POLİS HİZMETİÇİ EĞİTİMLERİNDE BİR EĞİTİM YÖNTEMİ OLARAK DRAMANIN KULLANILMASI
Emin SEMİZ* |
Giriş
Günümüz toplumları kendi geleceklerini daha güvenli ve rahat bir yapıya kavuşturabilmek için sürekli bir arayışın içerisine girmişlerdir. Bilimsel ve teknolojik gelişmelerle yaşanan hızlı değişim süreci, toplumların beklenti düzeylerinin artmasına sebep olmuştur. Özellikle daha nitelikli ve kaliteli üretim ve hizmetlerin sunulması bir çok çağdaş ülkenin en önemli sorunu haline gelmiştir. Gelecek nesillerin daha demokratik, çağdaş, sağlıklı ve güvenli bir dünyada yaşayabilmesi için, bugünden gereken önlemler alınmalı ve başta eğitim sistemleri olmak üzere bir çok alanda yeniden yapılandırma çalışmalarına başlanmalıdır. Ancak böylelikle yirmibirinci yüzyılın ihtiyaçlarına cevap verebilecek yeni nesiller yetiştirmek mümkün olabilir.
Nitelikli yetişmiş insan gücünün kalkınmadaki yeri ve önemi son derece açıktır. Hızlı değişme ve gelişmeler yetiştirilecek olan insan niteliğinin önemli ölçüde değişmesine sebep olmaktadır. Artık dünün yaklaşımları ile bu günün ve yarının sorunlarına çözüm bulabilmek giderek güçleşmektedir.[1] Öyleyse bu günün ve yarının ihtiyaçlarına cevap verebilecek nicelikte ve nitelikte insan gücünün yetiştirilmesi kaçınılmaz hale gelmiştir. Özellikle toplumla yakın ilişki içerisinde bulunan kişi ve kurumlar için bu daha da önem arz etmektedir.
Toplumsal yapıdaki işleyişin değişmesi ve beklenti düzeylerinin giderek artmaya başlaması, toplumla yakın bir ilişki içerisinde bulunan ve güvenliğin sağlanmasından birinci derecede sorumlu olan polisin rolünün de önemli ölçüde değişmesine sebep olmaktadır. Özellikle toplumla ilişkilerin ve iletişimin düzenlenmesinde polisin sahip olduğu nitelikler ön plana çıkmaktadır. Bugün dünyada pek çok ülkede kurum ve kuruluşlar sahip oldukları insan gücünün ön plana çıkan tutum ve davranışları ile tanınmakta ya da tanımlanmaktadır.
Bir toplumsal kurumu ya da örgütsel yapıyı oluşturan bireylerin sahip olduğu nitelikler, o kurumun başarı ya da başarısızlığında en belirleyici etmen durumundadır. Diğer bir deyişle kuruluşlar sahip oldukları insan gücünün kalitesi oranında hizmet sunabilirler. Kurum ve kuruluşların görevlerini etkin bir biçimde gerçekleştirebilmesi büyük ölçüde bünyesindeki insan gücünün nitelikli eğitilmesine ve sürekli geliştirilmesine bağlıdır. Aynı hususlar Türk Polis Teşkilatı için de geçerlidir. Toplumla sürekli iç içe ve etkileşim halinde bulunan polislerin, can ve mal güvenliğinin sağlanması gibi çok kritik ve hayati önemi olan görev ve işlevleri vardır. Bu rollerin gerçekleştirilmesinde polisin sahip olduğu bilgi, beceri ve davranışlar toplumla kurulacak olan etkileşimin düzeyini belirleyecektir. Polisin nitelikli davranışlar göstermesi, hem ona duyulan güvenin artmasını hem de mensubu bulunduğu teşkilatın güçlenip gelişmesini sağlayacaktır. Bu da, büyük ölçüde polisin meslek içinde etkili öğretme-öğrenme yöntemleri kullanılarak sürekli eğitilmesini ve ortaya çıkan toplumsal gelişmelere göre yeni davranışlar kazanmasını kaçınılmaz hale getirmiştir. Ancak böylelikle güçlü ve güvenli bir polis teşkilatının oluşturulması ve toplumun ihtiyaç duyduğu hizmetlerin kaliteli bir biçimde gerçekleştirilmesi sağlanabilir.
Yaratıcı Drama
Dramatik eğitimin temel düşüncesi: Eğitimin merkezinde birey ile dramatik etkinliğe katılım yani rol alma vardır ve yaparak öğrenmek esastır. Bu şekilde kendini ifade eden birey bundan estetik bir haz alır; bu da öğrenmeyi zevkli bir duruma getirir.
Eğitimde drama terimindeki drama sözcüğü yaratıcı düşüncenin, hayal gücünün; empati, özdeşleşme ve kendini bir başkasının kişiliği aracılığıyla ifade etme yoluyla eyleme dönüşmesi anlamına gelmektedir.
Yaratıcı drama, doğaçlama, rol oynama vb. tiyatro ya da drama tekniklerinden yararlanarak, bir grup çalışması içinde, bireylerin bir yaşantıyı, bir olayı, bir fikri, kimi zaman bir soyut kavramı ya da davranışı, eski bilişsel örüntülerin yeniden düzenlenmesi yoluyla gözlem, deneyim, duygu ve yaşantıların gözden geçirildiği süreçlerde anlamlandırılması, canlandırılmasıdır.[2] Bu süreç oyunlar, doğaçlama ve rol oynamayı içerir. Bireyler bir liderin önderliğinde, ortaya bir gösteri çıkarma kaygısı duymadan, dramatik deneyimler yaşarlar, oyunlar oynarlar. Ancak bu oyunlar yazılı bir metne dayanmaz, doğaçlama yoluyla katılımcılar tarafından yaratılır. Amaç katılımcıların bir süreçten geçmeleri ve yaratıcı imgelemlerini özgürce dışa vurmalarıdır. Bu süreç sonunda ortaya bir gösteri de çıkabilir ama çalışma gösteriye yönelik yapılmaz. Bu süreç katılımcıların kişilik gelişimi için olduğu kadar belli bir dersi öğretme amacıyla da kullanılabilir. Ne amaçla kullanılırsa kullanılsın önemli olan katılımcılar tarafından bu deneyimin yaşanması ve ortaya çıkan her ürünün onların malı olmasıdır. Kendini bir başkasının yerine koyarak diğer insanlara karşı daha duyarlı olabilme, kendini ifade etme, konuşma, problem çözme yetilerinin gelişmesi, topluca çalışma ve iş birliğini öğrenme bu çalışmalardan beklenen belli başlı sonuçlardır.
Yaratıcı drama tiyatro formlarını kullanır, özünde de oyunculuk kavramının kökündeki “oyun” kavramı bulunur. Tıpkı bir tiyatro ürününün sahneye konuş süreçlerinde yaşandığı gibi, drama çalışmalarında da katılımcılar belli bir atmosferi, oyun oynamadan duyulan hazzı paylaşırlar.[3] Yaratıcı drama her ne kadar tiyatro formlarını kullansa da tiyatrodan en önemli farkı oyunun gösteriye yönelik oynanmamasıdır.
Oyun, çocuğun yaşamında doğumundan itibaren yaşamsal önem taşır, çocuk oyunla öğrenir, keşfeder, varolduğunu, bir birey olduğunu hisseder ve giderek yetişkin dünyasını anlamayı, yetişkinliğe hazırlanmayı oyun sayesinde kazanır. Oyun yalnızca çocuğa özgü bir olgu değildir. Yetişkinlerin de değişik formlarda bir çok oyunları olduğu, bunlardan zevk aldıkları bir gerçektir. Yaratıcı drama ortamında bireyler oyun oynayarak yeniden içlerindeki çocuğu yakalayabilirler ki bu da spontanlığı yakalamak demek olur. Spontanlık ise yaratıcılığın gelişmesinde en önemli faktörlerden biridir.[4] Bu özellikler, bireye tek ve önemli olduğu düşüncesini kazandıran oyun esasına dayalı yaratıcı drama etkinlikleri ile gerçekleşebilir.
Birey başkalarıyla dramatik oyun oynarken, diğerlerinin de kendisine benzeyen ya da farklı olan fikir ya da duyguları olduğunun farkına varır. Çeşitli rol çalışmalarında kendini başkalarının yerine koymayı öğrenir. Bu bireyin kendini ve başkalarını tanımasında, anlamasında ve gizli yönlerini keşfetmesinde önemli bir etkendir ve giderek empati gücünün gelişmesine katkıda bulunur.
Yaratıcı drama atölyesinde birbirinden değişik rollere girip çıkan birey, bu toplumsal rolleri yaşayarak öğrenir. Yaşam içinde en az bir kere yaşanan rol, durum ya da an; drama ortamında bir çok kez denenir, eleştirilir, tartışılır, tekrar oynanır. Bu da bireye gerçek yaşam durumlarına karşı hazırlıklı olmayı öğretir.[5] Ayrıca drama yoluyla bireyler, gerçek yaşamda karşılaşamayacakları yaşantıları da yakalayabilmektedirler.[6] Bu ise, dramanın yaşamın kendisi ya da doğrudan yaşama hazırlık anlamına gelmektedir.
Birey, yaratıcı drama ortamında yargılanma, eleştirilme, suçlanma korkusu duymaksızın kendini özgürce ifade edebilir, yeni ilişkiler oluşturup geliştirir, aynı zamanda estetik ve sosyal yönden deneyimler de kazanır. Bu da bireyin, hayal gücünü kullanabilmesine, sıradışı duygu ve düşüncelerini ifade edebilmesine, yeni keşifler yapmasına ve dolayısıyla yaratıcılığını geliştirmesine katkıda bulunur.
Yaratıcı drama etkin ve etkili bir grup çalışmasıdır. Bir iletişim, etkileşim olgusu, yaşayarak, yaparak öğrenme sürecidir. Temel hedef, daha hoşgörülü, birbirlerini anlayan, daha demokratik insanlar yetiştirmektir.[7] Bu grup etkinliği sayesinde birey, iletişim becerilerini geliştirme, kendini özgürce ifade etme, grup ortamında başkalarını tanıma, kendine ve başkalarına güven duyma, uyum gücünü arttırma gibi kişisel gelişimine katkıda bulunur.
Yaratıcı Dramanın Bir Öğretim Yöntemi Oluşu
İnsanın gelişmesinde, yenilikleri anlaması ve uyum sağlamasında etkili olan yollardan en önemlisi eğitimdir. Etkili bir eğitim, bireylerde istenilen davranış değişiklikleri yaratabilir. Günümüzde varolan gelişmeler, eğitimde klasik anlayışların ve yöntemlerin giderek etkisiz kaldığını ve yeni, aktif yöntemlerden yararlanma gereksinimini ortaya çıkarmıştır.
Günümüzde bilgi ‘aranılan ve keşfedilen’ bir şey olarak tanımlanmaktadır. Bilgiyi öğrenme durumunda olan öğrenci, belleyen birey olmak yerine, etkin ve bilgiyi arayan, keşfeden birey olarak kabul edilmektedir.[8] Bunun sonucu olarak eskinin öğretme kavramı yerine öğrenme kavramı ön plana çıkmıştır. Bilginin öğrencilere en etkili biçimde ‘nasıl’ kazandırılacağı sorusu ise eğitimcileri yeni yeni öğrenme-öğretme yöntemleri arayışına yönlendirmiştir.
Öğrenme yöntemi basit bir anlatımla; bir eğitim programında, öğrencileri belirlenen eğitim hedeflerine ulaştırmak için izlenecek yol ya da öğrencilerin öğrenme etkinliklerine rehberlik süreci olarak kabul edilir. Nurettin Fidan öğretim yöntemini şu şekilde tanımlar: “Öğretim yöntemi, öğrenciyi hedefe ulaştırmak için izlenen yoldur. Yöntemle belli öğretme teknikleri kullanılarak öğretmen ve öğrenci etkinliklerinin bir plana göre düzenlenmesi ve yürütülmesidir.”[9]
Günümüz öğretim yöntemleri daha çok öğrenci merkezli hale gelmiştir. Bu türden öğretme yöntemlerine aktif öğretim yöntemleri de denilmektedir. Kısacası günümüzde öğretmenin rolü; öğrencinin öğrenmesini kolaylaştırma, ona rehberlik etme, öğrenme sürecine aktif olarak katılımını sağlama ve öğrenmeye güdüleme şeklini almıştır. Dolayısıyla öğretmenin kullanacağı yöntem de yukarıda sözü edilen rolüne uygun olarak öğrenci merkezli olmak durumundadır.
Eğitimde yeni arayışlar, bireylerin yaratıcılığının geliştirilmesine yöneldiğinde, eski öğretim yöntemleri yerine daha çağdaş hangi yöntemler konulabilir? diye sorulduğunda, karşımıza çıkanlar; aktif öğretim yöntemi, rol oyama, dramatizasyon ve nihayet eğitimde yaratıcı drama gibi etkin yöntemlerdir.[10] Öğretimde önemli olan öğrenciyi edilgin bir dinleyici durumundan kurtarabilmek, onu bedeni ve duyu organları ile harekete geçirebilmek, konuları canlandırarak yaşanır duruma getirebilmek olduğuna göre yaratıcı drama bu süreçte uygun bir seçenek olarak görülebilir. Böylelikle öğrenci; öğrenme sürecinde etkin durumdadır, kendi yaptığıyla öğrenirken bir yandan da duyu organlarını harekete geçirmekte olay ya da durumları yaşamaktadır.[11] Hele hele konu polis hizmetiçi eğitimleri olunca, yaratıcı drama bir çok yönden tercih edilmesi gereken bir yöntemdir. Çünkü yaratıcı drama, polise daha önceden karşılaşmış olduğu görev durumlarını çok yönlü algılamasına ve muhtemel karşılaşacağı olaylara da çok yine yönlü çözüm önerileri geliştirmesine önemli katkılar sağlayacaktır.
Yaratıcı dramanın bir öğrenme yolu olarak en önemli varlığı; düşünsell duygusal ve bedensel boyutlarıyla bütünleşmiş olmasıdır. Her öğrenme biçiminde bulunan pek çok beceri yaratıcı dramaya katılım yoluyla elde edilir. Bu özelliği ile yaratıcı dramanın; öğrenme ve duyu organları arasındaki ilişkilerle bir arada yorumlanabilecek yönü bulunmaktadır.[12] Bütün bunlar, polis hizmetiçi eğitimlerinde bir öğretim yöntemi olarak yaratıcı dramaya ne kadar gereksinim duyulduğunu göstermeye yetmektedir.
Yetişkin Eğitimlerinin Genel Özelliği ve Hizmetiçi Eğitimlerde Drama Yöntemine Duyulan İhtiyaç
Bilim ve teknikte yaşanan hızlı gelişmeler sosyal, iktisadi ve kültürel sahalarda değişmelere yol açmaktadır. Bu değişmeler nedeniyle bireylerin sahip olması gereken bilgi ve becerilerde de büyük artışlar olmakta ve yalnızca örgün eğitim sistemi ile, bireye ihtiyaç duyacağı bu bilgi ve becerileri kazandırmak mümkün olamamaktadır. Bu nedenle, çeşitli eğitim kademelerinden geçerek meslek hayatına başlayan bireylerin öğrenim sıralarında edindiği bilgi ve becerilerin zaman içerisinde yetersiz kalması ve meydana gelen yeni değişiklikler nedeniyle hizmet içerisinde sürekli eğitilmeleri gerekmektedir.
Hizmetiçi eğitim bir yetişkin eğitimidir ve aynı zamanda bir kurumun amaçlarına ulaşmasında en etkili araçlardan birisidir. Bu eğitim etkinliğinin amacına ulaşabilmesi için yetişkinlerin ihtiyaç ve beklentilerine uygun olarak planlanması ve gerçekleştirilmesi gereklidir.
Emniyet teşkilatı tarafından düzenlenen hizmetiçi eğitim etkinliklerine katılan personelin tamamını yetişkinler oluşturmaktadır. Hizmet içinde eğitim alacak grubun niteliği, doğal olarak öğretme-öğrenme yöntemlerinin de onların düzeylerine ve ilgilerine uygun olmasını zorunlu kılmaktadır. Çünkü yetişkinler, istediklerini, arzu ettiklerini öğrenirler; gençlerin tersine kötü not almamak için değil, kendi arzu ettikleri bilgileri öğrenmek için çaba gösterirler; hayat içinde kendilerine yararlı olacak bilgileri öğrenmek isterler; kendilerine verilecek bilgilerin günlük yaşam ile ilgili olmasını arzu ederler; fazla teorik bilgi verilmesinden hoşlanmazlar; işittiklerini ve duyduklarını gençlere oranla daha çabuk unuttuklarından ve aktif olarak eğitim etkinliklerine katılmaya meyilli olduklarından, daha çok pratik yaparak, gerçekle bağlantılı, problemleri çözümleyerek öğrenmeyi tercih ederler; örneklerin, yaşam içerisinden verilmesini beklerler; pratikle ilgisi olmayan, uygulanmayan yöntem ve örnekler onlara sıkıcı gelir; kontrol edilmekten, diğer bir deyişle not verilmesinden hoşlanmaz, öğretmenlerin kendilerine rehber olmalarını isterler.[13]
Eğitim en genel anlamıyla; bireylere yaşantılar yoluyla davranış değişikliği kazandırma sürecidir. Geleneksel eğitim sistemlerinin ortaya koyduğu öğretme-öğrenme anlayışlarıyla hizmetiçi eğitim etkinliklerinde başarılı olmak neredeyse imkansız gibidir. Bu nedenle eğitimin tanımına uygun öğretme-öğrenme anlayışlarını hizmetiçi eğitim etkinliklerinde daha sıklıkla kullanmak gereklidir.
Öğrenmenin önkoşullarından biri de duyguları harekete geçirmektir. Bu ise, bilgileri monoton bir şekilde başkalarından değil, yaparak, yaşayarak öğrenmekle gerçekleşir. Geleneksel eğitim sistemleri öğrencinin pasif olarak dinlemesini öngördüklerinden, öğrenci duygularını harekete geçirmek yerine, hazır olanı almaya zorlanmakta ve kendisinden bir şeyler katarak oluşturamadığı bu hazır bilgiyi de özümsemekte zorlanmaktadır.
Eğitiminde, öğrencilerin ders saati boyunca monoton bir ders anlatımıyla uzun süre dinleyici konumunda bulunmaları mümkün değildir. İster istemez, bir süre sonra ilgi başka yöne kayar. Çünkü insan, doğası gereği ancak kendine ilginç gelen şeylere ilgi duyar. Bu nedenle eğitim etkinliğini ilginç hale getirmek gereklidir. Bu ise ancak eğitilenleri de eğitim etkinliğinin içine aktif olarak katmakla mümkün olabilir. Eğitimde drama ‘yaparak ve yaşayarak’ öğrenme yöntemidir. Bu yöntemle öğrenciler etkinliğe doğrudan ve aktif olarak katılarak gözlem yaparlar, denerler ve kendileri keşfederler. Bu şekilde öğrenilen bilgilerin diğerlerine göre daha kalıcı olduğu bilinen bir gerçektir.
Güvenlik hizmetlerinin geliştirilmesinde önemli bir yere sahip olan hizmetiçi eğitimler, özellikle yetişkin insanlarla çalışmak söz konusu olduğu için çeşitli zorlukları da beraberinde getirmektedir. Klasik eğitim yöntemleri istenilen hedefe ulaşmakta genellikle başarısız kalma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Özellikle eğitimin üst üste yığılan bilgiler halinde verildiği düşünüldüğünde, bilgi erozyonu her zaman karşılaşılan bir sorun olmaktadır. Bu durumda yaratıcı drama alternatif bir eğitim yöntemi olduğu kadar, bireyin kişilik gelişimine yaptığı katkılar nedeniyle de son derece yararlı olabilecek bir araçtır.
Güvenlik alanında çalışan bireyler, teorik eğitimleri ne kadar iyi olursa olsun, alanda her zaman şaşırtıcı durumlarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Farklı durumları yaparak, yaşayarak öğrenmiş olmaları, yeni durumlara hızla uyum sağlama, olaylara değişik boyutlardan bakabilme, yeni stratejiler geliştirebilme gibi becerilerle donanmış olmaları verdikleri hizmetin kalitesini arttıracağı gibi, yaptıkları işten haz duymalarını da sağlayacak, yani iş doyumunu arttıracaktır. Bu bakımdan emniyet personelinin hizmetiçi eğitiminde yaratıcı drama gibi aktif yöntemlerin kullanılması, gerek verilen eğitimin istenilen hedefe ulaşması, gerekse katılımcıların alanda kullanabilecekleri beceriler kazanmaları ve gerçek yaşam durumlarına hazırlanmaları açısından son derece yararlı olacaktır.
Polis Hizmetiçi eğitimlerinde Verilen “Polis Meslek Etiği” Dersinde Örnek Bir Yaratıcı Drama Çalışması[14]
İlk ders saatinde “Polis Meslek Etiği”nin genel bilgileri verilir. İkinci ders saatinde ise “Polis Meslek İlkeleri” konusu işlenecektir.
ÖĞRETME DURUMU 2
KONUNUN ADI: A) Polis Meslek İlkeleri
1) Polisin Yasalara Uygun Davranması
2) Polisin Adaletli Olması
Dersin Hedef ve Davranışları
Hedef 1: Polislik mesleğinin ilkeleri ile ilgili belli başlı kavramlar bilgisi.
Davranışlar
1. Polisin yasalara uygun davranması ve adaletli olması kavramlarının tanımını derste geçen ifadesiyle yazma, söyleme ya da önerilenler arasından seçip işaretleme.
Hedef 2: Polislik mesleğinin ilkeleri ile ilgili belli başlı sınıflamalar bilgisi.
Davranışlar
1. Polise yetki veren kanun tüzük ve yönetmeliklerde geçen polisin yasalara uygun davranması ve adaletli olması ile ilgili hükümleri yazma, söyleme ya da önerilenler arasından seçip işaretleme.
Giriş Etkinlikleri
- 1. Eğiticinin “Yasa” kavramının neler çağrıştırdığını kursiyerlere sorması ve alınan cevapların bir kursiyer tarafından tahtaya sıralanması.
- 2. Eğiticinin kursiyerlerden “Adalet” kavramı yerine kullanılabilecek aynı ya da benzer anlamlar taşıyan sözcükleri söylemelerini istemesi ve bunların da bir kursiyer tarafından tahtaya yazılması.
- 3. Eğiticinin kursiyerlerin beşer kişilik gruplara ayrılmalarını istemesi. Kendi aralarında müsvedde kağıtlardan top yaparak birbirlerine atmaları, her top atanın aynı zamanda arkadaşının ismini söylemesi, böylelikle herkesin grubundaki arkadaşlarını ismen tanıması ve onlarla oyun içerisinde yakınlık kurması.
Geliştirme Etkinlikleri
- 1. Eğiticinin “Bu beşerli etkinlik için neler hissettik?, Meslek yaşamınızda bu denli birbirinize yakınlık hissedebiliyor musunuz?, İçinizde, ‘biz bir grubuz’ hissi uyandı mı?, Oyun öncesine göre, grup olarak birlikte bir şeyler paylaşacak kadar yakınlık kurabildiğinizi hissediyor musunuz? gibi sorular sorması ve öğrencilerin görüşlerini dinlemesi.
- 2. Eğitici bu beşerli gruplara “Elimdeki kartlarda karakolda yaşanan bir olay yer almaktadır. Bu olayı konuşarak ve oynayarak her grubun canlandırmasını istiyorum.” der. Sonra her gruba bu kartları dağıtır.
OYUN: Oturdukları evin yakınındaki lokantada garsonluk yapan bir gencin, küçük kızlarına asansörde sarkıntılık ettiğini şikayet etmek üzere küçük kızları ile birlikte anne ve baba karakola gelirler.
Karakolda; karakol amiri, anne, baba, küçük kız ve garson genç arasında geçen bir sarkıntılık şikayeti olayının canlandırılması.
Eğitici, gruplardan her birinin aşağıdaki örneklerden birini seçerek ya da kendilerince uygun görecekleri daha farklı bir şekilde olayı sonuçlandırmalarını ister.
Örneğin:
- 1. Karakol amiri ailenin intikamını genci döverek alır ve aile şikayetinden vazgeçer.
- 2. Karakol amiri gençten özür dilemesini ister ve bir daha böyle bir şey yapmayacağına dair söz alır ve tarafları barıştırır.
- 3. Karakol amiri ifadeleri alır ve hiçbir olumsuz davranışta bulunmaksızın genci savcılığa sevk eder.
- 4. Karakol amiri bu kadar işin içinde böyle küçük şeylerle bizi neden meşgul ediyorsunuz diye azarlayarak karakoldan gönderir/kovar.
- 5. Karakol amiri aileyi “Ben konuyla ilgilenir sizi haberdar ederim.” diyerek gönderir ve ardından genci karakola getirterek bu yaptığının karşılığında bir hafta süreyle her gün karakola yemek getireceği sözünü alarak gönderir.
- 6. Karakol amiri ailenin intikamını genci döverek alır fakat aile yine de gencin savcılığa sevk edilmesini ister ve aralarında tartışma yaşanır.
Sonuç Etkinlikleri
- 1. Yukarıdaki etkinlik sonrasında oyunlaştırılan durumlar hakkında aşağıdaki soruları yönelterek katılımcıların görüşlerinin dinlenmesi.
- · Yaptığınız bu iş yasalara uygun mu?
- · Yaptığınız bu işlem sayesinde eğer yasalarda bir olumsuzluk ya da mağdurun aleyhine bir noksanlık varsa geliştirilmesine katkıda bulunmuş oldunuz mu?
- · Aynı şeyin kendinize yapılmasını ister miydiniz?
- · Yaptığınız bu işlem adaletli mi?
- · Herkese aynı işlemi yapıyor musunuz?
- · Yaptığınız bu iş gazetelerin birinci sayfalarında yer alsaydı kendinizi rahat hisseder miydiniz?
- · Ailenize, çocuklarınıza ve akrabalarınıza bunu söyler miydiniz?
- 2. Eğiticinin yukarıdaki durumlar hakkında bir değerlendirme yapması ve katılımcıların da değerlendirmeleri ışığında olması gerekenleri kursiyerlere bildirmesi.
Sonuç
Düşünmenin yerini ezberciliğin, okumanın yerini bilgi yığmacılığının aldığı çarpık bir öğretim sisteminde yetişen birey, eğitimin geleneksel yapısını koruması ve toplumsal uyguyu aşma çabasının olmaması nedeniyle içinde yaşadığı yenilikleri yakalayamamakta, eğitimin uygucu sınırları içinde sıkışıp kalmaktadır. Bu sıkışıklık bireyde çözmesi gereken bir ikilem oluşturmaktadır. [15]
Birey bugünkü eğitim sistemi içerisinde ya içinde yaşadığı grubun yargılarıyla hemfikir olacak ya da kendini ve yetilerini tanıyarak, kendine ait görüş ve düşünceler oluşturacak, böylelikle uyguculuktan kurtularak kendine özgü olanı savunabilecektir. Bunun oluşabilmesi için alışılmış ve geleneksel olan öğretme-öğrenme yöntemlerinin yerine, bireyi, onun öğrenmesini merkeze alan bir yöntem olan yaratıcı dramadan daha fazla yararlanılması gerekmektedir.
Yaratıcı drama; eğitim sürecinde oyunlarla geliştirilen bir etkinliktir ve bu özelliği ile eğitimin çok önemli bir parçasıdır. J. Norman, dramanın etkililiğini; “Drama yaşantısının somut olarak duyumsanmasıyla kişinin evrensel, toplumsal, moral, etik ve soyut kavramları anlamlandırması.”[16] olarak ifade etmektedir.
Öğrenme süreci belli bir yaş diliminde yapılıp bitirilebilen, belli bir sürede sonuçlanan bir olgu değildir. Buna göre yaratıcı dramanın bir yöntem olduğu ve bu özelliği ile öğretme-öğrenme yaşantılarının paylaşılmasındaki yeri kolaylıkla anlaşılabilir.[17] Bu anlatımdan da anlaşılacağı üzere eğitimde dramanın bir yöntem olarak kullanılması “kurgusal dünya ile gerçek dünya ikilisinin dramada özümsenmesi”[18] olarak anlaşılmaktadır.
Polis hizmetiçi eğitimlerinde dramanın bir yöntem olarak kullanılması, eğiticiye konuyu daha kolay ve kalıcı öğretme, katılımcıya ise, oynadığı oyunlar yoluyla olayları gerçekmiş gibi duyumsama, gerçek oyuncu gibi zevk alma, bilgiden hayatın neresinde ve hangi durumlarda yararlanabileceğini öğrenme ve gerektiğinde gerçek yaşama uyarlayabilme yönüyle önemli kazanımlar sağlayacaktır.
Polisin eğitimlerinin daha çok bilgi üstüne bilgi yığma şeklinde gerçekleştiği ve bu bilgilerin öğrenenlere bakan yönüyle, iş ve sosyal yaşamda nasıl kullanacağını bilememe güçlükleri göz önünde bulundurulursa, özellikle hizmetiçi eğitimlerin yaratıcı drama yöntemiyle verilmesinin ne derece gerekli olduğu anlaşılacaktır. Bu şekilde verilecek eğitim, neredeyse iş başında yaparak yaşayarak verilen eğitim kadar etkili olacaktır.
Günümüz eğitim sistemine alternatif bir yöntem olan yaratıcı dramanın eğitimde yaygınlaşması için, önce eğitim sistemindeki kısır bakış açısının değişmesi gerekir. Bunun için öncelikle öğretmen adaylarına yaratıcı drama ve temel anlamda oyunculuk eğitimi vermek gerekir. Kuru, tekdüze ve duygusuz bir ders anlatımının öğrencinin ilgisini çekmesi ve bu şekilde verilen bilgilerin tam olarak algılanması hiç kuşkusuz olanaksızdır.[19]
Bu da göstermektedir ki; yaratıcı darama öyle her eğiticinin uygulayabileceği bir yöntem değildir. Bu yöntemi uygulayacak eğiticilerin mutlaka teorik bir drama bilgisine sahip olmaları, biraz da olsa oyunculuk yeteneği taşımaları ve yaratıcı drama atölye çalışmalarına katılarak yetkinlik kazanmış olmaları gerekmektedir.
Not: Derginin Ocak 2004 sayısında yayınlanan “Emniyet Genel Müdürlüğü Hizmetiçi Eğitim Yönetmeliğinin Eğitim Literatürüne Uygunluk, İşi Basitleştirme, Kırtasiyeciliği Önleme Yönüyle Değerlendirilmesi” başlıklı yazımızın son paragrafının 8. satırında yer alan “bağlamamış” kelimesi, sehven yanlış yazılmış ve anlamı bozacak bir durum oluşmuştur. Kelimenin doğru yazılışı “bağlamış” olacaktır. Okuyucularımızdan özür dileriz.
SONNOTLAR
[1] Erten Gökçe ve Emin Semiz (2000) “Yirmibirinci Yüzyılda Polis Eğitimi.” Yirmibirinci Yüzyılda Polis: Temel Sorunlar–Çağdaş Yaklaşımlar, (İ. Cerrah ve E. Semiz) Ankara: Sibel Matbaası.
[2] İnci San. (1991). “Eğitimde Yaşayarak Öğrenme Yöntemi ve Estetik Bir Süreç Olarak Yaratıcı Drama.” Eğitimde Nitelik Geliştirme Sempozyumu, Kültür Koleji Yayınları. İstanbul.
[3] İnci San. (1991) “Yaratıcı Dramanın Eğitsel Boyutları” Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi 1.İzmir Kongresi, Bildiri. İzmir.
[4] Selma Çalık. (1996) Web: http://www.spgk.saglik.gov.tr/ss/sayilar/9609/4.htm.
[5] Ayşe Okvuran. (1993). “Yaratıcı Drama Eğitiminin Empatik Eğilim Düzeylerine Etkisi” Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, A. Ü Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ankara.
[6] Ayşe Okvuran. (2000) Yaratıcı Dramaya İlişkin Tutumlar. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Yayınlanmamış Doktora Tezi. Ankara.
[7] İnci San ve diğerleri. (1994). 5.Uluslararası Eğitimde Yaratıcı Drama Semineri Drama ve Öğrenim Bilgisi. Türk-Alman Kültür İşleri Kurulu Yayın Dizisi, No:5, Ankara.
[8] Mehmet Zeki Aydın. “Aktif Öğretim Yöntemlerinden Buldurma.” http://www.cumhuriyet.edu.tr..
[9] Nurettin Fidan. (1986) “Okulda Öğrenme ve Öğretme.” Kadıoğlu Matbaası, Ankara.
[10] İnci San ve diğerleri. (1994). 5.Uluslararası Eğitimde Yaratıcı Drama Semineri Drama ve Öğrenim Bilgisi. Türk-Alman Kültür İşleri Kurulu Yayın Dizisi, No:5, Ankara.
[11] Tülay Üstündağ. (1998) “Dramatizasyon Yönteminin Etkililiği.” H.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Ankara.
[12] Tülay Üstündağ. (2002) “Yaratıcı Drama Öğretmeninin Günlüğü.” PEGEM Yayıncılık, Ankara.
[13] Emniyet Genel Müdürlüğü, Eğitim Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanan “2004 Yılı Eğitim Planı”ndan özetlenerek alınmıştır.
[14] Tülay Üstündağ. (2002) “Yaratıcı Drama Öğretmeninin Günlüğü.” adlı kitabının 3. bölümü örnek alınarak hazırlanmıştır.
[15] Ömer Adıgüzel. (1999). Eğitimde Yeni Bir Yöntem Ve Disiplin: Yaratıcı Drama (Aktaran: Arif Kıvrak. “Polis Akademisi Öğrenicilerinin Yaratıcı Drama Eğitimine Yönelik Tutumları.”)
[16] İnci San. (2001). Eğitimde Dramanın Kısa Tarihçesi.” Çağdaş Eğitimde Kültür ve Sanat. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Yayınları -14. İstanbul.
[17] Tülay Üstündağ. (2002) “Yaratıcı Drama Öğretmeninin Günlüğü.” PEGEM Yayıncılık, Ankara.
[18] İnci San. (2001). Eğitimde Dramanın Kısa Tarihçesi.” Çağdaş Eğitimde Kültür ve Sanat. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Yayınları -14. İstanbul.
[19] Arif Kıvrak. “Polis Akademisi Öğrenicilerinin Yaratıcı Drama Eğitimine Yönelik Tutumları Araştırması.”