Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

Dostluğun Temeli,Erdeme Duyulan Sevgi ve Saygı

image002

Kendimizi ıssız bir adada tüm gereksinimlerimiz karşılanmış şekilde düşünelim. Ancak bu adada hiç insan olmadığını varsayalım. Adada seyrettiğimiz güzellikleri, geceleri gökyüzündeki yıldızları anlatacak bir dostumuz olmasa yanımızda, bundan hoşlanabilir miyiz? Böyle bir yaşama kaçımız ne kadar süre katlanabiliriz?

 Sevdiğimiz, güvendiğimiz, iyi görüştüğümüz, aramızda gönül bağı olduğuna inandığımız kişilere dost deriz. Dost bildiğimiz bu kişilerin; iyi günlerimizde bizim kadar sevineceğini, kötü günlerimizde de bizim kadar üzüleceğini düşünürüz. Etrafımızda, böyle birilerinin var olduğunun bilinmesi ne kadar güzel bir duygu değil mi? Böyle olmasa sevincimizi paylaşmak üzüntümüze katlanmak her halde çok daha zor olurdu.

image004 Dostluğu geliştiren bizdeki bu duygu ve düşünceyi oluşturan nedir? Gereksinmelerimiz ya da güçsüzlüğümüz mü? Tek başımıza yapamayacağımız bir işi başkasının yardımıyla yapmak, sırası bize geldiğinde şimdiden karşılığını yerine getirmek midir? Yoksa bu, dostluğun bir özelliğimidir? Dostluğun doğasında çıkar duygusundan ziyade karşılıklı sevgi bağı mı vardır? Yoksa adına erdem dediğimiz, bir insanda bulunması gereken ve insana hizmet eden pozitif değerler bulunuyor da bunlar mı kendine sevgi çekiyor dostlukta? Kendilerini görmediğimiz halde erdemlerini duyduğumuz insanlara sevgi duymamız, bundan mı?

 Erdemli olduğunu sezdiğimiz kişilerle dost olabileceğimizi düşünürüz. Çıkar kaygısından uzak içten gelen bir dostluk sevgisiyle oluşan bu yakınlaşma, duygu ve düşüncelerimizi harekete geçirir. Bunun kaynağı doğadır. Çünkü doğada her şey benzerini arar bulur ve onları sevgiyle birbirine yaklaştırır. Bu nedenle, erdemli insanların, erdemli insanları sevmeleri yerinde bir davranıştır.

 Bir insan ne oranda erdem ve bilgelikle donanmışsa dost edinmek ve bir dostun yakınlığını kazanmaya o oranda yaklaşır. Dostluğun temeli erdeme duyulan sevgi ve saygıya dayandığına göre, insan bunlardan ayrılırsa dostlukta kalmaz. Bu nedenle dosttan, onurlu şeyler istemeyi ve dost uğruna onurlu şeyler yapmayı ilke olarak kabul etmeliyiz.

 Dostluğun en büyük düşmanları; mal mülk, para hırsı, şan, şöhret, çekişmeleridir. Bunlardan, ne dostluklar bozulmuş ve dostlar arasında düşmanlıklar girmiştir.

 Dostlardan doğru olmayan bir şey istenmemelidir. Dostundan böyle bir istekte bulunan kimse, onun doğru olmayan bir şeyi yapmadığını düşünmeden, dostluk kurallarına uymadığını söyler. Oysaki doğru olmayan bir şeyi yapmamak onurlu bir davranıştır ve dosttan da bu beklenir. Bunu düşünmeden, dostumuzun nasıl olursa osun isteğimizi yerine getirmesini beklersek, bu aramızdaki dostluğu bozmakla kalmaz,  nefrete de yol açar.

 Çıkar düşüncesi; dostluğu doğurmaz, dostluğu kendine gerekçe yapar. Bu gibilerinin dostluk hakkındaki düşünceleri dinlenmemelidir. Böyle bir ilişkide; sevgiye, bağlılığa ve güvene yer yoktur, bunun yerine kuşku ve kaygı vardır. Bu tür ilişkide bulunan, sevgi, saygı gerçek değildir. Çıkar ilişkisine dayanan dostluklarda, ne kadar az dostunuz olduğunu eğer bir gün düşerseniz, anlarsınız. Çünkü böyle zamanlar; onların isteklerini yerine getiremeyeceğiniz gibi onlara karşılık, veremeyeceğiniz zamanlardır. İşte insanlar dostlarını bu gibi zamanlarda öğrenirler.

 Dostluğumuz zayıf olursa iyi günde, kötü günde de dostunuz sizi yüz üstü bırakıp gidebilir. Dostlukta, değişmeyen aynı ilişkilerimizi sürdürebileceğimiz dostlar seçmeliyiz. Onun için dostlarımızı seçerken, onları denemeden karar vermemeliyiz. Onları tanımak için onlara fırsat verdikten sonra onları dost olarak benimseyelim. Aradığımız sürekliliğin temelinde kararlılık ve bağlılık vardır. Bunlardan emin olduktan sonra onlara olan sevgimize yol verelim

 Dostumuzla bozuşmamaya özen göstermeliyiz. .Ancak; böyle bir şey başa gelirse ilişkimizi hemen kesmemeli dostluğun yavaş yavaş sönmesi sağlanmalıdır. Dostlardan beklenmeyen bir davranış gördüğümüzde, öncelikle gereksinimiz olsa bile ondan bir şey istemeyelim. Onları, ziyaret edip, halini hatırını sormayalım. Dostla ayrılırken, dostluğun bozulmasını düşmanlığa çevirmemek gerekir. Bir zamanlar yakın olduğumuz ve dost kabul ettiğimiz birisine böyle bir davranışta bulunmamız doğru olmaz.

 Bu gibi sakıncaların doğmaması için ne uygun olmayanı sevmeli ne de çabuk sevmeli ancak sevebileceğimiz kişilerle dostluk kurmalıyız. Onlara sevgimizi vermeliyiz. Dostluğun gücünün ne denli büyük ve değerli olduğunu düşünmeliyiz. Dostluğu, insanın bir ikinci kendisi gibi düşünmesi gerekir. 

Dostlarımızı uyarırken sert olmamaya özen göstermeliyiz. Uyarılarımızda haklı üslubumuzda nazik olmalıyız. Onlardan gerçekleri saklamamalıyız. Dostun

image006

dan gerçeği duymak istemeyen kişinin umudu olmaz. Dostumuzun bizi uyarmasını sevinçle karşılamalıyız. Onun bizi uyarmasına değil yanılgıya düştüğümüze üzülmeliyiz. Bu gerçek dostluğ

un özelliklerinden biridir.

 Sizin söylediğiniz her şeye evet diyen bir dostunuz varsa böyle bir insanı dost edinmekle düşüncesizlik ettiğinizi düşünmelisiniz. Şayet bundan hoşlanıyorsanız sadece kendinize zarar verirsiniz ve bu dostluğunuz dostluk olmaktan çıkar. Bazı dost kabul ettiğiniz kişiler size karşı çıkarak da size dalkavukluk edebilirler. Bu duruma düşmemek içinde dikkat etmelisiniz.

 Kendimiz için yapamayacağımız katlanamayacağız nice işler vardır ki, dostlar uğruna yaparız. Bunları kendimiz için yaptığımızda, hiç de onurlu olmadığı halde bu işler, dostlar için olunca onurlu bir davranış olur. Dostlara yardım etmek zoruna kaldığımızda bazen kendi hoşumuza da gitmeyen bazı durumlarda kalabilir, buna katlanabiliriz, yeter ki; bu eylemimiz onursuz olmasın.

İnsana yaraşır bir yaşam sürmek istiyorsak dostumuz olmadan yaşayamayız. Dostluğu ayakta tutan ve sürdüren ise erdemdir. Onsuz dostluk olmaz onu her şeyin üzerine tutarsak dostluğu yaşatabilir onu koruyabiliriz.