ZABITA SORUNUMUZ
Mustafa YİĞİT Emekli Emniyet Genel Müdür Yardımcısı |
3201 Sayılı Emniyet Teşkilat Kanunumuzun birinci maddesi aynen:
“Memleketin umumi emniyet ve asayişi işlerinden dahiliye vekili (İçişleri Bakanı) mesuldür. (sorumludur.)
Dahiliye vekili (İçişleri Bakanı) bu işleri kendi kanunları dairesinde hareket eden Emniyet umum müdürlüğü ile umum jandarma komutanlığı ve icabında diğer bütün zabıta teşkilatı vasıtasıyla ifa ve lüzum halinde İcra Vekilleri Heyeti kararı ile ordu kuvvetlerinden istifade eder. Denilmektedir.
Görüldüğü gibi ülkemin genel güvenliğinden İçişleri Bakanlığı değil, İçişleri Bakanı sorumludur.
Bu husus gerek Emniyet Genel Müdürlüğünün ve gerek Jandarma Genel Komutanlığının İçişleri Bakanlığının kuruluşları olmadığını gösterir.
Kaldı ki, her iki kuruluşun kendilerine ait teşkilat kanunları, vazife ve selahiyet kanunları ile bütçe kanunları da vardır.
Oysa uygulamada her iki kuruluşta İçişleri Bakanlığının birer kuruluşu görünümündedir. Bunun sebebi her iki kuruluşun da tüzel kişiliğinin (hükmi şahsiyetinin) bulunmamasıdır. Bir diğer anlatımla, bu kuruluşlar başka kişi ve kuruluşlara karşı dava açamadıkları gibi kuruluşlara da başka kişi ve kuruluşlarca da karşı dava açılamaz.
Doğrudan İçişleri Bakanına bağlantılı bu iki silahlı güç genel zabıtayı (kolluğu) oluşturur.
Ülkemizde bir de genel zabıta (kolluk) dışında kalıp kendi yasalarına göre kurulmuş belirli görevleri gören zabıta (kolluk) güçleri vardır ki bunlara da hususi (özel) zabıta (kolluk) demekteyiz.
Genel bütçeden, pay alan Emniyet hizmeti ile görevli gerek genel ve gerekse özel zabıta (kolluk) kuruluşlarını şöylece sıralayabiliriz.
– Milli İstihbarat Teşkilatı
– Emniyet Genel Müdürlüğü
– Jandarma Genel Komutanlığı
– Sahil Güvenlik Komutanlığı
– Gece Bekçileri Teşkilatı
– Gümrük Muhafaza
– Orman Muhafaza
– Kuruluşların sivil savunma sekreterlikleri
– Hayvan Sağlık zabıtası
– Güney-Doğu da geçici köy koruyuculuğu
Bunların dışında 2495 sayılı bazı kurum ve kuruluşların korunması ve güvenliklerinin sağlanması hakkında kanuna göre kurum ve kuruluşlara kurulmuş belli yerlerde belirli yetkilerle donatılmış özel güvenlik teşkilatları vardır.
Bunlardan ayrı olarak bir de yerel yönetimlerin zabıta (kolluk) görevlilerini dikkate almak lazımdır. Örneğin; belediye zabıtalarını, köy bekçilerini, tarım-kredi kooperatifi gibi kuruluşların bekçilerinden bahsediyoruz.
Sözünü ettiğimiz bu kuruluşların hepsinin yasal dayanakları vardır.
Fakat; son zamanlarda bazı kişilerin özel emniyetçi yetiştirmek adıyla açtıkları ticarethanelerde kendilerine göre emniyet hizmetlerini öğretmeye yönelik eğitim verdikleri görülmüştür. Hiçbir yasal dayanağı olmayan bu yerlerde yetişen ve hiçbir yasal yetkisi olmayan bu kişiler kendilerine özgü üniforma giyerek ticari olarak anlaştıkları belirli yerlerde veya belirli kişilerin yanında çalışmaktadırlar.
İç güvenliği sağlamak devletin görevidir ve onun içindir ki zor kullanmak yetkisi devletin tekelindedir.
Devlet iç güvenliği sağlama yetkisini hiçbir surette devredemez.
İç güvenliğin özelleştirilmesi anlamına gelen bu konu bir emniyetçiliğin fedailiğe dönüşmesidir.
Bu uygulamanın nasıl bir sonuç getireceği her platformda tartışmaya açıktır.
Tüm bu olumsuzluklara karşın genel zabıta (kolluk) olarak polis ve jandarma örgütlerimiz özverili çalışmaları ile düzeni sağlama gayretindedirler.
Genel zabıtanın (kolluk) bir bölümü olan jandarma gücünün bir bakıma asker kişiliği de olduğundan onun çalışma özellikleri farklıdır.
Genel zabıtanın (kolluk) diğer bölümünü oluşturan Emniyet Genel Müdürlüğüne (polis gücümüze) gelince; uyumsuzluklar karmaşası yaşamaktadır.
Öncelikle İçişleri Bakanları Emniyet Genel Müdürlüğünü İçişleri Bakanlığının bir genel müdürlüğü gibi görmektedir.
Yasa; İçişleri Bakanının umumi Emniyet ve Asayiş işlerini KENDİ KANUNLARINA GÖRE HAREKET EDEN EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ yolu ile yerine getireceğini ön gördüğüne göre Bakanın Emniyet Genel Müdürü ile arasına müsteşar ve müsteşar yardımcısı gibi kademeler koyması uygun değildir.
Nitekim; eski dahiliye memurları kanununda İçişleri Bakanlığında iki müsteşar kadrosu vardı ve bir tanesi asayiş müsteşarı idi. Emniyet Genel Müdürü hiçbir zaman müsteşarın astı olamaz.
İlaveten bakanların son zamanlarda Emniyet Genel Müdürlüğünde ki herhangi bir hususta bilgi edinmesi veya tahkiki için Mülkiye Müfettişi görevlendirmesi de isabetli bir uygulama değildir.
Emniyet Genel Müdürlüğünün kendi teftiş kurulu vardır. Yıllar önce mülkiye müfettişliğinin bugünden ayrı bir konumu vardı. O zaman bugün ki gibi bol bakanlık yoktu veya bazı bakanlıkların teftiş kurulları yoktu. O zaman Maliye Müfettişleri ve Mülkiye Müfettişleri emirle diğer kuruluşları da denetleyebiliyordu. Hatta yakın bir zamana kadar maliye müfettişlerinin bazı hallerde tevkif yetkileri de vardı. O zamanlar mülkiye müfettişleri de sivil yönetim müfettişi gibiydi. Bugün ise mülkiye müfettişleri içişleri bakanlığı müfettişleridir. Onun için bakanların bu uygulamaları en azından görev etiğine aykırıdır.
Önemli bir konuda Jandarma Genel Komutanlığı ile Emniyet Genel Müdürlüğü arasındaki görev protokolü dengesizliğidir.
1940 yıllarında ülkenin (kolluk) sorunu hükümetlerce ele alınmış ve tevhidi zabıta (tüm zabıta (kolluk) örgütlerinin tek bir kuruluşta birleştirilmesi) tartışılmaya başlanmıştır. Altmış yıllık bir zaman geçmesine karşın bugüne kadar bir sonuca varılamamıştır.
Milyonun üstünde silahlı görevlisi olacak bir gücün Devletin kuruluş şemasında ve İçişleri Bakanının emrinde yer alması kuşkusuz bir çok önemli sorunları da beraberinde getirirdi.
Onun için geçen altmış yıl içinde Emniyet teşkilatında günün şartlarına göre bazı yasal değişiklikler yapılmışsa da bunların uygunluğunu savunabilmek olanaksızdır.
Örnek vermek gerekirse;
Genel zabıta (kolluk) içinde özel zabıta (kolluk) kurulması yanlış bir uygulamadır.
Trafik zabıtası yasalara göre özel zabıta statüsünde bir kuruluştur.
Görüldüğü gibi daha isminde trafik polisi değil trafik zabıtasıdır.
Üniforması dahi ufak tefek olsa da polis üniformasından farklıdır. (beyaz şapka, beyaz palaska gibi)
Ayrıca Trafik zabıtası Emniyet Teşkilat Kanunu ile değil Karayolları Trafik Kanunu ile kurulmuştur.
Bu kanunun 5. ve 6. ncı maddeleri genel zabıta ile trafik zabıtasının görev ve yetkilerini kesinlikle ayırmıştır.
Trafik zabıtası acil ve zorunlu haller dışında genel zabıtanın görev ve yetkilerini kullanamaz.
Mülki idare amirleri de emniyet ve asayiş bakımından zorunlu haller dışında trafik zabıtasına genel zabıta görevi veremez, araç ve gereçlerini de trafik hizmetleri dışında kullandıramaz.
Bir diğer konu;
2696 Sayılı Kanunla Emniyet Teşkilat Kanununa yedi ek madde eklenmiştir. Bu kanun maddelerine göre İçişleri Bakanlığı lüzum gördüğü illerin Emniyet Müdürlüklerinin, ilçelerin emniyet amirliklerinin bağlısı olarak kadrolarında özel timlerde bulunan polis çevik kuvvet birimleri kurmaya yetkili kılınmıştır.
Bu birimlerin görevleri kanunun Ek-10 maddesinde saptanmıştır. Bu görevlerin dışında genel zabıtanın görevi ile görevlendirilmeleri olanaksızdır. Üniformalarında da polis üniformasından farklılıklar vardır.
Bir bakıma bu kuruluş 1965 yılında 6154 sayılı kanunla kurulan ve sonradan kaldırılan toplum zabıtasının yeniden teşkilatlandırılmasıdır.
Görev uygulaması açısından polis karakol yönetimine göre eğitilir. Diğer bir anlatımla polisin görevde inisiyatifini kullanma yeteneği vardır.
Çevik kuvvet birimlerinin görev uygulaması ise toplu birlik sevk ve yönetimine göredir.
Ülkemizin zabıta (kolluk) sorunu görüldüğü gibi hiçte iç açıcı bir durumda değildir. Çok özet olarak değindiğimiz bu konuların bir çok benzerini daha saptayabilmek olasıdır.
Atatürk ilkelerine bağlı, yasalarla sınırlı olarak hükümetleri emrinde halkın hizmetinde görev yapan genel zabıtanın olmazsa olmaz varlığı polis örgütümüz haksızlığa uğramıştır ve yıpratılmağa çalışılmaktadır. Esas görevi suç işlenmesini önlemek. Buna rağmen suç işlenirse sanığı yakalayıp adalete teslim etmek olan polisimiz bir taraftan idarenin diğer taraftan adliyenin bir diğer taraftan da kamuoyunun gözetim ve denetimi altında özveriyle görev yapmaktadır.
Değişen dünya koşulları karşısında Devletimiz ülkenin iç güvenliğinin korucusu olan zabıta güçlerimizin özellikle polisimizin tüm sorunlarını ele alıp sonuçlandırmasında zorunluluk vardır.
Polisin sosyal bir tanımlaması da; Halk ile Hükümet ilişkilerinin düzenleme örgütüdür.