SİVİL TOPLUM KURULUŞLARINDA MUHALEFETİN ÖNEMİ VE GEREĞİ…!
Ahmet GÜZEL[*] |
Ticaret ve Sanayi odaları, Meslek Birlikleri, Yardım ve Dayanışma Dernekleri, Kooperatifler, Üstbirlikler, Vakıflar ve benzeri Sivil Toplum Kuruluşlarında Yönetim Kurulları ve Denetim Kurulları yanında; yıllık toplantılarda gördükleri veya tahmin ettikleri yanlışları bazen olduğu gibi, bazen de abartarak dile getiren muhalif üyeler veya gruplar her zaman bulunmaktadır.
Birçok Sivil Toplum Kuruluşları yöneticileri ve denetçileri bu tür tenkit ve eleştirilere tahammül etmez; karşılıklı sataşmalar ve sürtüşmeler tartışmalara dönüşür, yapılacak ilk toplantıya kadar taraflar birbirlerine olumsuz bakmaya devam eder. Bazı yöneticiler, bu tarz tenkit, eleştiri, iddia ve itirazlarda bulunan üyeleri dinler, eleştirilerini dikkate alır, gerçekten ileri sürülen hata ve kusurlar varsa düzeltme yoluna gider, hatalarını düzeltmeden dolayı muhalif üyeye teşekkür ederler. Muhalif üye de hatasını kabul edip olgunluk gösterip buna göre tavır sergileyen yöneticilere teşekkür eder, bu tip yöneticiler bir kat daha yücelir, toplumda takdir toplar.
Ülkemizde olduğu gibi;diğer ülkelerde de benzeri her kuruluşta, her dernekte sorunları farklı olarak inceleyen, aynı gözle bakmayan insanlar bulunduğu gibi, Ailelerde bile aynı konuda farklı düşünen, farklı değerlendirmelerde bulunan aile bireyleri vardır.
Evin Reisi ve Hanımı dahi yenilen yemekte, giyilen elbisede, ev düzeninde, çocukların eğitiminde farklı düşünebilmektedir. Birinin beyaz dediğine diğeri kara diyebilmektedir.
Bütün mesele, insan olarak farklı bakış açılarına ve değerlendirmelere saygılı olmak, hoşgörü içinde birbirimizi dinleyerek hep beraber doğruyu bulmada çaba sarf etmek, bu çabalarda birbirimizi kırmadan, dinleyerek, konuşulanların doğruluk payını araştırarak, iğneyi kendimize batırmadan; çuvaldızı başkasına batırmamak.
30 yıllık memuriyetim süresi içinde birçok sivil toplum kuruluşunun yöneticisi denetçisi ve üyeleri ile tanıştım. Muhalefetten şikayetçi olmayanı görmedim. Ancak; muhalefetsiz yönetimlerin de büyük yanlışlar yapabileceğine de zamanla yaşanan olumsuz gelişmeler hepimize göstermiştir, göstermektedir.
Evde, çocuğun hal ve hareketini tartışan aile bireyleri, sonunda çocuğun serbest kalmasını özgür davranmasını ve hiçbir davranışa karışmamaya karar verir. 7 yaşındaki çocuk kendi sağlığına zararlı besinlere yönelebilir, güvenliğini tehlikeye sokacak oyunlara eğilebilir, En tehlikelisi kötü alışkanlıklar edinmiş çevre şartlarında olumsuz tutum ve davranışlara yönelmiş arkadaşlarla oynamak isteyebilir. Böyle bir özgürlük ve serbest davranış zenginliği, aile ve çocuk için zararlı olabildiği gibi; aşırı disiplinli ve baskı da aileyi ve çocuğu değişik sonuçlara ve olumsuzluklara yöneltebilir.
Sivil Toplum Kuruluşları yöneticileri, Denetçileri ve üyelerini de yukarıda aile bireylerinde örnek verdiğimiz gibi; aynı örnekleme suretiyle değerlendirmek mümkündür. Aile bireyleri de Sivil Toplum Kuruluşu Yöneticileri de konuları görüşerek, konuşarak, doğru ve yanlışları tartışarak konsensüsle konuları ele almalı, varsa yanlışlıkları dile getirmeli ve herkes için doğru olanı yapmalıdır.
Yönetici konumundakiler hatalarını görmeli, hatalarda ısrar etmemeli, hatada ısrar; beraberinde yeni hataları getirir. Muhalif konumundakiler de iktidara gelip “aynı hataları biraz da ben yapayım” dememeli, Hataları güzelce dile getirip düzeltilmesini sağlamalı, durumdan vazife çıkarmamalıdır. Unutulmamalıdır ki; Yönetimin muhalifi olduğu gibi; muhalefetten yönetmeye başlayanın da muhalifi vardır Hem de en yakınındakilerden ilk eleştirisini almak durumunda kalır.
Atalarımız; “Herkes evinin önünü temizlerse bütün mahalle temiz olur” demişler. Evinin önünü temizleyemeyenler kentteki olumsuzlukları, hataları, kusurları düzeltmeye kalkarsa inandırıcı olmazlar.
Her aile reisinin evinin sosyal, ekonomik ve toplumsal koordinatörlüğünü yaparken gösterdiği titizliği ve tasarrufa yönelik çabaları, sivil toplum kuruluşları yöneticilerinde görülemediği takdirde üyeler tarafından haklı olarak eleştirilmekte ve yapılan olumsuz çalışmalar gündeme getirilerek düzeltilinceye kadar ısrarla takipcisi olunmaktadır.
Küçük bir organizasyon olan çekirdek aile yapımızda bile çok hassasiyet isteyen tutum ve davranışlar sonucu herhangi bir kazaya uğramadan sonsuza kadar aile bütünlüğünün korunmasında birçok sıkıntılar yaşanmaktadır. Karşılıklı özverilerle gerekli uzlaşma çerçevesinde hoşgörü, birbirini dinleme ve anlama yaklaşımı içerisinde her türlü sorun aşılabilir.
Maalesef; küçücük evini ideal ve sorunsuz bir şekilde idare edemeyenler, milyarları idare etmeye kalkınca toplumda da birçok olumsuz gelişmelere sebep olmaktadır. Sivil Toplum Kuruluşlarında hukuki sonuçlara ve birçok tartışmalara neden olmaktadır. Küçük bir ticari büroyu açmaya, esnaflık yapmaya cesaret edemeyenlerin, derneklerde, kooperatiflerde, vakıflarda en önemli görevleri üstlenmeye kalktığını gördüğümde; “Eyvah” diyorum ve o Sivil Toplum Kuruluşlarının üyelerine geleceklerine konulan ipoteğin getireceği olumsuzluklara hayıflanmamak elde değil.
Elbette; bugün kendini ispatlamış Ülkemiz gündeminde yer alan ve önemli hizmetler sunan Sivil Toplum Kuruluşları ve yöneticileri vardır ve bundan sonra da olacaktır.
Ülkemizin idare şekli Cumhuriyettir. Cumhuriyetimizin en önemli temel dayanaklarından birisi Demokrasidir. Demokrasinin de tatbikatını yansıtan demokratik davranış ve ilkelerdir.
Laik, sosyal bir hukuk devleti olan Ülkemiz’de kamu yönetiminde de mevcut düzenlemelerin daha iyiye götürülmesi için kuruluşlarca yani yapılanmalara gidilmekte bu çerçevede araştırmalar ve hazırlıklar yapılmaktadır.
Gerek T.B.M.M’ de gerekse Kanun, Tüzük ve Yönetmelik Tasarısı hazırlığı içinde çalışmalar yönünde tüm kuruluşlarımız da yukarıda özetlemeye çalıştığım farklı değerlendirmeleri ve eleştirileri mutlaka dikkate almaktadır.
Hepimizin zaman zaman içimizden sessizce düşündüğü “ Ah! ben Başbakan olacaktım da” veya “ Ah! ben Bakan olacaktım da”, “ Ah ben Başkan veya Muhtar olacaktım da” dediğimiz olmaktadır. İşin özü “ her işin ehli vardır” Bütün mesele işin ehline teslim edilmesidir.
Bu iş, Dernek yöneticiliği, Denetim Kurulu Üyeliği, Kamu Kurumunun sorumluluğu, Muhtar, Bekçi, Polis, Öğretmen, Mühendis, Hemşire, Doktor, ev hanımlığı, öğrencilik v.b. her konuda işimizi en iyi şekilde yapmak ve işin ehli olmak üzere bütün çabayı göstermek, işin ehli olmadığımızda da bırakmak, hem bizim için hem de toplum için iyi olacaktır.
İyi, güzel ve doğru işler yapmak, ideal bir yönetim tarzı geliştirmek, yapılan çalışmalar sonucunda hep beraber meyvesini toplamak herkesin arzu ettiği bir sonuçtur.
Özellikle birden fazla kişinin bir araya geldiği dernek, birlik, kooperatif, meslek odası ve benzeri kuruluşlarda yukarda özetlenen titizlik çerçevesinde hizmet yapıldığı, insanlarımızın olumlu ve gelişime yönelik talepleri öne alındığı taktirde, çalışmalar toplum olarak hepimize daha iyiye götürecek, daha güzel ve sağlıklı günlere ulaştıracaktır.
Ülke olarak, millet olarak, sivil toplum kuruluşlarındaki yönetici, denetici, üye ve tüm insanlarımızın; kısacası yönetimi ve muhalefeti ile elbirliğiyle, birlik, beraberlik, hoşgörü ve uzlaşma çerçevesinde hep ileriye yürüme çabası ve gayreti içinde en güzel günlere ulaşmak dileğiyle.