Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

“SlNlRAŞAN ÖRGÜTLÜ SUÇ VE YOLSUZLUK”

 

 

İsmail ÇALIŞKAN

1.Sınıf Emniyet Müdürü

KOM Daire Başkanı

 

Örgütlü veya Organize suç; toplumu her geçen gün daha fazla etkileyen, toplum düzeni üzerine bina edilmiş kanun ve kuralların yitirilmesine neden olan bir suçtur .

Bu suç türü ekonomik gelişmeyi engel1er ve toplumsal yapının bozulmasına neden olur .

Geniş bir faaliyet alanı olan örgütlü suçluluk; yolsuzluk, yasadışı ateşli

silahlar , uyuşturucu ticareti, kadın ve çocukların cinsel yönden sömürülmesi gibi bir çok su9 türünü bünyesinde barındırmaktadır .

Organize suçların toplumun kendi içerisinde doğup büyüdüğü, çok taraflı

olduğu ve değişken özel1ikler taşıdığı bilinmektedir. Organize suç, ülkelerin ekonomik, toplumsal ve hukuksal yapılarına göre şekillenmektedir .Bu nedenle, legal yapı içerisinde gizlenmiş organize suçun tespitini yapmak oldukça zordur .

Ülke içerisindeki ekonomik, sosyal, hukuki ve siyasi alanda olumsuz etkiler

yaratarak, oluşacak güvensizlik ve kaos ortamından faydalanmayı amaçlayan

organize suç örgütleri, sistemin kendisinden/toplumun dinamiklerinden beslenmektedir .

Ulusal sınırlar dışında kendisine kar marjı yüksek olan yeni bölgeler aramakta olan bu suç organizasyonları bu özel1iğiyle sınıraşan/uluslararası bir yapıya kavuşmuştur. Yani diğer ülkelerle irtibatlı ya da ülkeler arasında kolaylıkla geçiş yapabilen global bir yapıya sahiptirler.

Global para ve mal hareketlerinden yani uluslararası ticaretin getirmiş olduğu imkanlardan ustaca yararlanarak, işledikleri suçlar vasıtası ile elde ettikleri paralarını ticari yöntemlerle çok çabuk gizleyebilirler.

Teknolojik gelişmelerden en iyi şekilde yararlanır ve amaçları doğrultusunda kullanabilirler .

Organize suç örgütlerinin legal ve illegal faaliyetleri, sosyal hayatla iç içedir.

Tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi, varlığının devamı ve gücünü artırmak amacıyla şiddeti kullanan ve belirli bir aşamadan sonra gizli kalmaya çalışan bir oluşumdur.

En güçlü silahlarını şüphesiz ŞİDDET oluşturur, diğer taraftan YOLSUZLUK ise, varlıklarını korumak ve sürdürmek için en gerekli faktördür. İmkan bulduğunda Devlet mekanizması içerisindeki boşlukları kullanarak siyasi otoritenin yerine geçer ve onun işini görürler .Aynı zamanda, ekonomik bir düzenleri vardır .

Organize suç örgütleri, düzenli kazanç sağlar, ülke değerlerini kullanır, milli ve manevi değerleri kendisine paravan yaparlar .Bu tavrı ile gelecek umudu veren, toplumun birçok kesiminde kabul gören ve mevcut sisteme “alternatif bir model” olmak isterler .

Elde ettikleri güç ile devletin içerisinde ve zaman zaman da devletin kendisi gibi hareket ederek, faaliyetlerini sürdürürler. Mevcut sistemin getirdiği her türlü imkandan faydalanırlar. (Çek-senet tahsili işine soyunan suç örgütlerinin adalet dağıtma fonksiyonu yüklenmek istemektedirler).

Kendilerini olumlu veya olumsuz etkileyen faaliyetlere karşı kısa sürede “bağışık1ık” kazanırlar, Organize suç örgütlerinin, organik yapısı ve işleyişinde karmaşık bir durum söz konusu değildir. Bu yüzden örgüte katılan şahıslar kolay ve hızlı bir şekilde uyum sağlarlar.

 

Suç organizasyonları ”komplocu” bir harekettir. Bir taraftan, kanun

uygulayıcı birimlerin yasal müdahalelerinden, diğer taraftan da hükümet

düzenlemelerinden, bir şekilde kurtulmaktadırlar .Bu oluşumda yer alanlar ,

soruşturma ve düzenlemelerden uzak, izole edilmiş, oldukça rahat bir ortamda

faaliyet gösterme şansına kavuşmuşlardır. Faaliyetleri ile kamu gelirinin

azalmasını, legal piyasanın serbest rekabet uygulamalarından veya meşru iş

idaresinden uzak insanların kendi denetimlerine geçmesini sağlarlar .

Organize suçların, en önemli belirleyici ve asli unsurları; ”gizlilik, şiddet,

yolsuzluk, devamlılık, çeşitlilik, süratle değişime ayak uydurabilme ve uluslar arası bağlantı kurabilme” kabiliyetidir .Her toplumda hukuki, sosyal, ekonomik ve teknolojik dişimler organize suç örgütlerinin dikkatini çeker ve onlar tarafından uygulamaya sokulur .Çünkü, organize suç örgütleri yeni oluşan şartlardan doğan boşluklardan başka bir ifade ile ”kontrolsüz alanlar”dan istifade edip, kısa zamanda

ve kolay kar elde etme amacındadırlar .

Ülkemiz ”YOLSUZLUK” suçuyla uzun süredir karşı karşıyadır. Bu tip bir

nitelikli suçla mücadele, klasik polis yöntemleriyle gerçekleştirilemez. Çünkü

yolsuzluk, bir ceza hukuku sorunu olmanın yanı sıra, ekonomik ve sosyal bir

olgudur .Özellikle sosyal açıdan, kültür ve ahlakın yozlaşmasını göstermektedir .

Organize suç örgütlerinin etkin olduğu konuların başında gelen yolsuzluğun

yaygınlığı, siyasi otoriteye duyulan güvene zarar verir .Siyasi oluşumlarla halk

birbirinden uzaklaşır ve sisteme inanç kaybolur .

Yolsuzluğun en ‘basit tanımI ”kamu gücünün özel çıkar sağlamak için

kötüye kullanılması ” şeklinde yapılabilir .

Y olsuzluğu tanımlamak için kullanılabilecek diğer bir tanım ise ”yakın

ilişkiler kurarak, kendisi ve yakınları için bu davranıştan bazı avantajlar sağlamaya yönelik kasıtlı ve uygunsuz olaylar” denilebilir .Y olsuzluk olayı, kamu gücünün bir kişinin çıkan için olması gerekli değildir; bir sınıfın, aşiretin, dostların ailenin

menfaati sözkonusu olabilir .özellikle demokrasinin gelişmediği ülkelerde

yolsuzluk olaylan aile veya sınıfın çıkarlan için yapılamaktadır .Bazen siyasi

partilerin finansmanı için ortaya çıkmaktadır .

UNICRI (Birleşmiş Mil1etler Bölgelerarası Suç ve Adalet Araştırmalan

Enstitüsü ) bÜllyesinde hazırlanan bir raporda da; yolsuzluğun, ”kamu ve özel

kuruluşların karar verme mekanizmalarındaki yozlaşma ve bozulma” olduğu ifade

edilmektedir .

Ülkemizdeki yolsuzluk operasyonları değerlendirildiğinde ise, yolsuzluğun,

,, genel1ikle 3 ve daha fazla kişinin bir araya gelerek bazı kamu görevlilerinin de

katılımıyla Devlet Hazinesini zarara uğratmaları ,, olduğu görülmüştür .

Yolsuzluk, istatistiksel çalışmalarla belirlenemeyecek derecede geniş bir

olgudur .Bu nedenle de, ölçümü ancak kapsamlı sosyal araştırmaları

 

gerektirmektedir .

Y olsuzluk genel1ikle gizliliği gerektirir ama toplumun tümünün bu

yolsuzluğun hakimiyeti altına girdiği, yolsuzluk olaylarına karışanların çok güçlü

destekçilerinin bulunduğu durumlarda artık gizliliğe gerek duyulmaz.

Yolsuzluk olayında şahsi çıkar mutlaka, toplumsal çıkarın üstünde tutulur .

Ülkemizde gerçekleştirilen operasyonlar sonucunda aşağıdaki yolsuzluk

tipleri tespit edilmiştir :

.İhale yolsuzluğu,

.Gümrük y olsuzluğu (hayali ihracat ve ithalat)

.Tarım desteklemeleri yolsuzluğu, (Gübre, Pamuk vb.)

.Vergi iadesi yolsuzluğu

.Banka yolsuzluğu

.Kamu arazisi yolsuzluğu

Yapılan bir araştırmaya göre ödenen yüz liralık verginin otuz altı lirası

yolsuzluğun finansmanına gitmektedir .Son iki yılda yapılan operasyonların

parasal boyutunun 5.8 katrilyon (yaklaşık 4 milyar dolar) olması konunun

ciddiyetini ortaya koymaktadır .

Türkiye’nin bu suçlarla mücadelede üzerine düşen görevi, Adalet Teşkilatı,

ve Jandarma Genel Komutanlığı ile Emniyet Genel Müdürlüğünün ilgili birimleri tarafından (özellikle EGM Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı tarafından) özverili ve gayretli bir şekilde sürdürülmektedir. Nitekim kamuoyu, her biri ayrı biri ayrı fedakarlıklar sonucunda ortaya çıkan operasyonlar zaman zaman kamuoyuna yansımaktadır .

Suç örgütleriyle etkin mücadelenin, caydırıcı cezai tedbirler ve güçlü kanun uygulayıcı birimlerin yanı sıra, uluslararası işbirliğine de büyük ihtiyaç gösterdiğinin bilincindeyiz. Bu suç türü ile mücadele sınır tanınmamalı ve mümkün olan her türlü uluslararası işbirliğine gidilmelidir.

Uluslararası alanda, örgütlü suçların taşıdığı nitelikler itibariyle, ülkelerin kendi başlarına mücadelede yetersiz kalmaları sonucunda bir sözleşme hazırlanması ihtiyacı ortaya çıkmıştır .Bu gerçekten hareketle, Türkiye’nin de dahil olduğu BM üyesi 124 ülke, organize suçlarla mücadelede ülkelerarası

koordinasyonu sağlayacak bir norm ortaya çıkarmıştır. Sınıraşan Örgütlü Suçlarla Mücadele Sözleşmesi, 15 Aralık 2000 tarihinde, İtalya’nın Palermo kentinde imzalanarak tüm dünyaya ilan edilmiştir .Bu kadar geniş katılımlı bir Sözleşmeyle ülkeler , örgütlü suçlarla mücadelede ne kadar kararlı ve azimli olduklarını göstermiş oldular .

Türkiye’de de organize suç örgütlerinin yasadışı faaliyetlerine etkili cevap verebilmek için, 1999 yılında ”4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu” yürürlüğe girmiştir.

Bu şekilde, özel ihtisas gerektiren bir alan olan mafya tipi örgütlenmelerle mücadelede, hukuk alanında önemli bir boşluk kapatılmış, kolluğun ve adli makamların organize suçlarla mücadelede nasıl ve ne şekilde hareket edeceği belirlenmiştir .

Hem ”4208 sayılı ”Karaparanın Aklanmasının Önlenmesiyle Mücadele Kanunu”nun hem de ”4422 sayılı ”Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu”nun vermiş olduğu yetkiler sonucunda, organize suç ve bunun mali gücünü temsil eden karapara ile etkin mücadele edebilme fırsatları doğmuştur.

Ülkemizde, Organize Suç Grupları Tarafından İşlenen Başlıca Suç Tipleri :

-Yolsuzluk,

-Uyuşturucu madde kaçakçılığı,

-Silah ve mühimmat kaçakçılığı,

-Tarihi eser kaçakçılığı,

-Kalpazanlık ve kıymetli evraklarda sahtecilik,

-Nitelikli dolandırıcılık,

-Karaparanın aklanması,

-Gümrük ve tekel kaçakçılığı,

-Göçmen Kaçakçılığı ve insan ticaretidir .