Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

EMNİYET TEŞKİLATINDA NASIL BİR YENİDEN YAPILANMA?

(Geçen Sayıdan Devam)

 

Yusuf Vehbi DALDA[1] 

NEYİ-NASIL YAPMALI

Esasında çok geniş ve derin bir felsefi-akademik alanı olan yönetimde reform yapma ve uygulama metotlarının detayına girmeden ,bir dergi makalesi sınırları içinde konuyu ele almak gerekirse,öncelikle çok seri bir şekilde yeniden yapılanma alanına girecek arşivlerimizdeki tüm verileri olan bilgileri değerlendirip tasnif ederek bunun sonrasında da dünya ve ülkemizde yaşanan ekonomik krizler esnasında pek sık dile getirilen makro-mikro ekonomik dengeleri, maliyet-fayda analizi ,dünyada  hizmet sektöründeki her tür gelişmeleri  göz önünde tutarak ve polisin aslı görevinin ne olması gerektiğini daha net bir şekilde belirleyerek-bu konuda  polise  çok geniş görev yükleyen 1934 tarihli 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Yasasının 1.Maddesi: “ Polis asayişi,amme,şahıs tasarruf emniyetini ve mesken masuniyetini korur.Halkın ırz,can ve malını muhafaza ve ammenin istirahatını temin eder.

Yardım isteyenlere,yardıma muhtaç olan çocuk,alil ve acizlere muavenet eder.Kanun ve nizamnamelerinin kendisine verdiği vazifeleri yapar” tanımını da yeniden düzenleyerek;

  • Kademe, kantin,matbaa,polis radyosu,polis evi ve yurtların işletilmesi,silah ve araç ruhsatları, sağlık kurumu/hastane işletmesi, ruhsatı,ehliyet,pasaport ,yabancılara ikamet tezkeresi,trafik ,koruma gibi hizmetleri sürdürüp sürdürmeme,
  • Mevcut yapıda benzer işler yapan daire ve şubelerin birleştirilip birleştirilmemesi, (İçişleri Bakanlığı bünyesindeki benzer daireler de aynı değerlendirilmeye alınarak)
  • En az son 5 yıldaki suç istatistikleri  ve suçların gelişim eğilimleri dikkate alınarak  gelişmeye ve geliştirilmeye muhtaç alanların belirleyerek,
  • Merkezde Emniyet Genel Müdürlüğü ve İl ve ilçelerde Emniyet Müdürlükleri ve İlçe Emniyet müdürlüğü merkez kadrolarındaki görevli polis sayısının “alanda-sokaktaki” çalışan oranlarının tespiti ve bunun “alanda-sokakta” çalışan lehine düzeltilmesi,
  • Polis Akademisine öğrenci alımı ve eğitim süresinin ve eğitim kalitelerinin  tekrar değerlendirilmesi,
  • Polis Okullarının sayısı, konumlandığı iller , her binirdeki eğicisi sayısı ve niteliği ve eğitim sürelerinin tekrar gözden geçirilmesi eğitim süreleri,
  • Ve her iki birimden mezun olanlara aktif görev içinde verdirilen 200 u bulan mesleki kurslardan önemli bölümü ile ilgili bilgilerden en azından bir kısmının bu temel eğitim içinde verilme ihtimalinin araştırılması ve böylece zaman,masraf ve emekten tasarruf yapılması
  • Bilgi çağı ile birlikte uzmanlaşmanın gittikçe daha değerli olduğu yüzyılımızda artık “Polisteki branşlaşmanın da kalıcı bir şekilde sağlanması ve uygulanması,
  • Türkiye geneli POLNET üzerinden E-POSTA uygulaması neticesinde ortaya çıkacak evrak istatistiklerinin, ilgili birimlerde çalışan personel sayıları ile karşılaştırılması neticesinde iş yapmayan ve üretmeyen birimlerin kapatılması, personelinin iş ve personel ihtiyacı  olan birimlere kaydırılması,
  • Geçmişte Terörle Mücadele çerçevesinde yapılan uygulamalarda olduğu gibi Avrupa Birliğine uyum çalışmaları sürecinde Emniyet Genel Müdürlüğü’nde Lokomotif görevi yaparak proje üreten kişilerin kadro ve unvanlarına bakılmaksızın özel bir kategoride değerlendirilmesi,
  • Bu personelin yabancı dil bilgi seviyeleri, lisans, yüksek lisans, doktora alanlarına göre belirlenerek teşkilatın faydalanabileceği şekilde özel bir kategoride  Genel Müdürlük Teşkilatı Atama Yer Değiştirme gibi uygulamalardan 2 veya 3 senelik proje dilimlerine göre muaf tutulması, özlük haklarında Teşkilatta mesai de yaptığı iş haricinde Teşkilatın ve Devletin geleceğine göre kafa yorup proje üretmeyen meslektaşlarına göre ek tazminatlar verilmesi, lojman öncelikleri sağlanması, Diz üstü bilgisayar, Internet abonelik hizmetlerinin günün 24 saatini kapsayacak şekilde bu personel için geliştirilmesi,
  • EGM Merkez ve Taşra teşkilatındaki tüm hizmet ve makam otolarının dijital takip sistemi ile izlenmesine yönelik bir proje geliştirilmesi, 

    ”Bu sayede 1 – Günlük, haftalık,aylık, yıllık yakıt sarfiyatları ve ihtiyaçlarının,  2 – Emniyet Araç sürücülerinin trafik işaret ve hız kurallarına uyup uymadığının, 3 – Hangi saate nerede bulunduğunun, görev harici ve görev dahili araç kullanım sıklıklarının ve ne amaçla kullanıldığının tespiti, 4 –Araç bakım ve onarımının yıllık parça bakım onarım maliyetlerinin tespiti, 5 – Günlük olarak aracın kat ettiği Kilometre ve bunun karşılığı harcadığı yakıt miktarının tespiti, 6 – Aracı kim o anda kullanıyorsa, yani  Dijital Ehliyeti araç içindeki bilgisayar okuyucusuna kim okutmuşsa, o Dijital Ehliyet   kullanıcısına  zimmetli araç sistemi sayesinde , ülke genelinde kullanılan Emniyet Araçları hesap edildiğinde şoför olarak kullanılan Emniyet Personeli de aktif asayiş hizmetine alınabilecek, Merkez ve Taşra teşkilatında çalışan Emniyet içindeki şoför ordusu , asayişi sağlamakla görevlendirilebilecektir. Bu sistem Uluslararası Kurumlarda başarıyla kullanılmaktadır.”

Çalışmalarını,batı ülkelerinin pek çoğunda yapıldığı üzere önce fonksiyonların belirlenip,sonra buna göre personel politikası geliştirme yöntemi ile  yapılması gerekmektedir.

158 yıllık geçmişi içinde şüphesiz Polis Teşkilatı pek çok alanda atılım yapmış ve gerçeği söylemek gerekirse de yurt içinde olduğu kadar uluslar arası alanda da pek çok başarıya imza atmıştır.Ancak,buna rağmen  belki gelişmelerin hızı ve şartların zorlaması nedeniyle-doğrusu 20-25 yıldır yoğun anarşi-terör-kaçakçılık ve organize suçlarla uğraşmaktan ,kendine zaman ayırıp sakin bir durum değerlendirmesi yapma fırsatı olmamıştır.Bu nedenle sanki hizmetlerin yürütülmesinde bir dağınıklık var gibi görünür.

İşte şimdi siyasi iradenin de oluşması ile bu konuda düşünme ve hareket etme fırsatı doğmaktadır.Bunun en iyi şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir.

Son birkaç yıldır,teşkilata dışarıdan bakıldığında,sanki ilk ve tek sorunun üst rütbede (daha bilinen tabirle piramidin üst yapısında ) bir birikim olduğu ve bunun şu veya bu şekilde izalesi ile sorunun çözülebileceği gibi yanlış,yanlış olduğu kadar da tutarsız bir yaklaşım ve buna uygun da yüzeysel çözümler üretilmeye çalışıldığına şahit olunmuştur.Aslında bu birikim başlı başına bir neden değil,sorunun temelindeki nedenin bir sonucudur .Yeniden yapılanma çalışmalarında konunun bu yönü ile ele alınması ve tüm 21 yüzyılda aynı sorunlarla uğraşmamak için bu yönde bir çözüm aranması gerekmektedir. 

    Teşkilatın üst düzeyinde aktif görev diye değerlendirilenler dışındaki duruma bir göz atıldığında:

  • Teftiş Kurulunda 350 (yaşları 47-59)
  • APK Kurulunda 300 (Yaşları 44-59) 

1.sınıf Emniyet Müdürü rütbesinde personel bulunmaktadır.

Yaş haddinin 60 olduğu değerlendirilirse mevcut tabloya göre bu birimlerde   15 yıl süre

ile hizmet verilmesi söz konusudur. Zaman zaman aktif göreve gidip-dönüşlerin olduğu değerlendirildiğinde ,esasında bu birimlerde 20 yıl gibi bir süre ile hizmet verenlerin de bulunmasına rağmen,son yıllardaki terfideki had safhaya ulaşan tıkanıklık nedeniyle olan gecikmelerden dolayı bu süre biraz azalmıştır, ortalama hizmet süresi 8-10 yıldır.Bu meslek kademelerindeki yükselme süresinin neredeyse iki mislidir. Halen bu durumda olan pek çok meslektaşımız mevcut durumdan memnun olur görünmediğine göre,bu diğer tedbirler yanında,bir şekilde rütbe yükselmelerindeki sürelerin matematiksel olarak yeni bir hesaplama ile tekrar  değerlendirilmesi ile daha makul bir yöntem bulunabilir.

Hiçbir özel ve kamu kurumu bu sayıda ,bir ölçüde atıl sayılabilecek, personeli, hele bütçesinden yapılan harcamalar ile 4+4=8 yıl eğitim verdirilen,bu arada bir iki de kurs gören elemanını, bu kadar uzun bire sürede atıl bırakma lüksü yoktur ve de olmamalıdır.Ancak,düşünülenin aksine bu birimlerdeki tüm elemanlar emekli olsa veya edilme bile sorun yine çözülemez,zira, geride aynı ve belki de daha yoğunluktaki bir sayıda geliş vardır.Kaldı ki, geçen parlamento döneminde hazırlanan “ 6.4.2001 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmündeki Kararname” şu an TBMM’de bulunan bazı Sayın milletvekillerinin imzalarıyla yapılan başvuru üzerine Anayasa Mahkemesince; 

“Hemen belirtelim ki bu fıkra, (ikinci fıkra ile birlikte) “Hukuk Devleti” ilkesine ters düşen,”  birçok insanın “yüzünü kızartacak kadar” ayıplı bir fıkradır.Çünkü bu fıkra bir “kıyım”,bir “tavsiye hükmü” dür.” şeklinde  ifadelendiren gerekçeli kararıyla bozulmuştur. Yani, yapılacak işlemin sağlıklı bir hukuku alt yapısı,iyi niyet ve uygun bir yöntemi de olmalıdır.

Bu husus daha ziyade hepimizin en çok karşılaştığı “havuz problemleri” gibi sade bir matematik bir denge meselesidir, “Havuzdaki bu su dengesini yerinde tutabilmek için” havuza giren ve çıkacak olan su miktarı oranlarını iyi ayarlamak gerekmektedir. Bu da,bu bilimin ilkeleri ve olağanüstü gelişen bilgisayar programları ile çok rahatça hesaplanabilir,yeter ki ana veriler iyi belirlensin!

Son zamanlarda bu konularda  yapılan  bazı sohbetlerde fısıltılar halinde ve çekine çekine dile getirilen hususların artık yüksek sesle düşünülmesi ve tartışılması gerekmektedir,zira bu yapılmazsa, derdini söylemeyene derman bulunamayacağından,çözüm üretilemez.

Yukarıdaki dile getirilen bir uygulamanın sonucu olarak ortaya çıkan bu sorunun başlangıç noktasındaki ortaya konacak bir çözüm arayışıyla bu havuza bol ve gür miktarda su veren kaynak olan “Polis Kolejinin”  kapatılması ile temel bir çözüm olabileceğini düşünüyorum. Birçok arkadaşım gibi bu mesleğe polis çocuğu olarak katılmamakla birlikte 2 erkek kardeş,bir dayı ve bir de eniştesi (4 aile ferdi) bu okulda okumuş biri olarak ve esasen yine birçoğumuz gibi dünümü ve bugünümü bu okula borçlu olmakla ,yaratılışımdaki tüm duygusallığa rağmen, bugün  bunun bir şekilde zorunlu olduğunu değerlendiriyorum. Bu tarihi ve soylu kuruluşun bu ülkeye sayısız emniyet  yöneticisi yetiştirmesi yanında,Mülki idare amiri,Emniyet Genel Müdürü ve milletvekili ve de bakan da yetiştirerek görevini bihakkın ve başarıyla yaptığı ve tamamladığını düşünüyorum. İsmine olacak bağlılığımızdan dolayı  fonksiyonunun değiştirerek bunu muhafaza ederek yine camiaya eleman yetiştirecek bir başka amaçlı “eğitim ve araştırma merkezi” olarak sürdürmesinin uygun olabileceğini düşünüyorum..Zaten batıda “Kolej” genelde üst düzey bir kuruma verilen bir addır.

İnsan vücudunun bile varlığını sürdürmesi için zaman zaman böyle zorunlu tedbirler alması gerektiği gibi, kurumların da bunu yapma zorunluluğu çıkabiliyor.Nitekim ,ülkemizde,ekonomiyi yaşatabilmek için nasıl kamu bankalarından bir kısmını kapatmak veya birleştirmek gerekti ise,bu bizim teşkilatta da böyle tecelli edebilir. Ancak böyle köklü bir karar alınabilirse,sade matematik hesabındaki dengeyi tutma imkanı doğabilir. Yaşanılan son yıllara doğru değerlendirebilirsek,çok rahatlıkla görülebileceği gibi,artık özel veya kamu olsun hizmetine elverişli kaliteli,yetenekli elemanların artık bizzat kendileri yetiştirmelerine gerek kalmadığı,bilgi çağının getirdiği ortam sayesinde artık ülkenin genel eğitim  içinde sistemi içinde ,yine milli gelirden yapılan harcamalarla oluşturulan ortamda yetişmiş-yetiştirilmiş ve hazır olduğu görülüyor. Gerçek bu iken,zaten yukarıda belirtilen dünyadaki hizmet sektörü ibaresiyle de anlatılmak istenen de budur, var olanı tekrar üretmek veya yetiştirmek üzere ayrı zaman,masraf,emek ve mesai harcamanın bir anlamı olmasa gerekir diye değerlendiriyorum. 

Böyle bir gelişmeden sonra Polis Akademisine öğrenci alım ve eğitim  süresi de tekrar değerlendirilebilir.Sanıyorum burada da,belki artık, 4 yıllık bir eğitimden ziyade, üniversitenin belirli bölümlerinden mezun olanlarda yapılacak bir alımla,daha az süreli ve gerçekten mesleki eğitime yönelik bir eğitimle kalitenin yükseltilmesi yanında,süre,masraf azaltıla bilinir ve de daha önemlisi “denge” muhafaza edilebilir.Ayrıca böyle bir imkan sağlanırsa Polis Akademisi mezunlarına,yine bildiğim için zikrediyorum Fransa’da olduğu gibi, hakim,savcı ve niye olmasın mülki idare sınavlarına girme hakkı tanınabilir.böylece Bu bakanlıklardaki bu konudaki benzeri çalışmaların daha sistemli ve de daha az maliyetle yapılması sağlanabilir. 

Polis Okullarındaki eğitim süresi,branşlaşma ve meslek içi eğitim kursları da tekrar ele alınıp değerlendirilebilir. 

Bu aşamada, rütbe çeşit ve kadem elendirilmesinde de birçok batı ülkesinde olduğu ve yönetim yapısı olarak komiser ismi ile birlikte bazı hususlarda örnek aldığımız Fransa’da yapılan son düzenlemelerle, polis kadrolarının üç düzeyde değerlendirildiği ve her düzeyde kendi içinde 4 veya 5 kademeye yer verildiği dolayıyla her zaman işi bizzat yapan ile piramidin diğer kısımları arasında sağlıklı bir denge sağlandığı,esasında da son iki yıldır üst kademede makul ve kısmı bir daralmaya gittiği görülmektedir.[2]Doğrusunu söylemek gerekirse,bizim sistemde de “polis ve komiser” kademesi arasında en az iki veya üç yeni kademe oluşturulması gerekecektir.Böylece memura da yükselme imkanı getirilmiş olacaktır.

Mevcut yapılanmamızda diğer bir dikkati çeken husus da,hem girme aşamasında bulunduğumuz Avrupa Birliği ile uyum çalışmaları ve de daha ziyade artık suçların gittikçe daha girift,organize ve uluslar arası boyut kazanması dolayısıyla mücadelede geri kalmamak üzere,bir çok ülkede özel ve kamu sektöründe olduğu gibi,araştırma geliştirme çalışmaları yapılması ihtiyacından dolayı çok sayıda,ancak,biraz birbirinden ayrı, mekan ve koordine olarak, birimler oluşturulmuş ve oluşturulmakta olmasıdır.Bunların da  daha sağlıklı bir yapı altında birleştirilmesinde ve bir üst paragrafta belirtildiği üzere “POLİS KOLEJİ AR-GE” MERKEZİ” altında bir bünyede toplamakta yarar vardır.

Kendi kendimize sadık kalarak tespit ve önerilerde öz olmak üzere, yeniden yapılanma ihtiyacının gerçek olduğu Emniyet Teşkilatında,camianın büyüklüğü ölçüsünde büyük boyutlu sorun-konuların çözümü için,tümü ile yasa kapsamı dışında kalmayı gerçekleştirdikten sonra,rehavete de kapılmadan, tasarının ana gerekçesinin ilan edildiği ve belirlendiği gibi:

  • Bu anlamda mastır bir taslak hazırlanarak ,saydamlık ve katılımcılığın sağlanması amacıyla EGM web sayfasında yer verilmesi,
  • Konuları üç-dört (azami) başlık altında toplayıp uygun komisyonlar kurulup incelenmesi ve somut öneriler haline getirilmesi,
  • Yapılan düzenlemede adını açıkçada koymaktan sakınca olmadığını değerlendiriyorum zira iyi örnek ve yerleşik bir örnek olarak-hep dışarıdan batıdan da değil içimizden olacak- üst rütbelere yükselmede Jandarmadaki[3] terfi ve emeklilik sistemi getirilebilmesi (Yani hepimizin bildiği gibi kadrosuzluktan emekli edilme halinde hiçbir maddi kayba yer verilmemesinin sağlanması)
  • Her türlü tazminat ve yan ödemenin emekliliğe yansıtılması,fazla mesai ücretinin reel rayice göre belirlenmesi, maaş artışlarında ve kadro seviyelerinde standardın sağlanması için bunların Maliye Bakanlığına daha önce bildirilen ve bu hususları içermeyen Emniyet Personeli Maaş Cetvellerine Kadro ve unvanlarına göre işlenmesi 
  • Çalışma sürelerini mutlaka makul süreye indirilmesi (Fransa’da haftada 40 saat), izinlerin mutlaka ve verimli bir şekilde kullanılabilmesi imkanını sağlanması, (Son aldığım kitapta okuduğum bana da oldukça orijinal gelen Fransa’daki son uygulamalarda kullanılamayan izinlerin biriktirilerek,emeklilik öncesi değerlendirilebildiği gibi bir sitem oluşturulmasının değerlendirilmeye alınması)
  • Devlet Memurlarından Emniyet Personeline Bordro ile tek kalemde verilen Fazla Mesai ücretinin iptal edilerek , yerine bazı devlet memurlarına verildiği gibi AB Standartlarında günlük 8 saati aşan her saat için fazla mesai ücreti uygulamasına geçilmesi, bu konuda Kanun Teklifi verilebilir.
  • Yetişmiş personelin başka kurumlara geçişini beyin göçünü önlemek için personele atama terfi lojman yabancı dil ek ödenek verilmeli, yoksa beyin göçü neticesinde geride kalan beyinlerle teşkilat AB sürecinde “ Cibali Karakolu” na dönebilir , 
  • Ücretlerin bu yazının ana omurgasını oluşturan “devletin polisine verdiği görevle uygun ve de itibarına uygun bir düzeye yükseltecek sistemin kurulması-Burada da yine aynı kolluk görevini yapan  Jandarma Teşkilatı’ dan örnek alınabilir), 1.Sınıf Emniyet Müdürlerinin kendi içinde 9 türe ayrılmış olan ücret farklılığının tümüyle kaldırılarak-ki bu durum Teşkilat içindeki dayanışmayı ,sevgi ve d saygıyı bile yıpratacak bir düzeyde ve olumsuz rekabetin en önemli faktörlerinden biridir- sadece 1.Sınıf Emniyet Müdürü rütbesinin karşılığına zam ve tazminat rakamı yazılması ve bu düşünceye uygun olarak sivil memuriyetlerde kullanılan Genel Müdür Yardımcısı ,Başmüfettiş ,Daire başkanı ,Hukuk Müşaviri,teftiş kurulu başkanı,Apk uzmanı,polis Okulu Müdürü,Polis Moral Eğitim Merkezi Müdürü gibi makam ve unvanlarının tümüyle ücretlendirme cetvelinden çıkarılarak, 3201 sayılı Teşkilat kanununda belirtilen rütbe isimlerine sadık kalınarak ücretlendirmelerin yeniden yelpazelendirilmesi zorunluluk arz etmektedir. Ücretlendirme bu şekilde düzenlendiği zaman hem çalışırken hem de emeklilikte aynı rütbedeki teşkilat mensupları arasında farklı ücretlendirmeler ortadan kalkacak ve resmi uniformalı teşkilata uygun adil ve huzursuzluk yaratmayan bir ücret sistemine geçilmiş olacaktır.Bu sistem bütün dünya ülkelerinde uygulandığı gibi,yıllardır kardeş kolluk teşkilatımız Jandarma tarafından da başarıyla uygulanmaktadır.
  • Polis Vakfı ve Polis Sandığının son zamanlardaki yaptıkları atılımların teşviki ve bu konuda yapılacak yasal düzenlemelerde katılımın zorunlu,sosyal imkanları artırıcı ve de yöneticilerin profesyonel olması imkanının sağlanması, ayrıca  yaptıkları hizmetlerinden Emniyet Personeline diğer Kamu Kurumlarında olduğu gibi maaşlara ek olarak aylık ek döner sermaye katkısı sağlayıcı düzenlemelere gidilmeli bunlardan, teşkilatımıza yıllarını vermiş açlık ortamında hayatta kalmaya çalışan emeklilerimizde yararlanmalı, 
  • Kamuda yeniden yapılanma tasarısı ile Türk sistemine yeni getirilen Halk Deneticisi[4] kadrosu ile ilgili komisyonlarda yapılan değişikliklerle adaylık için sadece yüksek okul mezunun olma seçimi getirilerek adaylık alanı genişletilmiştir.Dolayısıyla Polis Akademisi mezunlarının böyle bir kadroya başvurma imkanı doğmuştur,şimdi ve ileride,bu kadroya geçiş imkanı düşünülebilir. Burada biraz amacı aşarak hayal kurmayı normalden fazla seven bir kişi olarak,mevcut durumda bile, isteğe bağlı olmak kaydı ile, şu an bile özellikle daha genç yaştaki 1.Sınıf Em.Md.rütbesindeki personele mevcut devlet yapısı içindeki uygun birimlere,özellikle İçişleri Bakanlığı bünyesinde kurulan Dernekler Dairesi ve de her duyduğumda içim sızlar,en çok şikayet edilen kayıt dışını kayıt altına almak için yapıldığı söylene %1 lik denetimleri artırmak ve IMF’ den alınan kredi miktarında olan kaçak verginin artırılması için , Vergi denetiminde,bir-iki haftalık bir kursla  görevlendirme yapılabilir.

Yapılan bu öneriler ve de mutlaka bundan çok daha da iyileri planlanılabilir. 

 Nitekim 22-23 Ocak 2003 tarihlerinde Polis Akademisi tarafından düzenlenen, tam olarak neyin  amaçlandığı  biraz belirsiz bırakılan, oysaki gündemin tam ortasında olmasından esinlenerek ,bir ölçüde önerilmeye çalışıldığı gibi, Kamuda Yeniden Yapılanma Temel tasarısı esas alınarak düzenlense ve bu  belirtilse ,  tanıtımı da yeterli ölçüde yapılamadığı veya yapılsa da ne yazık ki, tümüyle kendi yaşantısını ilgilendiren tasarıyı takipten bile uzak bir kayıtsızla, sunum  yapan  değerli bir konuşmacının çok iyi tespit ettiği gibi belki “tükenmişlik sendromu içinde” olan, zaten haberli de olsa pek fark etmeyecek , yine de  katılmayacağı, “ULUSLAR ARASI İÇ GÜVENLİK YÖNETİMİ  KONFERANS’INDA , böyle çok yararlı bir toplantıya katılımınım çok düşük düzeyde olması-yetkili ve sorumluların dahi ilgisini çekmekten uzak kalması yanında, programın çok sıkışık  soru-cevapsız ve dolayısıyla çok yoğun ve kapsamlı konuların tam anlamıyla hazmedilmenmiş olduğu bu konferansta, uluslararası davetlilerin kendi ülkelerindeki “yeniden yapılanma sürecini çok iyi bir şekilde sergilemeleri yanında,  kendi öz akademisyenlerimiz ve meslektaşlarımızın yaptığı sunumlarda , hazırlanmasındaki yoğun emek ,ciddi araştırma, bilgi ve deneyim birikimi ve de objektif ve cesur olarak dile getirilen,belki yılların birikim ve sahipsizliği ile zaman zaman biraz duygusal olan görüşler dinlenildiğinde,ülkemizde de  artık ,sadece siyasi bir kararlıkla desteklenmesi halinde,ülke koşullarına en  uygun güvenlik  yapılanmasının oluşturulmasına imkan sağlanacak değerli fikirlerin üretildiği ve üretilmeye devam edileceğine  olan inancı çok daha fazla arttıracak gelişmelerin ışığı ile aydınlandık… Bu arada, polisin özlük haklarının iyileştirmesi konusunda, ulusal ve uluslararası mevzuat, rapor ve yapılan araştırmalar sonucu belirlenen değerlendirmeler çerçevesinde somut ve olağanüstü bir  sunum hazırlayan meslektaşımın[5] görüşlerini desteklemek amacıyla Fransa bu konuda son çıkartılan yasadan  sadece bir iki maddesine yer vereceğim: [6] “

  • Güvenlik temel bir hukuk ve kişisel ve kolektif özgürlüklerin kullanılmasının  koşullarından biridir.
  • Yürüttükleri görevler ve sorumluluklarının olağanüstü karakterinden dolayı ulusal polisin aktif personeli kamu görevi içinde özel bir kategoriye sahiptir. (Ülkemizde, ne hikmetse ne zaman polisin sosyal konumunun iyileştirilmesi ile ilgili bir talep ve çalışma söz konusu olsa bazıları kendi bakanlığı veya herhangi bir başka tür karşılaştırılma  imkanı olmayan şeyle karşılaştırarak, reel yaşamı yansıtmayan örneği göstererek,  fikir ve itirazlarda bulunmaya çalışırlar)[7]  
  • Ulusal polisin  özel görevlerinden dolayı örgütlenme yapıları ve kariyerlerinin organize edebilmesine imkan verecek ayarlamalar amacıyla genel yapılanma statüsü dışında düzenleme yapılabilir.
  • Onlara yüklenen güçlük ve yükümlülük nedeniyle,ulusal polisin aktif personeli maaş ve ücretlerinin belirlenmesinde, göstergelerinin tespitinde (genel) kategori dışında tasnif edilmişlerdir.
  • Bu personel kendilerine tevdi edilen özel hizmet ve görevler nedeniyle emeklilik ve tazminatların belirlenmesinde,olağanüstü tazminat ve özel koşullardan yararlanabilirler. 
  • ……..aktif görevde iken vefat eden ulusal polis görevlilerinin eşleri ,talepleri üzerine, aranan koşullara uygun olmaları ve zamanında müracaat etmeleri halinde, İçişleri Bakanlığı bünyesinde açılan işler için sınavsız olarak hizmete alınırlar .
  • Ulusal polis personelinin görev sırasında vefat etmesi halinde ,hayatta kalan eşi emeklilik maaşının %100 oranında alır.”

Son yılların moda deyimi ile umutlarla girdiğimiz bu 2004 yılında Avrupa Birliğine giriş için bir umut  ışık beklerken ,uluslar arası düzeydeki bu büyük projede olduğu gibi ,ülke içindeki – şüphesiz ülke boyutlarını aşan etkisi de olacak –aynı büyüklükteki Kamuda yapılanma projesi çerçevesinde Emniyet Teşkilatı da artık kendi “yol haritasını “ çizmeli ve uygun vasıtalarla ve burada zaman zaman durup değerlendirerek 10-15 yıllık bir perspektifle” sistemini ait olacağı birliği eş ve belki daha üst düzeye getirmelidir.

Dünyada güvenliğin sağlanması kadar önemli görülen ve 21.yüzyılın yükselen değeri “İnsan Hakları” konusunda yıllarca eleştirilen ve son yıllarda ülkemizde bu konudaki yasal düzenleme ve eğitim programları ile yapılan iyileştirmelerle olumsuz ilk sıralardan olumlu seviyeye doğru ilerlemesinin verdiği sevinç yanında[8]unutmamak gerekir ki insan haklarının korunmasında oldukça önemli temel bir rol üstlenen ve yapılan tüm yasal ve eğitim düzenlemelerine karşın uygulanmasının sağlıklı yürütülmesinde en önemli hususun “insan unsurunun” oluşturduğu bu alanda arzulanan düzeye ulaşmak için,en büyük rolü oynayacak olan kurumların başında gelen Polisin bir şekilde “İnsan Hakları sayılacak özlük ve diğer alanlardaki” gerçek taleplerinin de aynı ölçüde dikkate alınması ve bu alanda da yapılacak iyileştirmelerin her açıdan daha olumlu neticeler doğurmasın yol açacak en önemli etken olacağı somut bir gerçek olduğu değerlendirilmektedir,

Önerilen anlamda bir çalışma başlatılarak şu an herkesin gözlemlediği gibi biraz moralsiz olan ,özellikle genç mensuplara bir umut ışığı personel , biz daha yaşlılar için ise yine şaire sığınacağım: Ölmek değildir ömrümün en feci işi,

Müşkül budur ki ölmeden evvel ölür kişi.

Konumuna getirilmemiş olmak şimdilik bize yeter gibi geliyor.

Bu yılkı 10 Nisan’da bu yönde bir adım atıldığına dair alınacak küçük bir  bilgi ve hareket ,sanıyorum geçmiş son 10 yıldaki gelişmeleri, dertli halk duygusunu en iyi bir şekilde yansıtan “ Bayram gelmiş neyime,kan damlar yüreğime” duygusunun ve “tükenmişlik sendromu” nu olumluya çevirmeye ziyadesiyle yetecektir!…


[1]1.Sınıf Emniyet Müdürü,APK Uzmanı ( Bu makaleye tek bir imza atılmakla beraber çok sayıda meslektaşla yapılan sohbet,istişare ve de özellikle genç meslektaşların akılcı önerileri değerlendirilerek ve sorumluluğu alınarak bir nevi ”Potpuri” bir yazı hazırlanmıştır.Bazıları unutma endişesi ile isimlerinin zikredilmediği bu meslektaşlarıma teşekkür eder,makalenin Teşkilattaki gelişmeye bir nebze yararı olacaksa,bunda paylarının olduğunu belirtmeyi bir borç bilirim).

[2] Les police en France, Que sais-je ?,2003

[3] Bilindiği üzere örnek vermek veya karşılaştırma yapmak bir fikrin izahında çoğu kez zorunlu olarak başvurulan bir yöntemdir. Bu da, daha ziyade benzerler arasında yapılır ve doğal olmaktadır.Ancak her türlü yanlış anlaşılma ve yorumdan uzak durmak ve zaten niyetler hiç de olmadığı için bunu belirtmekle beraber,bir anımdan söz ederek vurgulamak isteyeceğim şu ki, buradaki karşılaştırmalarda bir kıskançlık değil de bir gıpta anlayışı içinde hareket edilmekte olduğun belirtmem gerekecektir.Son zamanlardaki bu anlamdaki karşılaştırmaların da aynı  anlayışla yapıldığını değerlendiriyorum.”1976 yılında Ankara’ya tayin olduğum zaman Yenimahalle  5.Durakta tüm binanın sahibi olan bir kişiden ev kiralamıştım.Bir yıl sonra bir gün kapımı çaldı ve bana doğrudan size bir şey söyleyeceğim “vicdanım çok rahatsız” dedi. Konunun ne olduğunu sorduğumda ise,bana,senin kiran düşük,diğerlerinki az, bu nedenle zam yapmalısın dedi. Ben de cevap olarak eğer gerçekten vicdanını rahatlamak istiyorsan,onların da kiralarını düşür” dedim ve önerisini kabul etmedim. Burada , terfi ve ücret konularında Jandarma örnek gösteriliyorsa, bu zaten hem iyi örnek olduğu ve doğrusu bu  olduğu içindir ve de hiç de bunların “alt seviyeye çekilmesi değil” değil ,tam tersine vicdanların rahat ettirilmesi için “daha az iyi oylan sistem ve alt düzeyde olan ücretlerin bu düzeye çıkartılmasını önermek içindir. Sanıyorum,ne demek istendiği oldukça nettir…

[4]  Tasarıda bu maddeni ilk düzenlenmesinde Siyasal,Hukuk,İktisat,İşletme vb. gibi  branşlardan mezun olma şartı bulunmakta idi.

[5] Halil Yılmaz,2.Sınıf Emniyet  Müdürü, İstanbul Emniyet  Yardımcısı

[6] 95-73 sayı 21.01.1995 tarihli güvenlikle ilgili oryantasyonu ve programı düzenleyen yasayı değiştiren 2003-239 sayı ve 19.03.2003 tarihli yasanı 1,19,21,22.maddeleri

[7] Ahmet Vardar, Vatan ,25.01.2004,

[8] a.İnsan hakları ve Polis,Çağın Dergisi Sayı 25,sh.16,Ramazan Er,1.Sınıf Emniyet Müdürü,Emniyet Genel müdür Yardımcısı,b.Bir İnsan Hakkı Olarak Korku Duymama Hakkı ve AB Uyum yasaları, a.g.e. sh.4 Yrd.Doç. Bedri Eryılmaz ,Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi,