POLİSİN HAKKI YOK MU?
Muammer GÜVEN
Komiser Yrd.
Ank.Gölbaşı İlçe Em.Müdürlüğü
21.Yüzyılda çağımızın sözde çok okumuş kültürlü aydınları sürekli olarak görsel basın organlarında ve medyada “insan hakları, insan hakları” şeklinde bağırmaktadır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde güvence altına alınan, Anayasamızın 20,21 vs. maddeli ile TCK’ da yer alan maddelerle insanlarımızın temel hak ve özgürlükleri güvence altına alınmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinde kanunların uygulayıcı konumunda olan Emniyet Teşkilatı da bünyesinde barındırdığı tüm mensupları ile bu kanunların uygulamasını yapmakta ve yasalarla güvence altına alınmış bu kanunları dikkatsizlik, tedbirsizlik, bilerek ve isteyerek çiğneyen tüm vatandaşlarımız hakkında yasal ve kanuni işlemleri yapmakta ve bu suçları işleyenleri Adli mercilere teslim etmektedir. Bu çalışmalardan bütün vatandaşlarımız müsterih ve emin olmasını isteriz.
Kanunların uygulayıcısı olan biz Emniyet Teşkilatı mensupları kanunlarla güvence altına alınmış Temel Hak ve Özgürlükleri korurken, bu kanunları çiğneyen insanlara karşı görev yaparken, kendi hak ve özgürlüklerimizin de güvence altına alınmasını istemek elbette ki hakkımız. Medyada ve görsel basın organlarında İnsan Haklarından bahseden aydınlarımız ne hikmettir ki uygulayıcılarının haklarından hiç bahsetmezler. Bu aydın geçinen insanlarımız günün yirmi dört saatinde sokaklarda görev yapan insanlarının sokaklarda nelerle karşı karşıya kaldığını sadece basından takip edip, medyanın yapmış olduğu peşin hükümlü ve tek taraflı yayın anlayışından istifade ederek bizleri değerlendirmekte ve medyaya yine medyadan edinmiş oldukları fakat tam anlamı ile gerçeği yansıtmayan yayınlarından istifade ederek, görsel basın organlarına ve medya kuruluşlarına bizi insanlarımıza karşı eksik ve yanlış yorumlamaktadırlar. Bu aydın insanlarımıza sormak isterim. Sokaklarda bir cinayet sanığı ile hiç yüz yüze geldiniz mi? Bir gaspçı ile hiç karşılaştınız mı? B ir psikopat hiç size döner bıçağı çekti mi? Bir sarhoşun yüzünüze karşı ananızı avradınızı sinkaf ederim şeklinde küfürü ve hakaretiyle karşı karşıya kaldınız mı? Bir hırsız veya yan kesici ile mücadeleye girdiniz mi? Bir arkadaşınız kollarınızda can verdi mi?
Sayın aydın insanlarımız sokaklarda görev yapmak sizin medyada gördüklerinizden ibaret değil. Size bu konuda bir örnek vermek ve İstanbul da Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğünde görev yapan bir arkadaşımdan dinlediğim bir olayı size nakletmek istiyorum. Görev almış olduğum yürüyüş olaylarının birisinde ön sırada bunuyor ve zincir şeklinde dizilmiş set görevi yapıyorduk. Yürüyüş yapanlardan bir grup bize yakalaşarak çiçek vermek istediler ve çiçekleri bize verdikten sonra bu çiçekleri götürün ananızın…….. sinkaflı şekilde küfür ettiler fakat medyaya yansımadı ve olayda karşılıklı itişme çıktı ve akşamleyin haberlerde medya kanallarında aydınlarımız tarafından göstericilerin polise gül verdiklerini ama polisin ise göstericilere karşı zor kullandıklarını ve göstericileri jopladıkları şeklinde değerlendirildi. Toplumsal olaylarda sürekli olarak eleştirilen bu polisin yerinde siz aydınlarımız olsaydınız bu olay karşısında nasıl bir tepki verirdiniz.
Önceden de var olan TCK yer alan Polis Kimlik Sorma, Üst arama, parmak izi alma gibi kanunlarla kendisine verilmiş bulunan yetkilerin sanki son düzenlemelerle ortadan kaldırıldığı şeklinde özellikle TCK dalında kariyer sahibi Prof. Feridun Yenisey’in yapmış olduğu medya organlarında ve görsel basında yer alan ve yankı uyandıran yorumları bizleri zor durumda bırakmıştır. Basında ve görsel medyada yer alan polis artık insanların üzerini arama kararı olmadan arayamayacak şeklindeki yorumları biz kanun uygulayıcıları vatandaşlarımız karşısında ve özelliklede suç işleyen insanlar karşısında zor durumda bırakmıştır.
Vatandaşımız medyadan duyduğu kadar veya görsel basın organlarından öğrendiği fakat eksik olan arama kararı ile ilgili yorumlardan dolayı çalışmalarımızda tepki göstermektedir. Çünkü CMUK 97.maddesi vatandaşlarımıza tam olarak medyada ve görsel basın organlarında anlatılmamaktadır ve eksik bilgiden dolayı bizler mağdur olmaktayız. Polis geceleyin geç vakitte şüpheli bir vatandaşın üzerini aramak istediğinde elinde mahkeme kararı var mı, yetkili mahkeme kararı olmadan benim üzerimi arayamazsın gibi kelimelerle karşı karşıya kalmaktadır. CMUK 97.maddesinde aramaya karar vermek hakime aittir fakat maddenin devamında gecikmesinde sakınca umulan hallerde C.Savcısı ve savcıların muavini olarak görev yapan zabıtanın da arama yetkisi vardır. Bu konu basında ve görsel medyada yeteri kadar anlatılmalı, vatandaşlarımız bu konuda bilgilendirilmeli ve bu konuda bizlere yardımcı olmalıdırlar.
Kanun koyucu yapmış olduğu kanunlara bizlerinde güvenliğini sağlayacak maddeler eklemeli bizleri kanunları çiğneyen insanlar karşısında güçlü kılmalıdır.
Polisin öncelikli görevi suç işlenmesini önlemektir, yani önleyici görevidir. Polisin adli görevi ise suç işleyen insanları bulmak ve adalete teslim etmektir. Fakat polis günümüzde artık suçluları yakalarken çekingen davranmaktadır. Polis yapılan son düzenlemelerle suçlulara karşı eli kolu bağlanmış ve sindirilmiştir. Çünkü karakolda suçlulara yapılan en ufak bir uygulama; işkence olarak nitelendirilmekte ve arkadaşlarımız adliyelerde işkenceden yargılanmaktadırlar.
Sayın Bakanımızdan tüm teşkilat olarak polisimizi ekonomik yönden güçlendirecek yeni düzenlemeler beklemekteyiz. 57.Hükümet tarafından alınan fakat uygulanmaya konulamayan eşit işe eşit ücret politikasından biz teşkilat mensupları da faydalanmak istemekteyiz. Nüfusumuzun yaklaşık yüzde sekseni şehirlerde yaşamaktadır. Suç oranı şehirlerimizde kırsala nazaran daha fazladır. Bizler, bizimle aynı asayiş görevi kırsal alanda üstlenen günde sekiz saat görev yapan, bayram tatili olan jandarmanın sahip olduğu ekonomik ve mali haklarının tamamından faydalanmak istemekteyiz. Teşkilatımızda yaklaşık 25. yılını doldurmuş, ayda ortalama 240 saat görev yapan, bayram tatili olmayan bir Polis Memuru; 4 yıllık fiili görev yapan bir Ast.Üst. Çavuş kadar maaş alamamaktadır. Bu durum meslektaşlarımızı olumsuz olarak etkilemekte ve görevlerindeki verimi düşürmektedir.
Avrupa Birliğine girmeye hazırlanan Ülkemizde bizlerde görev saatlerimiz insan haklarına uygun hale getirilmesini istemekteyiz. İLO Sözleşmesini kabul eden Ülkemizde bir işçi hafta sonu çalışmış olduğu bir günün yevmiyesi normal yevmiyesinin 2,5 katı bayramda çalışması halinde ise 4. katı kadardır. Devlet memurlarının tamamı haftalık 40 saatlik mesainin dışında çalışmış oldukları zamının ek mesaisini almakta fakat bizler böyle bir imkandan faydalanamamaktayız. Bu sorunumuza bir çözüm bulunmasını Sayın Bakanımızdan ve Sayın Genel Müdürümüzden beklemekteyiz.