Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

DOĞRULAR VE YANLIŞLAR

Sevgi ve Saygı-10                                                                             

                                                                                               Kemalettin ERTAN

                                                                                              Emekli Emniyet Müdürü

 

 

            MESLEKİ SAYGI

 

            Kaldırımda bir dede-torun yürümektedir. Birkaç metre önlerinde de iki polis.

            Çocuk sorar;

            -Dede bu polislerin neden şapkaları yok?

            -Var çocuğum, olmaz olur mu? Var da sen göremiyorsun. Ya ellerinde, ya da bellerindedir.

            Çocuğun bu ilgisi sebepsiz değildir.

            Ya, hep şapkalı gördüğü polisleri şapkasız görünce yadırgamış, ya da polis olmak istediğinden hayal ettiği resmi giysili polisi şapkasız görmek onu düşündürmüştür.

            Şimdi de ben sorayım;

            Bu, mendil kadar şapka, o kadar çok mu rahatsız ediyor bazı arkadaşlarımızı?

            Bir zamanlar…

            Evet bir zamanlar, barabellum marka ağır bir tabanca, pek te hafif sayılmayan tabanca kılıfı, bir lastik cop ve birde ceketin üzerinden bele takılan ve kılıfı ile birlikte tabancayı da taşıyan bir palaskamız,

            Rahat hareket etmemizi engelleyen çizmelerimiz, süvari pantolonumuz, ceketimiz ve kocaman bir şapkamız vardı.

            Tabancayı kılıfından çıkarmak için önce çıtçıtlı kapağını açar, sonra da yerinden almak için uğraş verirdik.

            Şapkamız, ağırlığı nedeni ile alnımızda iz bırakırdı. Buna rağmen halkın önünde ve hizmet araçlarının içinde bile şapkamızı çıkarmayı düşünmezdik.

            Sevgili meslektaşım, kardeşim, kader arkadaşım,

            Sen kuşandığın o resmi giysi ile, açık alanlarda ve halkın önünde dilediğin gibi davranamazsın.

            Bu görevi kabul etmiş olmakla, bazı hak ve özgürlüklerinden peşinen vazgeçtiğini kabullenmiş birisin artık.

            Dolayisiyle resmi giysi ile halkın karşısında iken;

            Sakız çiğneyemez, sigara içemez, şarkı söyleyemez, şapkasız dolaşamaz, abartılı ve laubali davranışlarda bulunamazsın. Hatta sevincini ve üzüntünü bile uluorta, yadırganacak biçimde sergileyemezsin;

            Ve yine ÇIKARI İÇİN sana yaklaşmak, dost olmak isteyenlerin çayını kahvesini içemez, yemeğini yiyemez, maddi değeri küçük te olsa hediyelerini kabul edemezsin.

            En önemlisi de; görevinin, halkın malını, canını ve ırzını korumak olduğunu önemsemeyip GÜCÜNÜ KULLANARAK yanlış eylemlere yönelemezsin.

            Özetle, mensubu olduğun kuruluşun saygınlığını korumak için, halkın tepkisine neden olacak her türlü tavır ve davranıştan uzak durmak zorundasın.

            Ettiğin yemini asla unutmamalısın.

            Bilmelisin ki, sahip olduğun güç, sana aitmiş gibi görünse de, aslında o güç, bağlı olduğun kuruluşa, yani devlete aittir.

            Devamlı izlenip gözlenen biri olman nedeni ile, her yanlışın sade senin değil, çalışan ya da emekli hepimizin karnesine zayıf not olarak kaydedilir. Ve bu yüzden güçlü ve güvenilir bir kuruluş olan polis teşkilatının saygınlığına gölge düşer.

            Mesleki saygınlığın korunmasında, sadece resmi giysili olanlar değil, tüm mensuplarımız ve özellikle de bulundukları yerlerde sivil görevli olsalar da tanınan ve bilinen her polis arkadaşımız sorumluluk sahibidir.

 

                                                                       *

 

            Poliste yetkiler ve sorumluluklar sayılamayacak kadar çoktur.

            Dolayisiyle yanlışlar da…

            Sorumlulukların disiplin yönü ile ilgili basit bir örneğini dede-torun arasındaki konuşma ile örneklemeye çalıştık.

            Resmi giysi, ciddiyeti ve özveriyi gerektirir. Yani disiplin içinde yaşamayı.

            Disiplin ise, düzenli bir yapılanmanın temel taşıdır.

            Ve yine disiplin, silah taşıma ve kullanma yetkisi olan kuruluşlarda öncelikli bir koşuldur.

            Her görevli; beğense de beğenmese de, en yakın amirinden başlamak suretiyle, hiyerarşik sıralamada yer alan amir ve üstlerine karşı saygılı davranmak zorundadır.

            Bu aynı zamanda mesleki saygının ilk şartıdır.

            Sevgili Meslektaşım,

            Eleştiri olumlu ve yapıcı da olsa, güceniklik yaratır.

            Hiçbir insan mükemmel değildir. Zaman zaman hepimizin önemli ya da önemsiz hata ve yanlışlarımız olur. Bu içinde bulunulan ortam ile, kişinin ruhsal durumuna ve de kişilik yapısına göre değişir. Bilmeliyiz ki, kendimizi kontrollü davranmaya alıştırırsak, sorunlar kendiliğinden çözülür.

            Yanlışın kabullenilmesi, tekrarından kaçınılması ve özellikle de rahatsız edilen ya da zarar verilenlerden özür dilenmesi yüceltici bir davranış olur. Ama, ne yazık ki, hep tersi olur. Yani, yanlışı eleştirene kızılır ve eleştiren rakip gibi görülür.

            Lütfen siz de bana kızmayın.

            Yazdıklarım “Dost acı söyler” atasözüne uyan bir tavır koyma ve bir hatırlatmadır.

            Çalışıyor ya da emekli de olsak, kopmamız olanaksız olan kuruluşumuz adına, yansıtılan her doğru ve güzel oluşum hepimizi gururlandırmakta ve mutlu etmektedir.

            Bu mesleğe gönül veren, özveriyi elden bırakmayan, gerektiğinde canını ortaya koyan tüm arkadaşlarımı yürekten kutluyorum.