Pedofili Operasyonu’nun Düşündürdükleri
H.Özgür KIZILSU
Komiser Yardımcısı
Asayiş Daire Başkanlığı Asayiş Şube Müdürlüğü görevlilerinden oluşturulan özel bir ekip ile, Bursa Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü’nün ortaklaşa yürüttükleri “Pedofili Operasyonu”, 2001 yılına damgasını vuran olaylar arasında yerini aldı. Merkezi Fransa’nın Lyon Kenti’nde bulunan İnterpol Genel Sekreterliği’nin koordinesinde, internet ortamında işlenen çocuk pornografisi ve çocuk istismarı suçlarına karşı, 18 ayrı ülke interpolünce ortaklaşa yürütülen Landmark Operasyonu’nun Türkiye bağlantılarının belirlenerek faillerinin yargı önüne çıkarılması amacıyla yürütülen operasyona Pedofili ismi, insanlığın yüz karası olan bu suça karşı toplumun bilinçlendirilmesi amacıyla özellikle verildi. Bu noktadan hareketle, pedofilinin klinik tanımını vermekte yarar vardır:
Pedofili: “Erişkin bir kimsenin, aynı ya da karşı cinsiyetteki çocukları cinsel açıdan çekici bulması ve onlara cinsel eğilim duymasıdır. Bir davranışın ‘pedofil’ olarak tanımlanabilmesi için, cinsel içerikli olması gerekir. Pedofilik eğilimler, yetişkin bireyi çocuklara karşı cinsel suç islemeye yol açabileceği gibi, sadece bir ilgi olarak da kalabilirler. Ancak, pedofilin seks objesi çocuktur. Genelde erkekler arasında yaygın olmakla beraber, kadın pedofil vakaları da vardır. Bu eğilime sahip yetişkinler, birincil olarak çocuklara karsı cinsel ve duygusal eğilim içindedirler. Çocuklara karsı okşama, kucaklama, koklama, dokunma veya öpme gibi davranışlar gösterirler.”
Pedofili Operasyonu, sadece faili değil, maalesef bir gerçeği daha ortaya çıkardı. Bu da, ülkemizde internet aracılığıyla işlenen pek çok suçta olduğu gibi, sanal ortamdaki pedofili suçlarındaki hukuki alt yapı eksikliğidir.
“Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeye” taraf olan bir ülke olmamıza ve Anayasamızın 90. maddesi gereğince, usulüne uygun olarakimzalarak onaylanan uluslararası anlaşmaları iç hukukumuzun bir parçası saymamıza rağmen, maalesef kanunlarımızda çocuk istismarı olarak tanımlanmış bir suç bulunmamaktadır. Oysa ki pek çok batılı ülke, kendi iç hukuklarında “child abuse-çocuk istismarı” suçunu tanımlamakta ve bu suçu çok ağır müeyyidelerle cezalandırmaktadır.
Bu noktadan hareketle kendi iç hukukumuza baktığımızda, bu tür suçların cezai müeyyidesinin, Ceza Kanunumuzun 426. maddesinin üçüncü bendinde yer alan, “Halkın ar ve haya duygularını inciten veya cinsi arzularını tahrik ve istismar eder nitelikte genel ahlaka aykırı suçları, umuma açık yerlerde veya umumi mahallerde irad edenler” hükmüyle çocuk pornografisi ve yetişkin pornografisi arasında herhangi bir ayırım yapılmaksızın düzenlendiğini görmekteyiz. Ancak yeniden yapılanma sürecinde olduğu bilinen ceza kanunumuzda,
A-Çocuk pornografisine verilen cezai müeyyidenin yetişkin pornografisine verilen cezai müeyyideye göre çok daha ağır olması,
B-Yetişkin pornografisinde değişik oyuncak türevleri, anaokul forması gibi çocuk pornografisini özendirici objeler bulunması durumunda konunun çocuk pornografisi gibi değerlendirilmesi,
C-Çizgi film karakteri ya da animasyon teknikleriyle bilgisayar ortamında modellenen sanal çocuklar kullanılarak hazırlanan pornografik görüntülerin de çocuk pornografisi olarak değerlendirilmesi,
D-Çocuk pornografisinin internet aracılığı ile neşredilmesiyle birlikte, yayın yapılmasa bile sadece bilgisayarın hard diskinde yada benzeri manyetik ya da dijital ortamlarda bulundurulmasının da suç sayılması,
E-Bu tür yayınların ya da bu yayınların temin edilebileceği diğer internet adreslerine ait bilgilerin yayınlanmasına aracılık eden web serverlara, sitelerine gönderilen dokümanları herhangi bir kontrole tabi tutmadan ücretsiz olarak yayımlamış olmaları halinde bile cezai yaptırım öngörülmesi,
konularında düzenleme yapılmalıdır.
Ülkemizin geleceği olan çocuklarımız, başka ülkelerin çocuklarından daha az değerli değildir. Ancak, maalesef kanunlarımızla, diğer ülkelerdeki çocukların korunduğu gibi korunmamaktadırlar. Örneğin, İngiltere’de bir kimsenin bilgisayarında çocuk pornografisi ihtiva eden bir tek resim bulunmasının cezası beş yıl ağır hapistir. Bırakın çocuk pornografisini, İrlanda’da ana okulu önlüğü ile porno film çeviren otuz yaşındaki bir bayana, bu ülkede porno film çevirmek suç sayılmadığı halde, eylemi çocuk pornografisini özendirdiği için on iki yıl hapis cezası verilmiştir.
Ceza kanunumuzda yapılması gereken düzenlemenin yanı sıra, yeniden hazırlama çalışmaları halen sürdürülen “Polis Vazife veSelahiyet Kanun”a, konuyla ilgili adli tahkikat tamamlanıncaya kadar, pornografik yayın yaptığı tespit edilen bu tür web sitelerinin Emniyet Teşkilatınca hack edilebilmesine (sitelere ulaşımın engellenmesi) yönelik hükümler konulmalıdır. Böylelikle Teşkilatımız, internet üzerinden yapılan bu tür yayınlara resen müdahale edebilmelidir
Pornografik yayınlar ile etkin mücadele edilebilmesi için, kolluk kuvvetlerinde, interneti gözlem altında bulunduran bir birimin oluşturulması şarttır. Ancak bununla beraber, sanal ortamda işlenen suçların tespit edilebilmesi için, internet servis sağlayıcısı firmaların, bu hizmeti verdikleri bilgisayar sistemlerine yükleyecekleri belli başlı bazı yazılımlar vasıtasıyla, hangi telefon ya da kablo hattıyla, kimin ne zaman, ne kadar süreyle internete bağlandığı gibi bilgileri mutlak suretle kaydetmeleri gerekmektedir. Ancak ülkemizde faaliyet gösteren internet servis sağlayıcısı firmaların kuruluşununda herhangi bir standart bulunmadığından, sadece pornografik yayınlarda değil, diğer bilişim suçlarının takibinde de bir çok problem yaşanmaktadır. Bu yüzden internet servis sağlayıcısı firmaların görev ve sorumluluklarını düzenleyen, bu konudaki gerekli standartları ortaya koyan ve bu firmaların söz konusu standartlara riayet edip etmediklerinin ne suretle denetleneceğini belirleyen bir kanunun en kısa zamanda hayata geçirilmesi şarttır. Bu kanunda, internet ortamında işlenen bilişim suçlarının takibinde, kolluk kuvvetlerince talep edilmesi halinde, internet servis sağlayıcısı firmalar tarafından tutulan her tür kaydın kolluk kuvvetlerine verilmesini düzenleyen bir hüküm bulunmalıdır.
Tıpkı internet servis sağlayıcısı firmalar gibi, internet kafeler konusunda da benzeri sıkıntılar yaşanabilmektedir. Açılması izne bağlı yerler kategorisine konulan internet kafelerle ilgili belli standartlar yasayla belirlenmelidir. Böylelikle internet kafelerde her türlü pornografik yayının takip edilmesinin, kumar ya da küçüklerin psikolojilerini bozacak nitelikteki diğer oyunları oynatan web sitelerine girilmesinin önünegeçilerek, bu yerlerin gençlerimizin gelişimine katkıda bulunan alanlar haline getirilmesi gerekmektedir.
Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın, insanlığın yüz karası bu tür olaylara hiç bir suretle maruz bırakılmaması temennileri ile;