Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

Psikolojik Süreç Yaşamış Personelden Akılcı, Bilimsel Makale

        

 

Yeni Yönetmelikten Yeni Bir Darbe Daha !

 

 Cemalettin İLHAN[*]

 

                                                                 

        Biz terör mağdurlarının da yıllardır büyük bir özlemle beklediğimiz “Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği” 4 Ağustos 2003 tarih ve 25189 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Deyim yerinde ise, bu yönetmelik benim gibi terör kurbanı olanlar açısından “hiç bir çözüm getirmedi.” Yalnızca üzüntümüzü biraz daha arttırdı, umutlarımızı yok etti. Zira kamuoyuna büyük bir yenilik gibi sunulan bu yönetmelik, benim gibi “psikiyatrik nedenlerle sınıf değiştirmek zorunda kalan arkadaşlarıma” yeni bir darbe daha vurmuş oldu. Daha da kötüsü, kanserin bile tedavisinde önemli adımların atıldığı günümüz dünyasında, bizler gibi belirli bir dönem geçici olarak ruhsal sıkıntılar yaşayan meslek mağdurlarına,“Vebalı” birer hasta gözüyle bakılarak, “yeni bir darbe daha vuruldu”.

        Ben bu duruma gelinceye kadar geçen aşamayı, okuyucularımın zamanını almamak için bir kaç cümle ile özetlemekte yarar görüyorum: Çocukluğumdan beri hayranı olduğum polislik mesleğine, Bursa Polis Okulu’ndan mezun olduktan sonra ilk adımımı attım. Bu heves içinde, PKK terörünün en azgın zamanlarında, 1992 yılında Şırnak’ta iki yıl görev yaptıktan sonra, Ankara’ya atandım ve burada da iki yıl görev yaptım. Daha sonra, askerlik için başvuruda bulunarak, Tuzla Piyade Okulu sonrasında, yine bir başka terör bölgesi olan Urfa ili, Suruç ilçesi, Arslanyurt Karakolu Komutanlığı’na Yedek Subay Asteğmen olarak gönderildim. Bu görevim sırasında, 17 Ağustos 1997 tarihinde PKK terör örgütünün çıkardığı yangının, mayın tarlasına sıçrayarak büyük bir faciaya dönüşmesini engelledim. Ancak bu olay sırasında yaşadığım büyük heyecan ve üzüntü nedeniyle rahatsızlandım. Başka bir deyişle, devletim adına büyük bir faciayı önledim, ancak sağlığımın bozulmasını önleyemedim…

        Deyim yerinde ise, benim için “acılı yada cezalı yıllar” bu tarihten sonra başladı. Tedavi için önce Diyarbakır’a daha sonra, Ankara Askeri Mevkii Hastanesi’ne  gönderildim. Buradan verilen bir raporla da askerliğimin bitişinden beş buçuk ay önce terhis edildim. Tedavimin geri kalan kısmını Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’de sürdürdüm. Bunun ardında da, Emekli Sandığı’na “Vazife Malûlü” olarak emekli olmak için başvuruda bulundum. Ancak Emekli Sandığı; GATA Komutanlığı’nın ;” psikolojik bozukluğun ortaya çıkmasında, askerlik hizmetinin tek başına etkili olamayacağı, bu rahatsızlığın bir çok etkeni olabileceği” yolunda görüş belirten raporunu ve daha sonra Numune Hastanesi’nden gönderilen “aktif silahlı polis olarak görev yapamayacağıma, adî malûl sayılmam gerektiğine dair “ raporu da dayanak göstererek, benim isteğimi reddedince, bana yeni bir darbe daha indirilmiş oldu. Oysa Emekli Sandığı’nın şahsıma gönderdiği 5434 sayılı yasasının 44 maddesinin “ a ve c” fıkralarında belirtilen ;”Vazife başında iken” ve “kurumlarının menfaatini korurken “ gerçekleşen bir olay kaza sonucunda zarar görenlerin “vazife malûlü  sayılmaları” gerektiği yolundaki  yasal prosedür benim durumumu da kapsadığı halde, benim isteğim,yasaya aykırı olarak reddedilmiş oldu.

         Şimdi, yetkililere  soruyorum :  “Ben Arslanyurt  Hudut Karakolu’na kendi isteğimle mi gittim?, “Oradaki yangını ben mi çıkardım?  Sağlığımın bozulmasına ben mi neden oldum? Yıllarca hastane hastane dolaşmaktan nasıl bir zevk duydum?” Yaptığım görev devletim adına değil miydi? Bu durumda yaptığım iş görev kazası sayılmaz mı?…? “  

        Daha sonra başladığım hak- hukuk mücadelesinde, yardımını istediğim yetkililerden, “haklısın evladım…”, “bizde çok üzgünüz…”, “sizler için vicdan azabı çekiyoruz…”, “yeni çıkacak yönetmelik ile mutlaka çözüm getireceğiz…”, gibi teselli sözlerinden öte, bir çözüm bekledik. Nihayet hepimizin dört gözle beklediği “yeni yönetmelik” çıktı, çıkmasına ama bizler açısından “deyim yerinde ise “dağ fare doğurdu”…Yeni ve son bir ağır darbe daha yemiş olduk bu yeni yönetmelik ile. Zira bu yeni yönetmelik bizler açısından hiçbir yenilik getirmiyor. Bu yönetmeliğin bizleri ilgilendiren “Sağlık Nedeniyle Sınıf Değiştirenler Hakkında Yapılacak İşlemler” başlığı altındaki “Geçici madde 1- Hastalık nedeniyle (psikiyatrik hastalıklar hariç)…” diyerek, yalnızca üç sözcükle bizleri kapsam dışı bırakarak, darbe üstüne, yeni bir darbe daha vurmayı ihmal etmiyor.                   

        Ben şimdi kendim ve benim durumumda olan arkadaşlarım için yetkililerimize şunları arz etmeyi görev biliyorum: 

1. Bizler devletimiz için sağlığımızı hiçe sayarak, her türlü tehlikeye atılmaktan geri kalmamanın cezasını,”meslekten uzaklaştırılmakla mı ödemeliyiz?”

2. Canımızdan çok sevdiğimiz mesleğimizden edilmekle kalmayıp, büyük bir maddi kayba uğratılmamız, yalnız kendimiz değil, eşimiz ve çocuklarımızla birlikte daha ağır şartlar altında bir yaşama mahkum edilerek, toptan cezalandırılmamız için bizler ne gibi bir ağır suç işledik? 

3. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ben ve arkadaşlarıma en azından maddi anlamda sahip çıkamayacak kadar yokluk içinde midir?

4. Psikiyatrik rahatsızlıkların sonsuza kadar düzelmez bir rahatsızlık olduğu hakkında kim karar vermektedir? Benim gibi sağlığına kavuşan insanların durumu yeniden gözden geçirilmeye değmez midir? Hatta istenirse benim durumumda olanların, her iki yılda bir sağlık kurumundan durumu hakkında rapor istenmesi uygun değil midir?

5. Milli hukuk sistemimizin Avrupa Birliği hukuk sitemine uydurulmaya çalışıldığı bugünkü süreç içinde, yeni yönetmeliğin getirdiği ayrım nasıl açıklanabilir?  

6. Bu gibi ayrımlar meslektaşlarımızın ve mesleğe yeni atanacak olan adayların, başlarına bir sağlık sorunu çıktığı zaman, devletin kendilerinin yanında yer almayacağını düşünerek, onların güven ve görev duygusunu azaltmayacak mıdır? Morallerini bozmayacak mıdır?

        Sonuç olarak söylemek gerekirse bu sorular daha da çoğaltılabilir. Bizim son olarak yetkililerden beklediğimiz, kendimizden çok ailelerimizin, özellikle ekonomik anlamda mağdur edilmelerinin engellenmesi ve adalet duygularını incitmeyecek ve uğradığımız haksızlığı ortadan kaldıracak çözüm yolunun bir an önce bulunmasıdır. Unutmamak gerekir ki, bu gibi istenmeyen durumlar, ilerde sizlerin yada yakınlarınızın da başına gelebilir…  

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 



[*] GİH Memur, Ankara Turizm Şube Müdürlüğü