ÖRGÜTSEL YARATICILIK VE YÖNETİMİ
Erdal ILDIZ Başkomiser T.B.M.M.Koruma Müdürlüğü |
1. GİRİŞ
İnsanlık tarihinde görülmemiş hızlı bir değişme ve gelişme süreci yaşanmaktadır. Hemen hemen her gün bu değişiklilikleri görmek ve gözlemek mümkün hale gelmiştir. Bu değişim ve gelişmeler yalnız yaşamın teknolojik boyutunda değil, ekonomik, sosyal ve kültürel boyutunda da kendini göstermektedir(Erdoğan, 2000: 27). Çağdaş yönetim modellerinde,kaliteli hizmet veya malın üretilmesinde insanın özendirilen yaratıcılığı kullanılmaya çalışılmaktadır. Toplumdaki değişim arzusu örgütleri yeni yönetim anlayışlarına yönlendirmiştir.
Etkili ve verimli bir örgütte istenilen değişimin ve yaratıcılığın gerçekleştirilerek kaliteli hizmet ve mal üretilebilmesi için uygulanacak her türlü modelin ana öğesini insan oluşturmuştur. Yönetim biliminin gelişimine bakıldığında insana verilen önem açıkça görülmektedir(Palmer ve Winters, 1993: 27).
Çağımızda artık yaratıcılık örgütsel yaşamın önemli bir parçası haline gelmiştir. Yaratıcılık, işgörenlere işlerin yapımında yeni ve etkili yol ve yöntemlerin geliştirilmesinde örgüte yardımcı olmakta ve onu yeterli bir düzeye getirmektedir. Her alanda rekabetin arttığı, kaynak kıtlığının çok önemli boyutlarda olduğu, nitelikli iş gücü ve donanım maliyetlerinin sürekli olarak arttığı günümüz iş yaşamında daha verimli ve etkin iş yöntemlerine yol açan her yaratıcı eylem örgütün varlığını ve başarısını sürdürmede çok etkili bir rol oynar(Şimşek, 1996: 319). Yaratıcılık, örgütün kendini sürekli olarak yenileştirme ve değiştirme yeteneğini yükseltir.
Yaratıcılık, en iyi şekilde dinamik ve özgür bir örgüt kültüründe gelişip, yaygınlık kazanabilir. Yaratıcılığı özendirmek ve yönetmek için yöneticilerin yaratıcılık hakkındaki tüm bilgilere sahip olmaları, kendileri de yaratıcılığa önem vermelidirler. İnsan gereksinimlerini giderecek mal ve hizmetleri üretmek amacıyla kurulan örgütler, girdi-çıktı ilişkisiyle bağlı oldukları çevreleriyle etkileşim içindedirler(Artan, 1997: 103).
Örgütlerin yaşamını sürdürme, büyüme, daha iyi hizmet üretebilme, müşterilerinin gereksinimlerini giderebilme gibi amaçlarına ulaşmaları, yaratıcılığın yalnız tespitini değil, ondan yeterince yararlanılmasını da içerir. Bunun içindir ki , yöneticiler ve yönetim kadrosu yaratıcılığı ve yaratıcı olmaya çalışan iş görenleri devamlı desteklemelidir(Kovancı,1994: 15). İyi hizmet ve ürün üretimiyle bunların sürekliliğinin sağlanabilmesi için yaratıcılık gerekli bir unsurdur.
Yöneticiler açısından yaratıcı düşüncelerin fark edilmesi ve teşviki çok önemli özelliklerdir. Bu beceriyi yaratıcı düşünme ve sürecini anlamayı, yaratıcılığı besleyen ve destekleyen koşulları yaratmayı bilmeyi ve yaratıcı kişileri fark etmeyi gerektirir. Yaratıcı düşünce kavramlar ve olaylar arasında ilişki kurmaya dayanır(Yıldırım, 1998: 7).
Bilgilerimiz, deneyimlerimiz ve karar verme yeteneğimiz ne kadar fazla olursa olsun, yinede yeni düşüncelere çok büyük gereksinim vardır(Bono, 1996: 97).
Yaratıcılık yönetimi, düşünme ve yorumlama yeteneklerini geliştirmeye uygun ortam hazırlayan yönetimdir. Mükemmel olarak nitelendirilen örgütlerin temel özelliklerinden biri, insanlar aracılığıyla verimlilik sağlamalarıdır. İnsan, örgütlerdeki en önemli öz kaynaktır (Peters ve Waterman,1987: 49). Yaratıcılık yönetimi , aynı zamanda, yetkinliklerin yönetimidir. Yetkinlik, bireysel gelişmeyle beraber düşünülür. Bu çerçevede, yönetim bireylerin yetenek ve yetkinliklerini geliştirmelerinde hangi psikolojik süreçten geçtiklerini, nasıl deneyim kazandıklarını ve ne tür geliştirme ve eğitim programlarına gereksinim duyduklarını, sürekli olarak araştırmak ve geliştirmek durumundadır(Düren, 2000:120).
Yaratıcı örgüt üyelerini yönetmek , aynı zamanda bilgiyi taşıma ve aktarma yani harekete geçirme sisteminin örgütte oluşturulmasını ve yaygınlaştırılmasını zorunlu kılar(Stewart, 1997: 82). Yaratıcılığın örgütselleşerek sürekli hale gelmesi, ancak iş görenlerin istekle ve hevesle gerçekleştirebilecekleri bir olaydır.
1.1. 1.1. Yaratıcılık,Yenilik ve Değişim
Global bilgi ekonomisinde , bilginin paylaşıldıkça çoğalması, insan faktörünün stratejik önemini ön plana çıkarmıştır. Sanayi ötesi topluma geçişle, aynı zamanda, düşünen, yaratan ve kendini gerçekleştiren insan dönemi başlamıştır(Düren,2000: 97). Geleceğin başarılı örgütleri, kendini geliştirebilen insanlardan oluşan akıllı örgütler olmak durumundadırlar. Akıllı örgütler, bilgiyi ancak akıllı ve güdülenmiş insanlarda kullanabilecekler ve böylece rakipleriyle aralarındaki farkı yaratabileceklerdir.
Yaratıcılık, var olan değerlerden katma değer elde etmenin en ucuz ve en iyi yoludur(Bono, 1996: 72). Örgütlerin yönetsel yaklaşımları, insan yaratıcılığı ve bilgi üretimini birleştirecek stratejilere yönelmektedir. Arık(1990: 4), Taylor’un “Zamanımızda insanlık,bir zihinler arası rekabetin içindedir. Bu yarışın sonuçlarını tayin edecek en önemli zihinsel faktörlerden biri yaratıcılıktır. Yaratıcılığın çeşitli bilgi alanlarında ve farklı uluslardaki miktar ve derinliği çok önemli olacaktır. Eğer uluslar arası yarışma ortamında hayatta kalmak istiyorsak, bu ulusun hayati insan gücü problemine getireceğimiz en ümit verici çözüm, çeşitli tipteki önemli personelin belirlenmesini ve yetiştirilmesini teşvik ve desteklemek olacaktır. Bu tiplerden biri yüksek seviyedeki yaratıcı kişilerdir” sözlerinin dikkat çekici olduğunu vurgulayarak yaratıcılığın önemi üzerinde durmuştur.
Şimşek(1996: 317), yaratıcılığı yeni bir düşünce ve fikir üretme, yeniliği ise üretilen bu fikrin yeni bir ürün, hizmet veya üretim yöntemi biçimine dönüştürülmesi şeklinde ifade etmiştir. Yaratıcılık, yeni bir şey ortaya çıkarmaya veya oluşturmayı, yenilik ise bu yeni şeyi uygulama alanına koymayı ifade eder. Yaratıcılık, herhangi bir konuda mevcut durumu geliştirmek ve herhangi bir düzeyde yenilik getirmek amacıyla kullanılır. Yenilik kavramı ise değişim ve gelişim ile de ilgilidir. Değişim yeni bir şeylerin ortaya çıktığını, gelişme ise bu yeniliklerin olduğunu anlatır(Yıldırım, 1998: 121-122). Ayrıca değişim ile ilgili olarak iki kavramdan söz edilebilir. Birincisi dışımızda olan değişim, ikincisi kendi isteğimizle gerçekleştirdiğimiz değişim.
İster birey olsun, ister örgüt olsun, başarının göstergesi, dışarıdaki değişime tepki yerine, iradi değişimle gelişmeleri yönlendirmektir. Toplumların gelişmişliklerine bakıldığında görülen beş düzlemden biri, kendi yaratıcılıkları ve iradeleri ile değişimi gerçekleştirenlerdir(Kavrakoğlu, 1998: 5).
İnsanların kendi önlerine koydukları engeller, tanınmaları daha güç olan engellerdir. Bu engelleri bilinçli yada bilinçsiz olarak biz kendimiz yaratırız. Bilinçsiz yarattıklarımızın üstesinden gelmek kolaydır; bütün gereken, anlayışlı bir meslekdaşın ya da arkadaşın uygun bir biçimde hatamızı bize göstermesidir. Bir kere tanıdıktan sonra böyle bir engel rahatlıkla aşılır(Rawlinson, 1995: 23).
Kendi işgörenlerinin düşüncelerinden tam olarak yararlanabilmesi için bir örgütün hem yaratıcı ve hemde yenilikçi işgörenlere gereksinimi vardır. Yaratıcı düşünceler yenilik şeklinde uygulamaya konmadıkları sürece örgütsel etkinliğe katkıları olmaz. Bunun için örgütlerde yaratıcılık sürecinin hem yaratmayı ve hem de yenilik yapmayı kapsaması gereklidir. Örgütsel yaratıcılığın gerçekleşebilmesi için, yeni bir düşün gerçekten yaratılmalı ve bu düşün aynı zamanda örgütsel düzeyde uygulanabilme yeteneğine sahip olmalıdır(Şimşek, 1996: 320).
1.2.Bireysel Yaratıcılık
Yaratıcılık, sorunlara; bozukluklara, bilgi eksikliğine, kayıp öğelere, uyumsuzluğa karşı duyarlı olma; güçlüğü tanımlama, çözüm arama, tahminlerde bulunma ya da eksikliklere ilişkin denenceler geliştirme, bu denenceleri değiştirme ya da yeniden sınama, daha sonrada sonucu ortaya koymadır(Sungur, 1992: 20).
Bireyler yaratıcılık yönünden çok önemli yetenek farklılıklarına sahiptirler. Yaratıcı güç ve yeteneğe sahip olan bireyler, yaratıcı gücü az olan bireylere göre daha değişik ve orijinal düşünceler ortaya koyarlar. Yaratıcı düşünme yetisine sahip bireyler diğerlerine göre daha özgür düşünce ve esnek davranış gösterebilme eğilimindedirler.
Yaratıcı düşünme, bir bireyin hayal gücünü kullanma, zihninde canlandırma, varsayımlar ileri sürme gibi yollarla bir sorunu açık bir şekilde kavrayabilmesi ve daha sonra bununla ilgili olarak yeni ya da geleneksel yolları izleyerek değişik bir görüşü veya kavramı ortaya atmasıdır(Baykal,1981 274).
İstisnasız her insanda yaratıcılık yeteneği vardır. Bunu görebilmek için, insanın küçük yaştaki çocukların kendi başlarına ya da arkadaşlarıyla birlikte oynadıkları oyunları gözlemesi yeterlidir. Bu oyunlarda yaratıcı yeteneğin bütün belirtileri gözlemlenebilir. Ne yazıkki çocuklar büyüdükçe, dışarıdan gelen etkilerle bu yaratıcı yetenekleri başka bir takım yeteneklerin altında örtülü kalmaya zorlanır(Rawlinson, 1995: 13). Bunda okuldaki eğitim sisteminin çok büyük etkisi vardır. Okullarda yaratıcı düşünceye sahip birey yetiştirmeye yönelinmelidir.
Yaratıcılık var veya yok şeklinde tanımlanabilecek bir büyüklük değil, kişiye ve koşullara göre değişik derece ve boyutları olan bir düşünce biçimidir. Yaratıcılık zamanla öğrenilebilir ve geliştirilebilir. Böylelikle bireyler günlük yaşantılarını değiştirip yenilikler yaparak zenginleştirebilirler(Yıldırım, 1998: 22). Yaratıcı olmayan birey yoktur. Sadece az ya da çok ketlenmiş, engellenmiş, dondurulmuş ve uzun ya da kısa süreli eğitime gereksinmesi olan bireyler vardır(Sungur, 1992: 61).
Düşünsel sermayenin dayanağı, düşünen yaratıcı insandır. Çağımızda bu özellikleriyle yaratıcı insan, örgütlerin en önemli zenginlik kaynağı haline gelmiştir(Düren, 2000: 100).Yaratıcı bireyin özellikleri şu şekilde sıralanabilir(Marşap: 59): Problemlere duyarlılık gösterme,derin anlayış sahibi olma, araştırıcı ve meraklı olmak, fazla sayıda işe yarar fikir üretebilmek, özgün ancak işlevsel fikir üretebilmek, yeniliğe ve değişime açık olmak, bir fikirden diğerine rahatlıklageçebilme akışkanlık ve değişim özelliğine sahip olmak, sentez yeteneğine sahip olmak, analiz yeteneğine sahip olmak, karmaşık ilişkileri kontrol altına alama ve değerlendirme yorumlama yapabilme özelliğine sahip olmak.
Yaratıcı düşünce, bir bakışta bütün gerçeği görmenin, yeni sentezlere ulaşmanın, benzerlikler ve karşıtlıkların özdeştiğini çözmenin, yıpranmamış bir düşün üretmenin temelidir. Yaratıcılık, bireyin kendine özgü içsel yapı ve değerleriyle ne kadar ilgili ise, öte yandan sosyal, kültürel, çevresel şartlarda yaratıcılığı destekler veya engeller. Drucker (1993: 107) 21. Yüzyılın yaratıcı insanı olarak bilgi işçisini tanımlamış ve yöneticilerin çözmeleri gereken sorunun bu bilgi işçilerinin verimliliği olacağına dikkat çekmiştir.
Sürecek