Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

KONUĞUMUZ İNTERNET KAFELERİN ÇOCUKLAR ÜZERİNDE ETKİLERİ

 

 Serdar AKYAY[*]

 

Aslında İnternet Kafelerin sadece çocuklar üzerine etkilerini değil, İnternet Kafelere giden tüm insanlar üzerindeki etkilerini incelemek gerekir.

Öncelikle bazı uzmanlarca ortaya konmuş  görüşlere bakalım.

Yalnızlığa iter;

Bilgisayar, yaratıcı insan gücü için iki tarafı keskin bir kılıç gibi. Kitlelere ulaşabilmenin hızı ve yararı yanı sıra insanoğlunun yaratıcı aklı ve sevgiye açık yüreği bilgisayarın baskısı altına girer. Ayrıca küçücük bir mekana kendimizi kapatmak niçin? Yalnız adamın, “yüz yüze” söyleyemediği duygu ve düşüncelerini evrene saçma aracıdır bilgisayar. O bizi değil, biz onu yönetmeliyiz.(Suna Tanaltay (Psikolog)(***))

 Zamanı ayarlanmalı;

Bilgisayar başında beş saat oyun oynamak ciddi zaman kaybı. Çocuğun yaşına göre bilgisayar başında oyun oynaması bir saati aşmamalı. Çocuğun kendisini hazırlayacak zamanı yetersiz kalır. Çünkü hem derslerine hem de arkadaşlarına zaman ayırması gerekir. Bilgisayar başında beş saat kilitlenip kalması, dış dünyayla iplerini koparır. Her şeyden geri kalır. (Kemal Gözükara (Ar – El Koleji kurucusu)(***))

Her şeyini engeller;

Eğer bilgisayar, oyunlarla sınırlı kalırsa çocuk gelişemez. Bilgisayar kullanımında çocuklara bilinçli rehberlikler yapılmalı. Aynı şekilde ailelerin bu konuda yetersizliği varsa uzmanlara danışmaları gerekir. Çocuk bilgisayar başında kesinlikle beş saat kalmamalı. Her şeyin bir sınırı var. Bu çocuğa okumayı da unutturur. Her şeyini engeller, sosyalleşmesi de dersleri de geride kalır.                                                                                                                          (Burhanettin     Polat (Ilke Okullari Müdürü)(***))

Zihni geliştirir;

Bilgisayarin hiçbir zararı yok. Ama her organizmanıin uyarılara karşı belirli cevapları vardır. Aynı uyarıların tekrarlanmasıyla bütün organizmalar buna korunma tepkisi verir. Bu tepki de uyarıya karşı organizmanın duyarlılığını azaltır. Bilgisayar oyunları zihni geliştirir. Ayrıca bilgisayarda aynı tür uyarıcılar olmadığı için çocuk kısır bir döngü içinde kalmaz. Çocuklar oyun oynarken bir sürü problem çözüp, hem zekalarını geliştiriyor hem de hayal gücünü zenginleştiriyor. Ancak tadını kaçırmamak, hayattan kopmamak şartıyla bilgisayarda oyun oynamanın hiçbir sakıncası yok.                                          (Murat Güvencer (Psikolog)(***))

Yaratıcılığını artırır;

Bilgisayar duygusal zeka açısından televizyondan daha iyi. Televizyon sadece bir izleme aracı olduğu için çocuğu pasif kılar. Ama çocuklar bilgisayarda yaratıcılıklarını ortaya koyuyor. Oyunlar çocuğun aktifliğini de koruyor. Ancak sanal bir ortam olduğu için sınırlandırılmalı. Aşırıya kaçmamalı. Bilgisayar programlarındaki animasyon, ses, sayısız sürprizlerin birleşmesi beynin duygusal bölümünü harekete geçiriyor. Dolayisiyla bilgisayar oyunları zihinsel fonksiyonları geliştirir, hayatın iç mekanizmalarını öğrenmekte çocuklara yardımcı olur.(Nilüfer Eyüboglu (Uzman Psikolog)(***)

Japon araştırmacılar, bilgisayar kullanma süresi ile zihinsel yorgunluk ve uyku bozukluğu arasında bağlantı bulunduğunu bildirdi. Chiba Üniversitesi’nde, bilgisayar kullanım süresi ile hastalıklar arasında bağlantı olup olmadığını belirlemek için, 1995-1997 arasında 25 binden fazla büro çalışanıyla araştırma yapıldı.Araştırmanın sonuçları, “günlük bilgisayar kullanım süresinin, fiziksel, zihinsel ve uykuya bağlı hastalıkların başlamasında etkili olduğunu” gösterdi. Araştırma sonuçlarında, zihinsel rahatsızlıkların ve uyku bozukluğunun önlenmesi için bilgisayar kullanma süresinin günde 5 saatten aza indirilmesi gerektiği belirtildi. Bu araştırmanın sonuçları, “American Journal of Industrial Medicine” dergisinin Ekim sayısında yayımlandı.           (***)

Uzman görüşlerine baktığımızda konu hakkındaki görüşlerin bireysel kullanıcılardan ve ev kullanıcılarından bahsettiği görülmektedir. Bilgisayar, internet, oyun ve sakıncalı sitelerin olumsuz  etkileri ev kullanıcılarında çok daha fazla gözlenmektedir. Evlerde sürenin kontrol altında olmayışı ve peşin para ödenmemesi sürenin nasıl geçtiğinin farkına varılmamasına neden olması bakımından çok daha kontrolsuz olabiliyor. Ebeveynlerin bilgisayar ve internet dünyası hakkındaki yetersiz bilgileri nedeniylede gerekli kontrol programlarının kullanılmamasıyla da genç insan internetten olumsuz etkilenebileceği ortamlarla yüz yüze kalabiliyor. Ev kullanıcısı, bireyselliğe itilebiliyor ve birtakım psikolojik ve sosyolojik problemlerle karşı karşıya kalabiliyor. En azından bu yüksek bir  ihtimal.

Tüm bunlara karşın;

İyi eğitimli ve`donanımlı bir İnternet Kafede tüm bu olumsuz ortamlar çok daha az olarak karşımıza çıkıyor. Yine Ege Üniversitesi Araştırma görevlisi Sn. Savaş ÇAĞLAYAN’ın çalışmalarına bakacak olursak, İnternet Kafelerin özellikle gençlerin toplandığı birer sosyal ortamlar haline geldiği ve gençlerin buralarda, sanal dünyada yaşamadıklarını birbirleriyle oyunlar oynadıkları, fikirler ürettikleri, tanışıp yeni arkadaşlıklar kurdukları mekanlar olduklarını görebiliriz.

Yapılan kontrollerin ve alınan tedbirlerin mutlaka teknik yönden ve eğitim içerikli olması gerekmektedir. Öncelikle işletme sahiplerinin eğitimleri teknik ve sosyolojik yönde oluşturulmalı, gelişim seminerleri şeklinde zaman içerisinde tekrarlanan eğitim aktivitelerine tabi tutulmalı. Ebeveyn ve öğretmenlerin bilgisayar okur-yazarı olmaları konusunda acil olarak politikalar üretilmeli, İnternet Kafeler veli ve öğretmenlerin uğrak yerleri arasında olacak şekilde uygulamalara geçilmeli ve böylece kendi içinde bir otokontrol mekanizması geliştirilmesi sağlanmalıdır.

The Times gazetesinde yayınlanan araştırma raporlarına ve dış kaynaklı raporları yayımlayan ulusal basınımızın bilgisayar oyunları hakkındaki bilimsel yaklaşımları açısından baktığımızda, yukarıda görüşleri belirtilen uzmanların da değindikleri gibi bilgisayar başında geçirilecek sürenin haftada 21 saati geçmeyecek şekilde, yani günde 3 saat gibi bir sürenin olması ve bu bilincin yerleştirilmesi yolunda çalışmalar olmalıdır. (**)

Yine dış kaynaklı bir araştırmaya göre bilgisayar oyunları oynatılarak incelemeye tabi tutulan 6-16 yaş grubundaki öğrencilere verilen oyunların belirli bir süre oynatılmasından sonra yapılan testlerde, bu kişilerin “sanal kavrama yetenekleri”nin astranot ve atletlerle eş değerde olduğu saptanmıştır.(**)

İşte bu yöndeki olumlu etkileri nedeniyle gençlerin internet ortamındaki faydalı bilgiye ulaşmanın dışındaki en masum olan etkinlik diye adlandırabileceğimiz oyunların peşine düşülmesi yerine, zararlara sebep olabilecek unsurları ortadan kaldırmaya yönelik çalışmaların bir an önce başlatılması gerekmektedir. Her kurum bu konuda üzerine düşen gerevi yerine getirmelidir.

Evinde bilgisayar ve interneti olmayan milyonlarca insanın bu yöndeki gelişimlerinin önüne geçilmemesi gerekir. İnternet Kafelerdeki,  hem teknik hem sosyolojik hemde ahlaki değerlerimizin kalitesini yükseltecek çalışmalar neticesinde gençlerimizin olumlu yönde etkilenmeleri sağlanmış olur.

Tarihsel süreç içerisinde, ülkemizde en basit anlamda internet kafelerin ilklerini yaklaşık olarak 1996 yılında görmekteyiz. İnternet kafeleri ilk yıllarda dar amaçlı kullanımla birlikte büyük şehirlerde, genelde yabancılar ve yurtdışı bağlantısı olan kişilerin gittiği mekanlar olarak değerlendirebiliriz. Günümüzde ise bu mekanlar köylere kadar ulaşmış, mekan ve teknolojiyi kullanma şekilleri ve amaçları giderek çeşitlenmiştir(*)

İnternet kafe olgusuna dışarıdan ve yüzeysel olarak baktığımızda varolan görüntü, internet kullanımını saat üzerinden kiralama sistemi ile çalışan, internet erişimine sahip olmayan kişilerin kullandığı mekanlardır. Ayrıca internet ve bilgisayar teknolojilerinin yüksek maliyeti ve internet kafelerin kullandıkları teknolojik avantajlar değerlendirildiğinde, internet kafe olgusu hayli mantıklı bir tercih olarak görülmektedir. Fakat, internet kafe olgusu ve internet kafelerin işlevsel boyutu sadece bu kadar dar kapsamlı ve üstten bir bakışla kavranabilecek bir olgu değildir. Dolayısıyla bu olguyu daha iyi anlayarak sağlıklı değerlendirmeler yapabilmek için yapısal olmayan, anlayıcı bir bakış açısına ihtiyacımız vardır.(*)

Bu anlayıcı perspektif bağlamında, internet kafelerin sadece internet kullanmaya duyulan ihtiyacın giderildiği yerler olmadığı, bunun yanında müdavimlerin sosyalleştikleri yeni “güvenlik alanları” (Giddens, 1994) oldukları görülmektedir. Bu durumu gözleyebildiğimiz farklı boyutlar vardır. Bu boyutlardan en önemlisi evinde ve iş yerinde internet erişim olanağı bulunan kimselerin internet kafeye gitmesidir.(*)

İnternet kafelerin sosyalleşme ve yeni güvenlik alanları olduğu savımızı destekleyen bir diğer nokta da, internet kafeye gitme nedeninde ve gidilecek internet kafeyi seçmede arkadaş faktörünün önemli bir unsur olarak gözönüne alınmasıdır. Bu bağlamda arkadaşlarıyla birlikte olmak amacıyla, sosyalleşme mekanı olarak internet kafeye gidenlerin sayısı azımsanamayacak kadar çoktur.(*)

Bu bağlamda internet kafeler üzerine yapılacak genel bir gözlemle de görülebileceği gibi, internet kafe müdavimlerinin internet kafeye gitmelerinde temel iki amaçları vardır: Çoklu ortamlardaki bilgisayar oyunlarını oynamak ve chat yapmak.(*)

İnternet kafelerde oynanan oyun çeşitleri içerisinde en çok tercih edilenleri ve en popülerleri, ağ üzerinde içinde bulunulan internet kafeyle sınırlı kalan, çok sayıda kişiyle takımlar halinde oynanan oyunlardır. bu tip oyunlarda mücadele, tek kişilik oyunlarda olduğu gibi yapay zeka ile yönetilen sanal bir kişiye karşı verilmemekte, bizatihi reel hayatta karşılığı ve varlığı olan bir kişi tarafından yönetilen sanal varlığa karşı ya da bir başka ifadeyle o varlığı yöneten reel boyuttaki kişiye karşı bir mücadele verilmektedir. Böylesine bir ortamının zaman içerisinde sosyal etkileşime zemin hazırlayarak, internet kafenin ikincil işlevlerinden olan kişilerin reel hayattaki sosyalleşmesine hizmet etmesi de hayli ilginç bir durumdur. Ayrıca görüşülen bazı kişilerin, bu oyunların kendilerinin takım ve dayanışma ruhunu geliştirdiklerini ifade etmeleri de dikkate alınması gereken bir durumdur.(*)

Chat ise;

Genel anlamda bilindiği gibi, internet üzerinde eşzamanlı ve mekandan bağımsız haberleşmeye imkan tanıyan servislerin tamamına verilen isimdir. Fakat olgunun sosyal boyutu, sadece iletişim aracı ve iletişim ortamı olma amacını aşan daha kapsamlı ve daha derin bir konudur. Chat olgusu sadece internet kafelerdeki internet kullanıcıları ile sınırlı olmayan, tüm internet kullanıcılarının kullandığı servistir. Yaptığımız gözlem ve araştırmada elde ettiğimiz bilgiler ışığında, tüm internet kullanıcılarının en az bir kez chat yaptıklarını söyleyebiliriz. Araştırmamızda görüşülen kişilerin çok küçük bir grubu arkadaşları, tanıdıkları ve akrabalarıyla haberleşmek, görüşmek için chat yapmaktadırlar. Fakat chat yapanların büyük çoğunluğu tanımadıkları, bilmedikleri kişilerle chat yapmaktadırlar. Görüştüğümüz kişilerin pek çoğunun chat yapmaktaki ilk amacı farklı kişiler tanımak ve farklı kişilerle arkadaşlık kurmaktır.(*)

Chat yapma davranışının bir diğer nedeni de vakit geçirme, günün stresini atma ve rahatlama isteğidir. Yani Türkçe’deki terimsel karşılığıyla “çene çalma” isteğidir. Bu bulgulara ek olarak chat yapan bazı kişiler de, kendi psikolojik boyutları bağlamında chat yapma davranışında bulunmaktadırlar. Bu psikolojik boyutta, kişiler hiç kimseye anlatamadıkları özellerini chat ortamında anlatarak rahatlamakta, olmayı istedikleri fakat olamadıkları kişiyi sanal dünyada canlandırarak, ideal bir kişi olma isteğinin kişi üzerinde yarattığı baskıdan uzaklaşmaya çalışmaktadırlar. Kişilerin bir çoğu, chatte kendilerini cinsiyetleri de dahil olmak üzere, kendileriyle ilgili pek çok şeyi farklı söyleyerek ve kendilerini farklı tanıtarak yalan söylediklerini ifade etmişlerdir.(*) Bunedenle sanal ortamın kullanılmasında alınması gereken tedbirler ve davranış biçimleri bakılmından tüm internet kullanıcıları gözönüne alınarak bilinçlendirme çalışmaları yapılmalıdır. Bu çabalar “İnternet Kültürünün” oluşmasında önemli bir adımı teşkil edecektir.

Bu bağlamda internet kafe müdavimlerinin büyük bir çoğunluğunun internet ve bilgisayardan etkin kullanım amaçlarıyla ve enformasyon toplumu bağlamında bilginin yeni halinden faydalanma bağlamında yaralanmadıkları gözlenmektedir. Bu durumun yanında internet kafelerin toplumsal alandaki bir boşluğu doldurarak faydalı olduğu ve gelecek için umut verici yanlarının da varlığı göz önüne alınmalıdır.(*)

Gençlerimize sanal düşünme yeteneklerini birbirleriyle sınama fırsatı veren İnternet Kafelerin eğitim kurumlarımızla da işbirlikteliği yapmalarının sağlanması halinde ise, aile okul ve İnternet Kafe üçgeninde bu yerlerin gençler için birer eğitim ve gelişim merkezleri haline gelmesi, eğlenerek öğrenmeleri ve sosyal gelişimlerine katkı sağlayacak merkezler halinde faaliyet göstermeleri söz konusu olacaktır. İnternet Kafe müdavimi denen öğrenci grubundandan  93 adet çeşitli okul mensubu öğrencinin başarı durumları incelenmiş, % 2,1 kalan, %11,8 bütünlemeli, %86 sınıfını geçen öğrenci olduğu tespit edilmiştir. Sınıf geçen öğrencilerin %41,3 ‘ü ise Taktir ve Teşekkür belgesi almışlardır. Bu öğrenci grubu ortaokul, lise ve üniversite öğrencilerinden oluşmuştur.

İnternet Kafelere özellikle eğlenmek amacıyla gelen gençler ve orta yaşlılar üzerindeki gözlemlerimiz ve konuşmalarımızdan edindiğimiz önemli bir nokta var. Tüm bu insanların çoğu stres atmaya ve daha kötü yerlere gitmemek için vakit geçirmek amacıyla İnternet Kafelere gidip eğlendiklerini söylemektedirler.

Tüm bu hususlar ışığında gençlerin İnternet Kafelerde olumsuz etkilenme yüzdelerinin çok az olduğu sonucuna varabiliriz. Ancak kontrol ve denetimlerin, eğitimle birlikte daha teknik yapılmasındaki devamlılığından yanayız. Zararlı sitelere karşı mutlaka bir kontrol programı kullanılmalı ve kumar ve bahis siteleri dahil bu tip sitelere erişimlerin intenet servis sağlayıcıları ve telekom tarafından engellenecek şekilde tedbirler almaları sağlanmalıdır.

İlk olarak internet kafelerin bilgisayar okur yazarlığını arttırma konusunda son derece önemli olduğu kanısındayız. Çünkü örgün eğitim sistemimizin bilgisayar okur yazarlığı öğretme potansiyeli çok düşüktür. Çalışmamızda kişilerin internet ile ilk kez nerede tanıştıklarını araştırdığımızda, %41.3’ü ilk kez internet ile internet kafede, sadece %17.3’ü internet ile ilk kez okulda tanıştıklarını ifade etmişlerdir.(*)

Varolan bu durumun bir başka boyutu da, internet kafelerin okullara, özellikle de üniversitelere göre kişileri görece daha küçük yaşta bilgisayar ve internet ile tanıştırmasıdır. Kanımızca bilgisayar ve internet ile daha küçük yaşlarda tanışılması bu teknolojilerin etkin kullanımına giden yolda önemli bir adımdır. Bu boyutuyla internet kafeler bu işlevi görmektedirler.(*)

Ayrıca psikolojik bir süreç olarak, yaşın ilerlemesiyle birlikte bilgisayar ve internet kullanmaya karşı bir direncin oluştuğunu, hatta bu sürecin kişi bilgisayar kullanmayı arzulasa da fiziksel temastan korkmaya kadar varabildiğini gündelik yaşamsal pratiklerde görmekteyiz. Oysa ki, genelde internet kafelerde olduğu gibi küçük yaştaki kişilerin oyun için dahi olsa bilgisayar ve internetle ilk fiziksel temasları bu psikolojik sürecin ortadan kalkması için önemlidir. Son olarak ülkemizin ekonomik yapısı ve satın alım gücü düşünüldüğünde, bilgisayar ve internet teknolojisinin hayli pahalı olduğu açıktır. Bu teknolojilere sahip olamayan insanların ücretsiz yararlanabilecek oldukları internet evleri, halk kütüphaneleri gibi imkanların henüz ülkemizde olmadığı gözönüne alındığında, internet kafelerin bu eksikliği giderdiği düşünülebilinir.(*)

Toplumsal yapıda internet kafeler ve internet konusunda ciddi anlamda bir çekince olduğu göze çarpan bir gerçektir. Bu çekince çerçevesinde internet ve internet kafelerin yeterince tanıtılamadığı, sürekli olarak internet ve internet kafelerin olumsuz yanlarının vurgulandığı görülmektedir. Yaratılan bu yapı toplumsal tabandan ve yönetim kadrolarından tepki görmektedir.(*)

İnternet kafeler için alınması düşünülen önlemler teknolojik boyuttaki, güvenlik ve filtreleme sistemlerinin kullanılması yerine, kişilerin internet kafeyi kullanma hakkına getirilmek istenen ve kişileri internet kullanımından uzaklaştıracak olan yasaklamalardır. Bilgi iletişim teknolojilerinin desteğiyle daha demokratik bir yapıya doğru giden dünyada bu şekildeki çağdışı uygulamalar düşündürücüdür.(*)

Gençlerin bu teknolojiyi kullanmaya olan talepleri ve küçük yaşlarda böyle bir teknolojiyi kullanmaya alışmanın verdiği avantajla, dünyada oluşmaya başlayan yeni teknolojik düzene daha rahat adapte olacakları açıktır. Yani enformasyon toplumuna giden yolda teknoloji kullanımına yatkınlığın ve etkin kullanabilme kabiliyetinin çok önemli olduğunu tekrar hatırlatmalıyız. Bu bağlamda, getirilmeye çalışılan yaş sınırı, yaş sınırının altında olanların yanında refakatçi ile internet kafeye gitmeleri gibi, arkaik kontrol sistemlerinden vazgeçilerek etkin teknolojik kontrol sistemlerine geçilmesi ivedilikle gerekmektedir. Böyle bir yapılanmanın mevcut tartışmaları ve sorunları çözeceği kanaatindeyiz.(*)

Bu tedbirlerin alınmasıyla İnternet Kafeler insanların huzur içinde gidebilecekleri emin yerler olacak ve Türkiye İnterneti’nin ve gençlerin gelişimine katkılar sağlamaya devam edeceklerdir. İnternet Evleri, e-devlet uygulamasında önemli bir mihenk taşıdır.

Yaşanan bu teknolojik gelişme günümüzün inkar edilemez bir parçasıdır. Bu bağlamda internet kafelerin desteklenmesi gerekliliğini tekrarlamakta fayda vardır.(*)      

İnternet Yaşamdır.



[*] Or.Yük.Müh. ,TieV(Tüm İnternet Evleri Derneği)2.Bşk.

KİNKDER(Kocaeli İnternet Kafeler Derneği) Gnl.Bşk.