Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

İçimizdeki Balina – Moby Dick

Deniz ve Sanat / Herman Melville

Amerikan edebiyatının en önemli yazarların-dan olan Hermann Melville, 1819’da New York’ta doğdu. Ailesi onun kardeşlerine göre yavaş olduğunu, daha zayıf algıladığını düşündüğünden, akademik çalışmalara değil, ticarete yönelik bir eğitim almasını uygun buldular. Genç Melville tarih ve antropoloji kadar, Shakespeare’i de yutarcasına okuyarak daha çok kendi kendini yetiştirdi. on sekiz yaşına dek hem okula gitti hem de banka memurluğu ve öğretmenlik yaptı; amcasının çiftliğinde ve ağabeyinin kürk fabrikasında çalıştı. Yirmi yaşına geldiğinde “Yazı masasından Fragmanlar” başlığı altındaki yazıları demokratik gazetelerde görünmeye başlamıştı bile. 1939 Haziran’ında Liverpool’a giden bir gemiye tayfa olarak girdi. Ekim’de New York’a dönerek öğretmenlik yapmayı sürdürdü.

Melville’in 1841 yılına girdikten üç gün sonra attığı imza, kendi hayatını değiştirmekle kalmayacak, edebiyat tarihine de damgasını vuracaktı. Bu, Melville’in balina avcılığı yapan Acushnet gemisine denizci olarak kabul edildiği tarihti. Gemi Massachussetts’den kalkıp güney denizlerine açıldı. Altı ay geçmeden gemideki herkesin kötü tavrından yılan Melville, arkadaşı Green’le çareyi Markiz Adaları’na sığınmakta buldu. Burada bir ay kadar geçirdikten sonra yamyam bir kabile olan Typee’lerden kaçarak Avustralya’lı bir balina gemisine katıldı. Arkadaşları tarafından gemide isyan çıkarmakla suçlanınca, bu kez de Tahiti’ye sığında. 1843 yazında Honolulu’da geçirdiği aylarda çok önemli gözlemlerde bulunacaktı, Amerika ve Avrupa’dan gelen ‘üstün’ insanlar güney denizlerinin bu basit, içten insanlarına ‘uygarlık’ taşımıyor, tam tersi, onların değerlerini bozuyor ve onları köleleştiriyordu. Bu gözlemler Moby Dick’in hazırlayan düşünsel altyapıyı oluşturdu.

Honolulu’dan döndüğünde ailesi çok ilginç buldukları denizci serüvenlerini yazması için teşvik etti Melville’i. Kazandığı başarı ailesini olduğu kadar, Melville’in kendisini de şaşırtacaktı. Sonunda aradığını edebiyat dünyasında bulmuştu. Bu dönemde yazdığı ve sağlığında en çok ilgi gören kitabı olan Typee, daha sonra yöneldiği simgesel anlatımı içermeyen yalın bir macera öyküsüydü. Bu kitap çoğu eseri gibi ülkesinden önce İngiltere’de basıldı ve tanındı.

Melville 1847’de evlendi; Massachusetts’de bir çiftlik satın aldı ve Moby Dick’i yazmaya başladı. Burada komşusu ve arkadaşı olan Nathaniel Hawthom, kitabın balina avcılığını anlatan bir serüven öyküsü olmaktan çok, simgesel anlamlarla yüklü bir roman olmasını sağladı.

Melville’in zamanında neredeyse hiç ilgi görmeyen bu yapıt, yayınlanışından ancak 30 yıl sonra ün kazanacak, üzerine incelemeler yazılacak ve defalarca beyaz perdeye taşınacaktı. Okuyucular tarafından pek anlaşılmayan kitap o zamanlar yalnızca 3000 adet satıldı. Melville eserinin gelecekte kazanacağı ünden habersiz 72 yaşında geçirdiği kalp krizi sonrasında hayata gözlerini kapadığında Amerikan toplumu bağrından çıkardığı bu dehayı yüceltmeye henüz hazır değildi.

‘Bana İsmail deyin’ diyen bir anlatıcının ağzından yazılan kitap, Kaptan Ahab’ın Moby Dick adı verilen bir balinayla olan macerasıdır görünüşte. Gerek kaptanın kendisi ve balina, gerekse de aralarındaki gerilim dolu ilişki simgesel okumalara açıktır.