Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

OPERASYON VE YANGIN

     

                       

                                                                          M. Tayfun ACARLI

                                                                       2.Sınıf Emniyet Müdürü

                                                                                 Hukuk Müşaviri

 

            Geçenlerde Elazığ İlimizde yapılan bir operasyon sonunda 3 şehidimiz, yine yüreğimiz de yangınlara neden oldu. Yine kan ağladık.

 

            Bu güne kadar yapılan operasyonlarımıza bakacak olursak şehitlerimizden dolayı yüreğimiz hep yandı, kavruldu. Hep kan ağladık.

 

            “Operasyon; suç sanıklarınn yakalanması, delillerin toplanması, suçun işlenmesine ve devamına mani olunması amacıyla görevliler tarafından icra edilen planlı işlemlerdir. Operasyon;  daha çok örgütlü suçlarla  (terör, kaçakçılık) sanıklarının yaklanması ve delillerin toplanmasında icra edilir, Operasyon yapılmadan önce alanın özelliklerinin iyi bilinmesi gerekir. Bu bilgiler sadece fiziki ya da coğrafi konunun tespiti değildir. Çevre faktörleri, alana giriş-çıkışlar tali ve ana yollar, çevre halkının etnik ya da politik kimlikleri, yardım ve yataklık yapabilecek müzahir unsurlarla milislerin mevcudiyeti hakkında operasyonun icrasında tedbir almayı gerçekleştirecek her türlü bilginin yeterli düzeye ulaştırılması gereklidir. Operasyon alanı ev ise, evin türü (apartman, gecekondu v.b.) dış ve iç konumu, giriş-çıkış yerleri, kaçmaya, başka binalara geçişe müsait olup olmadığı telefon bulunup bulunmadığı hususlarında bilgilerin yeterliliği gözden geçirilmelidir” (Emniyet Genel Müdürlüğü yayınları)

 

            Kısaca operasyon alalade bir yakalama olmayıp, planlı ve kapsamlı bir işlemdir, denilmekte ise de operasyona girenler veya uzmanlar bilir ki her zaman hiç hesapta olmayan ve o an insiyatifi kullanmayı gerektiren veya kişisel beceri ve cesareti gerektiren duruumlar ortaya çıkabilir. Buda okların operasyonu yöneten görevliye çevrilmesi demektir.

 

            Operasyon alelade bir yakalama işlemi olmayıp bir plana dayandığına göre, planın uygulamaya konması da mutlak bir yönetimi gerektirecektir.

 

            Uygulamalarda, göz ardı edildiği müşahede edilen önemli hususlardan biri de operasyon yönetimidir.

 

            Operasyon yönetiminin, planı hazırlayan ve aynı zamanda operasyona katılacak en üst rütbedeki amirin sorumluluğunda yerine getirilmesi önerilir.

 

            Yönetici, fiilen operasyonun başlama emrini verdikten sonra bizzat müşehade ya da muharebe cihazı vasıtasıyla operasyonun sahnesini izler ve denetler.

 

            Her operasyon silahlı çatışma sonucunda mı bitmelidir?

 

            Teşkilatımızda bir çok psikolog görevli ancak bizler henüz onları çalışmalarımıza adapte edemedik. Suçluları ikna ederek yakalayabileceğimizin mümkün olup olmadğını dahi araştırmadık. Bırakın operasyonları, intihar vakalarında bile kullanmadık. Bunlarla ilgili yasal düzenlemeye ihtiyaç varsa (ki var) araştırarak hazırlamadık. Amerika’yı yeniden keşfetmeyeceğiz. AB üleklerinde bu sistemler oturmuş vaziyette. Bize alıp adapte etmek kalıyor.

 

            Personel Daire Başkanlığı kayıtlarına göre son on oniki yılda 125 şehit, onlarca gazi vermişiz. Şehitlerimizden 3 tanesi Kaçakçılık Dairesi Başkanlığı’ndan, 111 tanesi Özel Harekat Dairesi Başkanlığı’ndan ve 11 tanesi de diğer birmlerimizden. Hepsine rahmet diliyorum. Bu teşkilat son yıllarda başarılı çalışmalar yapıyorsa suç faillerini yakalıyorsa biraz önce saydığım şehitllerimizin ve gazilerimizin sayesindedir. Hepsine şükran borçluyuz, minnet borçluyuz.

 

            Devlet ve teşkilat olarak şehit ve gazi ailelerine kanunlar ve imkanlar çerçevesinde elden gelen yapılıyor. Yapılanlar az-mı çok mu- yeterli mi ayrı bir konu.

 

            Ana fikre dönersek;

 

1-     Teşkilat olarak operasyonlarda neden şehit verdik?

2-     Her operasyon sonunda tutulması zorunlu olan tutanaklar tutuldu mu?

3-     Tutanakları kimler inceledi?

4-     Tutanaklar incelenirken değerlendirme neye göre yapıldı?

5-     Tutunaklar incelenmiş ve değerlendirilmiş ise hatalı nokta bulundu mu?

6-     Şehit ve gazimizin olmaması için ne önlemler üretildi?

7-     Şehitlerimiz ve gazilerimiz öldürücü-yaralayıcı yaralarını nerelerinden aldılar?

8-     Operasyonda kullanılan ve zırh olarak kullanılan malzemeler ne kadar güvenli?

9-     Koruyucu malzemelerin güvenle kullanma süreleri var mı? Ve operasyonda kullanılan koruyucu görevini yapmış mı?

10- Çeşitli gazlar kullanarak sanıkları yakalama olasılığı var iken niye silahlı çatışma?

 

Aklıma gelen bu birkaç soru şehitlerimizin ve alilelerinin, gazilerimiz ve ailelerinin insan haklarının savunulması, korunması açısından önemli olmalıdır diye düşünüyorum.

           

Dünya üzerinde yaşamını sürdüren her insanın bir takım hakları var. En başta da yaşam hakkı. Yaşamak hem de sağlıklı yaşamak her insanın doğal hakkı. Pekiyi vatandaşlarının haklarını savunurken, vatanının bölünmez bütünlüğünü korumaya çalışırken ölenler ve yaralananların insan hakları nerede? Bunları kim savunuyor?

 

CMUK’na göre sanık yakalandı mı haklarını bildirmek ve avuktat isteyip istemediğini sormak zorundayız. Neden? Sanığın haklarını korumak için.

 

Davacı veya mağdurun haklarını koruması gereken kişi veya kuruluşlar nerede?

 

Gecenin bilmem kaçıncı saatinde barodan avukat isitiyoruz. Sanığın haklarını korursun diye. Mağdurun  haklarını kim koruyacak? POLİS haklarını kim koruyor?

 

İşte bütün bu sorulara mantıklı ve gerçekçi cevaplar verdiğimiz zaman içimizdeki yangınlara da son vereceğimizi umuyorum.