Feridun Hoca İle Ceza Muhakemeleri Hukuku (4)
(A) IV – YAKALAMA IŞLEMINDEN DOĞAN HAKLAR.
İlk yakalama anında şüpheliye beş hak söylenir: a) Hangi suçun şüphesi ile yakalandığı, b) Bu suça ait susma hakkı, c) Müdafiden yararlanma hakkı, d) Yakınlarına haber verme hakkı, e) Yakalamaya karşı hakime başvurma hakkı (Yakalanma Yönetmeliği 6/h). Yakalama sırasında söylenecek haklar kanunda gösterilmemiş fakat bu hakların hatırlamaması, tazminat Istemi sebebi sayılmıştır (CMK 141/1-c).
1. İsnadı öğrenme hakkı.
Yakalanan (veya tutuklanan) kişilere yakalanma sebepleri ve haklarındaki iddialar, herhalde yazılı ve bunun mümkün olmaması halinde sözlü olarak derhal, toplu suçlarda en geç hâkim huzuruna çıkarılıncaya kadar bildirilir (AY 19/4, İHAS 5/2, PVSK “2002-4771”13).
Yakalanan kişiye yakalanmasının sebebi yazılı olarak bildirilmemişse, yapılan yakalama işlemi ‘hukuka aykırı’ bir nitelik kazanacağından, ilgilinin tazminat istemek hakkı doğar.
2. Haklarını öğrenme hakkı.
Haklarını öğrenme hakkı Anayasal bir haktır (Any.40). Hakların bildirilmemesi işlemi yoklukla malul kılar. Yakalama işleminin gerçekleştirildiği anda, yakalanan kişiye Anayasal hakları bildirilir (CMK 90/1), (YakalamaY 6). Yönetmeliğe göre, yakalanan kişiye hakları yazılı olarak da bildirilir ve haklarını anlaması sağlanır (YakalamaY 6).
a) Hakların söyleneceği zaman.
Bir kişiye soru sorulurken, hakların söylenmesi için, bu kişinin en az “şüpheli” veya “sanık” konumuna girmiş olması gerekir.
Özellikle, “yakalandıktan sonra gözaltına alınanlar” bakımından, hak söyleme gereklidir.
Soru sormanın “ifade alma biçiminde” (CMK 147) olması gerekir. İfadesi alınan kişinin, “kendisine soru soranın, kolluğa mensup bir memur olduğunu” bilmesi gerekir.
b) Hakların söylenmesine gerek olmayan haller.
Kamu güvenliğini korumak amacı ile sorular soruluyorsa, hak söylemeye gerek yoktur (New York v. Quarles 1984: Public safety exception).
Yakalanan kişinin acil tedaviye muhtaç bulunduğu durumlarda sorulan sorularda hak söylenmez (People v. Cressy 1996: Arrestee’s medical emergency).
Üst araması yapan memurun, “kendi güvenliğini sağlamak için” sorduğu sorular sırasında hak söylenmez (People v. Cressy 1996: Pat down officer safety).
Tehlikede olan bir rehinenin kurtarılması için sorulan sorular sırasında hak söylenmez (People v. Willis 1980: Rescue doctrine).
Başka suçtan tutuklu veya hükümlü olan kişilerin, “diğer bir suçtan dolayı ifadelerine başvurulursa”, hakların tekrar söylenmesi gerekir. Mesela, hırsızlıktan yakalanan kişiye, “vergi kaçırıp kaçırmadığının” sorulması için, ayrıca hak bildirmek gerekir (Mathis v. U.S. 1968). Ancak, bu kuralın istisnası da vardır: hücredeki kavgada bir hükümlü ölmüştür, olaya ilk müdahaleyi yapan memurun “ne oldu” şeklindeki sorusuna, “Buster’i ben öldürdüm” şeklinde verilen cevap için, önceden hak bildirmeye gerek yoktur (Vickers v. Stevart 1998).
Hedef kişi ile ilk karşılaşmadan sonra, “o kişi hakkında ilk şüpheler belirmeğe başladığı sırada”, hakların hemen söylenmesi gerekli değildir.
Suçun işlendiği yerde rastlanan kişilere bilgi toplama amacıyla soru sorulduğunda, kişi kendiliğinden konuşursa, hak bildirmeye gerek yoktur. Suçun işlendiği yerde rastlanan kişi (soru sorulmadan) kendiliğinden konuşmaya başlarsa, hak bildirmeye gerek yoktur.
3. Yakalanan veya gözaltına alınanın durumunun bildirilmesi.
a) Yakınlarına haber verme hakkı.
Yakalanan kişinin yakalanmış bulunduğu ve gözaltına alındığı, yakınlarına bildirilir (Any. “2001-4709” 19/7).
Anayasanın bu emri, ilgili kişi jandarma veya polisin gözaltı birimine getirildikten sonra gerçekleşir.
“Yakalananın belirlediği bir kişiye” yapılacak bildirim, delil karartma şüphesini artıran bir işlemdir. Böylece bir şüphe varsa, geciktirilmesi mümkündür ve savcının yazılı emrine bağlıdır (CMK 95/1).
Yakalanan kişinin yakınlarına haber verme, kovuşturma makamları tarafından yapılır. Şüpheli kendisi konuşamaz. Ancak, hakim tarafından bizzat haber verme izninin verilebilmesi için, “soruşturmanın amacının tehlikeye düşmemesi”şarttır (CMK 107/1 ve 2).
Yakınlarına haber verme, gerçekçi bir yaklaşımla, sadece “yakalanan kişi resmî makamlara teslim edildikten sonra”, mümkündür. Daha önceki aşamada, yani yakalanan kişi vatandaş veya yakalamayı yapan jandarma veya polis memurunun elinde iken, böyle bir mecburiyet söz konusu olmaz.
b) Şüphelinin belirlediği kişiye haber verilmesi.
Kolluk yakalanan kişinin “yakınlarına” derhal bildirecek (PVSK “2002-4771” 13), fakat “belirlediği bir kişiye” haber vermek için savcısına baş vuracak ve “savcının emri ile” (CMK 95/1) haber verilecektir.
c) Yakalamanın ilgililere bildirilmesi.
Soruşturma ve kovuşturması şikayete bağlı suçlarda CMK 90 uyarınca şikayet hakkı olana bildirim yapılır.
d) Konsolosluğa bildirme.
Yabancıların yakalanmasında, durumu vatandaşı olduğu devletin konsolosluğuna bildirilir; fakat yakalanan kişi yazılı olarak açıkça karşı çıkarsa bildirim yapılmaz (CMK 95/5). Konsolosluğa bildirmeme hakkı, yakalanana öğretilmelidir.
e) Terör suçlarındaki bildirim.
Terörle Mücadele Kanununa giren suçlarda yakalanan, göz altına alınan veya gözaltı süresi uzatılan kişinin durumu hakkında, sadece bir yakınına ve C.savcısının emri ile bilgi verilir. (TMK “2006-5532” 10).
f) Yakınlarına haber vermenin yöntemi.
Ceza Muhakemesi Kanunundaki bu düzenleme (CMK 95) Yönetmelikte açıklanmıştır: Haber verme; yakalananla birlikte bir kişi varsa, bu kişi vasıtasıyla yakalandığı, suç işlediği yerde ikamet ediyor ve telefon numarasını biliyorsa, kolluk tarafından telefonla bildirilir (Yakalama Yönetmeliği 8). Telefon numarasını bilmiyorsa, ilgili yer kolluğu ile temas kurulur. Suç yeri dışında oturuyorsa, adresinin bulunduğu yerdeki kolluk ile temas kurularak, kolluk tarafından bildirim yapılır.
4. Savcı ve hâkim önüne çıkarılma.
Yakalanan kişinin en önemli hakkı, hâkim önüne çıkartılmaktır. Yakalanan kişi, hemen C. savcısına bilgi verilerek (CMK 90/5) ve zorunlu yol süresi hariç, yakalama anınıdan itibaren en geç 24 saat içerisinde, hakime çıkarılır (CMK ‘2005.5353’ 91/1). Toplu suçlardaki süre, birer gün olmak üzere, dört güne kadar uzatılabilir (CMK 91/3).
Burada amaç yakalananı en kısa zamanda bağımsız ve tarafsız hâkim güvencesine kavuşturmaktır. Yakalanan kişinin serbest bırakılmasının mı, yoksa tutuklanmasının mı gerektiği konusunda bir karar vermek amacı ile, yakalanan şüphelinin hakim önüne çıkarılması gerekir. Bu amaçla kişi ya yetkili hakimin veya mahkemenin veya bu mümkün değilse, aynı süre içinde en yakın Sulh ceza hâkiminin önüne çıkarılır ve yetkili hakim veya mahkemeye gönderilmek üzere tutuklanır (CMK ‘2005-5353’ 94).
Yakalama yerine en yakın hakim veya mahkemeye gönderilmesi için “zorunlu” süre, gözaltı süresinden hariç tutulmuştur (CMK “2005-5353 47/1). Bu süre oniki saatten fazla olamaz (CMK 91/2).
Yetkili hakim veya mahkeme oniki saatten fazla uzakta ise, sulh ceza hakimi kişiyi yetkili hakim veya mahkemeye gönderilmesi için, tutuklar (CMK “2005.5353” 94). Kanun “en kısa zamanda” gönderilmeyi emretmiştir. Ancak, uygulamada nakillerde büyük gecikmeler yaşandığı bilinmektedir.
5. Müdafiin hukuki yardımından yararlanma.
Yakalanarak gözaltına alınan sanığın ifadesi alınmadan önce, bir müdafiin yardımından istifade etme hakkı (CMK 154) olduğu kendisine söylenecek ve müdafi isteyip istemediği sorulacaktır (CMK 147).
6. Yakalanan şüpheli veya sanığın ifade verme hakkı.
Yakalanarak gözaltına alınmış bulunan kişilerden alınan ifade, ceza muhakemesi hukukunda ayrı bir önem taşırlar.
7. Yakalanan şüpheli veya sanığın sorgu hakkı.
Yakalanarak gözaltına alınan sanığın hâkim tarafından (yukarıda belirtilen süreler içinde) sorguya çekilme hakkı vardır (CMK 147).
Gözaltına alınan kişinin sorgusunda müdafiin hazır bulunması mecburidir (CMK 91/6). Bu “zorunlu” müdafilik Yeni Ceza Muhakemesi Kanunu tarafından oluşturulmuştur.
8. Yakalama işleminin hukuka aykırılığı konusunda hakime başvurma hakkı.
Yakalanan kişi, müdafii, kanuni mümessili, birinci veya ikinci derecede kan hısımı veya eşi, yakalama süresinin uzatılmasına veya yakalama işlemine karşı, hemen serbest bırakılmayı sağlamak için, Sulh Hakimine başvurabilirler (CMK 91/4).
9. Serbest bırakıldıktan sonra tekrar yakalanmama hakkı.
Yakalanarak gözaltına alınan sanığın serbest bırakıldıktan sonra, aynı suç nedeniyle tekrar yakalanması engellenmiştir (CMK 91/5).
10. Tazminat isteme hakkı.
Anayasanın 19 ve Avrupa Sözleşmesinin 5. maddesi şartlarına aykırı biçimde yakalanan veya tutuklanan kişilerin tazminat isteme hakları vardır. Anayasada yapılan değişiklik ile, “kişilerin uğradıkları zarar, “tazminat hukukunun genel prensiplerine göre”, Devletçe ödenecektir” (Any. “2001-4709”19/son). Bu kural değişikliği, bireyin kolluk memuruna karşı doğrudan tazminat davası açabilmesi yolunu ortaya çıkarmıştır. Bu tür tazminat davaları Amerikada kolluğun davranış biçimi üzerinde çok etkili ve olumlu sonuçlar doğurmuştur.
Türk Hukukunda bu konu önce 466 sayılı kanunla düzenlenmişti. Şimdi CMK 141 ve devamındaki maddelere alındı.
11. Bireysel başvuru hakkı.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinden doğan haklarının ihlal edildiği düşüncesinde olan bireyler, denetimi sağlamak amacı ile, iç hukuk yollarını tükettikten sonra, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilirler.
Devam Edecek…