Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

HERŞEY İNSAN İÇİN

İrfan KARACİN

Polis Memuru

Kars İl Emniyet Müdürlüğü

Hayat, bütün canlılar için birinci derecede önemli bir olgudur. Yaşama savaşı veren canlılar, ne pahasına olursa olsun ömürlerini devam ettirmeye çalışırlar. Özellikle insanlar ve hayvanlar hayatlarını sürdürebilmek için, çok aktif bir mücadele verirler. Doğumla birlikte kendilerinde var olan akıl ve içgüdülerini, savunma sistemlerini daima hazır tutacak şekilde kullanmayı öğrenirler. En ilkel kabilelerden tutun da, en modern devletlere kadar bütün insan toplumlarında, ihtiyaçlar listesinin başında yaşama hakkı ve isteği gelir. Çünkü, yaşam vazgeçilmez ve devredilemez bir süreçtir.

İnsanoğlu yeryüzünde yaşamaya başladığı çağda, çok ilkel ve olumsuz şartlarda yaşıyordu. Barınma ihtiyaçlarını, ağaç kovuklarına, mağaralara ve büyük kayaların diplerine sığınarak karşılarlarken, yiyecek ihtiyaçlarını da meyvelerle ve zamanla keşfettikleri avlanma yöntemleri ile gideriyorlardı. Aç kaldıkları için saldıran veya kendilerinden yapıca büyük olan hayvanlarla karşılaştıklarında da, onlardan korunmaları gerektiğini anladılar ve bunun için önlemler almaya başladılar. Bu hayvanlara karşı kendilerini savunabilmek için bazen avlanma aletlerini silah olarak kullandılar, bazen de ağaçlara, yüksek yerlere çıkarak veya kaçarak kurtulmayı başardılar. Zaman ilerledikçe artarak çeşitlenen ihtiyaçları, insanları düşünmeye ve daha etkili ve verimli tedbirler almaya zorluyordu. Evet, ilkçağ insanlarının durumlarını, tarih kitapları ile bu alanda yazılmış eserleri okuyarak öğrenebilir ve özellikle de William TELL, Robin HOOD, Robinson CRUSOE gibi filmleri seyrederek gözümüzde canlandırabiliriz. Eski devirlerden içinde yaşadığımız çağa gelinceye kadar, insanoğlunun hangi aşamalardan geçtiğini, gerek kendisinde olan gerekse tabiatta bulunan potansiyelleri nasıl keşfedip değerlendirdiğini ilmi eserlerden öğreniyor ve başımızı kaldırıp çevremize baktığımızda müşahade ediyoruz.

Saygıdeğer okuyucular, sahip olduğumuz bütün imkanlara insanoğlu kendisine Yaratıcı’sının vermiş olduğu insani özellikleri  kullanarak ulaşmıştır. İnsana özgü, O’nun ihtiyaç ve ideallerini karşılayabilecek şekilde programlanmış bir beyin, akıl, zeka ve mantık gibi nitelikler; bütün gelişmelerin kaynağı sayılır. Bu eşsiz kaynakları kullanarak, düşünmeyi, okumayı, araştırmayı, deneyler yapmayı öğrenmiş ve her geçen gün artan ilmi ve teknik bilgileri sayesinde modern yaşama geçmeyi başarmıştır. Sürekli gelişmeyi ve modernizeyi kendisine hedef seçmiş olan insanoğlu, üstün vasıfları sayesinde zamanla doğayla uyum içinde yaşamasını öğrenmiştir. Tabiata uyum sağlayınca, hem diğer canlılardan faydalanmış hem de onların nesillerinin de sağlıklı bir şekilde devamını sağlayabilmek için elinden gelen çabayı sarf etme yoluna gitmiştir. İnsan için en doğru düşünce ve hareket de bu olsa gerek.

Değerli okurlar, dünya üzerinde yaşayan toplumlar zamanla etnik ayrışma evresi yaşayınca “Millet” kavramı ortaya çıkmış ve buna bağlı olarak da her milletin “ülkesi”oluşmuştur. Bu ayrışmalardan sonra her millet kendi toplumunun modernizasyonu için, seferberlik başlattı. Bu çerçevede, gerek gelişmenin hızlandırılması, gerekse toplumun huzur ve refahının sağlanması maksadıyla, bazı uluslar iş bölümü yapılması gerektiğini düşündüler. Özellikle de yönetim alanında çok iyi bir sistem organize edilmeliydi. Hızlı gelişen toplumlar, Bu teşkilatı da kısa sürede kurdular ve böylece günümüzde “Devlet” dediğimiz yapı ortaya çıkmış oldu. Gün geçtikçe modern standartlara ulaşma amacında olan diğer milletler de devlet teşkilatını kurmuş olan milletleri modelleyerek, bu hızlı organizasyon ve modernleşme sürecine ayak uydurdular. Günümüzde birçok ulus, eğitim, sağlık, adalet, güvenlik gibi hizmetleri adilce ve en güzel şekilde halkına sunabilmek için devlet kurmuştur.

Yıllar önce de Osmanlı toplumu, çeşitli oluşumlardan sonra imparatorluk şeklini almış ve çöküş devrinin akabinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti vücut bulmuştur. Bizim de diğer uygar milletler gibi devlet teşkilatını kurma amacımız ulusumuzun layık olduğu her türlü hizmeti O’na en çabuk, en güvenli ve en sağlıklı şekilde dünya standartlarına uygun olarak sunmaktadır. Bu vazifeyi devletimiz yasalarla kurulmuş olan, Yasama, Yürütme ve Bağımsız Yargı makamlarında bulunan yetkili Amir ve Memur statüsündeki yetkilileriyle yapar.

Sayın okurlar, yazımın bu bölümünü burada bitirirken, hepinize saygılar sunar, sağlık, başarı ve mutluluklar dilerim.