Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

KÜRESELLEŞME VE TÜRKİYE’ YE ETKİLERİ

 

                                                           (Gecen Sayıdan Devam)

 

           

 

Halim ÇITIR

Polis Başmüfettişi

Kamu Yönetimi Uzmanı

M.G.A Mezunu

                                                                                  

 

Küreselleşmenin Sosyal Boyutu

 

            İletişim teknolojilerinin sınır tanımaz bir şekilde elektronik dalgalarla, uzaydan ülkelerin coğrafyalarının üzerine yağması o ülke insanlarının etik değerleri, örfleri, adet ve gelenekleriyle karşı karşıya kalmalarına sebep olmakta, sosyal dengeler, bunlara ait değerler yıpranma tehdidine maruz kalmaktadır. Ülke insanlarının ihtiyaç duyduğu ve varlıklarının temel değerlerini oluşturan birçok kavram bu durumda tartışma konusu haline gelmektedir.

 

            Küreselleşmeyi kendi sosyal formlarında dünyaya sunan ülkelerin tüketim ilişkilerinnden başlamak üzere anlayışları ve hayata bakış açıları bir standart olarak yaygınlaşma eğilimi göstermektedir.

 

            Bir yandan mikro milliyetçiliği, azınlık haklarını ve farklı kimlikleri korumayı, insan hakları başlığı altında gündeme getiren küreselleşme, diğer taraftan tüketim ilişkileri açısından bir genellemeye gitmektedir. Bu durum gelişmekte olan ülkeler tarafından tespit edilmesi gereken bir gerçektir.

 

Küreselleşmenin Olumlu Yanları :

 

            Küreselleşmenin yarattığı bazı temel gelişmeleri başlıklar halinde sıralamak gerekirse aşağıdaki sonuçlara ulaşılmaktadır.

 

            – Dünya çapında yüz binlerce çeşitli yeni iş imkanları yaratılmıştır.

 

            – Haberleşme ve iletişim imkanları daha geniş kitlelere ulaştırılmıştır.

 

            – Kredi ve yatırımlarda ciddi artışlar görülmüştür.

 

            – Teknoloji transferi ve know-how sağlanmıştır.

 

            – Enerji, haberleşme alt yapıları kurulmuştur.

 

            – Eğitim verilmek suretiyle beşeri kaynaklar etkinleştirilmiştir.

 

            – Çalışma koşullarında iyileşmeler sağlanmıştır.

 

            – Şirketler için “iyi davranış” kodları belirlenmiştir.

 

            – Hukuka, mülkiyete, insan haklarına saygılı yönetim tarzları yaygınlaşmıştır.

 

            – Sivil toplum kuruluşları ve bunlar arasındaki ilişkiler ve dayanışma ruhu gelişmiştir.

 

Küreselleşmenin Olumsuz Yanları

 

            – Büyük ve uluslar arası çalışan şirketler ön plana çıkmıştır.

 

            – Ucuz emeği kullanan, yerel şartlardan yararlanan, çevreyi tahrip eden bir sömürü düzeni getirilmiştir.

 

            – Rekabet ; yoksulun sermayesi olan emeği, rekabet faktörü haline getirmiştir.

 

            – Geri kalmış veya gelişmekte olan ve özellikle kalifiye olmayan iş gücü için ücret sınırlamaları getirilerek sosyal dampinglere yol açılmıştır.

 

            – Küresel zenginleşmeye karşılık gelirler belli kesimlerde toplanmıştır. 

 

            – Son 10 yılda yoksul sayısı artarak 1.3 milyara ulaşmıştır.

 

            – Ticaret hacmi artarken, ticarete hep batılı zengin ülkeler yön vermiştir.

 

            – Serbest sermaye hareketleri Latin Amerika, Uzak Doğu, Rusya ve en son olarak da ülkemizde krizlere neden olmuştur.

 

            – Adetler, gelenekler, yerel ve ulusal algılamalar erozyona uğratılmıştır.

 

            – Ulus devletin varlığı tehdit ve risklerle karşı karşıya kalmıştır.

 

            – Doğal hayatın dokunulmazlığı zarar görmüş çevre kirliliği tehlikeli boyutlara ulaşmıştır.

 

            – Geleneksel yapının aşınması toplumsal çöküntülere yol açmıştır.

 

Küreselleşmenin Türkiye’ ye Etkileri :

 

            Küreselleşmenin ekonomik yansımalarının Türkiye’ ye etkileri açısından yaklaşıldığında  ; Türkiye, yukarıda bahsedilen “iki taraf” ülkeler arasında bir konum arz etmektedir. Türkiye bir yanı ile teknoloji, yeterli mal ve hizmet üreterek küreselleşme olgusuna ciddi katkıda bulunmayan bir ülkedir. Öte yandan 67 milyonluk nüfusu ile Pazar olma yönünden cazip bir ülkedir. Bu durumu ile ilk bakışta küreselleşme olgusunun da ikinci ülkeler safında imiş gibi görünmektedir. Fakat coğrafyamızdaki potansiyel zenginlikler iyi değerlendirildiğinde, bloğumuzdaki ülkeler arasında, gelişmiş ülkeler safına ilk geçebilecek konumda olduğumuz da bir gerçektir.

 

            Türkiye küreselleşmenin siyasi boyutu açısından, AB’ ye üyelik ve ABD ile ilişkiler açısından demokrasinin aksayan mekanizmalarını hızla düzeltme mecburiyetiyle karşı karşıyadır. Demokratik hayattaki mevcut sıkıntılar, insan hakları başlığı altında iyi niyet ve kastı aşan taleplerle üniter devlet yapımıza tehdit unsurları taşıyan tavır ve hareketlerden dolayı kolayca aşılamamaktadır. Küreselleşme olgusunda birinci taraf ülkeler arasına geçme şansımızın zayıflamasına bu durum doğrudan tesir etmektedir. Demokratik sistemin yeniden yapılanması ihtiyacı sadece ülkemiz insanları açısından değil, aynı zamanda küreselleşme olgusunu dünya ölçeğinde istenilen hedeflere ulaşması açısından doğu-batı, kuzey-güney akışında mal ve hizmetlerin iletişiminde kavşak ülkesi konumunda olmamızdan dolayı batı için büyük önem arz etmektedir. Stratejik coğrafyasında, istikrarsız Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkas coğrafyasının sınır komşusu Türkiye’ nin aynı zamanda bir İslam ülkesi olması da, özellikli, önemli ülke konumunda değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır. Türkiye bu tabloyu çok iyi değerlendirerek iç dinamiklerini hızla harekete geçirmek ve demokrasi kriteri ile demokratik yapısındaki yeni yapısal değişiklikleri zaman kaybetmeden gerçekleştirmek zorundadır. Aksi takdirde küreselleşmenin kontrolü zor ve hızıyla özdeşleştirilmesi gereken bu süreçteki zaman kaybı, bedeli ağır sorunlarla karşı karşıya gelmemizi kaçınılmaz kılacaktır.

 

            Ülkemizde küreselleşme ile ilgili en büyük sorun “yasal ve idari” düzenlemelerin bir an evvel yapılması gerekliliğidir.

 

            Küreselleşmenin sosyal boyutları açısından da Türkiye – Batı İttifakı içindeki tek İslam ülkesi olma sıfatıyla kritik bir konu arz etmektedir. Yukarıda ifade edildiği gibi, küreselleşmenin ayrılmaz bir öğesi olan elektronik serpinti dalgaları, yasak tanımaz platformları evlerimize kadar sokabilmektedir. Bu durumda Türkiye insanlığa sunabileceği tarihi referans noktalarının derinliği ve çokluğu açısından etkili bir çok avantaja sahiptir. İlerde batı dünyasının da özlemle ihtiyaç duyacağı, temel insani değerlerin engin tecrübesine ve kaynağına sahip olan Türkiye, bu kültür değerlerini evrensel boyutlara aynı iletişim teknolojilerini kullanarak sunabilir ve küreselleşmeye katkıda bulunabilir. Bu konumdaki çalışmalar sistematik bir program dahilinde “Ar-Ge” çalışmaları ile ortaya konulmalıdır. Sosyal değerler birikimi unutturularak, tüketici ilişkilerinde kaosa düşmek tehdidi, sadece milli orijinal faaliyetlerle değil, özü bizde olan evrensel değerlerle kucaklaşıp onların gelişimine katkıda bulunabilecek kültür değerlerimizin internet dünyasına hızla girmesiyle önlenebilir. Buna batınında çok ihtiyacı olacaktır.

 

            Türkiye üreten batının mal ve hizmet akışının kavşağında olması sebebiyle dünyada dolaşan sermaye ve yatırım hamlelerinin cazibe merkezi olmaktadır. Ekonomik sıkıntılarını aşmış bir Türkiye ; üretimi, satışı ve karını ön planda tutmak mecburiyetinde olan Batının, küreselleşme politikalarında vazgeçmesi mümkün olmayan bir ülke olup, yerine ikame edebilecek aynı değerde alternatif ülkelerin bulunmaması nedeniyle de büyük avantaja sahiptir. Burada en kritik nokta batının taleplerini oluşturan durdurulamaz ve hızı kesilemez küreselleşme olgusunun zamanlamasıyla Türkiye’ nin avantajlarını kullanmaya hazır bir hale gelmesi için gerekli sürenin özdeşleşmesi sorunudur. Bu noktada meydana gelebilecek bir gecikme, şartların zorlaması ile dünya barışını tehdit eden kritik coğrafyaların bir anda Türkiye ile birlikte karışmasına sebep olabilir. İşte bunun için Clinton Türkiye’ yi ziyaretinde AGİT zirvesinde gelecek bin yılın şekillenmesinde ilk 25 yılı Türkiye’ nin konumunun belirleyeceğini ifade etmiştir.

 

            S O N U Ç                 

 

            Görülmektedir ki, küreselleşmesinin getirdiği faydalar kadar, dezavantajları da bulunmaktadır. Küreselleşmenin faydalarından istifade edip, dezavantajlarından en az zararla kurtulabilmek için devletin her kademesinde, sivil kuruluşların da katılımı ile çok iyi planlama yapılmalı, ekonomi, siyaset ve dış politika sahnesinde etkin ve doğru kararlar alınmalı ve titizlikle uygulanmalı, dünyanın bu yeni düzeninde sadece bölgemizde değil, Avrupa’ da ve dünyada Türkiye için sağlam bir yer edinmenin yolları araştırılıp önceliklerin doğru olarak sıralanması, içte yaşanan sorunların etkin olarak çözülmesi, dışta ise yeni dünya düzeni içinde hak ettiğimiz yeri almamız sağlanmalıdır.

 

            Bu kapsamda ; Türkiye’ nin küreselleşme fırtınasından olumsuz etkilenmemesi ve galip çıkması için dış siyasette kişilik sahibi, bölgesel çıkarlarını korumakla beraber, barışçı ve uzlaşmacı bir kimliğe sahip, küresel organizasyonlarda yer almakla birlikte tamamen kaderini onlara bağlayan, jeostratejik konumundan kaynaklanan kozlarını çok iyi kullanan, iç siyasette demokrasi ve insan haklarına önem veren, bu konulardaki gelişmeleri dış güçlerin baskını nedeniyle değil, kendi halkı ve ülkesi için yapan, ekonomide kaliteyi, verimliliği ve rekabeti esas alan, dış sermaye ve kredilerden ziyade öz kaynaklarını ve zengin doğal kaynaklarını, genç ve müteşebbis iş gücünü kullanmaya yönelik önlemler alarak uygulayan, bütün bunların yanında küresel kültür unsurlarını da benimsemekle birlikte milli kültüründen taviz vermeyen, hem evrensel, hem de milli kültür unsurlarını bir arada geliştiren, tarihine saygılı ve stratejik vizyona sahip bir siyaset izlemesi gerekmektedir.

 

            Her şeyden önce Büyük ATATÜRK’ ün ; “Çalışmadan, öğrenmeden, yorulmadan rahat yaşamanın yollarını alışkanlık haline getirmiş milletler ; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra da istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar.” sözünü akıldan çıkarmamalıyız.

 

 

            K A Y N A K Ç A

 

1 – Abdulkadir BAHARÇİÇEK, Uluslar Arası Sistemdeki Yeni Yapılanmaların Türkiye Açısından Yarattığı Bazı Önemli Sonuçlar Üzerine Bir Değerlendirme, Yeni Türkiye Dergisi 21. yy. Özel Sayısı, Cilt 11, 1998

 

2  –  Gülten KAZGAN, Küreselleşme ve Yeni Ekonomik Düzen, Altın Yayınlar, İstanbul  1997

 

3  –  Hüsyein BAĞCI, Küresel ve Bölgesel Gelişmelerin Çağında Türk Dış Politikası Üzerine Bir Değerlendirme, Yeni Türkiye Dergisi 21. yy. Özel Sayısı, Cilt 11  1998

 

4   –  Sevgi GEREK, Finansal Küreselleşme ve Türkiye, A.Ü. Yay. Esk. 1999

 

5  – Turgay UZUN, Uluslar Arası Politik Sistemin Değişimi, Yeni Uluslar Arası Düzen ve Türkiye, Yeni Türkiye Dergisi, 21. yy. Özel Sayı, Cilt 11,  1998

 

6   –  Vedat AKMAN, Gelecek Yüzyılın Gündemi, Rota Yayınları, İstanbul, 1999

 

7   –  Yusuf ERDAY, Küreselleşen Dünyada Türkiye, Türk İdare Dergisi, Aralık  1998