Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

ÖNERİNİZ NEDİR?…

 

        İbrahim PEKBAY

         Gazeteci-Yazar

     Yeni Kayseri Gazetesi

 

Önceki gün, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı idi. Bu bayram, Türkiye’nin hemen her yerinde kutlandı. Kutlamalar da tabii ki, bu güne kadar olduğu gibi, statlarda “Spor (!)” ağırlıklı oldu.

Türkiye genelindeki 45 Üniversitenin temsilcilerinden oluşan Buluşma Forumu üyesi öğrenciler, TBMM’deki panelde “19 Mayıs kutlamaları stadyumlardan çıkarılmalı,gerçek bir şenliğe dönüşmelidir” demişler…

Tabi, 19 Mayıs, geçmişlerde olduğu gibi, bu gün bir gün içinde kutlanmıyor. Yani, 19 Mayıs gününün bulunduğu hafta “Gençlik Haftası” olarak anılıyor ve etkinlikler, bu hafta içinde yapılıyor. Ne kadar ne yapılıyor, orası tartışılır. Ama, “19 Mayıs kutlamaları stadyumlardan çıkarılmalı, gerçek bir şenliğe dönüşmelidir” demekle de bu iş bitmez. Öneriniz nedir?… Bunu sorgulamak gerekir.

Gazetelerin haberlerinden, bu konu ile ilgili önerileri okuyamadım. Bu öneriyi getirenler ne diyor?… Nasıl kutlanmasını istiyorlar?…

Ama, kampanya bildirgesinde, 19 Mayıs törenlerinin, gençliğe heyecan vermeyen, zaman ve kaynak israfına yol açan rahatsızlık verici etkinliklerle gerçekleştirildiği belirtilerek, şöyle denilmiş: “Milli bayramlarda, stadyumlara gençleri dolduran, onların çokluğu, çevikliği, disiplini, birliktelikleri ile dünyaya ne kadar güçlü olduklarını gösterdiğini düşünen otoriter devlet zihniyetinin yansıması olan bu tören, artık terk edilmelidir. 19 Mayıs’ların kutlanış şeklinin değiştirilmesini, birçok gencin gönülsüz olarak katıldığı modası geçmiş, hamaset dolu,militarize, stadyum gösterilerinin ve geçit törenlerinin sona erdirilmesini talep ediyoruz.”

Gençlik, bir de “Tabu yıkma” konusunda pek duyarlı.

“Tabu” ları yıkmak, amaç edinir ve çalışırsanız, kolay. Ama her yıkıntının yerine bir şeyler koymak gerekmez mi?… Yıkılan, yıkıldığı gibi, yıkıntı olarak mı kalmalı?…

Bu konuda da elbette çeşitli görüşler ortaya konulacaktır. Doğru olanı da budur. Ancak, ortaya atılacak önerilerin, “19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı” nın anlamına uygun olmalıdır.

Televizyonda bu konuda fikri sorulan öğrencilerden biri “Bu bayram bizim değil mi?… Bırakın istediğimiz gibi kutlayalım” diyor.

Peki, istediğiniz ne?…

“19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı” nın ruhunu zedelemeden ne yapabilirsiniz, nasıl kutlama istersiniz?…

Bu bayramı “Festival” gibi mi kutlamak istersiniz?… Örneğin meydanları doldurup “Rock” müzikli filan mı?… Ya da Tarkan ’ lı ?…

Yoksa, Atatürk’ün 1922 yılında “Gizli celse”  yaptığı  konuşmasındaki gerçekleri tartışarak mı?…

Gençlik, gümbür gümbür geliyor…

Bu bir gerçek… Çağın bilgi donanımı ile geliyorlar.

Ancak, gelişlerinde, yol boyunca yoğun sorunları var.  Bir kısmında iş yok, aş yok, imkan yok… Bunalmış vaziyetteler. Aile üzerindeki yüklerini, bir an önce hafifletmek, en kısa yoldan gelir elde edip özgür olmak isterler. O nedenle de otoriteye adeta isyan halindeler.

Diğer bir kısmı ise daha vahim. Yumurtadan çıkmış, kabuğunu beğenmiyor. Bilgi donanımı tam, dünyadan bir haber. Giydiğini beğenmez, yediğini beğenmez, bulunduğu ortamdan zevk almaz. Anası, babası çağ dışı kalmıştır onun için. Okuduğu okulun ortamında, babasının arabasını beğenmez. Servisi vardır, otobüsü vardır,dolmuşu vardır ama, taksi kullanır. Günlük gazetelerin “Magazin” bölümünden başkasını okumaz. Hatta, çoğunlukla gazete bile okumaz. Televizyonlarda magazin programları daha zevk verir. BBG evinden bu hafta kimin eleneceği, onlar için neredeyse birinci haberdir,izlenmeye değer. “Markalı” giyinmek,imaj yaratmak onlar için vazgeçilmez. Bütün bu alışkanlıkları elde etmenin ve sürdürmenin yolu da, kestirmeden “Zengin” olmaktır, ona nasıl ulaşacaklarını, edindikleri “Çağın bilgi donanımı” ile çözmeye çalışırlar.

Bir kısım daha var ki, ideolojik davranış biçimi daha ön plandadır. Edindikleri “Çağın bilgi donanımı” nı bu yolda kullanmak gerekir. Ülkenin gerçeği nedir, nasıl aşılması gerekir?… Buna çözüm aramak yerine, sahip oldukları bayramı kendilerinden sonra gelenlere devredecekleri yaşlara gelinceye kadar belli ideolojilerin peşinden gitmek, onlar için idealdir.

Oysa, onlardan beklenen, bizlerin yapamadığı veya  yapmadığı, ülke gerçeklerini en açık biçimde, edindikleri “Çağın bilgi donanımı” ile görmeleridir.

Değişik fikirlerin meydan bulması, demokrasinin gereğidir. Bu gün bu fikirleri ortaya atmalarını da bu açıdan son derece yararlı ve doğru buluyorum.

Gel gelelim, doğru ve ülke gerçeklerine, gelenek ve göreneklere, kendi kültürümüze sahip çıkacak şekilde ve aynı zamanda batılılaşmaya bu manada  uygun fikir üretmeden yürümek, tükenmektir.

Aynen geçmiş kuşakların tükendikleri gibi.

21 MAYIS 2003