MUHATAP OLUNAN KİTLENİN GENİŞLİK VE NİTELİK FARKLILIĞININ POLİSİN DAVRANIŞ TARZINA ETKİSİ
Mustafa ÖZKAVAK[*] |
GİRİŞ
Meslek içerisinde her polis kendisinden beklenilen görevleri yerine getirirken, Cumhuriyete, yurda ve millete karşı sevgi ve bağlılık, itaat, sebat ve mukavemet, cesaret ve yiğitlik, canını esirgememek, vazifeseverlik, iyi geçinmek, sır saklama, birbirine yardım, intizam severlik, temizlik gibi temel vasıfları da yerine getirmelidir. Ancak bu genel ve temel doğruların etrafında görev yapan polisin ilgili görev alanında muhatap olduğu kitlenin niteliğine ve genişliğine göre ise, davranış tarzları doğal olarak değişecektir.
İKİ FARKLI BİRİM
Bu bağlamda bir çevik kuvvet polisi ile gezici polis merkezinde çalışan bir polisin kamu düzenini sağlamak adına görev yaparken nelere dikkat etmeleri ve uymaları gerektiğinden (neleri yapabileceklerinden) karşılaştırmalı olarak bahsedebiliriz.
Konuya bir çevik kuvvet polisi açısından bakıldığında muhatap olunan kitlenin geniş, heyecanlı ve bir şeyleri örgütlü olarak ifade etme isteği içerisinde olması, kamu düzeninin sağlanmasında gösterilecek olan davranış tarzını mutlaka etkileyecektir.Dolayısıyla muhatap olunan, belirli bir amaçla örgütlü olarak toplanmış olan geniş kitlenin, heyecanının ve isteğinin herhangi bir kargaşaya ve düzensizliğe yol açma ihtimaline karşı çevik kuvvet tarafından caydırıcılık hissinin verilmesinde, birlik ve beraberlik içerisindeki bir hareket tarzının sergilenebilmesi çok önemlidir. Ki, bu da ancak muhatap olunan kitleyle kurulacak olan iletişimin dolaylı olması ile mümkündür. İşte çevik kuvvet ile kitle arasındaki bu dolaylı iletişimi çevik kuvveti sevk ve idare eden ve bir anlamda organik bağ olarak adlandırabileceğimiz “ amir” kuracaktır. Dolayısıyla çevik kuvvet polisi açısından önemli olan kitledeki bireyleri tek tek tanımak değil, toplu olarak onların hangi amaçları taşıdığını ve bu amaçların yasalara aykırı olarak bir hal alıp almayacağını tartabilmek ve ona göre davranmaktır. Böyle bir ortamda bunu sağlayabilmenin yolu ise, çevik kuvvet amirinin vereceği emir ve kararlara kati itaatten geçer. Çünkü dolaylı iletişimi kurmak üzere kitleyle görüşen amir, onunla doğrudan iletişime geçmiş, tanımaya ve çözmeye başlamıştır. Dolayısıyla aldığı kararlarda ve verdiği emirlerde de kitle ile kurduğu doğrudan iletişimin etkileri kaçınılmaz olacaktır.
Aynı zamanda çevik kuvvet polisi, kati emre itaat dışında tek başına karar verme inisiyatifinin de oldukça sınırlı olduğunu bilmelidir. Bu sebeple bu alanda vazife yapan her bir çevik kuvvet polisinin göstereceği tutum ve davranış tarzı bir diğerinin kopyası olmalıdır ki, gelen emirlere göre hareket edilirken ve çeşitli yöntemlerle olayların önüne geçilmesine çalışılırken, huzur ve refah adına birlik ve beraberlikten kesinlikle taviz verilmesin.
Ayrıca herhangi bir zor kullanma durumunun ortaya çıkması halinde kitlenin geniş olmasından dolayı çevik kuvvet polisinin kullanacağı yöntemler daha sert, donanımlar daha ciddi olabileceği için (Robocop giysisi, gaz bombası, panzerler ve su veya boyalı su sıkma yöntemi gibi) böyle bir durumda bireysel davranış yerine kolektif anlayışın benimsenmesiyle ve gösterilmesiyle, halka, kitleye karşı yapılan bu uygulamanın kamu düzeninin sağlanması bir başka deyişle kendi huzur ve refahlarının tesis edilmesi adına gerekli olduğu hissi verilebilmelidir.
Muhatap olunan kitlenin büyüklüğünün ve niteliğinin farklı olmasının, ilgili alanda görev yapan polisin davranış tarzını etkileyebileceği tespitine gezici polis merkezinde çalışan bir polis açısından bakıldığında ise; doğal olarak bu alanda çalışan bir polisin muhatap olduğu kitlenin genişliği ve niteliği farklı olacağı için burada daha çok bireysel ve örgütlenmemiş bir hareket tarzı sergileyen kitle ile karşılaşacağı söylenebilir. Bu yüzden kamu düzeninin sağlanması düşüncesinde olan polisin, bu kitle ile kuracağı iletişim türü ise mutlaka doğrudan iletişim olacaktır. Çünkü bu alanda çalışan her bir polis asayiş olaylarını önleme çabası sürecinde vatandaşlardan doğrudan yardım alabilmekte ve herhangi bir olayda ise mutlaka bire bir ilişki içinde olmaktadır. Bu nedenle polis ve kitle arasındaki sınırlar daha esnektir ve polisin tek başına karar verebilme sınırları genişlemiştir. Dolayısıyla herhangi bir sorunla karşılaşıldığında yüz yüze iletişim ve beden dilini samimi ve güven telkin edici bir şekilde kullanma çok etkili olmaktadır. İşte gezici polis merkezinin karşı karşıya olduğu farklı nitelikte olan bu kitledeki bireyleri tanımak, alışkanlıklarını öğrenmek ve ona göre bir davranış tarzı geliştirmek pro-aktif polislik adına suçun önlenmesi aşaması için çok önemlidir. Bu yüzden de, böyle bir ortamda bu anlayışın hayata geçirilebilmesinin ise emre itaat çerçevesinde genişletilmiş bir inisiyatif alanın varlığı ile mümkün olabileceği atlanmamalıdır. Bu inisiyatif alanının etkili kullanılabilmesi ise ancak bu alanda vazife yapan her bir polisin istek, beceri ve gönüllü katılımının, bilgi ve deneyim birikimi tarafından desteklenmesi ile mümkündür.
Herhangi bir zor kullanma durumu doğduğunda ise muhatap olunan kişinin veya kişilerin mukavemet derecesine göre sertlik derecesi ayarlanmalıdır. Kitlenin kendisini ve istediklerini ifade etme yöntemi, çoğunlukla örgütlenmemiş ve bireysel olacağı için çoğunlukla çevik kuvvet polisinin kullandığı özel donanımlar gibi donanımlara gerek olmayacaktır. Çünkü genelde gezici polis merkezinde çalışan bir polisin muhatap olacağı kitle ve bu kitlenin göstereceği tutum ve davranış tarzı toplumun genelinin bir anda huzur ve güvenini kaçıracak büyüklükte olmayacaktır.
SONUÇ
Kamu düzenini sağlama, polis-halk işbirliğini ve iletişimini artırma, suç oranlarını düşürebilme gibi amaçlar çerçevesinde teşkilatımızda verimliliğin gerçekleşebilmesi, farklı birimlerin kendi görev alanlarında kullanacakları yöntemlerdeki ve gösterecekleri tutum ve davranışlarındaki farklılıkları ancak genelgeçer kurallar etrafında ahenkleştirebilmeleri ile mümkün olacaktır.
Yalnız genelgeçer kurallar etrafında farklılıklar gösteren tutum ve davranışların temelinde her zaman problem çözücü polislik anlayışının temel olarak yer alması gerektiği bilinci ise hiçbir zaman unutulmamalıdır.