GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE GÜVENLİK İHTİYACI VE TÜRK POLİS TEŞKİLATI (Türk Polis Teşkilatının Kuruluşunun 158. Yıl Dönümü Anısına)
Adem KIZILKAYA Nevzat SÖNMEZ
1. Sınıf Emniyet Müdürü Başkomiser
Elazığ Polis Meslek Yüksek Okulu Müdürü Kamu Yönetimi Uzmanı
1. KOLLUK ( ZABITA)
1.1. Kolluk(Zabıta) Kavramı
Kolluk terimi; kollamak kelimesinden türetilmiştir. Eski zabıta teriminin karşılığı olarak kullanılmaktadır. Zabıta, zaptiye, inzibat hep aynı kökten türetilmiş birer isimdir. Kolluk, kollama görevini yapan kuruluşa, bazen de o kuruluş adına hareket eden kişiye ad olmaktadır(Şafak, 1989:72 ).
Genel olarak, kamu düzenini koruma, kollama, suç ve suçluları tespit etme, yakalama ve bu amaçla ilgili kurum ve kuruluşlara yardımcı olma görevlerine kolluk (zabıta) görevleri denilmektedir. Bu genel tanım esas alındığında Kolluk (zabıta) kavramı, yukarıda sayılan görevleri yapan teşkilat veya bu teşkilatta çalışan bu amaçla görevlendirilmiş görevliler için kullanılmaktadır(Dündar, 1987:1).
Kolluk, bir yandan kamu düzenini sağlayan, koruyan yada bozulduğunda eski durumuna getiren yönetsel etkinlikler, diğer yandan da bu tür etkinlikleri yürüten görevliler anlamında kullanılır. Kolluğa zabıta veya polis denir(Gözübüyük, 1987:185). Devletin sağlamak ve korumakla görevli olduğu düzen ve güven, “emniyet” ve “asayiş” gibi kavramlarla ifade edilmektedir(Aydın, 1996:1).
Dünya tarihine baktığımızda genel olarak devletlerin ve toplumların temel sorununun dış güvenliklerinden ziyade iç güvenlikleri olduğu görülmektedir. Her millet yek vücut halinde dış düşmanları ülkelerinden kovmada başarılı oldukları halde, bağımsızlığına kavuştuktan kısa bir süre sonra iç kaosa, çekişme ve kavgalara sürüklenmiştir. Bu bağlamda toplumu bu iç huzursuzluktan kurtarmada, huzur ve güveni sağlamada kolluk güçlerinin rolü ve sorumluluğu ön plana çıkmaktadır(Şafak ve Bıçak, 2000:1).
1.2. Polis Kavramı
Polis sözcüğü, Yunanca Politeia, Latince Politia sözcüklerinden türemiştir. Fransızca ve İngilizce Police, Almanca Polizei, İtalyanca Polizia olarak ifade edilmektedir. Polis kavramı köken olarak eski Yunanca’da politika anlamında kullanılmıştır. Başlangıçta site ve şehirleri, şehirdeki devlet ve hükümet faaliyetlerini ve yönetimi ifade etmekteydi. Bu anlamda polis deyimi, sitenin tüm kamu hizmetlerinin karşılığı olarak kullanılmıştır. Eski Yunan’da kent veya şehir karşılığı kullanılan polis, daha sonra anlamını genişleterek kent teşkilatı ve devlet yönetimi gibi anlamlara gelmeye başlamıştır(Derdiman, 1997:5). İngilizce’deki “police” ve Türkçe’deki “polis” kavramları kökeni bunlar olsa da günümüzde güvenlik gücü anlamında kullanılmaktadır(Aydın,1996:5).
Meydan Larousse polisi, bir ülkenin sükun, güvenlik, sağlık ve düzenini sağlamak ve korumak amacıyla idare tarafından alınan ve yürütülüp gerçekleştirilmesi bir takım müeyyidelerle sağlanan genel ve özel önlemleri ve bu amaçla yerine getirilen hizmetlerin tümünü ifade eden bir terim olarak açıklamıştır.
Polis kavramı, genel olarak ”teşkilat”, “fonksiyon”, ve “personel” olmak üzere üç anlamda kullanılmaktadır. Genel kabul gören tanım polisin öncelikle toplumsal düzeni koruyan bir kurum olduğudur(Aydın, 1996:5-6).
Polisin bir bakıma görev ve yetki yasası sayılan 2559 sayılı PVSK’ ya göre polisin tanımı yapılırken görevi ana hatlarıyla sayılmıştır: “Polis; asayişi, amme, şahıs, tasarruf emniyetini ve mesken masuniyetini korur. Halkın ırz ve can vs. malını muhafaza ve ammenin istirahatını temin eder. Yardım isteyenlerle yardıma muhtaç olan çocuk, alil ve acizlere muavenet eder. Kanun ve nizamnamelerin kendisine verdiği vazifeleri yapar.”[PVSK/Md. 1].
Polis deyimi bugün, lügat anlamı olarak kent içinde kamu düzenini, huzur ve esenliği sağlayan örgüt, kolluk, zabıta, şehirlerdeki güvenliği sağlamakla görevli kişiler anlamında kullanılmaktadır.
Avrupa Birliği’nin ortak polis tanımı ise şöyledir: “Polis, toplumda insan haklarına saygı göstererek asayişi sağlayan ve halkın güvenliğini koruyan kamu görevlisidir.”
Polisin tanımını yapmada polisin gördüğü hizmetler veya icra ettiği toplumsal fonksiyonlar büyük rol oynar. Zaten polisin değişik kişi veya kuruluşlar tarafından farklı tanımlanmasının sebebi de polisin toplumdaki rolü hakkındaki farklı görüşler ve anlayışlardır.
Polisin rolü hakkındaki genel tartışma; polisin genel olarak devletin ve sistemin koruyucusu olan bir kolluk kuvveti mi, yoksa halka hizmet etmekle görevli kişi ve kuruluşlar mı olduğu sorusu etrafında yoğunlaşmaktadır(Aydın, 1996:7).
Bir görüşe göre, kapitalizmin ortaya çıkışı ile devletin ve devlete veya sisteme hakim olan siyasi ve ekonomik güç sahipleri, mevcut statülerini ve varlıklarını korumak amacıyla polis gücü oluşturmuşlarıdır. Bu görüşte olanlar; halen de polisin rolünün bu merkezde olduğunu ileri sürerler. Yine bu görüş sahipleri, aslında polisin tamamen halka hizmet veren bir güç olması gerektiğini; suç ve suçluya karşı olduğu gibi, gerekirse devlete karşı bile halkı korumakla görevli olması gerektiği görüşünü ileri sürerler.
Diğer taraftan, devlet ve sistem hakkındaki fikirleri açısından “muhafazakar” olanlara göre, polis sadece halka karşı devletin ve sistemin koruyucusu değil, ama aynı zamanda devlete karşı halkın yanında da değil; hem Devletin hem de halkın selameti için rol üstlenen bir güçtür(Aydın,.1996:7-8).
2. POLİSİN TOPLUMDAKİ ROLÜ
2.1. Kamu Düzeni Kavramı
Kamu, bir ülkedeki halkın bütünü, halk, amme ve toplum anlamındadır. Düzen ise huzur, tertip, her şeyin yerli yerinde olması demektir. Kamu düzeni, bütün toplumu ilgilendiren düzen, tertip anlamına gelir.
Kamu düzeni, genel olarak bir ülkede yaşayan halkın tamamının huzuru ve yaşamı için alınması gerekli olan önlemlerin bütününü içerir. Bu anlamıyla kamu düzeni çok geniş kapsamlı bir kavram olarak kaşımıza çıkmaktadır. Bu çerçevede düşündüğümüzde, devletin bütün kurum ve kuruluşlarına kamu düzeni açısından görevler düşmektedir. Devlet, devlet olmasının bir gereği olarak, en başta kamu düzenini sağlamakla görevlidir. Devlet bu görevini, oluşturduğu organlar vasıtasıyla yapmakta, kendini bu kurumlarla hissettirmektedir. Bu manada bir kamu düzeni olabilmesi, ortada bir devletin olmasına; bir devletin varlığı da kamu düzeninin sağlanmasına bağlıdır. Devlet dediğimiz zaman öncelikle bir milletin varlığı anlaşılır. Yani devlet ve millet olmadan kamu düzeninden; kamu düzeni olmadan da gerçek bir devletten söz edilemez. Zira insan, toplum halinde yaşayan sosyal bir varlıktır. İnsanların toplu halde yaşayabileceği ortamı hazırlamak, o düzeni tesis etmek bir devletin varoluş nedenlerinin başında gelmektedir. Devlet vatandaşına bu ortamı kolluk hizmetleri vasıtasıyla sağlamaktadır. İnsanları toplum halinde yaşamaya iten sebeplerin başında bir devletin varlığı ve bu devletteki kamu düzeninin gerçekleşeceği inancı yatmaktadır. Polisin amacı kamu düzenini korumaktır. Kamu düzeni kavramı güvenlikle beraber dirlik-esenlik, sağlık ve genel ahlak konularını da içermektedir.
Kamu düzeni içerisinde bütün kurum ve kuruluşlara görevler düşmektedir, ancak bunu biraz daha özele indirgediğimizde bu görevlerde en büyük payın Emniyet Teşkilatına düştüğünü görmekteyiz. Çünkü, kamu düzeni kavramının insanlarda ilk çağrıştırdığı nokta, emniyet ve asayiş konularıdır. Kamu düzeni denince akla ilk gelen; huzur, güven ve emniyettir. Ülkemizde de bunu sağlayan Emniyet Teşkilatıdır. Emniyet Teşkilatı bu görevini ülkenin dört bir yanına yayılan polisler ile yerine getirmektedir. Polisin kamu düzeninin sağlanması ve devamındaki önemli rolü geçmişten günümüze artarak süregelmiştir. Gelişmiş demokrasilere baktığımızda da polisin, kamu düzenini ve huzuru sağlayan bir kurum olduğu görülmektedir. Emniyet ve asayişin sağlanması, toplumun huzur ve güven içinde yaşaması için çok önemlidir. Toplumun güvenlik ve huzurunu korumak, iç güvenliği sağlamak bütün devletlerin esas görevlerinden birisi olmuş ve bu amaçla her ülke kendi yapısına uygun emniyet teşkilatı kurmuştur.
Kolluk hizmetlerinin konusu ve amacı, kamu düzenini korumak ve bozulduğunda eski haline getirmektir. Başka bir deyişle, toplum hayatının, barış, düzen ve güvenlik içerisinde devamını sağlamaktır.
Polisin görevlerinin eksiksiz bir liste halinde sayılması mümkün olmamakla beraber çağımızda polise biçilen temel rol ve görevler şunlardır: can ve mal güvenliğinin sağlanması, kamu düzeni ve toplumsal huzurun temin edilmesi, suçları önlemek, suçluları yakalayıp adalete teslim etmek, mağdura yardım etmek, Anayasal hakların ve hukuk kurallarının uygulanmasını sağlamak, kişi haklarının korunmasını sağlamak vb.(Kavgacı, 1997:31).
2.2. Kamu Düzeni – Polis İlişkisi
Tarihsel gelişime baktığımızda bugüne kadar insanların tek başlarına kendi emniyet ve güvenliğini sağlayamadıkları görülmektedir. İnsanların sosyolojik ve psikolojik gereksinimlerine bakıldığında da fiziki ihtiyaçlardan sonra (hava, su vb.) güvenlik ihtiyacının önemli bir yer tuttuğu görülmektedir. Devlet, bu güvenlik ihtiyacını karşılamakla görevlidir. Devletler bunu emniyet teşkilatları aracılığı ile yerine getirmektedir. Günümüz hukuk devleti anlayışı zaten, anayasal temel hak ve hürriyetleri korumayı, asayiş ve huzuru sağlamayı, vatandaşın can ve mal güvenliğini korumayı, devlet otoritesinin kurulmasını ve devamını sağlamayı, kısaca kamu düzenini gerçekleştirmeyi gerektirmektedir. Bu durumda ülkemizin varlığını devam ettirecek demokratik otoriteye, kanunları uygulayacak ve koruyacak bir güce ihtiyaç vardır. Türk Emniyet Teşkilatı bu amacı gerçekleştirmek için kurulmuştur.
İnsanların toplum halinde yaşaması zorunlu bir olgudur. Toplum halinde yaşamak her şeyden önce o toplumun içinde bir düzen ve güvenin sağlanmasına ve sürdürülmesine bağlıdır. Toplumlar asırlarca birlikte yaşamışlar, fakat düzensiz ve güvensiz yaşayamamışlardır. Kamu düzeninin ve güvenliğin sağlanması, devletin en başta gelen ödevidir Devleti küçültüp klasik görevlerine döndürsek bile; savunma, adalet ve İÇ GÜVENLİK devletten soyutlanamaz ve ayrılamaz bir nitelik taşır. Devletin sağlamak ve korumakla sorumlu olduğu bu düzen için emniyet, asayiş ve kamu düzeni deyimleri kullanılmıştır(Aydın, 1996:1).
Polis gerek kamu düzeninin sağlanması, gerekse bireylerin hak ve özgürlüklerinin korunması gibi çok önemli bir hizmeti sunmaktadır. Bu görevler topluma kesintisiz olarak sunulmak zorundadır. Çünkü kolluk faaliyetleri kamu gücüne sahip olması, koruyucu nitelikte olması ve en önemlisi özel kesime bırakılamaz olması nedeniyle 24 saat görevinin başında bulunmak zorundadır(Tezsever, 1992:2).
Hayat toplum içerisinde insanlarla beraber, bir arada yaşamayı zorunlu kılmaktadır. Devletin ve toplumun devamlılığı ile sosyal faaliyetlerin sürmesi için belli bir kamu düzenine ve güvenliğinin varlığına ihtiyaç duyulur. Devlet de bu birlikte yaşama arzusunun kurumsallaşmış üst yapısı olarak ortaya çıkmıştır. Devlet, kamu düzen ve güvenliğini kolluk teşkilatları vasıtasıyla sağlar. Polisin işlevleri arasında demokratik sistemin koruyucusu olmanın yanı sıra; halkın güvenlik ihtiyacını sağlama, kamu düzenini koruma ve bozulduğunda eski haline getirme, muhtaçlara ve isteyenlere yardım etme fonksiyonları bulunmaktadır. Polisin yapması gereken en önemli görev halka devlet adına hizmet vermektir.
Devlet, hukuki-manevi bir şahsiyettir. Devleti somut bir kamu gücü haline getiren unsurlardan biri, her devlette kamu gücünü temsil eden polistir. Polisin vatandaşın gözündeki imajı, aynı zamanda siyasi rejimin ve devletin imajı demektir(Kavgacı,1997:1).
Bu sebepledir ki, polise sıkılan kurşun devlete sıkılmış demektir ve demokratik hukuk düzeni çerçevesinde polise yapılan bir saldırı devlete ve devletin vatandaşlarına yönelik bir saldırı olarak nitelendirilmektedir.
2.3. Modern Hukuk Devletinde Polisin Yeri ve Önemi
Kamu düzeninin korunması ve düzenli bir toplum halinde yaşamayı sağlamak amacına yönelik kolluk faaliyetinin yürütülmesi sırasında özgürlüklerle kolluk müdahaleleri arasında denge kurmak hukuk devletinin en nazik konularındandır. Zira kamu düzeninin sağlanması ve korunması amacıyla alınan tedbirler bu amaçla doğru orantılıdır(Kıratlı,1973:40).
Polis, kendisine verilen görevleri şüphesiz en iyi şekilde yerine getirmek durumundadır. Ancak yapmış olduğu bu görevleri hukuka uygun, hukukun içinde kalarak gerçekleştirmek zorundadır.
Bir ülkede polis, kanunların kendisine verdiği yetkileri yine kanunlar çerçevesinde kullanarak toplumsal düzeni sağlama görevini üstlenmiştir. Polis kanun hakimiyetinin tesisini sağlamak amacıyla yasalar ve çeşitli yetkilerle donatılmıştır(Tezsever, 1992:2).
Kamu düzeninin ve güvenliğinin sağlanması gibi oldukça önemli görevleri olan polisin esas görevi; bu görevini Anayasa ve kanunlar çerçevesinde yaparak; toplumun ve kişilerin mal ve can güvenliğini korumak, halkın rahatını temin etmek, kanunlara ve nizamlara aykırı hareket edenleri yargı organlarına sevk etmektir.
Devlet, kurduğu hukuk düzenini, uygulayıcıları yoluyla yaşama geçirdiği oranda hukuk devleti niteliği kazanır İyi bir polis her şeyden önce, yeterli meslek ve hukuk bilgisine sahip olması gerekir. Karar verme yeteneğine sahip, uzlaşmacı, iyi dinleyen ve güzel konuşan bir kişi olmalıdır(Kavgacı, 1997:44).
Polis, kamu düzeninin korunmasına ve sürdürülmesine ilişkin olan bütün durumlarda öncelikle hemen harekete geçmeli ve hangi tedbirlere başvurabileceğini planlamalıdır. Bu nedenle somut bir olayla karşılaşan polis, kendisine tanınan yetkiler çerçevesinde bir “takdir yetkisine” sahiptir. Polisin bu takdir yetkisi, görevinden kaynaklanan ve görevi ile sınırlı bir yetkidir. Polisin her türlü duyumu takdir yetkisini kullanarak değerlendirmesi gerekir.
3. TÜRK ZABITA VE POLİS TEŞKİLATININ TARİHÇESİ
3.1. Eski Türk Devletlerinde Kolluk Hizmetleri
Bir millette emniyet ve güvenlik teşkilatının varlığı, o milletin devlet olarak teessüs ettiği andan itibaren başlar. Çünkü bir devletin varlığı öncelikle o devlette düzen ve güvenliğin sağlanmasını gerektirir. Bu, kolluk teşkilatlarının tarihinin devletlerin tarihi kadar eski olduğunun bir ifadesidir. Kolluk hizmetlerinin tarihi devlet hizmetleri kadar eskidir. Çünkü insanlar hem toplum içinde düzeni sağlayacak bir otoriteye, hem de bu otoritenin devamlı ve güvenilir olmasına muhtaçtırlar. Aksi halde kargaşa içine düşecekler ve bu defa özgürlükleri ve hakları söz konusu bile olmayacaktır(Yıldızhan,1985:11-12). Türklerde devlet geleneği, tarihin en eski devlet kurucularından olmaları nedeniyle binlerce yıl öncesine dayanmaktadır. Kolluk tarihimizle ilgili olarak en eski yazılı belge ise Tonyukuk Kitabesidir.
Eski Türkler, kamu düzen ve güvenliğini ulusal savunma ile birlikte yürütmüşlerdir. Polislik hizmetleri, ilk zamanlarda askeri örgüt içinde oluşmuş ve tümüyle askeri özellikler göstermiştir(Alyot, 1947:11).
Eski Türklerde polis teriminin karşılığı olarak “Yarkan” (Yargan) teriminin kullanıldığı bilinmektedir. Yarkan sözcüğü, Moğolcada “Daruga” kelimesinin karşılığıdır. Her iki sözcük de Uygur metinlerinde zabıta, polis, dedektif, gece bekçisi anlamlarında kullanılmıştır.
Daruga sözcüğü; Orta Asya ve Azerbaycan’da gece bekçisi, Altınordu zamanında ise polis memuru, vergi tahsildarı anlamında kullanılmıştır.
VIII. yüzyıla ait Tonyukuk Kitabesi (Miladi 725) Subaşı ünvanlı İnel Kaan’dan bahseder ki; dolayısıyla, kolluk tarihimizi Subaşılardan başlatmak ve İnel Kaan’ın, en eski subaşı (kolluk amiri) olduğunu kabul etmek gerekir. Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun kurucusu Selçuk Beyin de bir subaşı olduğu bilinmektedir.
Selçuklular zamanında bir ilin mülki ve askeri idaresi ile kamunun düzen ve güvenliği “Subaşı”lar tarafından yürütülmüştür. Su; asker, komutan ve ordu anlamında kullanılmıştır. Subaşı ile de başkomutan ifade edilmiştir. Subaşılar, savaşta belli birliklere komuta etmeye başlamış, barışta da bulundukları bölgenin güvenliğini sağlamışlardır. Subaşı, Devlet adına kamu düzenini sağlamakla görevli büyük komutan anlamına gelmekte idi.(Vural, 1971:15).
Anadolu Selçuklularında, il merkezlerinde askeri ve mülki işleri yürüten komutanlara Subaşı denilmiştir. Bunlar, bulundukları yerlerin kamu düzen ve güvenliğini sağlamışlardır. Savaş zamanında çevrelerindeki ilçe ve köylerin tımarlı sipahilerine komuta etmişlerdir(Alyot,1947:10).
Hakim, savcı ve belediye başkanı gibi görevlerin sahibi olan kadılar aynı zamanda zabıtanın da amiri durumundaydılar. Kadıya, gece bekçisi görevini yerine getiren Şurtalaryardım etmişlerdir. Devlet teşkilatı büyüdükçe şurtaların önemi artmış ve “Sahibi Şurta” adı verilen görevliler kadıya vekalet eder duruma gelmişlerdir. Bugünkü Emniyet Müdürü yetkileriyle donatılan “Sahibi Şurtalar”, kadılar tarafından çıkarılan hükümlerin yerine getirilmesinde hükümetin icra organı görevini üstlenmişlerdir. Sahibi Şurtalara sonradan valilik görevinin de verildiği görülmüştür.
Eski Türklerde kamu düzen ve güvenliğine ilişkin olmak üzere idare ve inzibat sistemine ait üç önemli kanun bulunmaktadır. Bu üç kanun; Oğuz Han’ın Oğuz Töresi, Cengiz Han’ınUluğ Yasa’sı ve Timur zamanında çıkarılan Tüzükat’tır. Bu kanunlarda; suçların önlenmesi, suçluların yakalanması ve cezalandırılması ile ilgili hükümler yer almıştır. Bunlar o devirlerin belli başlı hukuk kurallarındandır(Okçabol, 1939:8-9).
Sürecek….