Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

HALKIN VALİSİ “SÜPER VALİ”

               

 

 

Dr.Kemal SARIDAĞLI

Emekli Emniyet Müdürü

            
             
              Türkiye kısa bir süre önce çok önemli değerlerinden birini daha trafik terörüne kurban vermiştir. Devamlı olarak sistemi eleştiren,cesur, atak ve halkın dilinde süper vali olarak adından söz ettiren bu değerli insan rahmetli sayın Denizli valisi Recep Yazıcıoğlu ölümüyle hepimizi,özelliklede valisi olduğu halkını derin bir üzüntüye boğmuştur. Evet o bir halk valisiydi. Onunla birebir görev yapabilme şansına sahip olduğum yıllarda bunu bizzat görmüş ve onun bürokratik yapıya tam ters şekilde kademeleri sıfıra indirip, halkla bir olmasını,halkın içine girip olayları bizzat kendisinin  kontrol etmesine şahit olmuştum.
             Şimdi  size  sayın valimizle birlikte Tokat İlinde  görev yaparken  şahit olduğum anılardan bir kaçını sizlere aktarmak istiyorum.

 Ben Tokat’ta şehir içi ve şehir dışı trafik şubesi ve ayrıca polis evi  şube müdürlüğü görevini yürütürken sayın Recep Yazıcıoğlu Tokat valiliği görevini yapıyordu. Bu valiliği sırasında ilginç bir uygulama ile adından söz ettirmiş hatta bu yüzden çoğu insan tarafından IV.Murat şeklinde anılmaya başlamıştı.Tokat genelinde içki ve kumar yasağı koyan sayın vali Recep Yazıcıoğlu bu yasağı halkın fakirliğini göz önünde bulundurarak  bu insanların paralarını içki ve kumar yerine ailelerine harcamalarını sağlamak amacıyla koymuştur. Uygulamalarının bizzat takipçisi olan sayın vali bu yasağını denetlemek maksadıyla Tokat ilinin Erbaa ilçesi istikameti üzerindeki bir lokantaya teftişe gider. Şunu da belirtmek isterim ki  sayın valimiz,bu denetimler sırasında kılık değiştirip sanki vali değil de halktan bir insan gibi halkın içine girerdi. İşte bu lokantaya da aynı şekilde tebdili kıyafet giden sayın valim  şoförüne belli bir mesafede durmasını ve yarım saat sonra lokantanın önüne gelmesini emreder. Kendisi  yaya olarak sanki normal bir vatandaş gibi lokantaya girer. Lokantacı kendisine “buyur hemşehrim” der. Valimiz “arabam parça kırdı şuan da karnım aç,yemeğin yanına bir  iki duble de rakı getirirsen çok memnun olurum” der. Bunun üzerine adam “kardeşim yemek tamam içkiye gelince dur orda” der. Vali “neden yahu içki mi yok” der ,adam “başımızda öyle bir vali var ki içki miçki koymadı.Yasak kardeşim” valimiz ise “sende kardeşim alemsin valla. Bu dağ başında vali ne arasın senin bana vereceğin içkiyi nerden bilsin” diyerek adama ısrar eder. Adam da “o dağ başında da olsa bulur gelir senin de benim de  anamızı ağlatır” der. O arada bir arabanın lokantaya yaklaştığını ve arabanın bayrağından bunun valinin arabası olduğunu fark eden adam “bak gördün mü sana demedim mi? Bu anasını bilmem ne yaptığımın valisi benim de senin de anamızı ağlatmaya geldi”.. Arabadan inen şoför hemen valimize selam verince adam az önce küfür ettiği kişinin yanı başındaki vali olduğunu fark edince adeta şoka uğrar. “Sayın valim ,vermiş olduğunuz kuralları uyguluyordum.Size karşı hata işlediysem özür dilerim.”der

Daha sonra valimiz adamı makamına çağırttırır. Adam ceza alacağım korkusuyla istemeyerek de olsa makama getirilir. Vali aferin sana kurallara harfiyen uyduğun için seni ödüllendiriyorum  der ve adamı ödüllendirir.

         Bir gün sayın valimiz gene bir denetim yapmak üzere kılık değiştirip,halkın içine girer. Gece geç bir saatte bir fırını  denetlemeye giden sayın valimiz,fırıncıdan ekmek ister.Fırıncı “git kardeşim bu saatte ekmek falan yok” der. Valimiz adamın ellerine üstüne başına dikkatlice bakmaktadır. Malum ekmek yapılan yerlerde çalışanların ve ortamın temizliği önem taşır. Ancak içeriye de göz atmak isteyen valimiz adamı iyiden iyiye rahatsız etmeye başlar. İyice rahatsız olan adam valimizi uzaklaştırmak amacıyla itince valimiz dengesini kaybederek ekmek yoğrulan büyük ekmek teknesinin içine düşer.Bunu fırsat bilen fırıncı ver eder sopayı..Aynı zamanda polise de haber veren fırıncı polis gelene kadar ben cezasını biraz vereyim düşüncesiyle valimizi pataklamaya devam eder.Valimiz “ben valiyim burayı denetlemeye geldim” diyince fırıncı “hadi ya valiymiş yok bende başbakanım” der ve valimiz ne yaptıysa da fırıncıyı inandıramaz. Ancak polisler geldiğinde gerçeği anlayan fırıncı özürler dilerken valimiz olayı esprili bir cevapla kapatır, “sen de haklısın be kardeşim,gecenin bir yarısı senin işine burnunu sokan birine ancak bu yapılırdı.”
          İşte gördüğünüz gibi gerçek bir halk adamı olan valimiz gerek görevlerinin getirdiği sorumluluğu en iyi şekilde bilen, gerekse de hoşgörüsü  ve anlayışlılığıyla da halkın sevgisini kazanan  “süper vali” nitelemesinin ötesine geçen  nadir bir insandır.
            Bu ülkede çok vali gelip geçmiştir. Ama neden Recep Yazıcıoğlu bu kadar bilindi, ya da diğer valiler neden bu kadar bilinip,süper valiler ilan edilmediler? Sorusunu kendinize sormanızı istiyorum. Bence bu sorunun altında yatan yanıt şudur; o sorunların üzerine cesaretle gitmesini bilmiş,hiçbir zaman bürokratik kaygılar taşıyarak hareket etmemiştir. Devamlı dışa dönük,halkla arasındaki kademeleri kaldıran,tam anlamıyla demokratik bir vali olmuştur. Her zaman sistemi eleştirmiş,insanlarında ideolojileri değil,sistemi tartışmalarını devamlı surette dile getirmiştir. Ona göre sistem aşırı merkeziyetçi bir yapıya sahip olmasından dolayı sorunlar kolaylıkla halledilemiyor,tıkanıklıklar baş göstermesine sebep oluyordu. Hakikaten Türkiye’deki parti yapısına bakarsanız tam bir merkeziyetçi, oligarşik bir yapı arz etmektedir. Bu doğal olarak ülke yönetimine de  yansımaktadır.İşte sayın Yazıcıoğlu bu sistemin işlemesinden kaynaklanan aksaklıkların işleri yavaşlatmasından,her şeyin merkez tarafından yürütülmesi yüzünden merkezdekilerin yerel yönetimlerin sorunlarını tam anlamıyla anlayıp hemen cevap vermesinin mümkün olamamasından yakınarak bu konuda devamlı halkı bilinçlendirmeye çalışmış,bu konudaki eleştirilerini dile getirmekten kaçınmamıştır. Ama bu bürokratik yapı onu cezalandırmasını bilmiş ve 3 yıl boyunca Sayın Yazıcıoğlu’nu  merkez valiliğine atamıştır. Ama o bunu  da değerlendirmesini bilmiş ve devamlı konferanslara,seminerlere katılarak sistemi eleştirmeye devam etmiştir. Burada belirtmemiz gereken önemli nokta şudur; Sayın Yazıcıoğlu sistemi eleştirmekle kalmamış,görev yaptığı yerlerde bu sistemin doğru işletilmesi halinde ne kadar başarılı olabileceğini kanıtlarcasına büyük başarılara imza atmış, hiçbir zaman gözlerimi kaparım,vazifemi yaparım anlayışında olmamıştır.

              Örneğin Erzincan… Bu ilimiz doğal afetlerle nerde ise yerle bir olmuş halde iken Sayın   Recep Yazıcıoğlu orayı bugün alt yapı sorunu olmayan tek il statüsüne kavuşturmuş,ilin çehresini değiştirmiştir.Ayrıca görev yaptığı illerde spor faaliyetlerinde bulunarak ilgiyi ilin o güzelliğine dikkati çekerek lokomotif görevi görmüştür.
            Görev yaptığı illerden birisi daha olan ve yukarıda da belirttiğim gibi birlikte görev yapabilme şansına sahip olduğum Tokat’ta imza attığı başarılarından bahsetmek istiyorum.Tokatta görev yaptığı sıralarda Tokat ili tam anlamıyla sanata doymuştur.Öyle ki insanlar onun sayesinde hafta sonlarını iple çeker olmuşlardı.Yaşlısı,genci hafta sonu soluğu özel idare iş hanının salonunda alırdı. Öyle ki kahve kültürü bile ortadan kalkmıştı.Her hafta sonu ya bir konser ya da bir tiyatro gösterisi ile açardı bu salon perdeyi.Bunun dışında ilin çehresini değiştirmiş,Tokat’a 5 yıldızlı Turban otelini kazandırmıştır ki bu otel Türkiye’ de sayılı otellerden birisi olmuştur. Tokat’a havaalanı kazandırmış ve bunun gibi bir çok hizmeti halkına getirmeyi bir görev ,bir borç olarak görmüş ve en önemli nokta bunu halkı ve ülkesi için yapmıştır. En son görev yaptığı il olan Denizli’de de bu tür başarılı projelere imza atmıştır. Ancak ne yazık ki elindeki projeleri tamamlayamadan,halkını daha fazla hizmet etme hakkından mahrum bırakarak , sistemi gene eleştirmeden,bizim tek halk valimizden bizi mahrum bırakarak Hakkın Rahmetine kavuşmuş ve valisi olduğu halk tarafından çok hüzünlü bir törenle aramızdan ayrılmıştır.Benim hayatımda gördüğüm en seçkin devlet adamlarından biri olan bu insanı kaybetmiş olmanın verdiği üzüntüyü anlatmam çok zor..Belki de hayatımda yazabileceğim en zor yazılardan birini kaleme aldım.Buradan son olarak şunu belirtmek isterim lütfen değerlerimizi kaybettiğimiz zaman değil hayatta iken değerini bilip,3 yıl kızakta kalmasına göz yummayalım.Sayın Süper Valimize Allah’tan rahmet,yakınlarına ve tüm halkına başsağlığı dilerim..Saygılarımla Sayın Valim….