkilatı’nın İngiltere’de düzenlediği “Suçların Bilimsel İncelenmesi Kriminal Sorgulama ve Trafik Eğitimi” kurslarına Polis Başmüfettişi Sayın Ali KAYGISIZ ve Zonguldak Emniyet Müdürümüz Sayın Mustafa ÖNCÜL ile katıldım ve ayrıca Trafik hizmetlerinin uygulayıcısı olarak Ankara Trafik Müdürlüğü de yaptım.
Sonuç olarak şuna inanıyorum ki. Her konuda en önemli alt yapı Eğitim ile başlar, eğitim ile devam eder. Mukaddes kitabımızın da ilk emri oku ve okuttur. Bilenlerle, bilmeyenlerin bir olamayacağı, İlmin Çinde de olsa aranmasını, bir harf öğretenin kulu kölesi olunacağı, İslam dini ve Hazreti Peygamberimiz ve damadı Hazreti Ali’nin öğütleridir.
Şu halde eğitim çok önemli bir olgu olarak karşımıza çıkıyor.
2650 yıl önce yaşamış olan Çinli Filozof Kwan Tzu eğitim konusunda şöyle diyor:
Bir yıl sonrasıyla düşündüğün tohumu ek,
Ağaç dik, on yıl sonrasıyla tasarladığın,
Ama düşünüyorsan yüz yıl ilerisini,
Halkı eğit o zaman.
Bir kez tohum ekersen, bir kez ürün alınsın,
Bir kez ağaç dikersen, on kez ürün alırsın,
Yüz kez olur bu ürün, toplumu eğitirsen.
Biz de yoldan faydalananların trafik eğitimi, maalesef halen etkin bir şekilde yapılmamaktadır.
İngiliz Polis Teşkilatı’nda eğitim görürken “Polis Teşkilatı’nda resmi görevle araç kullananların dahi, bir kaza yaptıklarında, ehliyetnamelerinin ellerinden alınıp en az bir ay süre ile eğitime tabi tutulmakta olduklarına” tanık olduk.
Bu gün gerek şehir içi ve gerekse şehirler arası yollarda gittikçe artan motorlu araç ve liyakatsiz şoför ve sürücülerin yarattığı trafik problemleri yeni yeni etkin tedbirlerin alınmasını gerektirmektedir.
Özellikle bayram tatilleri ve yaz aylarında kara yollarımız kan gölü haline gelmektedir.
Hayat standartları yüksek olan batılı ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de, otomobil artık lüks olmaktan çıkararak, zaruri bir ihtiyaç haline gelmiş bulunmaktadır.
Artan motorlu araç, şoför ve sürücü sayısına paralel olarak gerekli eğitim ve pratik verilememekte , şoför ve sürücü kursları da etkin bir şekilde denetlenmediğinden kuruluş amaçlarını ortadan kaldırmış bulunmaktadırlar.
Sonuç olarak bu gün hala trafik kazalarının milli bir felaket olduğu ülkemizde Japonya’da gördüğümüz gibi ana okulundan üniversite dahil her aşama da Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde trafik eğitimine büyük önem verilmeli,yayalarda ve sürücülerde trafik bilinci ve disiplini yaratılmaya çalışılmalıdır. Ayrıca ülkemizde toplum üzerinde büyük etkisi ve rölü olan görsel ve yazılı medya ile işbirliği yapılmalı, hatta zorlanmalıdır. Trafik Zabıtası personel, araç-gereç ve eğitim konusunda yeterli duruma getirilmesi ve Trafik Zabıtasının daha etkin görev yapması sağlanmalı ve hele hele bu görevin mahalli iradeler kanalıyla yürütülmesi asla akla getirilmemelidir.
Eski bir trafikçi olarak trafik ve eğitim konusunu daha derinlemesine ve detaylı olarak sunmak isterdim, ancak okuyucularımı daha fazla sıkmamak için yazılarımı burada noktalıyorum. Saygılarımla.