VAR OLMA SÜRECİNDE HAK VE HÜRRİYETLERİMİZİN TEMİNAT ALTINA ALINMASI
Mustafa ÖZKAVAK Komiser Öğretim Görevlisi Aksaray Polis Meslek Yüksek Okulu Md.lüğü |
Giriş
Hak ve hürriyetlerin gelişimi, hukuk kuralları içinde, daha geç zamanda olgunlaşmıştır. Dört bin yıl öncesine bakıldığında her ne kadar asillerin bir takım hakları olduğu bilinse de bunların; yaşam, seyahat, mülk edinme ve seçme ve seçilme gibi temel haklardan ötesine gidemediği ve toplumun geneline yayılamadığı görülmektedir.
İkinci Haçlı Seferleriyle zamanın aydın ülkelerini tanıyan Avrupa’da, bir uyanma ile birlikte Rönesans ve Reform hareketleri meydana gelmiştir. Sanat ve kültür alanında başlayan Rönesans; siyaset ve bilim alanında Reform hareketlerine yol açarak köle ve köylü sınıfından, vatandaşlık kavramına geçiş sürecini başlatmıştır. Böylece Halk denilen toplumun, kendine has haklarının olduğu ortaya konmuştur.
18.yy’ da J.J. Rousseau, Hobbes ve Locke, yöneten ile yönetilenler arasındaki otoritenin temelinde, halkın kendisiyle yaptığı varsayılan bir sözleşmenin yattığı ve bu sözleşmenin de, kişilerin hakları ve hürriyetlerinin varlığından dolayı kaynaklandığı tezi savunulmuştur.
Rousseau’nun Toplumsal Sözleşme adlı eserindeki “Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik (Barış) ilkeleri” Fransız Devrimi’ne ilham kaynağı olmuştur. Bu ilkeler doğrultusunda; demokrasi düşüncesi, insan hakları ve genel irade kavramları sistematik bir şekilde işlenmiş ve insanlık tarihine hediye edilmiştir. Fransız İhtilalinden sonra bu fikirler tüm dünyaya yayılmış, böylece bir çok devlet anayasalarında hak ve hürriyetlere yer vererek vatandaşlarının hak ve özgürlüklerini garanti altına almıştır.
Ülkemizde, haklar ve hürriyetlerin gelişimi, gecikmeli de olsa Avrupa ülkelerine paralel olarak seyretmiştir. 1876 Anayasası ile birlikte ilk kez hak ve hürriyetler yazılı olarak güvence altına alınmış ve zamanla bu durum gelişme göstermiştir.
İşte bu yazıda devlet ve toplum düzeni içinde yaşayanlar için çöldeki su kadar değerli olan temel hak ve hürriyetlerin hem ulusal hem de uluslararası alanda nasıl bir sistem içerisinde teminat altına alındığına değinilecektir.
Ulusal Hukuk Alanında Teminat
Ulusal hukuk alanında, hakların teminat altına alınması ilk olarak bunların bir üstünlüğü ve bağlayıcılığı olan anayasada sayılması yoluyla sağlanır. Örneğin, Anayasamız bazı temel hak ve özgürlüklerin verimli bir şekilde gerçekleştirilmesini ve keyfi olarak bunların kanun koyucu tarafından sınırlandırılmasını önlemek amacıyla; basının sansür edilemeyeceği, basımevi kurmanın izin ve şarta bağlanamayacağı, süreli veya süresiz yayın çıkarmak için önceden izin alma şartının olmadığı, herkesin önceden izin almaksızın toplantı ve gösteriş yürüyüşü hakkına sahip olduğu gibi bazı düzenlemelere gitmiştir.
Dolayısıyla anayasal düzen içerisinde sahip olduğumuz bu söz konusu hak ve hürriyetlerin teminat altına alınmasıyla ilgili kurallar ise şöyledir:
– Hak Arama Hürriyeti
Anayasamızın 36 ncı maddesi ile birlikte, hak arama hürriyeti adı altında, herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı yerleri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkından faydalanması sağlanmıştır.Ayrıca söz konusu madde ile bu hakkın verimli bir şekilde kullanılabilmesi amacıyla mahkemelerin, görev ve yetkisi içine giren davalara bakmaktan da kaçınamayacaklarını hükme bağlanmıştır.
– Dilekçe Hakkı
Anayasamızın 74 üncü maddesi ile birlikte, vatandaşlara ve Türkiye’de ikamet eden yabancılara kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikayetleri hakkında yetkili makamlara ve TBMM’ne yazı ile başvurma hakkı bir başka deyişle dilekçe hakkı tanınmıştır. Böylece vatandaşlar, devletin üç temel organı olan yasama, yürütme ve yargı önünde hak arama imkanına sahip olmaktadır.
– Kanuni Hakim Güvencesi
Anayasamızın 37 nci maddesi ile birlikte, hiç kimsenin kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir mercii önüne çıkarılamayacağı prensibi bir başka deyişle kanuni hakim güvencesi getirilmiştir. Bu ilkenin amacı, hem mahkemelerin yasa ile kurulmasını sağlamak hem de davanın olaydan sonra çıkarılacak bir yasa ile kurulan mahkemede görülmesini önlemektir.
– Suç ve Cezalara İlişkin Esaslar
Anayasamızın 38 inci maddesi ile birlikte, Ceza hukukunun temel ilkeleri açıkça belirtilmiştir. Bu bağlamda suç ve cezalara ilişkin esaslar başlığı altında düzenlenen önemli kurallar şunlardır:
-Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan o cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
-Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur.
-Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılmaz.
-Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.
-Ceza sorumluluğu şahsidir.
-Genel müsadere cezası verilemez.
-İdare, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz.
-Vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye geri verilemez.
2001 yılında yapılan bir düzenleme ile anayasanın bu 38 inci maddesine üç yeni kural daha eklenmiştir.
-Savaş, çok yakın savaş tehdidi ve terör suçları halleri dışında ölüm cezası verilemez.
Ancak bu hükümde 2001 yılındaki yapılan değişiklik ile, savaş, çok yakın savaş tehdidi ve terör suçları halleri dışında ölüm cezası verilemeyeceği belirtilerek ölüm cezası kısmen kaldırılmışken, üçüncü uyum paketi olarak bilinen 4771 Sayılı Kanun ile savaş ve çok yakın savaş tehdidi hâllerinde işlenmiş suçlar için öngörülen idam cezaları hariç olmak üzere, diğer idam cezaları müebbet ağır hapis cezasına dönüştürülmüştür.
-Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez.
-Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz.
– İspat Hakkı
Anayasamızın 39.maddesi ile birlikte, kamu görev ve hizmetlerinde bulunanlara karşı, bu görev ve hizmetin yerine getirilmesi ile ilgili olarak yapılan suçlamalardan dolayı açılan hakaret davalarında, sanığa suçlamanın doğruluğunu kanıtlama olanağını sağlayan ispat hakkı düzenlemiştir.
– Temel Hak ve Hürriyetlerinin Korunması
Anayasamızın 40.maddesine bakıldığında AİHS’ nin 13.maddesinden esinlenildiği görülmektedir. Bu madde ile; Anayasada tanınmış olan hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkese, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkanının sağlanmasını isteme hakkı tanınmıştır. Anayasamız ayrıca, aynı madde ile kamu görevlilerinin kişilere haksız işlemleri sonucu verdikleri zararı da devletin karşılayacağını belirtmiştir. Ancak devletin, bu zara ile ilgili olarak sorumlu olan ilgili görevliye rücu (yönlendirme, devretme) hakkı saklıdır. Aynı zamanda devlet, işlemlerinde ilgili kişilerin hangi kanun yollarına ve hangi mercilere başvuracağını ve bunların sürelerini de belirtmek zorundadır.
Uluslararası Hukuk Alanında Teminat
Uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklerin içine öncelikle Uluslararası hukukun genel prensipleri, daha sonra da devletin taraf olduğu sözleşmelerden doğan yükümlülükler girer. Küreselleşen dünyada devletler arasında ekonomik, teknolojik ve çeşitli bakımlardan sınırlar ortadan kalkmaktadır. Dolayısıyla insan hakları kavramı etrafındaki sınırlar da ortadan hızlı bir şekilde kalkmakta ve bu kavram uluslarüstü bir değer haline gelmektedir. İşte bu şekilde evrensel hale gelen insan hakları kavramı etrafında dönen hak ve hürriyetlerin güvence altına alınarak, aykırı gidişlerden korunması ve daha ileri ve kaliteli bir düzeyde gerçekleştirilmesi amacıyla uluslararası kuruluşlar oluşturulmuş ve bu kuruluşlar vasıtasıyla çeşitli düzenlemeler yapılmıştır.
Uluslararası kuruluşların başında Birleşmiş Milletler ve Avrupa ülkelerinin siyasal birliği olan Avrupa Konseyi gelir. Birleşmiş Milletlerin, kişisel ve sosyal hakları dolayısıyla insan haklarını uluslararası alanda hukukun konusu yaparak teminat altına aldığı belgelerin başında İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, BM İnsan Hakları Koruma Sözleşmeleri olan soykırım sözleşmesi, ırk ayrımcılığının tüm biçimlerinin kaldırılması uluslar arası sözleşmesi, kadınlara karşı tüm ayrımcılık biçimlerinin kaldırılması sözleşmesi, çocuk hakları sözleşmesi, kişisel ve siyasal haklara ilişkin sözleşme, ekonomik sosyal ve kültürel haklara ilişkin uluslar arası sözleşme, işkence, başka zalimce insanlık dışı yada onur kırıcı davranışlara karşı sözleşmeler gelir. Avrupa konseyinin ise insan haklarının teminat altına alınması ve geliştirilmesi konusunda öncülüğünü yaptığı sözleşmenin başında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gelmektedir. Bu sözleşme özellikle uygulama alanında dikkat edilen ve edilmesi gereken bir olgudur.
Sonuç
Çağdaş demokratik devletlerde, hukukun üstünlüğü geçerli olmakla birlikte başta anayasal kurumlar olmak üzere tüm kurum ve kuruluşlar ile bunların işleyişleri ve bu işleyişlere yön verenler hukuk kurallarına tabidir. Kurumların örgütlenmesini ve işleyişini belirleyen bu kurallara vatandaşlar kadar siyasi iktidarı kullananlarda mutlaka uymalıdır. Çünkü hukuk kuralları temelde gücünü yine kendisinin oluşturduğu Anayasadan almaktadır. Dolayısıyla hukuk kurallarına uyulduğu ölçüde de hak ve hürriyetler teminat altında olmaktadır.
Modern Türkiye’nin halen yürürlükteki anayasası bilindiği gibi 1982 tarihlidir. Tarihsel süreç içerisinde 1982 Anayasasında ortaya çıkan ihtiyaçları gidermek, Avrupa Birliğine tam üyelik için gerekli ekonomik ve siyasi kriterleri karşılamak, kamuoyu beklentileri doğrultusunda çağdaş-demokratik standartları ve evrensel normları gerçekleştirmek, insan hakları ve hukukun üstünlüğünü ön plana çıkarmak amacıyla anayasa değişiklikleri yapılmıştır, yapılmaktadır.
Aslında amaçlanan küreselleşen dünyaya uyum sağlamaktır. Böylece insan hakları ve temel özgürlükler alanındaki güvencelerin güçlendirilmesi yönünde önemli adımlar atılmakta olup, bireyler olarak bizler hem ulusal ve hem de uluslararası alanda güvence altına alınan ve çerçevesi genişletilen hak ve hürriyetlerimiz ile yaşadığımız toplum ve devlet düzeni içerisinde bir taraf bir başka deyişle söz sahibi olarak varlığımızı, tabii ki Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, insan haklarına saygılı, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti ve milleti olma azim ve kararından sapmadan gerçekleştirebilmekteyiz.