AŞIRI HIZIN TRAFİK KAZALARINA ETKİSİ
Nizamettin ACAR 1. Sınıf Emniyet Müdürü Trafik Uygulama ve Denetleme Dairesi Başkanı |
Ülkemizde meydana gelen kazaların büyük bir çoğunluğu (ortalama % 13’ü) hızdan kaynaklanmaktadır. Trafik kazalarındaki ölüm sebeplerinin başında aşırı hızla araç kullanmak gelmektedir.
Hava, yol ve trafik durumuna göre hızını ayarlamayan veya sınırların üzerinde araç kullanan bir sürücü, kaza riskiyle karşılaştığında başvurabileceği hiçbir tedbir ve manevrayla kurtulamayacaktır. Hız arttıkça durma mesafesi uzamakta, direksiyon hakimiyeti azalmakta, geçme hataları ve çarpışma şiddetleri ise artmaktadır.
Otomotiv sektörü ilk yıllardan bugüne sürekli daha hızlı araçlar üretirken, hükümetler de hız tahditleri koyarak uygulamaya çalışmaktadır. Çünkü hız sürüş güvenliğini ortadan kaldırır. Saatte 35 km/s hız yapan bir sürücünün görüş alanı 104 derecedir. Bu açı hız arttıkça azalır. 65 km/s’da 70 dereceye, 130 km/s’da 30 dereceye düşer. 30 derecelik açı sonucunda tünel görüşü oluşur yani, sürücü yalnız yolu görüp izleyebilir. Kaldırımdaki ve karayolu kenarındaki olaylar ve hareketleri izleyemez. Sağından ve solundan geçen yaya ve araçları göremez. Sürücünün araç kullanırken sadece yolu kontrol etmesi yeterli değildir. Yan yollardan çıkabilecek araçları, yola inebilecek yayaları, yolun iki tarafından fırlayabilecek insan ve hayvanları önceden görmesi ve ona göre tedbir alması gerekir.
Araç ve araç içi güvenliğinin artırılmasının sebebi daha fazla hız yapılmasına imkan sağlamak değil, kaza sonucunda meydana gelen yaralanma ve ölümleri en aza indirmektir. Bununla birlikte araç ne kadar güvenli olursa olsun, fizik kuralları değişmemektedir. Kaldı ki belirli bir hızla giden aracın durma mesafesi araç güvenliği iyi olan taşıtlarda biraz daha kısalmasına karşın, aracın çarpmasına engel olamamaktadır.
Hız, motorlu aracın doğal yeteneğidir ancak, güvenli sürüş için hız sınırlarını, taşıtın motor gücü değil, teknik ve fizik kuralları doğrultusunda yasalar belirler. Bu nedenle trafik polisi trafik güvenliğini sağlamak için, bir yandan otomotiv sektöründeki gelişmelere paralel artış gösteren hız kadranındaki rakamlar, öte yandan sürücülerin bu konudaki dayanılmaz arzularına karşı, denetim yetkisini sistematik bir şekilde kullanmalıdır.
Bu nedenle hız denetimi trafikte özel bir önem taşımaktadır. Hız denetiminin temel amacı, sürücülerin aşırı hız nedeni ile kaza yaptığı yol kesimlerinde, yasayla belirlenmiş miktar kadar hız yapmalarını sağlamaktır. Bu denetimlerdeki hedefimiz aşırı hızdan kaynaklanan kazaların çok olduğu kesimlerde kazaların azaltılması ve şehiriçi ve şehirdışı yollarda sürücülerin hız sınırlarına uymalarının sağlanmasıdır. Hız denetimleri sürücülerin daha dikkatli olmalarına, kazaların azalmasına, ölü ve yaralı sayısının düşmesine ve ekonomik kaybın en aza inmesine yol açmaktadır. Hız denetiminin bir başka ekonomik etkisi de yakıt tasarrufunun sağlanarak ülke ekonomisinin milyonlarca dolar kazanmasıdır. ABD’de yapılan bir araştırma hız sınırlaması getirilmesinin yakıt tüketiminde % 3 oranında tasarruf sağladığını ortaya koymuştur. Aynı ülkede hız limitlerinin düşürülmesiyle kaza sonrası ölümlerde % 24 oranında azalma sağlanmıştır.
Aşırı hız nedeniyle meydana gelen trafik kazalarının asgari düzeye indirilmesi amacıyla Genel Müdürlüğümüzce satın alınan 450 adet video-kamera ve radarlı trafik denetim ekip otoları, illerimizin mevcut radar sayısı, güzergahlarının ana arter olma özelliği, günlük ortalama trafik yoğunluğu, kara noktaları ve trafik kaza durumları dikkate alınarak, trafik kuruluşlarımıza dağıtılmıştır. Bu araçlar güzergahlarında seyir halinde kontrol yaptıkları gibi, gidiş ve dönüş yönünde sürekli değişecek şekilde kazaların yoğun olarak meydana geldiği mevkilerde zaman zaman sabit olarak da hız kontrolleri yapmakta ve kasetlere kaydedilen görüntüler, sürücülerin itirazları ve talepleri halinde kendilerine izlettirilmektedir.
2003 yılı hedef planlı çalışmalar kapsamında günlük, haftalık, aylık, yıllık ve özel dönemlere (bayram tatilleri, turizm mevsimi, hasat dönemi, kış mevsimi vb.) ait denetleme planları hazırlanarak, trafik kazalarının başlıca nedenleri arasında bulunan hız ihlallerinin önlenmesi amacıyla, trafik ekiplerinin çalışma saatlerinin en az %25’ini hız denetimlerine ayırmaları sağlanmıştır.
Zaman zaman basın-yayın kuruluşlarında çıkan haberlerde ve vatandaşlarımızca Genel Müdürlüğümüze yapılan müracaat ve şikayetlerde, trafik kontrollerinin tuzak tabir edilecek şekilde görüşe müsait olmayan ağaç, bina yada başka cisim arkalarına saklanarak veya tepe üstü, dönemeç gibi görüş mesafesi dar olan yerlerde yapıldığı belirtilmektedir.
Yapılan trafik denetimleri ve alınan önlemlerin amacı, vatandaşlarımızı tuzak ve pusu kurarak yakalayıp, cezalandırmak değil bilakis trafik kazaları ve sonucundaki ölüm ve yaralanmaları önlemektir.
Bu nedenle, trafik kontrollerinin kazaların yoğun olarak meydana geldiği yol kesimlerinde ve sürücülerin ekiplerimizi rahatlıkla görebileceği şekilde seyir halinde veya ihbarlı olarak yapılması, illerimizce veya Trafik Hizmetleri Başkanlığımızca, trafik kaza istatistiklerinin analizi ve değerlendirilmesi sonucu planlanarak hazırlanan denetim programlarında belirlenen şekil, yer ve saatler haricinde yapılmaması, trafik kural ihlalinde bulunmayan veya görünür şekilde eksikliği tespit edilmeyen hiçbir aracın durdurulmaması, sabit yapılan kontrollerde ise ekiplerimizin, karayolunun her iki yönünden gelen araç sürücülerinin rahatlıkla görebileceği şekilde görüş sahası müsait alanlarda konuşlandırılması hususlarında İllerimize gerekli talimatlar verilmiştir.
Ayrıca, zaman zaman Merkezden çıkarttığımız sivil denetleme ekipleriyle trafik kuruluşlarımız, ekipleri ve personeli belirtilen hususlara riayet edip etmedikleri konusunda denetlenmektedir.
Trafik personelimizin özverili çalışmaları ve video-kamera ve radarlı trafik denetim araçlarının 1998 yılı kasım ayından itibaren hizmete sunulmasıyla hız denetimlerine daha fazla ağırlık verilmiş ve denetimlerde etkinlik sağlanmıştır. Bunun sonucunda da aşağıdaki verilerden de anlaşılacağı gibi trafik kazaları ve sonrasındaki ölüm ve yaralanmalarda her geçen gün artan araç ve sürücü sayısına rağmen önemli oranlarda azalmalar sağlanmıştır.
1998 yılında 440.149 kaza, 4.935 ölü, 114.552 yaralı,
1999 yılında 438.338 kaza, 4.596 ölü, 109.899 yaralı,
2000 yılında 466.385 kaza, 3.941 ölü, 115.877 yaralı,
2001 yılında 409.407 kaza, 2.954 ölü, 94.497 yaralı,
2002 yılında 407.247 kaza, 2.885 ölü, 93.713 yaralı.
Bu azalmanın bir nedeni de trafik kurallarına uymayan sürücülere uygulanan para cezalarının son yıllarda yüksek seviyelere çıkmasıdır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 51 inci maddesine göre “Hız ölçen teknik cihaz veya çeşitli teknik usullerle yapılan tespit sonucu hız sınırlarını yüzde ondan yüzde otuza (otuz dahil) kadar aşan sürücülere 64.700.000 lira, yüzde otuzdan fazla aşan sürücülere 131.900.000 lira para cezası uygulanmaktadır.
Ülkemizde şehirlerarası karayollarımızda uygulanan hız sınırlarının tespiti yetkisini İçişleri Bakanlığının uygun görüşünü almak kaydıyla Karayolları Genel Müdürlüğüne vermiştir. Şehiriçi yollarda ise bu yetki İl Trafik Komisyonlarına bırakılmış olup, bazı illerimizde şehiriçi hız tahditlerinde yeni düzenlemeler yapılmıştır. Otomobiller için ülkemizde uygulanan hız sınırları; otoyolda 120 km/s, şehirlerarası yollarda 90 km/s ve şehiriçi yollarda ise 50 km/s olarak belirlenmiştir. Karayolları Trafik Kanununu ve Yönetmeliğinde gerekli görüldüğünde İçişleri Bakanlığınca otomobiller için otoyollarda hız limitlerinin Bayındırlık ve İskan Bakanlığının görüşü alınmak suretiyle 20 km/s arttırabileceği hüküm altına alınmıştır.
Vatandaşlarımızdan zaman zaman yeni yapılan karayolları ve günümüz gelişmiş teknolojisi ile üretilen otomobiller örnek göstererek, hız limitlerinin artırılması talebinde bulunmaktadırlar. Ancak, mevcut karayolları halen yürürlükte bulunan yol geometrik standartlarına uygun olarak yapılmış olup, bu standartları sağlayacak şekilde proje hızı alınmakta ve yol buna göre inşa edilmektedir. Proje hızı üzerinde bir işletme hızına izin verilmesi mümkün olmayıp, trafik güvenliği açısından da önemli sakıncalar doğuracaktır.
Örneğin, hız sınırının 100 km/saate çıkarılması durumunda; Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 101 inci maddesi hükmüne göre, sürücülerin azami hız sınırlarını % 10 oranına kadar aştığı hallerde işlem yapılmayacağı göz önüne alındığında, yasal hız sınırı 110 km/saatin üzerine çıkacaktır. Otoyollar hariç Karayolları Genel Müdürlüğünün sorumluluğundaki 3.863 km. bölünmüş yolun % 90’ının proje hızının 110 km/saatin altında olduğu dikkate alındığında, hız limitinin arttırılması halinde yolun işletme hızı proje hızının üzerine çıkarılmış olacaktır. Bu durum herhangi bir kaza halinde trafik mühendisliğinin en temel kuralını göz ardı etmek suretiyle Kamunun hukuk nezdinde suçlu durumuna düşmesi anlamına gelecektir.
Kaldı ki ülkemizdeki hız limitlerine ilişkin değerler hemen hemen Avrupa Birliği ülkelerine benzerlik arz etmektedir. Birkaç ülkeyi örnek vermek gerekirse;
İspanya, Belçika, Portekiz gibi ülkelerde uygulanan hız limitleri ülkemizde uygulanan hız limitleri ile aynıdır.
İngiltere’de şehir içinde 48 km/s, şehir dışında 96 km/s, otoyolda 112 km/s,
İsviçre’de şehir içinde 50 km/s, şehir dışında 80 km/s, otoyolda 120 km/s,
Norveç’de şehir içinde 50 km/s, şehir dışında 80 km/s, otoyolda 90 km/s,
Fransa ve İtalya’da şehir içinde 50 km/s, şehir dışında 90 km/s, otoyolda 130 km/s,
Yunanistan’da ise şehir içinde 50 km/s, şehir dışında ve otoyollarda 80 km/s’dir.
Bütün bunlarla birlikte dünyanın diğer ülkelerinde hızın azaltılması yönünde çalışmalar kampanyalar ve kanuni düzenlemeler yapılırken, ülkemizde kazalarda en ön sıralarda bulunan hız kurallarını ihlal etmeyi teşvik edebilecek bir unsur olan “hız artırımı” çelişkili bir durum olarak değerlendirilmektedir.