ANKARA GÜVEN PARKI VE POLİS
Nedim TANIR M.Esat TOPÇUOĞLU
1. Sınıf Emniyet Müdürü 1. Sınıf Emniyet Müdürü
Polis Başmüfettişi Polis Başmüfettişi
Hangi amaçla olursa olsun Ankara’ya gidip te; Kızılay’da ki güven parkının önünden geçmeyen veya dinlenmek amacı ile parkın içindeki banklarda oturmayanımız yoktur. Acaba hiçbirimiz bu parka neden güven parkı dendiğini hiç araştırdık mı? Zannetmiyorum!.. O halde arşivlerin tozlu raflarda adeta unutulan bu parkın; geçmişini anlatan sayfaları biraz karıştıralım.
Osmanlı imparatorluğunun enkazı üzerine kurulan Genç Cumhuriyetimizin başkenti Ankara’da büyük bir coşku ve heyecanla 29 Ekim Bayramının hazırlıklarına başlanmıştır. Emniyet Genel Müdüründen yapılan bir çağrı ile her ilden Bayrama iştirak etmek üzere seçilecek polislerden oluşan bir birlik resmi geçitte Askeri birliklerin yanı sıra yürüyüşe katılacaktır. Ulu Önder Atatürk’ün izlediği törene de askeri birliklerin arkasından üniformalı polis birliği, başlarında tulga bellerinde meçleri ve ayaklarında çizmeleri ile Devlet ciddiyeti ve meslek disiplinine yakışan bir gurur tablosu içinde askeri bando eşliğinde protokola ve zevatı selamlayarak yürüyüşülerini tamamlarlar. Başta Ulu Önder Atatürk olmak üzere her kesin takdirini toplar. Bu olay modern Cumhuriyetin çağdaş polislerinin devlet erkanı ve ulusunun tanık olduğu ilk sınavdır. Artık kafalarda Türk polisinin kendisinden beklenen görevi en iyi şekilde yerine getirebileceğine ilişkin duygu ve düşüncenin ilk filizleri fışkırmıştır. Bu tablo karşısında taktir ve güven duygularını Yüce Önderin; “Dün sizin hali tavrınızda mertlik ve erkeklik, yürüyüşünüzde intizam ve ciddiyet, size olan haklı itimadı kuvvetlendirdi ve herkesi memnun etti, çünkü herkes biliyor ki ve bilmelidir ki, polis ve jandarma kuvvetleri vatandaşlara huzur ve güven temin eden, Cumhuriyetin kanunlarına ve medeniyet düşmanlarına karşı kullandığı bir kalkandır.
Binaneleyh, Cumhuriyet kanunlarına memleketin huzur ve asayişine karşı gelebilecek ve vatandaşların hürriyetine tecavüz edebilecek her şerrin kafası bu kalkana çarpmalı ve parçalanmalıdır.” Özdeyişi ile dile getirerek töreni izlemekte olan İçişleri Bakanına polis ve jandarma için bir anıt yapılması talimatını verir. Derhal bir yarışma projesi açılarak, yarışmaya o anda yapılmış bulunan ve yurt dışından katılan proje kazanır ve derhal yapımına başlanarak anıt Kızılay’daki parkın ortasna inşa edilir.
Anıt, bir kaide üzerinde bulunan biri genç diğeri yaşlı iki kişi ile kaidenin etrafında bulunan küçük küçük eğitim, ticaret, sanayi ve tarım faaliyetlerini simgeleyen figürlerden oluşmaktadır. Ayrıca bu kompozisyonu Türk, Öğün, Çalış, Güven şeklindeki veciz sözler tamamlamaktadır.
Anıtta bulunan genç insanın elinde sopa adeta her an bir yerlere saldırmaya hazır, yaşlı insan ise daha sakin ve durgun, gençlerin heyecanlı ve duygusal hareketli ve dinamik yaşlıların ise daha çok mantığı ile hareket ederek statik olduğunu kompeze etmektedir. Polisin bu doğal olguyu bilmesi ve gözetmesi gerektiğini; kaidenin altındaki sosyal, ekonomik, ticari, tarımsal ve epitsel faaliyetlerin ise huzur ve güven ortamı içinde yerine getirilebileceğini Kamu düzen ve güvenliğinin ise diğer faaliyet alanlarına doğrudan doğruya katkıda bulunacağını ifade etmektedir. İşte bütün bu nedenlerle; Türk ulusu; Öğün, Çalış ve Güven. Atatürk ilke ve inkılapları ışığında yetişmiş Türk Polisi Ülkede Kamu düzenini ve güvenliğini koruma, kollama ve suçluları bulma görevlerini, kanunlarla verilen yetkiler içinde yerine getiren, zor kullanma yetkisine sahip, kolluk görevi yapan, bütün imkan ve kabiliyetlerini yüce Türk halkının hizmetine sunan Cumhuriyetimin temel niteliklerine yönelik her türlü tehdit ve saldırılar karşısında dimdik ayakta duran ve durmaya da devam edecek olan mazisi şan ve şerefle dolu devletin temel kurumlarından biridir.