SAĞLIK İÇİN SOYA SÜTÜ
Prof.Dr.İbrahim ATAKİŞİ[*] |
Asya halkı soya sütü ve diğer ürünlerini binlerce yıldır besinlerinde ve diyetlerinde kullandıkları, bunlardan faydalandıkları bilinmektedir.
Son yirmi yıldır, bilimsel araştırmalarla soya sütü elde edilmesi teknik ve ekipmanları ekonomik olarak hızlı bir şekilde geliştirilmiştir. Yüksek teknolojiye sahip ekipmanlar ile soya sütüne aroma vermek için çikolata, çilek, muz, Hindistan cevizi suyu, vanilya ve tatlı mısır katarak paketlenip, sterilize edilerek tüketim için pazara sunulmaktadır.
Çeşitli işlemlerden sonra elde edilen soya usaresi zengin protein ve mineral maddeler içermesi nedeniyle kronik hastalıkların önlenmesi veya tedavi edilmesinde tavsiye edilmektedir. Dolayısı ile bugün için soya ürünlerinden beslenmede seçenek olarak geniş ölçüde yer almaktadır. Bilimsel araştırmalar ve analizler soya usaresinin beslenmede ki önemini ve gerekliliğini ispatlamaktadır.
Soya çocukların beslenmesinde önemli yer tutmaktadır. Dünya sağlık örgütü (WHO) ve uzmanlar, çocukların kronik hastalıklarında proteini zengin soyanın kullanılmasını önermektedirler. Ayrıca çoğunluğu çocuklar olmak üzere, aile ve halk beslenmesinde soya kullanımı hızla artmaktadır. Dünya milyonlarca insan vejeteryandır. Hayvansal et yememektedir. Ancak sağlıklı beslenme için proteine ihtiyacı vardır. Bu insanlar için bitkisel protein kaynağı olarak soya devreye girmektedir.
Soyanın yüksek orandaki kaliteli protein, lif, lipit ve %5’ i çoğunlukla potasyum, magnezyum, sodyum, demir ve çinko gibi mineral tuzu olması önemini ortaya koymaktadır. Bu nedenle Çinlilerin yemeklerinde tuz yerine soya salçası kullandıkları bilinmektedir.
Çilek, çikolata, muz, Hindistan cevizi suyu, vanilya ve tatlı mısır gibi çok sayıda farklı aroma vericiler karıştırılan soya sütü, okullar, kreş ve derneklerde çocukların beslenmesinde değerlendirilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), yüksek kaliteli protein ve amino asit içeriği nedeniyle de çocukların gelişmesinde soya sütünün lüzumlu olduğunu bildirmektedir.
Soya yetişkinler için de önerilmektedir. Dünya da çeşitli ülkelerde yapılan bilimsel araştırmalara göre, lifçe zengin, doymuş yağ asitleri az olan soya kalp hastalıkları, kanser, osteoporosis ve diabet hastaları için uygun olduğu açıklanmaktadır. Günlük dietlerde 20 gr soya proteini, 50 gr civarında soya tanesi yer alırsa, kalp ve kan dolaşımı için iyi geldiği ve yeterli olduğu bildirilmektedir. Keza, soya ve ürünleri, kalın bağırsak, mide ve akciğer kanserinin önünü aldığı veya durdurduğu, kemik erimesi ve osteoporosis içinde koruyucu olduğu rapor edilmektedir. Bu konular, Dünya Tıp Kongresinde de tartışılarak tavsiyelerde bulunulmaktadır.
Soya binlerce yıl yalnız bitkisel protein kaynağı olması yanında, zengin vitamin ve mineral kaynağı kabul edilmiştir.
Soyada protein oranı %40 civarında, çoğunlukla suda çözülebilir, hazm olabilir oranı yüksek, inek sütündeki kazein yapısına benzerlik gösterir. Sindirim sisteminde, amino asitlerin dolaşımı, taşınması ve absorbe edilmesi kolaydır. Protein yapısının organizmaya canlılık verdiği açıklanmaktadır. İnsan vücudunda üretilemeyen valin, metionin, lisin, fenilanin, isoleucin, treonin ve triftofan gibi bazı amino asitler besin maddelerinden alınması gerekli olmaktadır.
Günlük protein ihtiyacı, kişiden kişiye değişmekle birlikte yetişkinlerde vücut ağırlığının kg.başına 0.8 gr.dır. 1 kg soyanın proteini yaklaşık 2 kg balık, tavuk, kırmızı et veya 1.5 kg peynir, 10 litre süt yada 5 düzine yumurta proteini kantitesine denk olduğu belirtilmektedir.
Lipitlerde üzerinde durulan önemli maddelerdendir. Soya yağı, vitamin E bakımından çok zengin, cholesterolu yoktur. Soyanın doymamış yağ asitleri içermesi, dolayısı ile kandaki cholesterolu düşürmesi bakımından büyük önem taşıdığı açıklanmaktadır. Soya, ekseriya nişastasız ve düşük seviyede karbonhidrat içermektedir.
Soyanın mineral içeriği, onun mineral tuz olarak tanımlanmasına neden olmuştur. Minerallerinin %80’i potasyum ve fosfor olmak üzere Mn, Fe ve Zn diğer tuzlarda olduğu kadar bulunmaktadır.
Potasyumun vücutta asit dengesini koruduğu, fosfor ve kalsiyumun beraber kemik ve diş üzerinde etkili olduğu karbonhidrat ve beyin fonksiyonlarına tesir ettiği rapor edilmektedir. Kalsiyum özellikle kas, kalp ve sinir sistemi üzerinde etkili olduğu bilimsel raporlarda yer almaktadır. Magnezyum vücutta enerji sağlamada katolizör olarak rol oynadığı, kemikte metabolik işlemlere yardımcı olduğu bildirilmektedir.
Demir kanda oksijen taşınması, hemoglobin değişiminde gerekli mineraldir. Çinkonun kemik enzim reaksiyonu ve gelişmenin kaynağı olarak bazı etkileri olduğu, seksüel organların şekillenmesinde rolü olduğu açıklanmaktadır.
Soya sütü her yaştaki insanlar tarafından tercih edilmektedir. Çocuklarda görülen ve içindeki laktoz nedeniyle alerjisi olanlara inek sütü yerine tercih edilmektedir.
Soya sütü, belirtilen yüksek kalitesi, ucuzluğu, soya üretim kolaylığı nedeni ile insan beslenmesindeki yeri gün geçtikçe artmaktadır. Özellikle hayvansal protein ve sütün yeterli olmadığı gelişmemiş ülke insanları için can kurtaran bir besin olduğu tüm yetkililer ve uzmanlarca kabul edilmektedir.