KONUĞUMUZ TÜRKİYE’DE BİLİŞİM SUÇLARI
Ercan BOZKURT[*] |
Teknolojilerin “önü alınamayan!” ilerleyişi ve getirdikleri insanlığın her ne kadar gelişmesi ve insanların yaşamlarına yönelik büyük kolaylıklar sağlıyor olsada gelişen teknolojilerle birlikte oluşan suç çeşitleri daha bir nitelik değiştirmiş, risksiz ve kolay olması nedeniyle çoğalmıştır.
Bilişim suçları: bir bilgisayar sistemi ya da internet ortamında olabilmekte, bunun içinde basit bir elektronik devre veya bir kredi kartı bile kullanılabilmektedir. Her ne kadar bilgisayar sistemleri kullanılarak işlenen suçlar çok çeşitli ise de iletişim ve bilgisayar teknolojileri kullanıldığından bilişim suçları başlığı altında incelenmekte ve değerlendirilmektedir.
Kredi kartları, bilgisayarlar, internet sistemleri v.b. ileri teknoloji ürün ve hizmetleri, insanların artık oturdukları yerden banka işlemleri yapmalarından tutunda alışveriş yapmalarına kadar bir çok işi yapmalarını sağlamaktadır. Buna bağlı olarakda suç tipleri değişmiş hırsızlıklar, dolandırıcılıklar ve diğer suçlarda geçmiş yıllara göre daha bir artmıştır. Bilişim Suçları ve Araştırma Büro Amirliğinin verilerine göre bilişim suçları diye tanımlanan ve kredi kartları, internet v.b. ileri teknolojiler kullanılarak işlenen suçlar 1998 yılından sonra %100’lük artışlarla giderek artmaktadır. Yine bu artış yalnızca emniyet birimlerinin birebir konularını teşkil etmiştir. (Lisans Haklarına Aykırı Çoğaltmalar, Sahtecilik, Bilgisayar Sabotajı, Yasadışı Yayınlar ve diğerleri)
Yine Bilişim Suçları ve Araştırma Büro Amirliğinin verilerine göre ülkemizde daha yetkisiz erişim ve dinleme suçları polis kayıtlarına girmemiştir. Bilgisayar sabotajı suç oranlarının çok düşük olması ülkemizde daha ileri derecede suçların ortaya çıkmadığını ancak, hızlı ilerleyen teknolojiler düşünüldüğünde yakın gelecekte mücadele etmenin daha zorlaşacağı suç tiplerinin ortaya çıkacağını göstermektedir.
Bilişim suçları kapsamında yer alan suçların bir kısmıda bilgisayar ortamlarındaki bilgilere yönelik yapılan saldırılardır. Banka sistemleri, özel ve gizli güvenlik ve çeşitli resmi kayıtlar v.b. bu saldırıların potansiyel olarak yöneldiği yerler olmaktadır.
Bilgisayar sistemleri ve özellikle internet ortamı kullanılarak işlenen suçlar, geleneksel olarak bildiğimiz hırsızlık, kaçakçılık, gasp, terörist faaliyetler, dolandırıcılık v.b. suçlardan çok daha risksiz ve kolay kazanç sağlama bağlamında çok çabuk bir şekilde geleneksel suçların yerini almışlardır.
A- HUKUKİ SİSTEMİMİZDE BİLİŞİM SUÇLARININ YERİ
Ülkemizde yukarıda belirttiğimiz emniyet birimlerinin, suçların artış oranlarına ilişkin verilerinden de anlaşılacağı üzere henüz tam anlamıyla bilişim suçlarına karşı bir ceza mekanizması oluşturulamamıştır. Bu suç çeşitlerinin temeldeki farkı suçun işlenişindeki amaç olmalıdır. Gizli bir bilginin ele geçirilmesi amacıyla “internet sistemlerine sızmak, ağ sistemlerine zarar vermek v.b.” amaç doğrultusunda yapılan suçlarda cezaların arttırılmasında göz önünde tutulmalıdır.
Dünyanın bir çok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de bilişim suçu başlığı altında incelenen bu suç türlerinin ancak bir kısmının tanımı kanun maddeleriyle yapılmış ve ceza kanunlarında müeyyideye bağlanabilmiştir.
Bilişim suçlarının sınıflandırılmalarına bakacak olursak;
ü Bilgisayar sistemlerine ve servislerine yetkisiz erişim-dinleme ve hesap ihlalleri
ü Bilgisayar sabotajları
ü Bilgisayar yoluyla dolandırıcılık, sahtecilik
ü Lisanslı yazılımların izinsiz kullanımı, korsan çoğaltılması
ü Yasadışı yayınlar
ü Ticari sırların çalınması, bilgilerin kullanılması v.b.
Tüm bu suçlar ceza kanunumuzda tam anlamıyla tanımını bulamamıştır. Yasadışı yayınlara ilişkin müeyyideler TCK 125, 158, 159, 200, 268, 426, 427, 480. maddelerle, menfaat sağlama başta olmak üzere kişi ve kurumların bilgilerini izinsiz ele geçirme, dolandırıcılık v.b. birkaç suçta yine ceza kanunumuzun 525.maddesi ile açıklanmaya çalışılmıştır. Unutulmaması gereken bir hususta bu suçların bir kısmının kanunlar gereği şikayete bağlı ve şikayete bağlı olmayan diye ayrılmış olmasıdır.
Ceza kanunlarımızda ve hukuk mevzuatımızda Sahte Kimlik Oluşturma, Kişilik Taklidi ve Verilerin Suistimali gibi bazı suçlar ise daha tanımlanmamış, yetkisiz erişim ve dinleme ise TCK 525/a ile açıklanmaya çalışılmıştır.
Bilgisayar yoluyla dolandırıcılık, ticari sırların çalınması ise geleneksel hukuk mevzuatımız içerisinde tanımlanmaya çalışılmaktadır.
Ülkemizde lisanssız yazılım kullanımının %85’lere ulaştığı düşünülürse bilişim suçlarının boyutu ve yayılma hızı ürkütücüdür. Bu suçlarla mücadelede bu oranda zorlaşmaktadır.
B- BİLİŞİM SUÇLARIYLA MÜCADELEDE EĞİTİM
Bilişim suçlarıyla mücadelede suçun potansiyel muhatabı ve kurbanı olan bilgisayar ve iletişim teknolojilerinin kullanıcıları bu konuda yeterli bilgiye sahip değildirler. Bu konuda bir eğitim çalışması yapılması bilişim suçlarıyla mücadelede çok yararlı olacaktır. Yine bu konuda internet servis sağlayıcıları, resmi sivil kurumların, bu suçlara ilişkin gerekli bilgilerin ve mücadele yollarının aktarılması bağlamında üyelerine, kullanıcılarına ve kendilerine internet aracılığı ile ulaşacak vatandaşlara sürekli ve düzenli olarak bilgi sunmaları yararlı olacaktır.
İnternet kullanıcılarının ve suçun potansiyel mağdurlarının kişisel ve kurumsal verilerin korunmasında mevcut yapı içerisinde neler yapabilecekleri, bu suçlardan nasıl korunacakları konusunda yapılacak eğitim çalışmaları emniyet birimlerinin öncülüğünde biran önce başlatılmalıdır.
Vatandaşların internet ortamında emniyet birimlerine ulaşabilmeleri amacıyla emniyette tüm vatandaşların çok hızlı ve rahat bir şekilde ulaşabilecekleri, şikayette bulunabilecekleri, bilişim suçlarına ilişkin olarak güncel bilgileri takip ederek karşılaştıkları sorunlara cevap alabilecekleri bir internet ortamı yaratılması emniyete bu konuda ulaşan vatandaşlarımızın sayısında önemli bir artış sağlayabilir.
Bilişim suçlarında suçluların yakalanması geleneksel suçlardan farklı olarak çok daha zor olmaktadır. Suçluların yakalanmasında en önemli yol olan ve geleneksel suçlarda “parmak izi v.b.” gibi deliller, bilişim suçlarında “veriler ve bilgiler” olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıylada bu kanıtların delil niteliği taşıması için sağlam bir yapıda ve değiştirilemeyecek nitelikte olması gerekir. Ancak bu bilgiler kullanıcılar tarafından istenildiği gibi değiştirilebilmektedir. Adli mercilerce de bunların ne derece sağlıklı birer hukuki kanıt olacakları ülkemizde mevcut bulunan yasalar çerçevesinde değerlendirilmelidir.
Bilişim suçlarının işlendiği yerlerin başında internet kafe olarak ticari amaçla kurulan işyerleri gelmektedir. Kazanç sağlama amacıyla kuruldukları için işletmelerindeki bilgisayarların günlük veya haftalık bakım ve onarımları sırasında -eğer suç oradan işlenmişse- suça ve suçluya ilişkin hukuki kanıt olabilecek izler bilinçli bilinçsiz silinmektedir.
Yukarıda bahsi geçen eğitim kapsamında yapılacak yasal düzenlemelerin yanında internet kafe işletmecilerinin eğitilmeleri bu konuda daha duyarlı ve dikkatli olmalarını sağlayacak ve olabilecek muhtemel bilişim suçlarının önüne geçilmesinde yarar sağlayabilecektir. Keza internet kafe işletmecileri yapılacak yasal düzenlemelerle oluşacak suçlarda sorumluluk verilmesi bu suçlarla mücadelede işletmecilerin daha dikkatli olmasını ve etkin bir caydırıcılık da sağlayacaktır.
Yine bu eğitim çalışmaları kapsamında kuruluş amaçları ne olursa olsun tüm STK(Sivil Toplum Kruluşları), yöneticilerinin ve üyelerinin, gönüllülerin, resmi-sivil kurumların ve konunun birebir muhatabı emniyet birimlerinin yerel ve ulusal boyutta ortak katılımlarının sağlanacağı geniş kapsamlı bir grup çalışması bu suçlarla mücadelede önemli bir aşama kaydedilmesini sağlayacaktır. Emniyet ve diğer kamu kurumları ile STK’ların birlikte hareket etmeleri daha fazla bir kitleye ulaşılmasında etkili olacaktır. Halka yönelik olarak emniyet birimlerinin öncülüğünde, STK’ların da katılımıyla düzenlenecek paneller, programlar v.b. ile de sağlam ve doyurucu bilgilerle vatandaşlara, internet kullanıcılarına ulaşılması mümkün olabilecektir.
Bir yerde bu caydırıcılık suça meyilli olabilecek internet kullanıcıları için bir gözdağı, diğer kullanıcılar içinse bir anlamda güvence olacak böyle bir suçla karşılaştıkları takdirde ne yapmaları gerektiği konusunda danışmanlık hizmeti alabilecekleri ortak bir buluşma noktası yaratılması özellikle şikayete bağlı bilişim suçlarıyla mücadelede yararlı olacaktır.
Bilişim suçlarının hukuk mevzuatımız içerisinde geniş katılımla gerçekleştirilecek ortak bir çalışma ile yeniden tanımlanması ve kanun maddelerinin düzenlenmesi suçların bile uluslararası boyuta ulaştığı ülkemizde bir zorunluluktur.
Yargı mekanizmasında bu suçlara ilişkin olarak hakim ve savcıların rutin eğitimleri sırasında konuya daha fazla önem verilmesi ile bu suçu işleyen suçluların yargı önüne geldiğinde alacağı cezaların, suçun caydırıcılığında çok etkili olacağı da kesindir.
Bilişim suçlarının yasal manada takibini yapan emniyet birimlerinin bu konuda özel bir eğitim almaları gerekmektedir. Emniyet birimlerinin eğitimi, suçlarla mücadelede ve suçluların yakalanmasında bilgisayar sistemlerini ve ileri teknoloji ürünlerini çok iyi derecede kullanarak ve olaya anında müdahale ederek kaybı çok kolay olan suç kanıtlarına ve suçlulara hızlı ulaşılmasını sağlayacaktır.
STK’nın yöneticisi ve birey olarak ben STK’larının tek amacının tüzüklerine yazılı kısımların olmaması gerektiğine inanıyorum. Toplumsal her konuda ortak çalışmalara gidilerek elbirliğiyle sorunların üstesinden gelinebileceğine inanıyorum. Bu konuda ben ve arkadaşlarım ve içerisinde yer aldığımız tüm STK’larının aynı duyarlılıkla Emniyet Müdürlüğü bünyesinde başlatılacak bilişim suçları ve diğer her türlü konuya iştirak edeceğimizi bildiririm.