Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

Mesleki Anı Yarışmasında Dördüncü Olan Anı KİTAP KAMPANYASI

KONUĞUMUZ

 

Haşim YALÇINKAYA[*]

 

İlimizde Valilik Kız Yetiştirme Yurdu açılmıştı. Açılış töreninde Vali bey Kurum Müdürlerine yurdun bir eksini tamamlama talimatı vermiş. Dönemin Emniyet Müdürüne de kütüphanenin kurulmasını emretmiş.

Emniyet Müdürü Psikolojik Harekat Faaliyetlerimizden memnundu  Van’a ve Van’lılara çok hizmet etmiştik. Emniyet Müdürü Şube Müdürüne “siz yaparsınız” demiş. Şube Müdürü de bize tabi “siz yaparsınız” dedi. Kütüphaneyi gezdik bin beş yüz civarında kitap gerek en az. Emniyet Müdürlüğü çapında kitap toplama kampanyası başlattık ve yüz civarında kitap topladık. Van genelinde bazı yerlerden kitap istedik örnek olarak açık öğretim bürosu ve akşam okulları gibi ancak istediğimiz kadar olmadı toplam iki yüz kadar kitabımız oldu ki çoğu da bu Valilik Kız Yetiştirme Yurdunda kalacak olan Liseye devam öğrencilerin hiçbir işine yaramayacaktı.

Şube Müdürü tekrar “Emniyet Müdürü söz vermiş, aramaya devam edin” dedi. Ancak Van’ın kapasitesi belli. Düşündüm taşındım ve teknolojinin imkanlarından yararlanmaya karar verdim. Büroda görevli Polis Memuruna “git piyasada  kaç çeşit gazete varsa hepsinden bir tane al “ dedim. Gazetenin ve yazarlarının  e-mail mail adreslerini aldım.

            Mailde; Emniyet Müdürlüğü  olarak daha önce yaptığımız faaliyetleri anlattım. Sonra Valilik Kız Yetiştirme Yurdunun kurulduğunu onlara bir kütüphane hediye etmek istediğimizi ancak yeteri kadar kitabımız bulunmadığını belirttim. Kitap göndermelerini istedim. Amacım kendilerine ait olan ve gazetelerin  promosyon olarak dağıttıkları kitaplardan almaktı ki bir zaman gazeteler bol miktarda ansiklopedi dağıtmışlardı.

            Bir gün boyunca oturduk ve yüzlerce mail attık. En azından birkaç kişi cevap verir diye beklemeye başladık.

            Üç dört gün sonra sabah işe geldiğimizde beni aradıklarını söylediler. telefonda bir kişi  “İstanbul’dan aradığını ve kitap kampanyası başlattığımı ve yardımcı olmak istediğini” söylüyordu. Kim olduğunu sordum avukatmış.

            Çok şaşırmıştım ve öyle bir şey düşünüyorduk ama! hemen “ nerden öğrendiğini” sordum.

Hürriyet Gazetesinde Emin ÇÖLAŞAN’ın köşe yazısında okuduğunu söyledi. Tabi bu arada cep ve iş telefonu susmuyor   ve herkes yardım etmek için adeta sıraya girmişti. Polis Memuruna hemen gidip bir Hürriyet Gazetesi almasını söyledim. Artık telefonlara ben bakmıyordum. Cep telefonunu bir bayan Polis Memuruna verdim. İş telefonu içinde başka bir bayan Polis Memuru görevlendirdim.

            Hürriyet Gazetesi geldi. 23 Ekim 2001 günlü gazetenin beşinci sayfasında bulunan Emin ÇÖLAŞAN’ın köşe yazısında;

“VAN KİTAP İSTİYOR

Van’dan Başkomiser Haşim YALÇINKAYA yazıyor:

Van Emniyet Müdürlüğü’nde Başkomiser olarak görev yapıyorum. Buraya Ankara’dan geldim. Polis-Halk-Öğrenci ilişkilerini iyileştirme adına bir kampanya başlattım ve öğrencilere kitap hediye ediyoruz. Şimdi Kız Yetiştirme Yurdu öğrencilerine kitap vereceğiz. Şimdiye kadar 3 okulumuzda kitap dağıttık, 2 okulumuzda da kütüphane kurduk. Kitap yardımı yaparsanız çok seviniriz.

Bir Emniyet görevlisi, Van’da çok güzel bir işe soyunmuş. Ona kitap göndermek isteyenler telefonla başvurabilir”.

Şeklinde  bir yazı vardı.

O kadar çok arayan vardı ki istediğimizden çok fazla kitap geleceği belli olmuştu. İlk başta kargo parasını bile ödemeyi kabul ederken veya otobüs ile yollamalarını isterken artık   kargo ile Emniyet Müdürlüğüne göndermeyenleri kabul etmiyorduk.

İstanbul’dan bir yaşlı bayanın aradığını söylediler. Bayan yalnız yaşıyormuş ve mutlaka kitap göndermek istiyormuş ancak yardımcı olacak kimsesi yokmuş. Bende yapabileceğimiz bir şey yok dedim ve görüşmedim. İnsanlar aramaya devam ediyordu, ertesi gün yaşlı teyze yine aramış ve yetkili bir kişi ile görüşmek istediğini söylemiş. Bu ısrar üzerine görüşmeyi kabul ettim.

Çok yaşlı bir teyze idi kendi beyanına göre (87) seksen yedi yaşında idi. Yalnız olduğundan bahsetti, emekli öğretmenmiş, bir bakıcısı varmış günde bir saat uğrarmış ve mutlaka kitap göndermek istiyormuş, bende “gerek olmadığını yeteri kadar kitap topladığımızı” söyledim. Oda ağlamaklı bir sesle;

“Sen yalnızlığı tanır mısın? Hiç tanıştın mı? Ama öyle bir yalnızlık ki bu, boş duvarlarla konuşursun gecenin ortasında, onlara dökersin içini, ağlarsın bir ses, bir cevap vermelerini beklersin boş bir ümitle. Aklını kaçırdığını düşünürsün boş odanın ortasında. Küçük bir ses tınısı için çırpınmak, yüreğini sessizliğe bağlayıp, parçalamak, için için sessizce bağırıp sesini duyuramamak.

Dünyayı dolduran kalabalığın sesini içindeki sessiz boşluğu, bilemezsin, zaten kaç kişi bilir ki böylesi bir yalnızlığı.

Bu tıpkı bir ağacın bir sürü yeşil yaprağının arasında tek bir sararmış yaprak gibi dökülmeden kalmak gibidir. Dalgaların kıyıya vurduğu ama bir türlü sahile atamadığı bir köpük damlacığı olmak, durmadan gökten kayıpta bir türlü yeryüzüne çarpamayan bir yıldız olmak gibidir. Hep bir yerlerde asılı kalır, bir türlü ne sona ulaşabilir, ne de başa dönebilirsin. Öylece sipsivri bir kaya gibi ortalıkta kalırsın.

Her şey zorlaşır ağır gelir, omuzlarına biner yük ve sürekli altında ezilir, iki büklüm olursun da bir türlü yaslanacak bir taş bulup doğrulamazsın.

Ne zaman anlarsın yalnızlığı biliyor musun? bir ses kadar yakınında olanlar bağırsan da ulaşamazsın, elini açıp dostluk dilenemezsin. Bir yaz gününün sıcağında ufacık bir yelle için ürperir, diken diken olursun üzerini saracak bir hırka bulamazsın.

Bütün ışıklar yanan kocaman şehrin ortasında bir kibrit çöpü ararsın karanlıktan kurtulabilmek için. Ve sadece bir el ararsın omzuna öyle sıkıca dokunacak ve dayan diyecek kuvveti verecek, ama ufacık bir dokunuş bile bulamazsın içten, samimi.

İşte yalnızsındır, tek başına dallar budanmış, ama yeşermek zorunda olan taze bir fidan gibi. Ve sana bir damla su veren yoktur. Duvarlar üstüne üstüne gelir, her şey anlamını yitirir, güzellikler bir sis bulutunun içindedir, sadece beklersin, bir gün bir yerde noktalansın diye. Ama unutma yalnızlık ölümsüzdür. Her anında yanında olmaya devam eder seni yenene kadar. Sen sadece direnirsin, bir hayal dünyasında, hayallerinle kendi kurduğun avuntularınla hep bir gün diye ama o gün hiç gelmez nedense.

Yıkar geçer seni dünler, bugünler, yarınlar ardı ardına. boş pencerelerde bir ışık ararsın gecenin karanlığında, bir mum ışığına bile razısındır ama yoktur bulamazsın. Yitip gitmiş yılların yalnızlıkla sadece gerçeği aramakla tükenirsin.

Her yeni güne bugün belki diye  bir ümitle açarsın gözlerini ama gün bitiminde belki yarın diye yumarsın gözlerini yalnız geceye, değişen tek şey ise  takvimin yapraklarındaki günler olur. Geride kalanlar ise olduğu gibi yerinde durur. Anlatamazsın, anlamazsın bu senin en büyük yazgındır. İnsanlar etrafında her zaman günü birlik anlıktır. Ama sen her birini her gün yeniden yaşarsın.

Sonunda ise yalnızsındır. Yırtıp çıkamazsın perdenin arkasından korkuların tutar seni, karanlık yolunu kapatır, bir an yüreğin sıkışır nefes alamazsın, sadece bir boşlukta kaybolmamak için çırpınır durursun.

Gün başlar, gün biter aynı çark döner değişen bir şey yoktur, birkaç simadan başka sen ise hep yalnızsındır. Bir boşluktur koca bir boşluk karanlık seni yutar gider, boğuşursun bir parça aydınlığı görebilmek için ama her zaman seni karanlığa iten bir el olacaktır. Karşı koyamazsın, gücün tükenir, çaresiz gömülürsün karanlığın ortasına. kabullenir boyun eğersin sonuna kadar senden aldıklarına ve alacaklarına.

 Yalnızım ama yıllarca öğrenci yetiştirdim onların yalnız olmadığını bilmek yalnızlığımı yok ediyor. Ömrümün şu son günlerinde izin verinde onlara biraz daha hizmet edeyim kendim olmasa da gönderdiğim kitaplar, küçük çocuklara bir şeyler öğretsin  ”

Çok dokunaklı konuşmuştu. Öğrencilerine hep okumayı sevdirmekten bahsetti. Kabul ettim adresini aldım. Şube Müdür Yardımcısı olan Emniyet Amirine konuyu aktardım. İstanbul’da devresini aradı ve bir ekip görevlendirildi ve kitaplar evinden alınarak Van’a gönderilmesi sağlandı.

Koli gelince ev telefonundan aradım ve kitapları aldığımı bildirmek istedim. Ancak kitaplarının elimize ulaştığını öğrenemeden hayata gözlerini yummuştu. Bir öğretmen olarak son görevini yerine getirdiğinden dolayı büyük bir huzur duyduğuna eminim. Allah rahmet etsin.

Bu kampanyada yaklaşık on beş bin kitap topladık ve yirmiye yakın okulda  kütüphane kurduk. Ancak bu öğretmenizin kitaplarını Valilik Kız Yetiştirme Yurdunda özel bir bölüme yerleştirdik.


[*] Başkomiser, Van İl Emniyet Müdürlüğü