Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

AB SÜRECİ VE SORULAR

                                                 

 M.Tayfun ACARLI                                                                              

 2. Sınıf Emniyet Müdürü

 Hukuk Müşaviri

 

AB’ye giriş sürecimizde acaba AB Polisinin görüntüsünü gözümüzde çok mu büyütüyoruz ?

Yoksa, teşkilat olarak kendimizi küçük mü görüyoruz ?

AB’ye giriş sürecimizde vatandaşlarımız bizi nasıl görüp değerlendiriyor ?

Geçtiğimiz günlerde başkentimizin yerel gazetelerinin birinde sessiz sedasız yayınlanan bir köşe yazısını bir çoğumuz okuyamamışızdır.

Yukarıdaki sorulara cevap bulacağımız köşe yazısını aynen aktarmak istiyorum.

Daha sonra yine sorularla birlikte olacağız.

GAZETE ANKARA, Tarih : 12-18 Nisan 2002, Başlık : “Polis Teşkilatı 157 Yaşında”, yazan Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Yılmaz ŞEREFHAN;

 

POLİS TEŞKİLATI 157 YAŞINDA

 

“Türk Polis Teşkilatı’nın 157.kuruluş yıldönümü tüm yurtta çeşitli etkinliklerle kutlandı. Toplumun can güvenliğini sağlayan, vatanını korumak için şehit düşen polislerimiz, toplumun dejenere olmaması için de gereken çabayı gösteriyor.”

Geçtiğimiz hafta Türk Polis Teşkilatının 157. Kuruluş Yıldönümünü tüm yurtta çeşitli etkinliklerle kutladık. Bu denli mazisi geniş bir teşkilatı, onuruyla ve vatan aşkı ile görev yapan tüm polislerimizi, bu anlamlı yıl dönümlerinde bizler de kutluyoruz.

Aslına bakacak olursak polisimizi senede bir hatırlamaktan ziyade onlarla iç içe olmanın, onlarında bizler gibi insan olduklarını hiç unutmamanın faydası var. Nerede bir adaletsizlik var, nerede yasadışı bir faaliyet var her zaman en önde orada polisimiz var. Malımızın ve canımızın bekçisi polisler. Hepimiz zaman zaman yurtdışına çıkıyoruz. Özellikle bizi beğenmeyen AB ülkelerinin polis teşkilatlarına baktığımızda bir yozlaşma olduğu hemen fark ediliyor. Avrupa Birliği ülkeleri kendi polisleri için insana saygılı diyorlar. İnsan haklarına saygılı olmak demek, sokak ortasında uyuşturucu çeken gençleri görmezlikten gelmek mi acaba ? Yoksa parklarda sosyal ahlaka ters düşen hareketlere seyirci kalmak mı ? Bozulan düzen içinde sessiz sedasız kalıp bol kepçe maaşları oturdukları yerden götürmek mi acaba ? AB üyesi ülkelerinin genç nesli inanılmaz bir dejenerasyon içine girmişler ve halkının orta ve üst yaş grubundakiler bu durumdan son derece rahatsız. Genç nesil öyle çarpık bir düzen içinde yetişiyor ki, yakın bir gelecekte iş verenler çalıştıracak nesil bulamayacağı endişesi yaşıyor.

İşte oraları görenler, Türk Polisi’nin kıymetini anlıyor. Bazen belki aşırı tepki verebiliyorlar ama, Türk Polisi diğer ülke polislerine karşın son derece hızlı bir ivme ile her geçen gün kendini geliştiriliyor. Toplumsal yapı içinde en önemli unsur olan aile yapısının bozulmamasının en önemli faktörlerinden biri aslında polislerimizdir. Hangi aile çocuğunun illegal bir ortam içinde olmasını ister, hangi aile çocuğunun uyuşturucu bağımlısı olmasını ister, hiç birimiz istemeyiz ve bu konuda polisimizden her zaman yardım bekleriz. Toplumumuzun dejenere olmamasında onların büyük fedakarlıkları bulunmaktadır. Gece yatarken bir bekçinin düdüğünü duyduğumuzda daha rahat uyur ve kendimizi daha güvenli hissetmez miyiz ? Hep vatandaş için çalışan polislerimize daha yakın olmalı ve görevlerini kolaylaştırmalıyız.

Her sene bir çok polisimiz Akademiden mezun oluyor. Belki bir çoğumuz bilmiyor ama Akademi mezunu polislerimiz bilgi ve iletişim teknolojilerinin en son imkanlarından faydalanmakta ve bu teknoloji ürünlerini kullanabilmektedir. Hepsi zıpkın gibi ve Türkiye ye yakışır bir şekilde eğitilmektedirler. Hatta çoğu bu eğitimlerini yüksek lisans ve doktora gibi üst seviyelerde de sürdürmektedirler.

Türk Polisi Teşkilatı’nın 157. Kuruluş Yıldönümünde gönül isterdi ki, onların sıkıntıları dile getirilsin ve sıkıntılarına çözümler bulunabilsin. Hak ettikleri sosyal güvenceler ve maaş politikaları gözden geçirilsin. Burada yetkililere seslenmek istiyoruz; Türk Polis Teşkilatı ile ilgili bir belgesel hazırlamalı ve periyodik olarak tüm televizyon kanallarında yayınlanmalıdır. Polis Vakfı her zaman hatırlanmalı ve hatırlatılmalıdır.

Kendisine teşkilatım adına duygu ve düşüncelerinden dolayı şükranlarımı sunuyorum.

Sizlerde kendi kendinize sorular sormaya başladınız mı ?

Örneğin :

-Şehitlerimize ve arkada bıraktıklarına gereken önemi gösteriyor muyuz ?

-Vatandaşımız bizi nasıl görüyor ?

-Biz vatandaşlarımızı nasıl görüyoruz ?

-Bize gereken değer veriliyor mu ?

-Bizler, bize yapılan baskılara yeterince göğüs gererek manevi değerlerimizi koruyor muyuz ?

-Entel veya siyasi baskılara aldırmadan görev aşkıyla yanıp tutuşuyor muyuz ?

-Yoksa korkarak birilerine mi yaklaşıyoruz ?

-Yetkilerimiz kısıtlandığı halde AB aşkına mı susuyoruz ?

-En önemlisi her şeye rağmen geçinebiliyor muyuz ?

Sorusuz ve sorunsuz günler dileklerimle.