Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

ARAÇLARDA İLK POTANSİYEL GÜÇ

 

          Mustafa YAVUZ

         4.Sınıf Emniyet Müdürü

         Ank.Em.Md.lüğü

         Bakım Onarım Şb.Md.

 

 

            İnsanoğlunun hayatına mekanik olarak giren araçlar teknik olarak modernleştikçe hizmet kalitesi ona oranla gelişmiştir. Teknolojik gelişmelerin zirvesine ulaşıldığı günümüzde, insansız uçakların icadıyla, gerçekte inanılmazların başarıldığı gözlenmektedir. Artık teknoloji insanın ayrılmaz gerçeği olarak ciddi yanı zamanda hayatiyet kazandıran noktasına oturmuştur. Bütün dünya, teknolojinin her bölümünde müthiş çalışma içerisine girmiş, her yeni günde yeniliklerle uyanmak gibi bir realiteyle karşı karşıya olduğumuz unutulmamalıdır. Öyle bir yarış ki bütün dünya ülkeleri çok ciddi bütçelerin bu konu üzerinde aktarmak suretiyle, 1-3-5-7 ve daha uzun süreler çerçevesinde planlamalar yapmakta ve uygulamaya koymaktadır. Bu anlamda, artık dünya çok küçülmüş, her insan her istediğine istediği oranda ulaşabilmektedir.

           

            Bütün bu teknolojik gelişmelere oranla araçların tekniği de takip edilemeyecek derecede her gün bir yenisinin çıkması ile insan hayatındaki yerini sağlamlaştırmaktadır. Araçların kullanım kolaylıkları ile piyasaya çıkan firmalar teknolojik olarak insana en iyi, en güvenli ve en ekonomik olanın sunulması en başta gelen amaçtır. O halde araçlarda hedef kitle insanlardır.

 

            Ülkemizin yönetim anlayışı ile; hedef kitle olan insanların potansiyel güç olarak birinci kademe bakımını üstlendirmek suretiyle statü kazanmış ve resmiyete girmiştir. Her aracın kullanıcısı o aracın birinci sorumlu amiri durumundadır. Bunun içindir ki her teknoloji ürünü araçların mutlaka bir perspektif  kitapçığı mevcut olup birinci kademede sorumlusunun bilinçlendirilmesi hedeflenmiştir.

 

            Bu anlamda; Emniyet Genel Müdürlüğü Kademeler Yönetmeliğinin 20 maddesinde “Birinci Kademe Bakımı; Emniyet teşkilatı mensuplarından kendilerine araç silah ve malzeme teslim edilmiş olan personel tarafından araç, silah ve malzemeyi temiz, işler ve her an hizmete hazır durumda bulundurması için yapılan bakım hizmetleridir.” şeklinde teşkilatımıza uygulama talimatı yönetmeliği olarak girmiştir.

 

            Toplumumuzda araç kullanan sürücülere baktığımız zaman adeta şoförlük olgusunun terkedilmiş, “ehliyeti marketten almış” diye tabir edilen  sürücülerin yolları işgal ettiğini görüyoruz. İleri toplumlarda ehliyet alma işlemleri bir yıl sürmesine rağmen ülkemizde hiçbir gayrete gerek kalmadan “Parayı veren düdüğü çalar” vecizesiyle özdeşleşmiştir.

 

            1999 yılında Ankara Trafik Denetleme Şube Müdürlüğünde Emniyet Amiri olarak çalışmakta iken, Kazım Karabekir caddesi ASKİ ışıklar mevkiinde; aşırı derecede fazla yolcusu ile ışıktan geçmekte olan bir yayaya çarpmak üzere iken son anda kıl payı kurtaran ve kırmızı ışığı ihlal eden bir dolmuş sürücüsünü 200 metre ileride durdurdum. Bu sırada dolmuş şoförünün yolculara dönerek beni gösterdikten sonra bir şeyler konuştuğunu fark ettim. Bunun üzerine yolcular toplu halde yanıma gelerek bizden hesap sorarcasına neden dolmuşu durdurup beklettiğimi sordular. Bu sırada araç sürücüsü aracın başında suçluluk psikolojisi içinde bekliyordu. Ben yolculara kendileriyle bir sorunumun ve işimin olmadığını araç sürücüsü ile görüşeceğimi belirtmeme rağmen bana ısrarla aracı bir an önce bırakmamı ve işlerine bakmaları gerektiğini söylediler. Ben kendilerine olayın içeriğini detaylı olarak anlattıktan sonra kendilerine araca binmelerini söyleyerek araç sürücüsüyle muhatap oldum ve yolcularını boşalttıktan sonra araç hakkında gerekli işlemleri yaptım. İşte bu örnekte olduğu gibi insanların yaptıkları yanlışta ne kadar ısrarcı olduklarını ve sürücülerin de ne kadar yetersiz oldukları açık bir şekilde görülmektedir.

 

            Bu bağlamda araştırmacıların genelleme çerçevesinde yapmış oldukları tespitlere göre; çocuğun daha anne karnında iken % 20-25 oranında alması gereken eğitime başarısız olarak başlandığı, 0-6 yaş grubunda “Beceremezsin, geri zekalısın, kafan çalışmaz vs.” olumsuz kelimelerle beyinlerinin tahrip edildiği ve başarıya ulaşılamadığı, çocukluk dönemi olan 6-12 yaş grubunda alınması gereken eğitimin “Sizi aptal çocuklar, anlamazsınız, sizi gayretsiz çocuklar, çözemezsiniz, bir türlü kafanı çalıştıramazsın, zaten sen kabiliyetsizsin vs.” olumsuz kelime ve cümlelerin beyinlere yüklenmesiyle 3. bir başarısızlık diliminin yaşandığı, 12 ve üzeri yaş gruplarında ise benzer tahribatların devamı ile % 20-25’lik bir eğitim döneminin başarısızlıkla devam ettiği hayatımızda başarılı ve olumlu bir neticenin beklenmesi her halde bir hayalden ibaret olur.

 

            Bu konuda Prof. Dr. Salih NEFTÇİ’nin “İnsan her ne olursa olsun kendisini sürekli yenilemeli, hem kendisiyle hem de işine bağlı çevresiyle olan ilişkilerinde sürekli olarak sınırlarını zorlamalıdır. Günümüzde monoton günlük işlerle uğraşarak, oturduğu yerde kalanlar, çok kısa bir zaman içerisinde zaman tünelinin çok gerilerinde kalmaya mahkum olacaklardır.” İfadesiyle yapılacak konulara değinmektedir.

 

            Öyleyse ana hedef olan insanın daha doğmadan öncesinden başlayarak ta ki ayağı mezara girinceye kadar eğitim ve öğretim konusunda sürekli kişisel gelişimini baltalamadan önü sürekli açılmalı ve yol gösterilmelidir. Hatta bu konuda insanın önüne çıkan bütün engeller kaldırıldığında zaten insanoğlu kendi mükemmel yolunu çizecektir. İşte böyle ciddi bir toplumun tohumları yeşerecek ve sağlıklı iletişimi kuvvetli binlerce kilometre gitmesine rağmen kaza yapmadığı gibi kendi dışında bulunan her şeye karşı son derece duyarlı iken uhdesine verilen birinci kademe amirliğini en üst seviyede temsil eden mükemmel bir insan olacaktır. Böylece kendi hayatını kendi anlayıp özür dileyebilen, kendi dışındaki insanları üzmemek için çırpınan, hatta yardım etmeyi aklından çıkarmayan, toplum kurallarına saygılı, adeta ilkbahar mevsiminin gelişiyle bütün dünyanın yenilenmesini kazandıracak bir tabloyu sergilemek mümkün olacaktır.

 

            İnsansız yönetim anlayışı ile ilgili yayınlanan kitaplarda gösteriyor ki; insana değer verme odaklı organizasyonlarda yönetenler ile yönetilenler değil BİRLİKTE ÇALIŞANLAR olmalı ve BU İŞ BİZİMDİR ANLAYIŞI’nın yayılmasıyla sahiplenme duygusunun üst seviyede temsili gerekmektedir.

 

            İşte hayat, işte yapılması gerekenler! 28.03.2003